All Posts By

engelsizseyyah

Engelliler için Ulu Cami / Cumalıkızık (Bursa)

By Yurt İçi Seyahatler

Günübirlik bir gezinti yaptığım güzel şehrimiz Bursa ile ilgili notlarım aşağıdadır. Bunların dışında daha birçok görülmesi gereken yerlerin bulunduğu bu Yeşil kente daha uzun bir seyahat etme düşüncesindeyim. Gene de gezdiğim yerleri sizlerle paylaşmak isterim. İstanbul’dan günübirlik gelip gitme mesafesinde olan Bursa da  ilk durağımız son yıllarda adı duyulan 700 yıllık Osmanlı köyü olan Cumalıkızık.
CUMALIKIZIK

Aracımızla yaptığımız bu seyahatimizde şehre girmeden önce bu ilginç köye geldik. Nispeten sakin bir gün, fazla kalabalık yok. Ama levhayı görüp köye girdiğimiz anda buranın benim sandalye için uygun olmadığını anladım. Yani burası tekerlekli sandalyeli engelliler (manüel sandalyeler için) ) için oldukça zorlu şartlara sahip. Yollarda gezmeniz imkansız, hani birisi yardım etse bile tekerleğinizin kırılması durumu var. Araba ile içinde ufak bir tur, birkaç resim, hepsi bu. Hani park edeyim birazcık etrafa bakayım deseniz bile meydanımsı yerdeki genç görevli aracınızı park ettirmiyor. Hani “engelli aracı”falan sohbeti yapıyoruz ama genç görevli oralı değil. Bizi köyün dışındaki otoparka yönlendiriyor. Belli ki ailesinde engelli yok.  Park yerinden yokuş tırmanıp köye ulaşmanız zaten mümkün değil.

Buraya gelmek isteyen eşim beni,  üzülerek de (!) olsa aracın içinde park yerinde bırakıp köye doğru yol alıyor. Bense aracın içinde park görevlisinin açık havada çay yapma gayretini seyretmekle yetiniyorum. Benim gibi park yerinde oturmak istiyorsanız sizde gidebilirsiniz. Ama bence hiç gitmeyin. Benim çektiğim resimlere bakın yeter.

ULU CAMİİ

Yıldırım Bayezıd tarafından mimar Ali Neccar’a 1396-1399 yılları arasında yaptırılmıştır.
Ulu Cami, Bursa’nın en görkemli camisidir ve en önemli tarihi yapılarındandır. Evliya Çelebi’nin ifadesi ile Bursa’nın Ayasofayası’dır. Namaz alanı bakımından Türk tarihinde yapılan en büyük cami olup, kimi din adamlarınca İslam’ın 5. En büyük mertebesindeki ibadethane olarak kabul edilmektedir. 2215 metrekare alanı kaplayan yapı, her biri dörder kubbeli 5 bölümden oluşmaktadır. Bu kısa bilgilere en son eklemek istediğim konu ünlü Karagöz’ün (Demirci ustası Kambur Bali Çelebi) bu caminin yapımında çalıştığı ve sürekli işçileri güldürerek yapımı geciktirdiği için Yıldırım Beyazıt tarafından öldürüldüğü rivayet edilmesidir.

İngiltere kraliçesinin bile gelip ziyaret ettiği bu camii, Bursa’nın en önemli yapısı. Ancak Bursa biraz inişli çıkışlı bir şehir. Bu nedenle Caminin yakınında park etme konusunda bir Trafik Polisinden yardım istiyoruz ama pek yardımı olmuyor. Bizde sanırım Belediyeye ait bariyerle kapalı hemen caminin yakınındaki yola giriyoruz. Orada bulunan kamera ile biraz bakışıyoruz. Engelli kartımızı kameraya yönlendiriyoruz. Güzel bir gelişme oluyor ve bariyer açılıyor. Derin bir “ohhh” çekip uygun bir yere park ediyoruz. Orada bulunan Zabıta bize pek hoş bakmasa da biz dönüşte arabamızı yerinde bulmak umuduyla aracımızdan inip camiye doğru yol alıyoruz.

3 kapısı olan yapının bir kapısına yapılan rampa ile rahatça giriliyor. Tüm camilerde olduğu gibi burada da camiye ait tekerlekli sandalyeye geçiyoruz. Yalnız burada şunu söylemeden geçemeyeceğim. Sayın Diyanet lütfen camilerdeki tekerlekli sandalyeleri değiştirin. Kaç cami gezdiysem bunlardan çok sıkıntı çektim. En kullanışsız sandalyeler. Transfer zor, ayaklıklar çıkmaz vb. birçok sıkıntılı durumları var. Bu devasa camilere bunlar yakışmıyor. Ayrıca sanırım fazla kullanılmıyor, zira bazılarının lastikleri inik.

Camiye geldiğimiz saat akşam namaz saati olduğundan girişimiz kalabalık nedeniyle zor oldu. Ama her camide olduğu gibi görevlilerin yakın ilgisi ile içeri girebildik. Muhteşem bir yapı. Ancak belirttiğim gibi namaz vakti olduğundan caminin içini tam olarak gezemedik.  Fotoğraf çekip, etrafı seyrederek bu devasa yapıyı yakından tanıdık. Mutlaka görülmesi gereken bir cami.

HANLAR BÖLGESİ – KAPALIÇARŞI

Konumu ve özellikle tekstil alanındaki gelişmişliği nedeniyle yüzyıllarca önemli bir ticaret merkezi olması, Bursa’yı hanlar açısından zengini bir kent haline getirmiş. Eski Şehir içerisinde yer alan Hanlar Bölgesi’nde bu nedenle gezilmesi gereken bir bölge.

Zaten Ulu cami de bu bölgenin içinde olduğundan bu bölgeyi de fazla detaya girmeden şöyle bir gezdik. Kapalı çarşının bazı yerleri merdivenli olduğundan her tarafını gezmemiz mümkün olmadı. Bölgede biraz meyilli olduğundan her tarafını gezemedik. Tabi birde aracımızın akıbeti de hep aklımızda olduğundan ve havada kararmaya başladığından,  Bursa ekonomisine biraz katkıda bulunarak günün son ve güzel anı için yola koyulduk.

İSKENDER KEBABI

Kısa gezimizin son durağı, Bursa gezisinin olmasa olmazı İskender Kebabı. İskender tabi ki Bursa denilince akla ilk gelen yemek. Tarih boyunca da bu böyle devam etmiş ve edecek gibi de görünüyor.Genellikle İskendercilerin önünde oldukça sıra oluyor diye duymuştuk. Ama şansımıza İskender kebabını yaratıcısı olan   Kebapçı İskender de sıra beklemeden yeme şansına sahip olduk. Tarihi bir mekan, giriş düz ayak. Yakınında otoparklar mevcut. Rahatça ulaşabilirsiniz.
Girişte de belirttiğim gibi sınırlı saatlerde bu kadar gezebildik. Ama burada ve yakınlarında daha birçok gezilecek yer var. Yalnız bazı yerler tepelerde olduğundan ulaşmak zor olabilir.Kısa zamanda diğer yerleri görebilmek için en az iki günlük seyahat yapmayı aklımıza koyarak bu güzel kentten ayrıldık.

Engelliler için Galata

By Kısa Kısa İstanbul

528 yılında inşa edilen bu tarihi mekana ulaşmak için özel araç tercih edilmelidir. Kule yakınında katlı otopark bulunmaktadır. Aracı oraya park edip bir yardımcı aracılığı ile kulenin bulunduğu meydana  ulaşmanız mümkün. Ancak tek başına bu yolculuğu yapamazsınız.  Kule meydanında oturup çayınızı içebilir, kuleyi yakından görebilirsiniz. Ancak meydana çıkan sokaklar kaldırım taşlarıyla yapıldığından ve taşların döşemesindeki özensizlik  nedeniyle bu sokaklarda refakatçiniz ile bile gezmeniz çok zor. Ayrıca sokaklar  çok dar ve araç trafiğine açık.

Galata kulesine çıkmak için orada çalışan bir yetkili ile görüştüğümüzde şu bilgiyi aldık. Kulenin içinde tekerlekli sandalyenin sığacağı büyüklükte asansör bulunmakta. Ancak Asansöre ulaşmak için kule dışında 10-15 merdiven bulunmaktadır. Zaten asansör 7. Kata kadar çıkmakta, seyir terası 9.katta olup bu kata ulaşmak için iki kat merdiven bulunmaktadır. Yani Galata kulesinin seyir terasına  tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkün görülmemektedir. Dışarıdaki merdivenin yanına rampa yapılması düşünülebilir ama içeride yani 7.kattan sonra terasa çıkılması mümkün değildir. Ancak 7.katta bulunan dar pencereden dışarı bakmak ile yetinmelisiniz.

Sonuç olarak Galata kulesine yapacağınız gezinti sadece meydanda çay içip, yakından kuleyi seyretmekle sınırlı olacaktır.

Engelliler için Kapalıçarşı

By Kısa Kısa İstanbul

Kapalıçarşı, İstanbul kentinin merkezinde Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerininin ortasında yer alan dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biri. Kapalıçarşı’da yaklaşık 4.000 dükkan bulunmakta. Özellikle turistlerin en çok ziyaret ettiği mekan olarak da bilinir. Burada gümüşlerden altınlara, hediyeliklerden dekoratif ürünlere, seramiklerden bakırlara kadar aradığınız aramadığınız her şeyi bulmak mümkün.Bir şey almak için olmasada sadece o haraketi, dükkanına çağıran esnafı ve en önemlisi tarihi yaşamak için gezilmesi gereken bir mekan.Kapalı çarşı için en uygun giriş Nuruosmaniye kapısıdır. Tramvayla da oldukça rahat ulaşımı olan bu kapı ayrıca arabanız ile de gelmek mümkün. Aracı park etmek içinde yakında ispark otoparkı bulunmakta.     

Kapalıçarşı’nın içinde rahatlıkla gezebilirsiniz tabi zamanınız varsa hafta içi gitmenizi tercih ederim. Ben hafta içi gittiğim için mekan daha boştu. Hafta sonu oldukça kalabalık oluyor. Rahat dolaşmanız pek mümkün değil.     

Çarşı içinde Cebeci Handa engellilere uygun tuvalet bulunduğu Yönetimce bildirilmiştir. Ayrıca Kapalı Çarşı’da bulunan yemek yerleri ve kafelerde tekerlekli sandalye için uygun.

Engelliler için Yapı Kredi Kültür Merkezi

By Kısa Kısa İstanbul

Beyoğlu İstiklal caddesinde bulunan bu mekanı Zeki Müren sergisi dolayısıyla gezdim. Aracımı TRT binasının yanında bulunan İspark’a park ettim. Mekan dolu olmasına karşın çalışanların yardımları ile aracımı park edebildim. Mekan çalışanlarıma yardımları için teşekkür etmeliyim.

Kültür merkezinin biraz uzakta bulunan düz ayak girişini tercih ederek giriş yapmak gerekiyor. (asıl girişinde yüksek bir basamak bulunmakta.) Bunu fark etmediğimden girişte biraz zorluk yaşadım. Çıkışta yetkililer beni diğer kapıdan yani düz ayak girişinden çıkarttıkları için bu girişi öğrendim.

    Sergi salonunun asansörlerine zorda olsa sığdım. Eski tip asansörler olduğundan ve eskiden bu tip hassasiyetler düşünülmediğinden bazı asansörlere maalesef sığamıyoruz. Görevliler oldukça yardımcı oldular. Sergi salonları tekerlekli sandalye için uygun. Rahatça gezilebilir. Ancak önemli objelerin yer aldığı masa-sehpa tipi yerlerdeki eserleri maalesef göremedim. Zira bizler için yüksek. Ayakta olarak görmek mümkün ama bizler ayağa kalkamadığımızdan bunları görmemiz mümkün değil. Bu durumu bir mail ile merkezin yetkililerine bildirdim. Bu masaları ayaklarının kısaltılması için öneride bulundum.

Bu olumsuzluk dışında rahatça gezilebilecek bir mekân. Bu arada İstiklal Caddesinde bulunan bazı mekanların tekerlekli sandalyeli engelliler için uygun olmadığını fark ettim. Basit bir önlemle çözülecek bu sorunun bu tanınmış mekanlarda giderilmemiş olması gerek bu işletmeler adına ve gerekse Beyoğlu Belediyesi adına eleştirilmesi gereken önemli bir husus sanırım. Zira burası turistik bir mekan ve İstanbul’un en önemli caddesi.http://www.ykykultur.com.tr/

Engelliler için Topkapı Sarayı

By Kısa Kısa İstanbul

Üç günlük bir Paris turunda gitmediğimiz ne müze kalır ne de kilise. Oysa elimizin altında diye şehrimizdeki Topkapı Saray’ına,  Ayasofya’ya gitmeyiz. Bu düşünce ile engelli olarak gitmediğim  dünya çapında tanınan bu iki eseri ziyaret etme kararı verdim.

Önce iki eserin sitelerini incelemeye başladım. Pazartesi günü birisi, Salı günü diğerinin kapalı olduğunu öğrenince diğer hafta içi bir günde ziyaret etmeyi planladım. Sizinde bilginiz olsun, gittiğiniz zaman ikisini de ziyaret etme şansınız olsun. Bir gününüzü ayırın ve erkenden Sultanahmet meydanında olun. Araçınız varsa hemen yakında bulunan İspark’a park edebilirsiniz. Biraz meydandaki havuzun yanında durun ve etrafı ve bolca bulunan yerli yabancı insanları izleyin. Doya doya Sultanahmet camiini seyredin. Büyük usta Mimar Sinan’ı yad edin. Ayasofya’nın karşısına kondurduğu o muhteşem esere hayran kalacaksınız. Dolaşırken parke taşlarından oluşan yollarında biraz zorlanmanız mümkün. Ama bu ortamda bulunmak için bu sıkıntıya değer.

Ziyaret SaatleriKış Sezonu:  26 Ekim – 15  Nisan arası(Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 – 16:45 arası ziyaret edilebilir) Bilet gişeleri 16:00 da kapanmaktadır.

Yaz Sezonu: 15  Nisan – 26 Ekim arası(Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 – 18:45 arası ziyaret edilebilir) Bilet gişeleri 18:00 de kapanmaktadır.

Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.

Meydandan biraz uzunca ve azda olsa meyilli bir yoldan Saraya doğru gidiyoruz. (Dönüş daha rahat olacak) Orada bulunan bilet satış kuyruklarının uzunluklarını (hafta arası olmasına karşın) seyrederek siz önünde kuyruk olmayan ve Tur Operatörlerine ayrılan gişeye yönelin. Buradan gerek refakatçinize ve size ücretsiz bilet alacaksınız. Engelli ziyaretçilerin Müzeye, (Sultanahmet) Ayasofya Müzesi tarafından gelmeleri tavsiye edilmekte, Müze içerisinde 2. Avluda girişte sağ köşede engelli kullanımına uygun tuvalet bulunmakta. Ondan sonra Sarayın kapısına yönelip size ait kapıdan kolayca içeri girebileceksiniz.

Ayasofya tarafındaki saltanat kapısından girilen ve birbirinden geçilen dört avlu çevresindeki mimari yapılardan oluşan Saray’ın etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrili. Sarayın ilk avlusu olan ve halkın başvuru için girebildiği birinci avluda (Alay Meydanı) Cebehane olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane gibi sarayın dış hizmet yapıları bulunurdu. Sarayın içinde edineceğiniz bir harita ile rahatça gezebilirsiniz. Her bölümün önündeki kuyruklara girmeden doğruca kapıya yönelin. Oradaki yetkililer sizi içeri alacaklardır. Bazı bölümlerde olan basamakları aşmak için diğer insanlardan yardım isteyebilirsiniz. Daha ufak eşiklere meyil koyulduğundan sandalye ile rahatça gezebilirsiniz.

Bu arada ziyaretimizde tanıştığımız bir Avustralyalı turist bana ülkesininin maskotlarından olan Kuala maskotunu hediye etti.

Sarayın denize bakan bölümlerinden İstanbulu ve boğazı doya doya seyretmelisiniz.

Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekanların yer aldığı Divan Meydanı (Adalet Meydanı)’dır. Tarih boyunca pek çok törene sahne olan bu avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun (Kubbealtı) binası ve yanında Divan-ı Hümayun Hazinesi yer alıyor. Divan yapısının arkasında ise Sultanın adaletini temsil eden Adalet Kulesi var. Kubbealtı’nın yanında Harem Dairesi girişi ile Zülüflü Baltacılar Koğuşu bulunuyor. Üçüncü Avlu, Enderun (iç saray) padişaha ait mekanların yanında, Sultan II. Murad döneminde kurulan Saray Okuluna ait koğuş ve yapıları da barındırıyor. Padişahın devlet adamlarını ve yabancı elçileri kabul ettiği Arz Odası, Fatih Köşkü / Enderun Hazinesi ve Has Oda padişaha ait mekanlar olarak önce çıkarken, Küçük Oda, Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazineli, Has Oda isimleriyle anılan Enderun Saray okuluna ait koğuşlar, Babüssaade girişinden itibaren avlunun etrafına sıralanmış.

Sarayın içinde bulunan Harem bölümüne ayrıca bilet alınarak giriliyor. Gene refakatçiniz ile birlikte ücretsiz olarak girebilirsiniz. Burada sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. Mutlaka gezilmesi gereken bir bölüm. Gerek burada ve gerekse diğer bölümlerde tüm görevliler yardımcı oluyorlar.

Müze gezi güzergâhı içerisinde Saray’ın tarihi yapılarından kaynaklı olarak engelli ziyaretçilerin tekerlekli sandalye ile girmesi ve geçmesi mümkün olmayan bazı bölüm ve salonlar var.

Bu bölümler aşağıdaki gibidir.

Kubbealtı veya Divan-ı Hümayun: Bu bölüm 2.avluda yer alıyor ve basamaklar nedeniyle giriş yapmak mümkün değil. Dışarıdan görmek mümkün.


Padişah Portreleri Sergi Salonu: Bu bölüme basamaklar nedeni ile tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkün değil.


Sünnet Odası, Koca Mustafa Paşa, Revan ve Bağdat Köşkü: Saray’ın 4. Avlusu’nda yer alan bu bölümlere tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkün değil.


Müze İçerisinde Tekerlekli Sandalye İle Gezilebilen Bölümler: Silahlar Bölümü, Saatler Bölümü, Saray Avluları, Padişah Elbiseleri, Hazine Odaları, Kutsal Emanetler, Harem

Engelliler için Ayasofya

By Kısa Kısa İstanbul

Topkapı sarayını gezdikten sonra gelişe göre daha rahat olan ayni yoldan meydana ulaşıyoruz. Hemen karşımızda Ayasofya tüm heybeti ile durmaktadır. Burada da kuyruğa girmeden sizi ve refakatçinizi ücretsiz olarak içeriye alıyorlar.

En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy’da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın 8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir. Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır. Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles’li (Aydın) Anthemios ile Miletos’lu (Balat) İsidoros’a yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532’de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27 Aralık 537′ de ibadete açılmıştır.

916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır. Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu’nun Kararı ile 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır. Ayasofya Müzesi her gün ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.Bu genel bilgiden sonra kiliseye girelim. Tekerlekli sandalye için bir sorun yaşamadan içeriye girdik. Kilisenin ihtişamı karşısında heyacan duymamak imkansız. Görülmesi gereken bir yapı.Belirttiğim gibi kilisenin ana salonunu rahatlıkla gezip, fotoğraflar çekebilirsiniz. Kilisenin üst bölümüne çıkmak ise bizler için imkansız. Döner merdivenle çıkılabiliyor.

Burasıda eksik kalsın deyip bu muhteşem yapıyı terk ediyoruz. Mutlaka burayı ziyaret ediniz.

Engelliler için Bomontiada

By Kısa Kısa İstanbul

Tekerlekli sandalyeniz ile İstanbul gezimizdeki şimdiki durağımız Bomontiada.(Eski bira fabrikası binası). 2015 yılında İstanbul’un yeni eğlence merkezi olarak hizmete giren,müzik, çağdaş sanat, tasarım, performans, her tür inter disipliner etkinlik, kültürel toplantı ve workshop ile yeme-içme mekanı. İstanbul’un bu değişik köşesine aracınız ile gidiyorsanız, park yeri olarak hemen yakınında yer alan Hilton otelinin otoparkına girmeniz, mekana ulaşmak yönünden uygun olacaktır. Bomontiada ile ortak kullanılan bu otoparkta engelli otolar için ayrı bir park yeri mevcut. (Tabi vale araçlarından yer kalmışsa) . yarım saate kadar ücretsiz. Sırf göreyim için gidiyorsanız yarım saat size yeter. Uzun süre kalacaksanız 20 tl.yi gözden çıkartmanız gerekir.Otoparktan asansörle çıktığınız zaman otelin giriş kapısına geliyorsunuz. Burada tekerlekli sandalyeye uygun fakat hafif bir yokuşu göze almanız gerekiyor.

Bomontiada daha çok yeme içme mekanları ile dolu. Eski bir fabrika binasını değerlendirilerek oluşturulan mekanlar oldukça güzel.Mekanın tuvaletinin de bulunduğu üst katına çıkmak için bir lift mevcut. Hem de çalışıyor.Ancak çok ağır yükseliyor, böylece mekanı doya doya seyredebiliyordunuz.  Üst tarafta engelli tuvaleti bulunmaktadır.

Mekanı bizim gibi sadece görmek için gidebileceğiniz gibi kafelerde oturmayı  veya güzel bir yaz akşamında açık havada güzel bir yemek yemeyi de planlayabilirsiniz. Bunun dışında vakit geçirilecek, gezilecek herhangi bir yer bulunmamaktadır.

Engelliler için Ağva

By Kısa Kısa İstanbul

Ağvaİstanbulun doğasıyla ünlü sahil kasabası. Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bulunan belde İstanbul’un Batı Karadeniz’e doğru uzanan kıyı şeridi üzerinde yer alıyor. İstanbul merkeze 97 km uzaklıktaki Ağva’ya, büyük bir bölümü otoban olan yoldan ulaşılabiliyor. Özel aracınızla gidecekseniz Ümraniye-Şile yolunu takip edin. Şile’den sonra, Ağva’ya giden sahil yolunu kullanarak, Kabakoz, İmrenli, Akçakese ve Kurfallı güzergahını izleyin. Toplam bir buçuk saatte Ağva’ya ulaşabilirsiniz.

Ağva kasabasını ve dere kenarlarını tekerlekli sandalye ile gezebilirsiniz. Aracınızı park edecek yeri hafta içinde bulabileceğinizi sanıyorum.Dere kenarındaki bir tesiste oturabilir, yemeğinizi yiyebilir veya kahvenizi içebilirsiniz. Etrafta engelliye uygun tuvalet göremedim. Bu nedenle gezinizi fazla uzun tutmayın. Engelliye uygun bir otel olduğunu da duymadım. Gecelemek niyeti ile gitmediğimden geniş araştırma yapmadım.Ama genel bilgim dahilinde butik otellerin tekerlekli sandalyeye uygun olmadıklarını tahmin ediyorum.Siz bulursanız haber verin de buraya ilave edelim.

Günü birlik gidin gezin görün. Beğenirseniz ve bu yolu bir daha göze alırsanız (ben alamayacağım) istediğiniz kadar da gidin.  Yol ormanların içinde güzel manzaralı ama dar ve bolca virajlı.

Engelliler için Truva Antik Harabeleri

By Yurt İçi Seyahatler

Önemli bir antik kent olan Truva antik kenti girişinde park sorunu yaşamadım. Giriş tekerlekli sandalyeli engellilere ve refakatçileri için ücretsiz. Antik kentin belli bir kısmını tekerlekli sandalye ile rahatça gezebilirsiniz.(Truva tahta atının bulunduğu bölgeyi) Ancak antik şehir harabelerini  tek başına gezmeniz tekerlekli sandalye için uygun değil. Kuvvetli bir refakatçiye ihtiyaç duyabilirsiniz. Ancak bu da belli yerlere ulaşmak için diğer yerlere ulaşmanız ise  mümkün değil. Zaten bu tip antik kalıntıların bulunduğu yerleri tam olarak gezmeniz genel olarak her yerde imkansız.

Tahta atı ile tanınan bu bölgeye ulaşım ve park sorunu yaşamadım. Giriş tek.sandalyeli ve refakatçisi için ücretsiz. İçeride önemli bir kısmının tek.sandalye ile rahatça gezebilirsiniz.

Engelliler için Manyas Kuş Cenneti

By Yurt İçi Seyahatler

Bir İzmir İstanbul seyahatinde, daha önceden planlayarak ve Bandırma feribotunun saatini de ayarlayarak yol üstünde yer alan bu cenneti gezdik. Öce biraz bilgilenelim isterseniz.

Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı,Türkiye‘nin ve dünyanın en önemli kuş yaşam alanlarından biri. Balıkesir sınırları içerisinde bulunan ve 1959 yılında milli park statüsüne kavuşan Manyas Kuş Cenneti, 24 bin 47 hektarlık bir alan üzerine kurulu. 1975 yılında, Avrupa Konseyi tarafından çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen ve Avrupa Diplomasının en üst kategorisi olan “A Sınıfı Diploma” ile ödüllendirilen milli park, uluslararası öneme sahip.

Afrika’dan, Avrupa ve Asya’ya göç eden kuşların göç yolu üzerinde yer alan Manyas Kuş Cenneti; pelikan, balıkçıl, kaşıkçı, karabatak, yaban kazı, yaban ördeği ve ötücülerden oluşan kuşların, ağaçlar ve sazlar üzerine yaptığı büyük kuluçka kolonilerini barındırıyor.

266 tür kuşun yaşadığı büyüleyici doğasıyla ünlenen ve Avrupa Konseyinin önerisiyle, su kuşu yuvalama alanlarının uzaktan izlenmesini sağlayan kamera sisteminin kurulduğu parkta; tepeli pelikan, karabatak, küçük karabatak, gece balıkçılı, alaca balıkçıl, gri balıkçıl, küçük ak balıkçıl, çeltikçi, kaşıkçı, bıyıklı sumru ve tepeli batağan gibi kuş türleri üremeye devam ediyor.Milli parka, 2001 yılında yeniden inşa edilen kuş gözetleme kulesi, 17,5 metrelik yüksekliğiyle dünyadaki benzerleri arasında en büyük olanı. Aynı anda 40 kişinin çıkabildiği kulede, ziyaretçilerin çevreyi daha iyi gözlemlemesi için dürbün de veriliyor.Ama maalesef biz sadece kuleyi seyredebiliyoruz, zira yukarı çıkmamız mümkün değil.

Bandırma-Balıkesir karayolunun 15. kilometresinden güneye sapan üç kilometrelik yolu takip ederek, Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı’na ulaşılabilir. Yılın her günü 08.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık olan milli parkı ziyaret etmek için en uygun dönem ise kuşların göç mevsimine denk gelen nisan, mayıs ve haziran ayları arası. Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı giriş ücreti tam 5 TL, öğrenci ise 2,5 TL. (2018). Ama engelli ve refakatçisi ücretsiz.

Türkiye’de kuş cenneti olarak tanınan ilk doğa alanı olmasıyla bilinen Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı, kuş gözlemciliğine meraklı turistlerin ve gezginlerin görmesi gereken yerlerin başında geliyor. Tekerlekli sandalye ile içinde gezmek mümkün. Zaten fazla bir gezme yeri yok. Ama yol tekerlekli sandalye için zorlu. Sanki antik bir şehirde geziyorsunuz. Bu yoldan gidip kuleye ulaşabilirsiniz, tabi sadece kulenin yanında resim çektirmekte yetineceksiniz. Göl kenarındaki doğal güzellikler için değer sanırım.

Burada bulunan müze ilginç ve gezilmesi için uygun. Rampalar yapılmış. Yol üzerinde, iki saatinizi ayırıp gezin derim. İlginç gelebilir.