All Posts By

engelsizseyyah

Engelliler için Knidos

By Yurt İçi Seyahatler

Datça’ya 33 km uzaklıkta bulunan Knidos, yarımadanın en uç noktasında, Akdeniz ve Ege’nin birleştiği Tekir Burnu’nda konumlanmış, antik dünyanın en önemli metropollerinden biridir.

Kuruluşu MÖ 13. yüzyıllara uzanan kent MÖ 4. yüzyıldan itibaren sanat, kültür, sağlık  ve dini merkez olarak ünlenmiştir. Ayrıca geliştirdiği ekolüyle bir tıp merkezi olan Knidos birçok bilim insanına da ev sahipliği yapmıştır. Bu kişilerden Mimar Sostratos İskenderiye Deniz Feneri’nin mimarı oluşuyla ünlenirken, Knidoslular tarafından satın alınan Çıplak Aphrodite heykeliyle de Praxiteles en ünlü heykeltıraşlar arasına girmiştir.  Yine Knidoslu öğreti diye bilinen tedavi yöntemini Euryphon ve öğrencileri geliştirmiştir. Buranın batılı ülkeler tarafından nasıl yağmalandığı ayrı bir konu.

Antik dönemde olduğu gibi  günümüzde de mavi yolculuğun uğrak noktalarından olan Knidos, masmavi denizi ve hemen karşısında yamaca yayılan antik kalıntılarıyla ziyaretçilere görsel bir şölen sunar. Günümüzde ziyaretçilerine uzun bir gezi parkuru sunan kentte, Yuvarlak Tapınak, Dionysos Stoası ve Tapınağı, Apollon tapınağı, Bolukrates Çeşmesi ve ziyaretçileri ilk karşılayan yaklaşık beş bin kapasiteli küçük tiyatrosu  başlıca görülecek kalıntılardır.

Kalıntıları gezmek tekerlekli sandalye ile biraz zor. bu nedenle tüm antik kenti gezme imkanım olmadı. Ancak genel olarak güzel bir gezi oldu.

Dik bir yokuşla inilen Knidos’a tekerlekli sandalye ile inmek mümkün ama çıkmak için ayni şeyi söyleyemem. Bende aracımı park ettikten sonra bu kadar yol gelmişken hiç olmasa yukarıdan şehri göreyim dedim. Ancak engelli olduğumu gören yetkili bizim aracımız ile aşağıya inmemize izin vereceğini söyledi. Eşim arabayı alıp gelirken ben de tekrar indibindi yapmamak için, sandalye ile aşağıya indim. Tehlikeli bir iniş oldu.

Belirttim gibi özel bir yol olmadığından tüm mekanı gezemedim. Yanınızda güçlü biri olursa rahatlıkla gezersiniz.
Girişte benden ve refakatçi olan eşimden ücret alınmadı. Ayrıca aracıda aşağıya indirdiğimizden dönüşte zorluk yaşamadık.Datça’ya gelmişken ve antik kalıntılara merakınız varsa burayı da görmenizi özellikle tavsiye ederim.

Seyahat Şirketlerinin Web Sayfalarında Engelliler

By Engelli Seyyah’dan

Tatile gitmek isteyen insanların öncelikle başvurduğu yerler doğal olarak Seyahat Acenteleri olmaktadır. İstekleri ve bütçeleri doğrultusunda bu şirketlere şahsen veya Web sayfalarını ziyaret ederek tatil planları yaparlar. Bende bir engelli olarak bu kurumların web sayfalarını inceleyerek kendi durumuma uygun bir tesis aramak istedim.

Öncelikle dikkatimi çeken bu şirketlerin birçoğunun sayfalarında engelliler için bir bölüm ayırmadıkları oldu.  Hâlbuki biz engelliler gideceğimiz tesislerin bizlere uygun olup olmadıkları konusunda tam olarak emin olmamız önemli bir konudur. Aksi halde tatil bizim için bir sıkıntı haline dönüşebilir. Ülkemizdeki tesislerin engellilere uygunluk konusunda bir veri tabanı olmaması en önemli sorundur. Çeşitli engel gruplarına yönelik, engel gruplarının özelliklerine yönelik derli toplu bir çalışma bulunmamaktadır.

Ülkemizin belli başlı seyahat şirketlerini web sayfalarında yaptığımız dikkatli inceleme sonucunda  engellilere yer ayıran sadece üç şirkete rastladık. 

Ancak bu çalışma sadece web sayfaları üzerinden yapılmış bir inceleme sonucudur. Bire bir görüşmedeişişişşdiğer şirketlerinde bu konuda yardımcı olacakları düşüncesindeyiz. Ancak gene de Seyahat şirketlerinin sitelerinde bu konuyu ayrıca yer vermelerini  beklemekteyiz. Bu konuda da detaylı bir çalışmamızı yakında sizlerle paylaşacağız.

Web sitelerinde engeliler için yer ayıran üç şirket var demiştik. Bunlar Setur , ETS TUR ve Didim Tur şirketleridir. Öncelikle bu şirketlere teşekkür ediyoruz.

Setur aşağıdaki yazısı ile bu konuyu sitelerine taşımışlardır.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Bu başlık altında sitede engellilere uygun tesisler ayrıca gösterilmekte, otellerin tanıtımında yukarıdaki işaretler kullanılarak engelli insanlara yardımcı olmaktadırlar. Gerçekten çok faydalı ve emek verilmiş bir çalışma yapılmış. Teşekkürler Setur.

Bu konuda çalışma yapan diğer kurumlar ise ETS TUR ve Didim Tur şirketleridir. İlgili şirketler sanırım aynı gruba ait olduklarından aynı metni web sayfalarında paylaşmaktadır.

Sağlık/Bedensel Engelli Misafirlerimize Özel

Misafir memnuniyeti odaklı hizmet anlayışımızın en önemli adımlarından biri olan engelli misafirlerimize özel imkanlarımız ile sorunsuz tatil anlayışını geliştirmeyi planlıyoruz. Bu amaçla Sağlık/Bedensel Engelli misafirlerimizin tatillerini keyifle geçirmeleri için seyahatleri öncesi detaylı çalışmalar yapıyoruz.

Sağlık/Bedensel Engelli olarak tanımladığımız misafir grubumuz MS, diyabet, çölyak, kanser hastaları, böbrek rahatsızlığı olanlar, alerjik hastalar, yürüme-görme-işitme engellileri, yaşlı misafirler ve benzeri rahatsızlıkları nedeni ile özel hizmet sağlanması gereken kişilerdir.

Aileleriyle ya da yalnız tatile çıkan tüm engelli misafirlerimiz için;

Tesis denetimleri sonucu belirlenmiş en uygun seyahat seçeneklerini sunuyoruz.

Otel ve ulaşımı ihtiyaçlara göre organize ediyoruz.

Seyahat sırasında sunulacak yeme-içme hizmetleri konusunda bilgi veriyor, gerekli düzenlemeleri yapıyoruz.

Müze, ören yeri, şehir turları ve rehberlik hizmetleri hakkında taleplerinizi değerlendiriyoruz.

Seyahatiniz sonrasında ileteceğiniz fikirlerinizle sizlere daha iyi hizmet verebilmek adına hizmetlerimizi geliştiriyoruz.

Sizler için önemli olan her detay bizim için büyük önem taşıyor. Tüm istek ve eleştirilerinizle ilgili aşağıdaki formu doldurabilir ya da 444 1 739 numaralı Misafir Deneyimi İlişki Yönetimi ve Kalite Direktörlüğü Hattı’ndan bizi bilgilendirebilirsiniz

Bu sitede de engelliye uygun oteller belirtilmektedir. Yukarıdaki sitedeki kadar detaylı olmasa (ayrıca bir bölüm bulunmamakta)  da otel tanıtımları içinde engelliye uygun oteller belirtilmektedir.

Bu üç şirkete bu çalışmalarından dolayı teşekkürler. Bu gibi engellilere yer veren şirketleri burada belirtmek ve tanıtmak bizim için bir görevdir.Darısı diğer şirketlerin başına. Diğer bir yazımızda belirttiğimiz gibi engelliler için tatil pahalı. Buradaki incelemelerimizde de bu durumu gözledik. Engelliye uygun oteller hep 4-5 yıldızlı oteller. Dolayısı ile pahalı oteller. Oradaki dileğimizi burada da paylaşmak istiyoruz. Talebin az olduğu (sezon dışı) dönemlerde engelli insanlar ve bir refakatçileri için belli bir oranda indirim yapılamaz mı? Bu jesti yapacak olanları sabırsızlıkla bekliyoruz.

Bu konu ile ilgili olarak uluslar arası rezervasyon şirketi olan Booking.com dan da kısaca bahsetmek istiyorum. Zira onların “engelliye uygun” kaydı bulunan gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı otellerinde de zaman zaman sıkıntı yaşamaktayız. Konuyu ilettiğimiz Booking.com’un  Türkiye yetkilisi bizi arayarak konu hakkında bilgi vermiştir. İlgili kişi “engelliye uygun” kaydı bulunan tesislerde sorun yaşanması halinde hemen kendilerine ulaşılmasını istemektedirler. Yer ayırttığınız otel hatalı beyan yapmışsa Booking.com sizi hemen bölgede bulunan uygun bir otele yönlendireceğini ve olası fiyat farkının rezervasyon yaptırılan otelden tahsil edileceğini bildirmiştir. Bu konuda sıkıntı yaşarsanız ilgili şirketin web sayfasında bulunan telefondan Türkiye yetkilisine ulaşmanız ve durumu iletmeniz gerekiyor.

Engelliler için Edinburgh

By Yurt Dışı Seyahatler

Edinburgh seyahatimi Londra’dan tren ile yaptım. Öncelikle bu seyahat ile bilgi vermek istiyorum. Londra’dan Edinburgh tren yolculuğu dört buçuk saat sürüyor. Güneyden kuzeye hemen hemen bütün İngiltere boyunca ülkeyi geçmiş oluyorsunuz. Bu yolculuğunuzda Doncaster, York ve Newcastle gibi ilginç şehirlerini tren penceresinden seyretme imkanı buluyorsunuz.Londra King Cross garından bilet alırken engelli indirimi yapıldığını öğrendim. Burada şunu belirtmeliyim ki bu tip biletleri internet yerine bizzat gardan almanın indirimlerden yararlanmak için faydalı olduğunu düşünüyorum.  Yerim garanti olsun indirim önemli değil diyorsanız başka tabi. O zaman çok önceden internetten biletlerinizi alınız. Ben genelde biletlerimi gardaki gişelerden alıyorum. Hem garın durumunu hem de engelli olarak nasıl ulaşacağınızı, trene nasıl bineceğinizi yerinde görmek önemli.  Bunu seyahat saatine bırakırsanız, olmadık sürprizlerle karşılanmanız nedeniyle zorluklar yaşamanız mümkün. Mesela ben tren garına giderken garın metro durağında asansörün çalışmadığı gibi bir aksilikle karşılaştım. Bu durum bana tam 45 dakikaya mal oldu. Bu nedenle yaban ellerinde tedbirli olmak şart. Burası Londra böyle şeyler olmaz diye asla düşünmeyin.

Dediğim gibi engelli olduğumu gören gişe görevlisi (kendisine teşekkür ederim çok yardımı oldu) bana ve eşime bir kart çıkartarak (yanınızda fotoğraf taşıyın, yoksa da üzülmeyim garda vesikalık çeken yer var. Sadece 2 poundunuza mal olur. Görevli bu konuda da yardımcı oldu siyah beyaz yeterli olur dedi. Böylece 6 pound yerine 2 pound ödedik.) toplamda iki kişi için 50 pounda yakın indirim sağladı. Bunun yanında engelli olarak yapmamız gerekenleri anlattı hatta doldurmamız gereken başvuru formunu bizzat kendisi doldurarak “hizmette sınır yok” dedi. Her zaman böylesi denk gelmez. Bizim şansımıza denk geldi. Ama engelli hizmeti almak için bir form doldurmanız gerekiyor. Böylece adınız ilgili hizmeti veren kısma iletiliyor.

Seyahat günü gardaki özel bölüme (Harry Potter ’in 9,5 no.lu peronunun! Yanında yer alan Bu bölümün adı Elphick Room)giderek elimizdeki belgeyi gösterdik ve beklemeye başladık. Zamanı gelince bir görevli geldi ve bizi trene bindirdi. Engelliler için ayrılan masalı ve hemen tuvalet yanındaki yerimize yerleşerek rahat bir seyahat yaptık. Bu dönüşte de aynen gerçekleşti.

İskoçya’nın başkenti Edinburgh; sahip olduğu mirası, kültürü ve şenlikleriyle ünlü. Eski ve Yeni Şehrin “Dünya Mirası Alanları”nı keşfetmek için görülmesi gereken bir şehir. İskoç ruhunun olduğu gibi canlı bir şekilde hissedilebileceği bir şehir. Bir gayda ve bir etek, bu günlerde bile günlük yaşamın bir parçasıdır. Yalnız bu gayda işini fazla abartmışlar her sokakta gayda çalanlara rastlıyorsunuz.Tren Edinburgh İstasyonu’na ulaştığında, şehirde bizi ilk karşılayan Scott anıtı oluyor. Şehir tamamıyla bir Harry Porter setini andırıyor.Genel yapısı itibariyle iniş çıkışlı olan şehir bu yönü ile tekerlekli sandalye ile seyahat için fazla konforlu olmayabilir. Aşağıdaki notlarımda da göreceğiniz gibi bazı yerler ulaşmak epey gayret sarf etmenizi gerektiyor. Biz daha önce yazılan gezi notlara bakarak yürüyerek gezmeyi planladık ve uyguladık. Ama o notları yazanların tekerlekli sandalyelileri kastetmediklerini maalesef geç fark ettik. Edinburgh’u gezerken doğru olanı “hop on-hop off”  gezi otobüslerini tercih etmekmiş. Siz giderseniz bence bu yolu tercih edin. Her yere şehir içi otobüslerle ulaşmanız mümkün. Biz bu yolu seçtik. Ama bilet ücretleri yüksek. İndi bindi bile yapsanız otobüse iki kişi için 3.40 pound ödemek durumundasınız. (Bir kişi 1.70 pound) .Paramızın değer göz önünde tutulduğunda maliyet yüksek oluyor. Burada size tavsiyem “D Ticket” almanız. Bir gün geçerli olan bu bilet 4 pound olup bunu gün içinde sınırsız kullanabilirsiniz. Otobüsler nakit para alıyor ama para üstü vermiyor. Bunu bilerek yanınızda hep bozukluk bulundurun. Belirttiğim günlük bileti gene ilk bindiğiniz otobüsten alabilirsiniz. Bunun yanında duraklarda fazla bekliyorsunuz. Bizim gibi Ekim ayında giderseniz ayrıca duraklarda üşümekte ekstrası. Artık tercih sizin.

Ama diğer bir konuyu tercihinize bırakmam istemem. Ekim ayının 14. gittiğimiz şehirde hatırı sayılır bir soğuk vardı. Zaten buraların yağmuru malum, birde soğuk eklendiğini düşününce bavulunuza bol bol kalın giysiler, mont ve yağmurluk koymalısınız. O nedenle gezi tarihini belirlerken hava şartlarını göz önünde tutun. Her zaman belirttiğim Avrupa gezi planlarında sonbahar aylarında güneyi tercih edin. Kuzeyi Mayıs ve Haziran aylarını tercih edin. Ben bu defa bu kaideye uyamadım. Zira Londra’ya kadar gelmişken, (buraya yerleşen kızıma) gelmeyi düşündüğüm  Edinburgh’u araya sokayım dedim.

İngiltere zaten pahalı bir ülke, bir de paramızın değerini de göz önünde tuttuğumuzda, gezi bütçesini yaparken dikkatli olmamızı tavsiye ederim. Bir pizza veya hamburger ile bir meşrubat aldığınızda 15 pound ödüyorsunuz.  Ulaşım fiyatlarını yukarıda anlattım. Otellerde ucuz değil. Müze hariç diğer ziyaret edilecek yerler paralı. Yani engellilere ücretsiz değil, ama hatırı sayılır indirim yapılıyor. Ama sorun paramızın değersizliği sonuçta. (Yazımın tarihinde 1 pound 7,50 TL. İdi).Bu nedenle gezi planınızda bir gün bile önemli. Günleri tam değerlendirin, böylece gün sayısını azaltın.Bu genel bilgilerden sonra gezmeye başlayalım. Edinburgh’un 3 ana bölgesi görülmeye değer. Edinburgh’un baş tacı olan kalesine, katedral, kilise, saray ve müzelere ev sahipliği yapan UNESCU kültür mirasları arasında yer alan eski şehir( Old town). Aslında en yeni binası 100 yıllık olan ve şehrin en iyi alışveriş merkezlerine ve çağdaş müzelerine ev sahipliği yapan yeni şehir (New Town) ve deniz kenarında şehrin en iyi gastronomi duraklarına ev sahipliği yapan leith bölgeleri. Bu muhteşem şehrin tamamının görülebileceği en ideal yer ise kayaların üzerinde inşa edilmiş, şehri tepeden gören Edinburgh kalesi. Bu nedenle ilk hedefimiz de burası.
EDİNBURG KALESİ


Edinburgh gezisi kapsamında görmenizi şiddetle tavsiye edilen birinci yer, her sene 1.5 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği Edinburgh Kalesi olacak.Edinburgh Kalesi ya da diğer adıyla Castle Rock – Kaya Kalesi, 350 milyon önce faaliyette olan sönmüş bir volkanın bacasının üstünde bulunuyor. Kale MS 600 yılında yapılmış gerçek bir şaheser ve tatbiki de Dünya Miras Listesinde. 8 bin yıl öncesine dair yerleşim olduğuna dair kalıntılar olan bölgede, iki bin yıl öncesine ait olan iskeletler de bulunmuş.

Yüksek bir tepede kayaların üzerinde konumlanmış, tarihin 1200 yıl geriye uzandığı Eski şehre, neren bakarsanız bakın görebileceğiniz Edinburgh kalesi damgasını vurmuş.

Kale İçinde Görebilecekleriniz:1.       Taç Odası ve Kader Taşı – İskoç Taç mücevherleri2.       Büyük Salon – Devlet işlerini buradan yönetmek için inşa edilmiş, Oliver Cromwell’in ordusu tarafından bir garnizon olarak kullanılmış, bugün çeşitli silahlar, zırhlar ve kale anahtarını sergiliyor.3.       Kraliyet Sarayı – James VI onuruna 1617 yılında oluşturulan odalar. (Erişim uygun değil)4.       Aziz Margaret Şapeli – Edinburg’un en eski binası, 1.David ‘in annesi anısına inşa edilmiş.5.       Savaş Zindanları – 18. yüzyıl sonunda mahkumlarının kaledeki zindanlarda nasıl yaşadığını göstermek üzere tasarlanmış, sesli dinletilerin de olduğu zindanlar.6.       Mons Meg – 150kg ağırlığında olup, 3.2 km uzağa top ateşleyebilen Avrupa’nın en eski kuşatma silahlarından biri.7.       Saat Bir Topu – 1861’den beri her gün saat 13.00’de ateş edilen top.8.       İskoç Ulusal Savaş Anıtı – Birinci Dünya Savaşından beri gerçekleşmiş çeşitli çatışmalarda hayatlarını feda edenler için yapılmış anıt.9.       Manzaralar – Edinburgh manzaralarını kalenin duvarlarından seyredebilirsiniz

Biz yanlış yoldan gittiğimizden çıkmakta ekstra yorulduk. Siz Royal Mile’ den buraya ulaşın. Daha az yorulursunuz. Biz bir vatandaşın tavsiyesi ile otelden yürüyerek gitme hatasını yaptık, nerdeyse yarı yolda kalıyorduk. O nedenle sakın otoparkların olduğu ve genelde gezi otobüslerin ve araçların kullandığı yolu kullanmayın.Royal Mile’ den giriş yaptığınız da geniş ve eğimli bir alana giriş yapıyorsunuz. Girişteki Görevliden az İngilizcemizle (genç arkadaşlar mutlaka İngilizceyi bir şekilde öğrenin. Az İngilizce ile olmuyor, bunun bedeli bazen çok yorucu olabiliyor) biraz bilgi alıp kalaya doğru yola çıktık. Kale kapısında Görevli bayanın yol göstermesi ile eşim içeri girip biletlerimizi aldı. Benim beklediğim yer engelli ve yaşlı kişileri kaleye ulaştıran aracın park ettiği yer. Hemen girişin yanında. Normal insanın giriş ücreti 16 p. Biz eşim ve benim için 13.33 p. ödedik. Yani iyi bir indirim yapılıyor. Bu indirimin yanında sizi kalenin en görülmesi yerine götürme getirme hizmeti de dahil. Yalnız araç yarım saatte bir geliyordu. (Yazın ise iki araç sürekli çalışıyormuş). Biraz bekledik ve resimde görülen araç geldi. Kısa bir yolculukla bizi kalenin tepesine kadar çıkardı.

Ufak tefek yokuşlar ve taş yollar biraz zorlasa da genel olarak kalenin görülmesi gereken yerlerinin büyük bir kısmına ulaşılabiliyor. Ayrıca buradan şehri kuşbakışı görebiliyorsunuz. Engelliye uygun tuvaletler bulunmaktadır. Biz genel bir gezi yaptık rampa konulan her yeri gezdik, ama asansörle ulaşılan diğer yerleri varmış ama biz sanırım görmediğimizden ve bilmediğimizden buraları göremedik. Siz artık bildiğinizden mutlaka bu asansörleri bulun.

Böyle bir yerde yardımcı ve yol gösteren görevlinin olmaması büyük bir eksiklik. Levhalarda yetersiz. Genel bir bilginiz yoksa (ama şimdi var 🙂 ) kaleye engelli ulaşım olduğunu anlamanız mümkün değil.

Edinburgh’a gelip te bu kaleyi görmemek zaten düşünülemez. Mutlaka burayı gezin.

National Museum of Scotland 



İskoçya Ulusal Müzesi. Farklı katlara bölünmüş olan bu müze, İskoç arkeolojik buluntularının ve ortaçağ nesnelerinin ulusal koleksiyonlarının yanı sıra;  jeoloji, arkeoloji, doğal tarih, bilim, teknoloji, sanat ve dünya kültürlerini kapsayan eserleri içermekte.

Muhteşem sanat nesneleri ve basit günlük yaşam öğeleri ziyaretçilere İskoç tarihini ve yerli halkın kültürlerini ve benlik bilincini geliştirme çabalarını anlatıyor.. Venedik tarzında, dünyadaki çeşitli koleksiyonları bulabileceğiniz güzel bir bina. Bu koleksiyonlar, sanat, bilim, sanayi, arkeoloji, çevre ve diğer birçok yaşam alanlarına ışık tutacaktır. Giriş ücretsiz. 

Tekerlekli sandalye ile her yerine ulaşabildiğiniz bu müze, burada mutlaka görmeniz gereken bir yer. Biz fazla zaman ayıramadık bu nedenle tam olarak gezemedik ama siz en az 3 saat ayırın buraya. Edinburgh’ta görülmesi gereken birçok müze bulunmakta. Biz sadece burayı gezebildik.

Old Town

İskoçya’nın en eski bölümüne verilen ad olan Old Town – Eski Şehir, Edinburgh gezisi içinde  belki de en çok zaman geçireceğiniz bölge olacak. Ortaçağ mimarisi ve Reform dönemine ait  yapıların korunmuş olduğu bölgede, ünlü St. Giles Katedrali, İskoçya Ulusal Müzesi, Parlamento Binası ve çeşitli kiliseler bulunmakta. Parke taşlı daracık sokakları vb. gibi bizlerin ulaşmasının mümkün olmadığı geçit, gizli meydanları ile dikkat çekiyor. Ancak iniş çıkışlı tepelerinde bazı tırmanışlar bize göre değil.Yine eski şehirde olan ünlü Royal Mile Caddesi, Edinburgh manzaralarına tanıklık edebileceğiniz yerlerde Holyrood Parkı ve burada bulunan volkanik tepe Arthur’s Seat ziyaretçilerine tam bir görsel şölen sunuyor.İhtişamlı yapısı ile Tarihi kilise St. Giles Katedrali, Edinburgh Kilisesi ve Holyrood Sarayı arasında yer alıyor. Eski Şehrin önemli simgelerinden olan Edinburgh Üniversitesi’ne de vakit ayırın. Holyrood’da bulunan tasarımı ile 2005 yılında stirling ödülüne layik bulunan Parlamento Binası’nın zevkli dekorasyonuna tanıklık edin. Ünlü yazar J.K. Rowling’in Harry Potter kitaplarını yazmış olduğu The Elephant House da Royal Mile civarında bulunuyor.Royal Mile



Edinburgh Kalesi’nden başlayıp Holyrood Sarayı’na kadar devam eden Royal Mile (Kraliyet Yolu), eski şehir bölgesinin en önemli turistik yerleri arasında sayılıyor. Oldukça renkli bir atmosfere sahip olan Kraliyet Yolu boyunca yürürseniz sokak sanatçısını dinleme ve gösterileri izleme şansını elde edebilirsiniz. Turistlerin sürekli dolaştığı, festival zamanı gösterilerin olduğu, Edinburgh Kalesinden başlayıp Holyrood House’a kadar gelen uzun bir yol. Bu cadde üzerinde çeşitli turistik dükkânlar, İskoç kumaşını satan mağazalar, restoranlar, kafeler, tarihi yerler keşfedilmek üzere sizleri bekliyor.

 Ama mutlaka gezinizi Kaleden başlayıp Holyrood sarayında bitirin. Bu yolla sadece frenleme ile yol alırsınız Aksi halde iyi bir yokuş çıkmanız gerekir. Bu caddenin bazı yerleri trafiğe kapalı, Sakin aylarda daha rahat gezer ve alış veriş yapabilirsiniz. Yol üzerine bir çok pup’ları, st.giles kilisesini vb. yerleri görebilirsiniz.

Palace of Holyroodhouse

Holyrood house Sarayı. Eskiden dedikoduların, cinayetlerin ve siyasi entrikaların yeri olan Holyroodhouse Sarayı, günümüzde Kraliçenin resmi ikametgâhıdır. Otel, Edinburgh Sarayı’na ulaşan Royal Mile’nın sonunda bulunmaktadır. Ortaçağ efsanesine göre şu anda sarayın olduğu yerde kalıntıları bulunan manastır, 1128 yılında 1. David tarafından inşa ettirilmiş. Kral avlanırken, bir geyiğin boynuzları arasında haç olduğunu görmüş ve bunun Tanrıdan gelen bir mesaj olduğunu düşünerek geyiği gördüğü yere manastırı yaptırmış. Bugün sarayın ismi olan ‘Holy Rood’, Kutsal Haç anlamına geliyor.

Dönemin İngiliz Kralı’nın İskoçya’daki malikânesi olan Holyrood Sarayı, resmi giriş alanı olan Great Stair’i, süslemeleri ve dekorasyonu ile etkileyici Royal Dining Room’u, Royal Gallery’den bazı parçaları bünyesinde barındıran Queen’s Gallery ve Throne Room görülmesi gereken yerlerdenGiriş ücretli ama engelli indirimi ile uygun olan (Engelli ve refakatçi ile toplam 8,70 Pound) Saray’ın önemli bölümleri tekerlekli sandalye ye uygun. Girişten itibaren bir görevli size yardımcı oluyor. Gezmeniz için rehberlik ediyor. Üst kata çıkmak için özel asansöre yönlendiriyor. Rahatça gezebiliyorsunuz, engelli tuvaletleri bulunmaktadır. Ancak resim çekmek yasak bu nedenle sizlere sarayın içinden resim gösteremiyorum.

Hemen yanında bulunan yıkık kilise ilginç bir yapı. Buradan bahçeye çıkılıp sarayın bahçesini gezebiliyorsunuz. Buradan Holyrood parkını ve Arthur Seat tepesini görebilirsiniz.

Arthur’s Seat – Arthur’un Koltuğu



Şehrin panoramik manzaralarını yüksek bir tepeden seyretmek isteyen yürüyüş sevenler, Edinburgh’un bu en yüksek zirve noktasına yürüyerek bir saatte çıkabilirler. Yani bize hiç uymaz.İsmini Kral Arthur’a ait efsanelerden geldiği söylenen bu tepe, Edinburgh kalesinin altındaki kayalar gibi sönmüş yanardağ oluşumundan meydana çıkmış. Yukarıda belirttiğim gibi sarayın bahçesinden setretmekle yetindik. Zaten şehrin her yerinden görünen bir tepe.

St.Giles kadetrali



Şehrin ünlü siluetini öne çıkaran tarihi yapılarından biri olan St. Giles Katedrali (St. Giles Katedral), kendine özgü mimarisi ve çan kulesi ile turistler tarafından büyük ilgi görüyor. 19.yüzyılda restore edilerek günümüze kadar ulaşması sağlanan katedral, yaklaşık olarak 900 yıldan beri şehrin dini odak noktalarından biri. İskoçya’nın dini kültürü hakkında bilgi edinmek isterseniz ve katedralin mimari özelliklerini daha yakından görmek isterseniz tarihi yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

Bunların yanında benim gitme fırsatını bulamadığım The Elephant House The GrassmarketAreaGreyfriars Kirkyard-grayfars bobby- Frankestein Pub gibi ilginç yerleri de ve burda bulunan diğer müzeleri de gezebilirsiniz.
New town
New Town, Old Town bölgesinin Edinburgh’ta atan nüfus ihtiyaçlarının karşılanamaması nedeniyle on sekizinci yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan bölge. 18.yy İngiliz mimarisi ile görkemli binalara ev sahipliği yapan yeni şehir 250 – 300 yıllık binaları ile eski şehir ile kıyaslanınca genç kalıyor. Cadde boyunca kale ve eski şehir manzarasını izlemeniz mümkün. Burada görülmesi gereken yerlerin başında ise Prenses Caddesi geliyor. Burada bulunan ve simgesel anıtların bulunduğu Calton Hill’e dik merdivenler nedeniyle ulaşmak mümkün değil. Onun için burayı uzaktan seyretmekle yetindik.

The Royal Yacht Britannia

Britanya, 16 Nisan 1953’te inşa edildikten sonra 44 yıldan fazla bir süre bir milyon milden fazla yol kat ederek Kraliyet Ailesi’ne hizmet etmiş. Kraliçenin parlak devlet ziyaretleri, resmi resepsiyonlar, kraliyet baleleri ve aile tatilleri için adeta mükemmel bir krallık evi olmuş.

1997’de emekliliğe ayrılmış olan gemi, artık Edinburgh’ta müze olarak ziyaretçilerini ağırlamakta. İçeri girmeden size bir kulaklık veriliyor (ilginç ama Türkçe ’de var) ve dolaştığınız yerlerde bu kulaklıktan ilgili kısım hakkında sesli bilgiyi dinleyebiliyorsunuz.

Tur kapsamında, gemi dümeninin olduğu köprü mevkiini, kraliçenin misafirleriyle birlikte yemek yediği salonu, yatak odalarını, oturma odalarını, makine dairesini, personel kamaralarını,  güverteyi gezebilmeniz mümkün.

Kraliyet Yatı. Kraliyet ailesine Dünya’nın 4 bir yanından gelen hediyelerin ve konakladıkları kamaraları gezme şansı yakalayacağınız bu yat için Şehrin biraz dışındaki Ocean Terminal bölgesine gitmeniz gerekiyor. Buraya şehir içi otobüsleri ile ulaşmak mümkün. Alışveriş Merkezinin 3. katından yata açılan bir giriş kapısından giriş kapısı ile bu yata giriş yapılıyor.  Açıkçası geniş zamanı olanlara tavsiye edebileceğim bir yer. Giriş ücretli 16.50 ancak engelli ve refakatçisi için toplam ücret 12.50 poundGeminin her yerine ulaşmanız mümkün. Her kata asansörle ulaşılabilir. Her yönü ile tekerlekli sandalye için uygun. Bol bol engelli tuvaletleri var

Princess Caddesi
İskoçya’nın Oxford Street’i olarak anılan ve yalnızca yaya girişine açık olan bu cadde önemli alışveriş mağazalarına ev sahipliği yapıyor. Prenses Caddesi’nde bir alışveriş turu yapabilir, kale manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Alışveriş sonrası yorgunluğunuzu atmak isterseniz Princes Street Gardens ve West Gardens’ta soluklanabilir, burada bulunan heykel ve anıtları keşfedebilirsiniz. Cadde düz ve tekerlekli sandalyeye uygun. Bağlı sokaklara ulamak için biraz meyil var ama ulaşılamaz değil.Edinburgh’un en yoğun caddesi. Aynı zamanda otobüslerin kalkış noktası olan caddede yolun hemen yanında, şahane kale manzarasına karşı Prenses Caddesi Bahçesi (Princess Street Garden), yer alıyor. Edinburgh’luların da oldukça rağbet gösterdiği park, huzurlu ve yemyeşil bir yer. Ama merdivenlerle inildiğini gördüğümden ben inemedim. Belki meyilli bir inişi vardır ama onunda dik olduğunu tahmin ediyorum. Caddeden seyretmekle yetindik. Genellikle özel araçların girmesine izin verilmeyen caddeye toplu taşıma araçlarını kullanarak ulaşabilirsiniz. Princess Street’ten eski şehir merkezini ve Edinburgh Kalesi’ni geniş bir açı ile görebilirsiniz. Ayrıca caddede yer alan dünyaca ünlü mağazaları gezebilir ve alışveriş edebilirsiniz. Yalnız hiç ucuz değil bilesiniz.
Scott Monument

Scott Monument, Princess Street’te yer alan devasa bir anıt. Görkemi ile büyüleneceğiniz ve ihtişamı ile kendinizi küçücük hissedeceğiniz Scott Monument, neo-gotik tarzda inşa edilmiş taş bir kule. İskoçyalı yazar Sir Walter Scott anısına yapılmış.Yüksekliğinden dolayı Edinburgh ve çevresinin panoramik manzarasını seyredebileceğiniz Scott Anıtı (Scott Monument), ihtişamlı gotik mimarisi ile ön plana çıkıyor. Dünyanın en büyük yazar anıtı olan ve 1840 yılında inşa edilmeye başlanan 61 metre yüksekliğindeki Scott Anıtı üzerinde 68 adet heykelcik bulunuyor. 287 basamaklı merdiveni le tepesine çıkıldığın sadece bilgi olarak paylaşayım. Edinburgh geziniz esnasında Princes Street Garden’da yer alan Scott Anıtı’nı detaylı inceleyebilir ve eşsiz karelere imza atabilirsiniz.

Sonuç olarak görülmesi ve gezilmesi gereken bir şehir. Ancak başta da belirttiğim gibi gezi otobüslerini tercih etmek yararlı olabilir. İyi bir internet kullanıcısı iseniz (uygulamasını indirip)şehir içi otobüsleri ile de gezmeniz mümkün. Ama mutlaka günlük bilet alınız. Yoksa ulaşım bizim paramızla kıyas edildiğinde pahalı. Yürüme planında notlarımızdaki güzergâhları takip edin. Zira iniş çıkışı bol bir şehir.Yeme içme konusunda meraklıysanız başka kaynaklara bakın ama yeme içme burada gene bizim paramızla pahalıya geliyor. Alış verişe meraklıysanız Princess Caddesi ve sokaklarını bol bol geziniz. Ucuz yerler de bulabilirsiniz.

Engelliler için Londra / 2. Gezi

By Yurt Dışı Seyahatler

2014 de yaptığım ve notlarını sizlerle paylaştığım Londra gezi notlarına ek olarak 2019 yılında yaptığım gezi gözlemlerimle eklenti yapmak istedim. Siz öncelikle okumadıysanız “engelliler için Londra” notlarına bakınız.O tarihte gezemediğimiz yerler ile daha önce gezdiğimiz yerlerden bazılarını tekrar gezme imkanı bulduk ve bunları da sizlerle paylaşmak istedim. Bu geçen beş sene yaşanan en büyük değişiklik, paramızın yaşadığı değer kaybı. Bu zaten pahalı olan bu şehri daha da pahalı hale getirmiş.Yararlı olması ve bol bol gezmeniz umuduyla bu notları sizlere paylaşmak istiyorum.
Heathrow havaalanıGatwick havaalanındaki tüm hizmetlerinin tümü burada da geçerli. Buradaki farklılık ulaşım ile ilgili olacaktır. THY uçakları 2 no.lu terminalde hizmet vermektedir. Buradan tren istasyonuna ulaşmak için şatıl bulunmamaktadır. Zira istasyon terminale yakındır. Yani terminal içinden istasyona direk ulaşılması mümkün. Hava alanı büyük o nedenle ulaşım biraz uzun sürmektedir.
Metro ulaşımıİlk yazımda kullanmadığım için bahsetmediğim bu ulaşım aracından kısaca bahsetmek isterim. İkinci Londra seyahatinde bol bol kullandığım Londra metrosu engelliler için uygun olmasına karşın, bazı sorunlarda yaşanmaktadır.  Öncelikle eski duraklardan oluşan metroda geçişler sırasında seviye farkları nedeniyle sorun yaşanmaktadır. Yardım almadan inip binme imkansız. Tüm duraklarda asansör olmaması da ulaşımda sorunlar yaratıyor. Zaman zaman şehri görmek için otobüs kullanılabilir, ama sürekli otobüs zaman kaybı yaratabilir. Bu nedenle metro tercihi yapmanızı öneririm. Sadece istasyonlardaki asansör durumunu önceden incelemeniz gerekiyor.Bu arada geçen 5 yılda paramızın değer kaybı Londra da tüm giderlerde olduğu gibi ulaşımında maliyetinin yükseltmiş
Tower Bridge

Londra’nın en önemli köprüsüne ikinci gezimizde özel olarak gitmek istedik. Düz bir yapıda olan köprü üzerinde gezmek gayet rahat. Hem köprünün mimari güzelliğini hem de Londra’yı seyretmek burada bulunmak için yeterli sebepler.

Kırmızı telefon kulübeleri, siyah taksiler ve london eye ile birlikte şehrin en çok fotoğraflanan ve simgesi haline gelmiş yapılarından Tower Bridge gerçekten de bir köprüden öte, bir sanat şaheseri, mimari bir başyapıt.Köprüden yaya olarak geçmek istediğinizde aşağıdaki köprüden geçebiliyorsunuz. Ancak kuleleri ve kuleleri birbirine bağlayan üst köprüyü gezmek ise ücretli. Aslında bilgi eksikliği nedeniyle biz kulelere çıkmadık. Asansörü gördük ama önündeki kuyruk bizi caydırdı. Ama yukarıdaKuzey ve Güney Kuleleri arasındaki koridorun muhteşem bir Londra manzarasına ev sahipliği yaptığı konusunda bilgimiz yoktu. Bilseydik o kuyruğa mutlaka girerdik.

11 metre uzunluğundaki cam zemin bu koridora 2014 yılında eklenmiş ve ayaklarınızın altında Thames Nehri’ni, araç ve yaya trafiğinin aktığı, nehirden gemi geçeceği zaman açılıp kapanan köprüyü tepeden seyretmenize izin veriyormuş. Neyse inşallah bir dahaki sefere diyelim. Ama siz artık öğrendiniz mutlaka bu asansöre binin.Eğer asansöre binerseniz Kuzey Kulesi’ndeki 19. YY Londra’sını orada bulunan sergiden izleyebilirsiniz. Güney Kulesi’nde ise Tower Bridge Köprüsü’nün sıra dışı mimarisinin detaylarını öğrenebilirsiniz. Buradan aşağı inerek makine dairesini ziyaret edebilirsiniz.

Tower Bridge Köprüsü ilk yapıldığında Makine Dairesi’nde buhar makineleri kullanılıyormuş ve köprü buhar gücü kullanılarak açılıp kapanıyormuş. 1974 yılında ise elektrikli sisteme geçilmiş.Eski sistemin de turistik amaçlı ziyaretlerde gösterilebilmesi için hala tutulduğu Makine Dairesi’nde buhar kazanlarını, baskülleri ve yeni elektrikli sistemi yerinde görebilir, bu mühendislik harikasının çalışma prensibini öğrenebilirsiniz. Ayrıca ziyaretiniz köprünün gemi geçişi sebebiyle açıldığı bir zamana denk gelirse araç ve yaya trafiğinin durdurulduğu, köprünün tam ortasından ikiye ayrılarak açıldığı bu olayı seyretmek son derece keyifli olacaktır.Kuzey ve Güney Kuleleri arasındaki koridor muhteşem bir Londra manzarasına ev sahipliği yapıyor. Şehrin en önemli yapılarını buradan seyrettikten sonra bir de aşağıya, üzerinde durduğunuz zemine bir bakmanız öneriliyor.11 metre uzunluğundaki cam zemin bu koridora 2014 yılında eklenmiş ve ayaklarınızın altında Thames Nehri’ni, araç ve yaya trafiğinin aktığı, nehirden gemi geçeceği zaman açılıp kapanan köprüyü tepeden seyretmenize izin veriyor.

Engelli ziyaretçiler, öğrenciler ve 60+yaşlılar için imtiyazlar mevcut olduğunu öğrendim. Engelli ziyaretçilere yardım eden kişiler için refakatçi bileti de ücretsiz olarak temin edilebilir. Anladığım kadarı ile normal yetişkinler için bilet ücreti 9,980 P. Engelli ve refakatçi için toplam 6,80 P.ile asansöre binebiliyor. Mutlaka bu asansöre binin ve köprüyü alttan ve üstten doya doya gezin, metro ile ulaşmak mümkün, istasyona çok yakın.

RichmoundVaktiniz kaldıysa Londra gezilecek yerler arasına Özellikle de havanın güzel olduğu bir günde Richmond’u eklemenizi öneririm. Kesinlikle pişman olmazsınız. Richmond Londra`ya yaklaşık 20 dakika uzaklıkta yer alıyor.

İkinci gezimiz programında olan bu semtte, bilhassa nehir kenarında gezinti yapmanızı öneririm. Hem nehirdeki kuşları, ilginç tekneleri ve parkları görmek ve gezmek güzel bir zaman geçirmenize imkan sağlayacaktır. Diğer yerlerden buranın farkı ise yerli halkı daha fazla görmeniz.

Richmond geyikli parkıyla ünlü. Richmond park Londra’nın en büyük kraliyet parkıymış. Toplamda 856 hektarlık kocaman bir alana sahip. Yani tam bir doğal yasam alanı. 17.yuzyilda 1. Charles tarafından kurulmuş. Ancak biz sahil tarafından yanına kadar gitmemize karşın bu alana giremedik. Zira girişine konulan turnikeden sandalye geçemiyor. Bu nedenle içeri giremedik ve burada bulunan geyikleri göremedik. Belki başka bir girişinden içeri girilebilir.Gerek cadde ve bilhassa nehir kenarında gezinti tekerlekli sandalye ile rahat. Biraz caddeden nehir kenarına inerken meyil var. Çıkışta yorabilir.

King Cross

Edinburgh seyahati nedeniyle gittiğimiz King Cross Tren İstasyonu, Birleşik Krallığı’n başkenti Londra’da bulunan bir tren istasyonudur. İstasyon şehir merkezinin kuzeydoğusunda Camden semtinde yer almaktadır ve Birleşik Krallığı’n en yoğun tren istasyonlarından biridir.
King Cross, Harry Potter kitapları ve filmleri ile, özellikle kurgusal Platform 9¾ ile olan ilişkisi nedeniyle tanınır hale geldi.

King cross istasyonunun yanında bulunan bu bina muhteşem yapısı dikkatimizi çekti.

Hyde Park

Ne zaman gelinse mutlaka gidilmesi gezilmesi gereken bu parka bu gelişimizde de uğradık. Bol yağmur vardı.

Ama sonradan güneş açtı. Göl kenarında rahatça gezdik.

Piccadilly Circus – Oxford Street – Carnaby Street

Londra’nın bu önemli mekanlarını görmeden olmaz dedik. Bu gezimizde de buraları gezdik ve resimler çektik. Bu gelişimizde yeni keşfettiğimiz Carnaby sokağında dinlenip kahvelerimizi içtik. Oxford caddesi oldukça düz ve tekerlekli sandalyeye uygun.

Engelliler için Şerefiye Sarnıcı

By Kısa Kısa İstanbul

Şerefiye Sarnıcı, 42 8 ve 443 tarihleri arasında, Bozdoğan kemeri vasıtasıyla su depolamak amaçı ile inşa edilmiştir. Sarnıç Binbirdirek sarnıcı ve daha sonra yapılan Yerebatan sarnıcı ile birlikte İstanbul’un su ihtiyacını yüzyıllar boyu sağlayan su deposu görevini üstlenmiş bir eserdir.

Şerefiye Sarnıcı,İstanbul’un Çemberlitaş semti, Binbirdirek  Mahallesi Piyerloti caddesi üzerinde bulunmaktadır.

Buraya ulaşmak için toplu taşımı kullanmak doğru bir tercih olacaktır. Zira bu bölge yoğun bir trafiğin olduğu bir bölgedir. Biz özel aracımız ile gittik. İlgililere rica ettik, sağ olsunlar yan tarafında bulunan bariyeri açtılar, aracımızı park ettik. Engelli girişi, Ana girişin bulunduğu camlı mekandan değil hemen yanında bulunan bir asansör ile sağlanmaktadır. Bir görevli gelip, bu asansörü çalışır hale getirdi. Yani asansörü kullanmak için mutlaka görevlilere başvurmanız gerekmektedir.

Aslında ana girişte de bir asansör bulunmaktadır. Ancak asansöre ulaşmak için merdivenler olduğundan bu asansör bizlere hitap edememektedir. Bu merdivenlerin yanına bir rampa yapılsa bu sorun giderilebilir kanısındayım. Niye yapılmamış bilemiyorum. Neyse bir şekilde sarnıca girdik.

Sarnıcın içi düz olduğundan tekerlekli sandalye’ye uygun.Zaten mekan fazla büyük değil. Rahatça gezebilirsiniz.Yakın bir zamanda açılan sarnıç 45×25 metre büyüklüğündedir. Çatı 9 metre yüksekliğinde, 32 adet mermer kolon tarafından desteklenmektedir.

İstanbul’un zengin tarihi yapıları içinde yer alan mekan görülmeye değer ve belirttiğim gibi engelliye uygundur.

Engelliler için Şanlıurfa / Harran / Halfeti

By Yurt İçi Seyahatler

“GELEN AĞLAR,GİDEN AĞLAR” DERLERMİŞ URFA İÇİN…ÖNCE “NEREYE GELDİM BEN” SONRA DA “NASIL AYRILIRIM BURADAN” DİYE AĞLARLARMIŞ.
Gezi rotamızda bu defa  ‘Peygamberler şehri’ olarak nitelendirilen Şanlıurfa’dayız. Ayni zamanda “efsaneler şehri” olarak tanımlanan bu kadim şehir yeme içme konusunda Gaziantep ile yarışmaktadır.  Şanlıurfa, insanlık tarihinin en önemli yerleşim yerlerinden bir tanesi. Cilalı Taş Devrinden beri burada insanlar yaşamaktadır. Daha da önemlisi, bundan 12 bin yıl önce, Dünya’nın bilinen en eski tapınağı olan Göbeklitepe’nin de bulunduğu yerdir. ( Bakınız: (https://engelsizseyyah.com/2019/03/4023/)) Bugüne kadar burada Sümerler’den tutun da, Bizans’a kadar pek çok uygarlık görülmüştür. 1094 yılında Büyük Selçuklu, 1516 yılında da Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1. Dünya Savaşında önce İngiliz, sonra da Fransız yönetimine giren şehir, Cumhuriyet sonrasında 1924’te il olmuştur.
Gezme yeri fazla olduğundan 3 gün kalmamıza rağmen bazı yerleri görme şansımız olmadı. Ama sizde en az 3 gün ayırın ve aşağıda belirttiğim yerleri mutlaka görün. (Pazartesi müzeler kapalı aman unutmayın) Ben uçakla geldim ve araç kiralayarak bu gezimi yaptım. Bu gezi için araç şart. Zira Urfa dışına da çıkmanız gerek.  Otel olarak engelli odası olan Dedeman Oteli tercih ettim.Bir de Urfa’da yapılması gerekenlerden olan sıra gecesine katılamadım. Zira hafta içinde gittiğimden ve hafta içinde sıra geçesi olmadığından veya olan yerler merdivenli olduğundan bu etkinliği yapamadık.Şehrin insanları çok yardımcı oldular. Nerede yardım gerekse biz daha talep etmeden bir kaç kişi (erkek,kadın) hemen yardıma geldiler. Esnaf da  sıcakkanlı ve yardımsever. Şehir içinde gezilmesi gereken yerler genellikle birbirine yakın yerler. Gelin şimdi gezmeye başlayalım.
BALIKLIGÖL – AYN ZELİHA

Şanlıurfa’nın en turistik yeri ve aynı zamanda şehrin sembolü haline gelmiş Balıklıgöl şehrin merkezinde yer alıyor. Hemen yakınında otopark bulunuyor. Araçtan inip parka girdiğinizde ilk hedef balıklıgöl oluyor. Ancak bölgede iki göl var: Aynzeliha  (Hz.İbrahimin hemen arkasından kendisini ateşe atan Nemrut’un kızı Zeliha’nın düştüğü yer)ve Halil-Ür Rahman. Bu bölgede ayrıca Rizvaniye Cami, Hz. İbrahim’in doğduğu mağara, Dergah Cami (Mevlid-i Halil Külliyesi) ve Halil-Ür Rahman Cami (Döşeme Cami)gibi önemli birçok tarihi yapı da bu alanda bulunuyor. Bunların hiç birine girmedim, zira pek tekerlekli sandalyeye uygun değil.

 Balıklıgöl hakkında söylenen rivayetleri az çok duymuş olabilirsiniz. Kısaca özetlemem gerekirse, Döneme hakim gaddar hükümdar NemrutHz. İbrahim, saray içerisindeki putları kırınca yakılmasını emreder. Şu an Halil-Ür Rahman Gölü’nün olduğu yer odunlarla doldurulur ve Hz. İbrahim kalede bulunan iki sütundan buraya fırlatılır. Hz. İbrahim ateşe atıldığında bir mucize gerçekleşir ve ateş göle, odunlar da balığa dönüşür. Günümüzde de gölün içerisinde bir sürü balık var. Halk tarafından bu balıklar oldukça değerli kabul ediliyor.

Üç semavi dinin mensupları için kutsal kabul edilen ve dünyanın ‘en büyük doğal akvaryumu’ olarak adlandırılan Balıklıgöl, her yıl binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlıyor. Göl kenarına yapılan bir rampadan kolayca inmek mümkün.  Gölün üç kenarını tekerlekli sandalye ile gezebilirsiniz. Caminin olduğu tarafta merdivenler bulunmakta. O nedenle o bölgeye geçmedim.  

 ÇARŞILARI

Şanlıurfa hanları-çarşıları  genel olarak Balıklıgöl’ün doğusunda yer alıyor. En bilinenler arasında Gümrük Han, Hacı Kamil Han, Barutçu Han, Mençek Han, Şaban Han, Kumluhayat Han, Fesadı Han, Samsat Kapısı Han, Millet Han ve Topçu Han var. Çoğunun içinde küçük bir çay, kahve molası verme imkanınız var. Özellikle en meşhurları Gümrük Han içindeki kahvehanelerden birinde menengiç kahvesi deneyebilirsiniz. Bize canlı müzik denk geldi, bilmiyorum her zaman var mı?

Çarşıları tekerlekli sandalye il gezmeniz genellikle mümkün. Bazı yerlerde merdivenler olsa da güzergah değiştirerek bu sorunu aşabilirsiniz. Ancak yollar dar ve seyyar satıcılar nedeniyle, bilhassa kalabalık günlerde zorluk yaşanabilir.

Şanlıurfa çarşıları satılan ürünlere göre isimlendirilip ayrılmış. Hepsi neredeyse iç içe denilebilir. Bir kapıdan herhangi bir çarşıya girdiğinizde yolunuzu bulmak bayağı zor. Her çarşının farklı sokaklara, çarşılara, hanlara açılan onlarca kapısı olduğu için girdikten sonra yönünüzü şaşırıyorsunuz. Biraz zorlansanız da bu çarşıları gezmenizi tavsiye ederim.

Gümrük Han

Doğu’nun meşhur hanlarından bir tanesi. Gidince gözünüz gönlünüz açılacak. Burada hem alışveriş yapabilir, hem de avlusunda çay içip, kahve içip dinlenebilirsiniz. Şanlıurfa gezi programı için olmazsa olmaz bir yer, zira hem tarihi dokuyu, hem de mevcut sosyo – ekonomik dokuyu inceleyebileceğiniz yerlerden biri. 1563 yılında Kanuni tarafından yaptırılmıştır. Tekerlekli sandalye ile girebilirsiniz. Burada soluklanıp çay veya kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Bu keyfi mutlaka yapın.

ŞANLI URFA MÜZESİ

Şanlıurfa’daki arkeoloji ve mozaik müzesinde 74 bin eser var. Türkiye’nin en büyük müzelerinden biri. Şanlıurfa Müzesi için şehrin en iddialı müzesi denilebilir. Müzede Neolitik Çağ’dan Eski Tunç Çağı’na kadar birçok eser var. Seramik eserlerden kolyelere, kesici aletlerden el sanatlarına kısacası insanlık tarihine ait her şeye müzede yer verilmiş. Göbeklitepe’nin ortaya çıkmasıyla müzeye yeni eserler de eklenmiş. İçeride bir de Göbeklitepe’nin modeli yapılmış. Müzenin bahçesinde de bir mozaik havuzu yer alıyor.

Müze Balıklıgöl’ün yanında Haleplibahçe bölgesinde yer alıyor. Giriş engelli ve yardımcısı için ücretsiz. Engelliye uygun ve içinde engelli tuvaleti bulunmakta.  Pazartesi günleri kapalı. Bu nedenle bizim program aksadı ve bu nedenle bu müzeye biraz fazla yürüme mesafesi olan Mozaik müzesine gitme zamanımız olmadı. Aklımızda kalmadı değil.  Aklımızda kalmadı değil. Zira Amazon mozaiklerini görmek isterdim.

ŞANLIURFA KALESİ
Gene ulaşılması çok zor olan Şanlıurfa Kalesi şehrin merkezinde, Balıklıgöl’ün arka tarafında bulunuyor. Dambak Tepesi isimli bir tepenin üzerine kurulu. Kalenin M.Ö 2000 yılında Neolitik bir yerleşim yeri üzerine yapıldığı tahmin ediliyor. Urfa Kalesi’ne ulaşım için tek seçenek yürümek  kaleye çok dik olmayan bir yoldan yaklaşık 5-10 dakika yürüyerek çıkmak mümkün ama bizler için mümkün değil. Bu nedenle uzaktan seyretmekle yetindik. Genelde kalelerin kaderi böyle oluyor.

HARRAN

Harran tarihi evleriyle, kalesiyle ve tarihin ilk Üniversitesine ev sahipliği yapan ve bu esere ait kalıntıları ile meşhur. Meşhur ev dizaynı (arı kovanını andıran)sadece bir bölgede bulunmakta.. Merkezde indikten sonra karşınıza gelen tarihi kapıdan geçerek evlerin bulunduğu bölgeye ulaşabilirsiniz. Bölgede çok sayıda çocuk sizden okul harçlığı istemeye gelecektir,haberiniz olsun.  Sadece çocuklar değil tabi büyüklerde var. Biz daha şehre girmeden bir araç yanımızda durdu, kendini dernek başkanı olarak tanıtan birisi, bize eskortluk yaparak bu tarihi evlerin yanına kadar getirdi. Sonra benim sandalyeyi kaptı ve  tarihi kaleye kadar götürdü. Kısa bir tarih bilgisi verdi. Bende “ne iyi insanlar var” diye düşünürken “bu hizmeti karşılığında ödeme yapmam gerektiğini” söyledi. Biraz şaşırdım ve ödememi yaptım. Biraz garip geldi ama neyse, demek adet böyle.

 GAP sonrası su gelen tarlaların eşliğinde vardığımız Harran’daki diğer önemli yer ise dünyanın ilk üniversite yapısının bulunduğu alan. Bu önemli eserin bulunduğu yer çalışmalar dolayısı ile kapalı fakat yakınından içini tamamen görebilirsiniz..Tarihi Harran evinde (ben böyle iki mekan gördüm.)bir kahve içmeden dönmeyin derim.  

ESKİ HALFETİ

Eski Halfeti  2000 yılında Birecik Barajı’nın yapımı ile büyük bir kısmı sular altında kalmış bir şehir. Yalnızca Halfeti değil, Fırat Nehri kenarındaki bir çok yerleşim yeri bu durumu yaşamış. Yerlilerin çoğu devletle anlaşarak Yeni Halfeti’ye taşınmayı kabul edince (kabul etmek zorunda kalınca?) şehir tam bir hayalet şehir haline bürünmüş. Hatta dünyada ‘yavaş şehir’ anlamına gelen ‘Cittaslow’ kategorisinde kabul edilen yerlerden biri. Olaydan sonra zaten yalnızca yamaçtaki evler ayakta kaldığı için küçücük ve inanılmaz durağan ve hüzünlü bir yere dönüşmüş. Burada geçmişleri hatta yakınlarının mezarları bulunan bir çok insan bulunmakta. Zengin olanlar mezarları taşımışlar ama diğerleri bunu da yapamamışlar L

Halfeti’de ne yapılır, neler var derseniz şehrin asıl olayı tekne turu yapmak. Tur tekneleri kişi başı 15 TL. Tekne turları özel ayarlamadıysanız genelde 1 saat sürüyor. Teknelerin genel rotasında Rum Kale, şu meşhur batık minareli Savaşan Köyü ve yol boyunca görebileceğiniz dağlardaki mağaralar var. Bilhassa Rumkale sıradışı bir zenginlik.Tekne turu haricinde sahil şeridi boyunca gezmek de oldukça keyifli. Merkezde suyun kenarında yer alan caminin ön tarafına gittiğinizde bir kısmının sular altında kaldığını fark ediyorsunuz.Halfeti’ye ulaşımda yollar gayet rahat ve güvenli.  Önünüze ilk olarak Yeni Halfeti geliyor. Eski Halfeti için biraz daha yol almanız gerekiyor.

Yoğun günlerde, Günün erken saatlerinde gittiyseniz merkezde araç için yer bulmak mümkünmüş ama saat ilerledikçe imkansız hale geliyormuş. Biz Mart ayında gittiğimiz için park yeri konusunda sorun yaşamadık. Bence sizde Mart- Nisan aylarını tercih edin.  Yoğun ayları Mayıs, eylül ve Ekim ayları oluyormuş. Bu aylarda sıkıntı yaşandığı, tekne için bile sıra beklenildiği söylendi.(Bu bilgileri tekne kaptanımız Mehmet Kaptan’dan aldık. Kaynak sağlam yani).

Önce kısaca Siyah Gül’den bahsedeyim. Sadece bu bölgede yetişen siyah gül buranın simgeleri arasında. Götüreyim de evimde de yetiştireyim diye düşünebilirsiniz ama bu mümkün değilmiş. Başka yerde gene gül açıyormuş ama kesinlikle gülün rengi siyah olmuyormuş.Tam iskeleye geldiğimizde bir tekne kalkmak üzereydi. Ama ona (nedense) binemedik. Mevsim itibariyle gelenler sayısı az olduğundan ve biraz da ümitsizce bir sonraki tekneyi yani teknenin dolmasını bekledik. Zaten buraya gelene kadar tekerlekli sandalye ile bu tekneye binip, binemeyeceğim konusunda tereddütlerim vardı. Binemeseydim, gene eşimin izlenimleri ile yetinecektim.  Ancak bu kuşkumuz ilk görüşme sonucu ortadan kalktı.”Hallederiz” dediler.  Dediler ama bakıyorum tekneler pek uygun değil. Bir bildikleri vardır herhalde dedik be beklemeye başladık. Bu arada bir tekne dikkatimi çekti. İçinde Atatürk resmi olan bir tekne. Çok hoşuma gitti.Biz ise teknenin dolmasını dua ederek bekledik, hatta bir ara ümidimizi bile kaybettik. Biraz zaman geçti, biz Fırat nehri boyunca bir yandan geziyor bir yandan da araç gelsin diye dua ediyoruz Neyse 1-2 gelenler oldu da tekne gezimiz gerçekleşti. En az 15 kişi olması gerekiyormuş.

 Neyse gelenler yeterli olunca bizi davet ettiler. Bir tekneye gittik, 3-4 kişi geldi ve beni tekneye sokmaya çalıştılar ama giriş koridoru dar olduğundan mümkün olmadı. Bu nedenle tekneyi değiştirdiler. Gerçekten bu tip olaylara yurt dışında rastlamıştım ama bunun bizim Ülkemiz de Halfeti de olması beni ayrıca duygulandırdı. Hepsine teşekkür ederim. Gerçekten canı gönülden gayret ettiler. Ayrıca liman girişi de rampalarla düzenlenmiş, yani her şey düşünülmüş. Bu düzenlemeleri İstanbul’da bile görmek mümkün değil.  İstenirse her şey mümkün.

Daha önce tekneye binenleri de indirip bizi yeni tekneye götürdüler. Götürdükleri tekne yukarıda bahsettiğim tekne olması güzel bir rastlandı oldu. Burada tanıştık Mehmet Kaptanla. Gencecik bir insan. Yukarıya çıkmak mümkün olmadığından bütün gezi boyunca kendisi ile sohbet ettik.  Konusuna vakıf, güler yüzlü veTam bir Atatürk fanatiği.  Zaman, zaman Kinayeli bir şekilde bize ve tüm yolcularına bölgeyi anlattı. Bölgede böyle insanların olması bölge için ve Ülkemizin için büyük bir şans. Kendisine ve tüm çalışanlara teşekkürler.

Son olarak şunu da belirteyim ki, beni bindirmek için bu kadar gayret ettiler ve ücret bile almadılar. Tekne gezisi için Engellilerden ücret almıyorlar.
BİRECİK

Halfeti dönüşü Uçak için vaktimiz olduğundan ve daha önemlisi Haş haş kebabı yemek niyeti ile Birecik’e uğradık. Yediğimiz içtiğimiz bizde kalsın. (ama sizde mutlaka yiyin-Mehmet Kaptanın tavsiyesine uyarak Sefa Kebap salonunda yedik. Tavsiye ederim. ) Bu arada Birecik demişken Kelaynak kuşlarını anmamak olmaz. Fırat nehri kıyısında kelaynak üreme çiftliği bulunmakta.Zira bu kuşların soyu maalesef tükenmekte.

 Birecik’te meşhur köprüsünü seyrederek ve (Birecik Köprüsü, yapıldığı tarih itibariyle. Türkiye’nin en uzun betonarme karayolu köprüsüdür.Yapım 1951-1956),  Fırat Nehri boyunca bir yürüyüş yaparak buradan ayrıldık.

Üç günlük gezimizde bu kadar yer gezebildik. Tabi güzel şeylerde yedik ve alışveriş yaptık. Urfa’da gidemediğimiz, göremediğimiz bir birçok yer ve eser kaldı. Ama sizlere tavsiye edeceğim ve gezerken fazla zorlanmayacağınız, her an yardıma hazır insanların olduğu bir şehir.

Engelliler için Göbeklitepe

By Yurt İçi Seyahatler

Bu tip tarihi ve turistik mekanlara gitmeye karar vermeden önce buranın ulaşılabilirliği konusunda bir tereddüt yaşamaktayız. Bu sadece ülkemizde değil diğer ülkeler içinde geçerli. Mekanların doğallığını bozmadan buraları bilhassa tekerli sandalye ile gezilebilir olması genelde zor bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef bu konuda yeterli bilgi almak (uygumu, değimli) da mümkün olamamaktadır. Genellikle bilgi sahibi olmadan ne zorluklarla karşılaşacağımızı bilmeden yola çıkmaktayız. Ve genelde mekanların bazı yerlerine ulaşamadan geri dönmek zorunda kalıyoruz. Gördüklerimizle ve yakınlarımızın çektiği fotoğraflarla yetinmek zorunda kalıyoruz.Göbeklitepe de böyle yerlerden. Evet, tanıtımında bazı şeyleri görebiliyoruz ama tanıtımlarında engelliler için genellikle bilgi verilmediğinden daha detaylı araştırma gereği duyuyoruz. Yaşayarak sorunları görüyor, bunları yetkili mekanlara iletiyoruz. Bizden sonra gitmeyi düşünen engellilere de yeterince bilgi vererek onları bir anlamda yardımcı oluyoruz.
Bu genel bilgilerden sonra gelelim konumuza.
TARİHİN SIFIR NOKTASI

Yapılan karbon testinde buranın 12 bin yıllık olduğu tarihlenmiştir. Stonehenge’den 7 bin yıl evvel yapılmış bir yapı ile kaşı karşıyayız. Dünyanın ilk ibadet merkezi ve tüm semavi dinlerden binlerce yıl önce yapılmış olması söz konusu. Bunun yanında insanlık tarihinin ilk defa tarımının burada  yapıldığı da iddia edilmektedir.

Buranın önemini burada anlatmaya yerimiz yetmez, bu nedenle fazla detaya girmek istemiyoruz. Bu konuda birçok kaynak var. Gitmeden önce bunları mutlaka okuyun.

DOĞUŞ GRUBUNU KATKILARI
Doğuş Grubu Göbeklitepe’de  Yürütülen kazı, koruma, araştırma ve tanıtım çalışmalarına olan desteği  taktire şayandır.( https://www.youtube.com/watch?v=zsWj-Y-U-AU) “Ortak geçmişimize sahip çıkmadan güzel geleceğe sahip olamayacağımızı çok iyi biliyoruz. Tarihin sıfır noktasından geleceğe sonsuz saygıyla ”  ifadesiyle vücut bulan bu çalışması için gruba teşekkür ediyoruz.Bizde yola çıkmadan önce Doğuş Grubunu arayarak buranın bizler için ne kadar uygun olduğunu öğrenmek istedik. Ulaşabildiğimiz yetkili (Neslihan Çakmak) ilk andan itibaren konu ile ilgilenerek bizlere candan bir şekilde yardımcı oldu. Zaten bu kadar yatırım yapılan yerde engellilerin düşünülmemesi olacak bir şey değildi. Zaten gördüklerimiz ve yaşadıklarımız bizim bu görüşümüzü destekler nitelikteydi. Tüm görevliler yardımcı oldular. Tek sorun araçların park alanından kalıntıların olduğu yere olan 2 km uzaklık sorunuydu. Zira ulaşım için tahsis edilen araçlara tekerlekli sandalyenin binmesi mümkün değil, sandalye ile oraya ulaşmak ise çok zor. Zira yol stabilize olduğundan bu 2km.yi sandalye ile gitmek mümkün değil.  Buraya tekerlekli sandalye ile binilebilecek araç bulunması bir eksiklik. Hiç olmasa bir araçta bu düzenlemenin yapılması iyi olur düşüncesindeyiz.

Biz bu konuda daha önce girişim yaptığımızdan,  kendi aracımızla kalıntılara kadar gitmek için izin aldık. Zira buraya özel araçlar sokulmamaktadır. Bu arada Şanlıurfa’dan Göbeklitepe’ye  kendi aracınızla (araç kiralayarak)gitmenizi tavsiye ediyoruz. Belediye otobüsleri ile ulaşılabiliyorsa da bunların engelliye ne kadar uygun olduğunu bilemiyorum.  Ayrıca belirttiğim gibi harabelerin bulunduğu alana da gitmek için özel araç şimdilik şart. Her zaman diyorum “engelliler için tatil pahalı”Bunun dışında gerek tanıtım binası ve gerek kalıntıların çevresi tekerlekli sandalyeye uygun. Tesislerde engelli tuvaleti bulunmakta.  Gene de meyil nedeniyle manuel sandalye ile tek başınıza gezmeniz mümkün değil. Mutlaka yanınızda bir yardımcı olması lazım. Bizim gezimiz de yardımcı olan, Güvenlik elemanı, güzel insan Halit Cengiz’e teşekkür etmek isterim. Bize her konuda çok yardımcı oldu. Hem fiziksel olarak yardımcı oldu hem de  kalıntıların tarihi hakkında bizi bilgilendirdi.

Kalıntıların bulunduğu mekanın etrafında bir tur atıp tüm detayları yakından görmek mümkün. Kazılar halen devan etmekte, cevrede daha geniş tur atmak, merdivenler nedeniyle şimdilik bizler için mümkün değil.  Ama ana kalıntıları rahatça izleme imkanı olduğundan bir eksiklik yaşamadık
ZİYARETÇİLERİ KARŞILAMA MERKEZİ

İki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kafe ve hediyelik eşya satış bölümü bulunmaktadır.  İkinci bölümde tapınak alanları ile ilgili bilgilerin verildiği çizimler, videolar, interaktif uygulamalar, bilgi masaları yer almaktadır. Buradaki ritüel sahnesinin gösterildiği video ise tek kelime ile muhteşem.

Her yönü ile tekerlekli sandalyeye uygun olan bu müzeyi rahatlıkla gezebilirsiniz.Göbeklitepe gezimizi doğa manzaralı bu küçük mekanda çay içerek sonlandırdık. Mutlaka gidin ve tekerlekli sandalyeniz ile tarihin sıfır noktasını rahatça ziyaret edin.

Engelliler için Santral İstanbul

By Kısa Kısa İstanbul

Tekerlekli Sandalyemiz ile yaptığımız İstanbul gezisinde bu günkü durağımız Santral İstanbul. İstanbul Bilgi Üniversitesine tahsis edilen alanda bulunan Santral İstanbul’da  mekanların yanında,  gezen, dinlenen ve ders çalışan gençleri n içinde olmak değişik bir duygu ile  üniversite yıllarına özlem duymamamız mümkün değil. Gerçekten geniş yeşil alanları ile tarihi binaları ile güzel bir mekanda yer alıyor Bilgi Üniversitesi.

Evet geçmişi tarih yapraklarında bırakarak gezimize başlayalım. Önce kısaca geçmişine göz atalım. Osmanlı Devletinin kent ölçekli ilk santralı olan Silahtarağa Elektrik santralı 1914 yılından 1984 yılına kadar hizmet vermiş. Bu gün adı Santral İstanbul.

Santral İstanbul’un içinde 2012 yılında Avrupa Müze Akademisi tarafından “DASA” ödülüne layık görülen Enerji Müzesi, Türkiye’nin ilk endüstriyel Arkeoloji müzesidir. Gene “Enternasyonal Architecture Awards 2010” ödüllü Ana Galeri Binası ile eski santralin tamirhane ve depo binalarının dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan  tasarım ödüllü yeme-içme mekanları ve Bilgi Üniversitesinin eğitim binaları da Santral İstanbul’un içinde ter almaktadır.

Aracınızla gelirseniz sizi oldukça büyük bir otopark karşılamaktadır. Yani park sorunu yaşanılmıyor. Önemli bir kısım engelli araçlara ayrılmış ve korunmaktadır. Çıkışta aracımızın engelli araç olduğunu belirttik ve bizden otopark ücreti talep edilmedi.Mekan düz olduğundan tekerlekli sandalye ile zorluk yaşamadık. Tesisi şöyle bir dolaştıktan ve karnımızı doyurduktan sonra enerji müzesine yöneldik. Giriş ücretsiz.  Fazla büyük bir mekan değil. Giriş katında ve asansör ile çıkılan üst katının da rahatça gezilebiliniyor. Tek basamaklı yer üst katta bulunan  santralın ana kumanda bölümü. Ufak bir yardım ile girilebilir. Gene de buraya rampa yapılsa daha iyi olurdu düşüncesindeyim. Bu nedenle ben buraya girmedim. Dışarıdan izlemek ile yetindim.

Giriş katını da bilhassa çocuklar için deneysel araçlar bulunmakta, ama büyüklerde kullanabilir. Bu katta engelli tuvaleti bulunmakta.

Her yönü ile ulaşılabilir olan bu tarihi mekanı gezebilirsiniz. İyi bir havada gezmenizi açık havada dolaşmanızı tavsiye ederim

Santral İstanbul’da yer alan sergiler ile Enerji Müzesi  hafta içi ve hafta sonu her gün saat 09.00-18.00 arası ziyarete açıktır. Sadece resmi tatillerde kapalıdır.

Engelliler için Miniatürk

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul’un görülmesi gereken yerlerinden olan Miniatürk toplamda 60.000 metrekare büyüklüğünde.Bu alanın 15.000 metrekaresinde maketler yer alıyor.Maket alanının dışında Panorama Zafer Müzesi, Kristal İstanbul Müzesi, sosyal alanlar,hediyelik eşya satana dükkanlar,çocuk eğlence alanları yer almaktadır.Gene bu alana içinde 300 araçlık Otopark bulunmaktadır. Otoparkta engelli araç park yeri mevcut .(Ama görevliler bulunmasına karşın maalesef korunmuyor)

Giriş’te iyi bir yokuş var. Bayağı zorlanarak çıktık. Bir bölümünde bir temizlik görevlisi yardımcı oldu. Ama sonradan öğrendik ki personele ait düz giriş kapısı mevcutmuş. Çıkarken orayı kulandık. Bu nedenle giriş kısmına engelli girişini gösteren bir levha konulması gerekmektedir. Zira engelli insanların o yokuşu çıkmaları zor hatta imkansızdır. Bunu kendilerine ileteceğiz inşallah bu konudaki girişimimiz bir sonuç verir. Ancak bu güne kadar birçok engelli buraya geldiği halde bu konuda bir gelişme olmaması da hayret verici.
Aşağıdaki fotoğrafta sağda görülen kapı düz girişli “Personel Giriş Kapısı” olarak adlandırılan kapıdan rahatlıkla giriş yapabilirsiniz.(sağ taraftaki mavi beyaz kapı) Ama önceden orada bir görevli bulmalısınız. Bizi gören görevliler ya bizi görmediler (!) yada boş verdiler. Bize bu konuda bilgiyi içerideki Güvenlik görevlileri verdi. Yukarıdaki giriş kapısında Görevliler bile bu konuda bilgi vermediler.

 Buraya giriş engelli ve refakatçisi için ücretsiz. Miniatürk yılın her günü 09 – 18 arasında açık. Biz hafta içi gittik fazla kalabalık değildi. Rahat gezmek için hafta arasını tercih etmek gerekiyor.

Miniatürk’te maketler 3 bölümden oluşuyor. İstanbul Eserleri, Anadolu Eserleri ve Yurt dışı Eserleri. Kendi Web sayfasında 57 maket gösteriliyor ama eser sayısı daha fazla. Sanırım site güncelleşmemiş.

Miniatürk’ü gezmek genelde rahat. Ancak manuel bir sandalye ile tek başınıza gezmek sıkıntılı. Zira yer yer tümsekler bulunmakta ve mesela köprü maketine çıkmak tek başınıza imkansız.

 Miniatürk içinde bulunan Panorama Müzesini de mutlaka gezin.

Alan içinde engelli tuvaletleri ve akü şarj istasyonu bulunmaktadır. Güzel bir havada gidin ve bu güzel eserleri yakından izleyin.

Engelliler için gösteri merkezleri (İstanbul)

By Kısa Kısa İstanbul

“Binalar, açık alanlar, kurumlara ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojileri engelliler için güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir hale getirilmelidir. Umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarında erişilebilirlik sağlanmalıdır.Engellilerin sosyal hayatta yer edinmesi, gerektiğinde onlara pozitif ayrımcılık yapılması, hizmetlerde öncelik verilmesi gibi konularda toplumsal bilinç oluşturulmalıdır”
Engelli insanların bilhassa tekerlekli sandalyede yaşayan engellilerin kültürel ve  toplumsal faaliyetlere katılması önemli bir sorundur.2006 yılında benimsenen Engellilerin Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin (CRPD) amacı; “Tüm engelli insanların temel özgürlüklerden ve bütün insan haklarından tam ve eşit bir şekilde faydalanmasını teşvik etmek, sağlamak, korumak ve insan olmaktan ileri gelen haysiyetlerine yönelik saygıyı arttırmaktır” (Dünya Sağlık Örgütü, 2011, s. 9). Dünya Engellilik Raporu; engelli insanların ve bütün toplumun faydalanması adına engelleri ortadan kaldıracak koşullar yaratmak için  bütün ilgili paydaşlara atılacak adımlar önermektedirBu yönde önemli bir sorun Kültürel faaliyetlerin yapıldığı gösteri merkezlerinin ne kadar erişilebilir olduğudur. İstanbul’da bulunan önemli merkezler üzerinde yaptığımız araştırmaların sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.İstanbul’da bulunan Zorlu Sahne Sanatları Merkezi, Mall Of İstanbul Gösteri Merkezi, TİM, Bostancı Gösteri Merkezi, Sabancı Gösteri Merkezi, Trump ve UNİG İSTANBUL ile yaptığım yazışma ve görüşmelerde aldığım bilgiler aşağıdadır. Bu arada bazı merkezlerin web sayfalarında engelliler için bilgi bulunmaması bize garip geldi. Kısa sürede bu konuda aydınlatıcı bilgileri sitelerine ilave etmelerini temenni ediyoruz.
SABANCI GÖSTERİ MERKEZİ

Öncelikle bize hemen ve  bizzat telefon ile dönüş yapan Merkez yetkilisi Pınar Eryazan’a burada tüm engelliler adına teşekkür  ederim. Sabancı Gösteri Merkezinin konuya olan duyarlılığını içtenlikle ve detaylı olarak bizlere iletti. Merkez her yönü ile engelliye uygun şekilde düzenlendiğini hiçbir sıkıntı yaşanmayacağını izah eden Pınar Eryazan ayrıca her yıl Aralık ayında 2000 (evet iki bin) engelli çocuğu davet ettiklerini ve onlara etkinlikler düzenlediğini anlattı. Gerçekten bu hizmetten duygulanmamak mümkün değil. Şahsında tüm Sabancı ailesine tüm engelliler adına tekrar ve candan teşekkürlerimizi buradan iletmek isterim. Ücret konusunda ise kendisine ulaşıldığında her türlü yardımı yapacağını da belirtti. Hatta telefon numarasını da bizlerle paylaştı. Direk numarası 0216 483 90 26 not alın ve ilk fırsatta bir gösteri izlemeye gidin.
UNİQ İSTANBUL

Uniq İstanbul’un yanıtı aşağıdaki gibidir. Ayrıca sitelerine de bu konu ile ilgili bilgilendirme notu ekleyeceklerini de belirtmişlerdir. Erişilebilirliği ve indirimli ücret uygulaması için teşekkür ederiz.
Merhaba Levent Bey,
İlginiz için teşekkür ederiz. Sorularınızın cevabı şu şekildedir.

  1. Salonumuza tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkündür.
  2. Salon ilk sırasında 4 adet tekerlekli sandalye konumlandırabilecek şekilde yer ayrılmıştır. Görüş açısından en iyi yere sahiptir.
  3. Tekerlekli sandalye için bir bilet ücreti alınmamaktadır. Refakatçi için indirimli bilet bulunmaktadır.

Sitemize gerekli bilgilendirmeyi ekleyeceğiz.
Sevgiler,

SONAY YÜCEL

Not : Sonay Yücel’in bu ilgisi üzerine kısa süre önce bir gösteri  izlemek için Uniq İstanbul’a gittim. Kendim için ücret ödemedim refakatçi içinde düşük bir ücret ödedim. Her şey yolunda gitti. Erişilebilirlik uygundu. Kendisine tüm engelliler adına teşekkür ederim.
MOİ SAHNE

Moi Sahne’ye de  sorularımıza detaylı ve yeterli yanıtları  ve erişilebirliği  ve indirimli bilet uygulaması için teşekkür ederiz.Levent Bey Merhaba,
Nasılsınız?Gerek Anayasamız ve gerekse engelliler ile ilgili diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda Kamuya açık mekanların engellilere uygun biçimde düzenlenmesi ve erişilebirliliğinin sağlanması konularında zorlayıcı ve yaptırım gerektirici hükümler bulunduğu malumunuzdur.Bu kapsamda mekanınızın durumunu Sitemizde engelli insanlarla paylaşmak için ve gösteri merkezleri ile ilgili olarak aşağıdaki konularda bilgilendirilmek istemekteyiz.1.Salonlarınıza tekerlekli sandalye ile hiçbir engel olmaksızın ulaşmamız mümkün müdür? Mümkün değilse bu konuda bir çalışmanız bulunmakta mıdır?Avm, sinema (Mall of İstanbul Cinetech) ve MOİ Sahne’ye hiçbir engel olmaksızın tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkündür.2.Salonlarınızda tekerlekli sandalyeli insanlar için özel bir bölüm ayrılmış mıdır? Ayrılmamış ise bu konuda bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir ? Ayrılmışsa bu yer izlenme açısından yeterli midir?Sahnemizde tekerlekli sandalye için özel bir bölüm ayrılmıştır. Tekerlekli sandalye ile gelen seyircilerimiz çok iyi bir açıdan etkinliklerimizi seyredebilmektedir.3.Bilet ücretlerinde engelli insanlara ve refakatçilerine (zira engelli insanların tek başına gelebilmesi mümkün değildir. Zaten imkanları dar olan bir engelli mecburen iki bilet almak mecburiyetinde kalmaktadır.)  indirim uygulanmakta mıdır? Uygulanmamakta ise böyle bir düşünceniz olacak mıdır?Tekerlekli sandalye ile gelen seyircilerimize indirim uygulamaktayız. Her etkinliğin organizatörü/fiyatı farklı olduğu için size sabit bir fiyat bilgisi veremiyorum. Biz elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.Ülkemizde bir çok zorlukla karşılaştığınızın farkındayız ve bu sebeple küçük de olsa sizler için bir şeyleri kolaylaştırma çabasındayız.Bu konuları kapsayan bilgileri bizle paylaşmanızın ve tanıtım sayfasına koymanızın bizler için yararlı olacağı düşüncesindeyiz.İlgi ve yanıtlarınız için şimdiden teşekkür ederiz.Ben teşekkür ederim.
Sevgilerimle,
TUBA DURAN SAHNE VE GÖSTERİ SANATLARI YÖNETİCİSİ

BOSTANCI GÖSTERİ MERKEZİ

Mail yolu ile ulaşamadığımız bu merkezde ulaşabildiğimiz telefon operatöründen (Bizi bir yetkiliye bağlamadan kendisi yardımcı olmuştur ) şu bilgileri elde edebildik.1. Merkez, tekerlekli sandalye girişine uygundur.2. Özel bir bölüm olmasa da tekerlekli sandalyeli kişilere uygun bir yer gösterilmektedir.3. Gerek engelliye ve gerekse refakatçiye herhangi bir indirim uygulanmamaktadır.
Öncelikli isteğimiz sitelerinde engelli insanlara bilgilendirme yapmalarıdır. Bunun yanında engelli insanlara belli oranda indirim yapılması ve refakatçiden ücret alınmaması yerinde olacaktır.
TRUMP TİYATRO
Mailimize yazılı yanıt verilmemiş, bilgi almak için bizlere bir telefon numarası iletilmiştir. Verdikleri numara gişe yetkilisine ait olup, burada çalışan gişe yetkilisi bize aşağıdaki yanıtları vermiştir1. Salonlar tekerlekli sandalye için uygundur.2. Salonlarda Tekerlekli Sandalyeliler için özel bir bölüm bulunmaktadır.3. Engelliler için Öğrenci Bileti verilmekte, refakatçi için bir indirim bulunmamaktadır.
Öncelikli isteğimiz sitelerinde engelli insanlara bilgilendirme yapmalarıdır. Bunun yanında refakatçiler içinde belli oranda indirim yapılması yerinde olacaktır.
ZORLU SAHNE SANATLARI MERKEZİ

Bu merkez benim sık sık gittiğim bir mekan. Bu nedenle gözlemlerimi anlatmam yeterli. Burada bulunan tüm salonlar engellilere uygun. Seyretme yeri sahneye hakim.  Mekanda engelli tuvaletleri mevcut. Engelliden bilet ücreti alınırken refakatçilerden ücret alınmıyor. Rahatlıkla gidebilinecek bir mekan. Böyle bir merkeze de bu yakışır.
TİM
Türker İnanoğlu  Maslak Show Center  bu kapsamda mailimize yanıt alamadığımız yerler içinde yer almaktadır. Telefon ile ulaşabildiğimiz Operatör Görevlisinin verdiği bilgi ise yanıt alamamamızın sebebini bizlere göstermiş oldu. Bu bilgi merkezin tekerlekli sandalye için uygun olmadığı yönünde oldu. Sadece en arkadan sabitlenerek(!) izleme imkanımızın olduğunu öğrendik. Tanıtımlarında ”yepyeni bir hizmet anlayışı ve hedef kitlenin beğenilerine yönelik aktivite takvimiyle kültür ve eğlence merkezi olacak şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiştir.”denmekte, Benzersiz mekan özelliklerine ve hizmet anlayışına sahip olduğu belirtilmektedir. Bu benzersiz mekan anlayışının engellileri kapsamamış olması üzüntü vericidir. Birkaç yıl önce buraya bir ödül töreni için gittiğimizde de sorunlar yaşamıştık. Başka bir kapıdan giriş yapıp bazı merdivenlerle karşılaştığımızı biliyordum. O zaman bu konudan bahsetmemize rağmen bu yönde bir adım bile atılmadığını da maalesef öğrenmiş olduk. Buradan gene rica ediyoruz, “lütfen bazı önlemler alın.” Bu konuda resmi yetkilileri de göreve davet ediyoruz. Sorunun giderilmesi konusunda girişimlerde bulunmanızı bekliyoruz. Böyle bir merkezin bu halde olması bizi çok üzdü.Ayrıca gerek engelli ve gerekse refakatçi için herhangi bir indirim uygulamadıklarını da bize bildirdiler. Sanırım engelli tuvaleti de yoktur. Aldığım bilgilerden sonra bunu sormadım bile. Bu notları onlarla da paylaşacağım, bir yanlışım ve eksikliğim varsa bildirirlerse bu yazıyı hemen değiştirmeye hazırım. Ayrıca bu durumu ilgili mercilere de bildirmeyi düşünüyorum.

SONUÇ
Ele aldığımız merkezler İstanbul’un en önemli merkezleri. Bunların hepsi büyük mekanlar ve bunların engelliye uygun olması normal. Olmaması anormal .  Bunun dışında İstanbul’da Devlet Tiyatroları, Belediye Kültür Merkezleri  ve Tiyatroları ve ayrıca bir çok özel tiyatrolar da bulunmaktadır.  Hepsine ulaşmamız mümkün olamamıştır. Ama gerek Devlet Tiyatrolarının ve gerekse Belediye Tiyatrolarının önemli bir kısmının engelliye uygun olduğu düşüncesindeyiz.
Ancak birçok özel tiyatrolarının bu konuda yeterli olmadığı öğrenilmiştir. Fiziksel olarak bu imkanı bulamayanlar olduğu gibi bu konuda önlem almayanlarda bulunmaktadır.
Bu konu dahilinde üzerinde durmamız gereken bir kurum bulunmaktadır. Biletix. Biletix, konser, sanat ve spor etkinlikleri düzenleyen firmalar adına, organizatörlerin belirlediği kurallar dahilinde bilet satışı yapan aracı bir kurum. Ülkemizde bir çok etkinlik biletleri burada satılmaktadır. Ancak online çalışan bu siteden engelli biletleri almak mümkün değildir. Bu konuda bilgisine baş vurduğumuz Biletix Müşteri Hizmetleri biz şu açıklamayı yapmıştır. ““Organizatörler tarafından belirlenen kurallar dahilinde satışlar gerçekleştirilmektedir. Bilet fiyatları, satış şartları vb. tüm kurallar organizatör  tarafından belirlenip, tarafımıza bildirilmekte ve ilgili bildirimlere istinaden satışlar yapılmaktadır. 

Engelli izleyiciler için bilet imkanı, etkinlik mekanlarına göre farklılık göstermektedir. Etkinliklerde engelli girişi hakkında bilgi alabilmek için 0850 755 55 55 numaralı Çağrı Merkezimizi arayabilirsiniz.

Çağrı merkezimiz haftanın her günü 10:00-19:00 saatleri arasında hizmet vermektedir.Bunun yanında bilhassa yaşamlarında bir refakatçiye ihtiyaç duyan engelliler için tek bilet uygulanması yerinde olacaktır.
Ayrıca bu mekanların Web sayfalarında engelli müşteriler için ayrı bir bölüm bulunması da yararlı olacaktır.
Konuyu kapatmadan kısa bir bilgi olarak sinema salonlarından bahsetmek istiyorum. Malum sinemalarda film izlemekte bir sorun. Genelde salonların çoğunda film izlemek için en önde olmak  gerekiyor. Bu da pek konforlu olmasa gerek.
Bir çok sinema salonu olması ve hepsinin incelenmesi  ayrı bir araştırma konusu. Burada örnek olarak sadece bir tanesinden bahsetmek istiyorum. Mars Cinama Group (Cinemaximum) firmasının bu konuda bize gönderdiği açıklama ise şöyledir.
“Sevgili Levent Karagöz, 

Sinemalarımızı tercih ettiğiniz ve yorumlarınızı/sorunuzu/önerilerinizi bizle paylaştığınız için teşekkür ediyoruz. Mars Cinema Group olarak sizlerden gelen bildirimlerle misafir memnuniyetimizi daha üst seviyelere taşımayı amaçlıyoruz. 

Tüm salonlarımızda giriş ya da çıkışı düz konumlandırıp tekerlekli sandalye için uygun olarak inşa etmeye çalışmaktayız. Ancak bazı salonların konumu ve yapısı gereği düz giriş/çıkış yapmadık. Bu gibi durumlarda enbgelli misafirlerimize yardımcı olabilmek adına engelli rampaları kullanmaya başladık. Yorumunuzu mimari yapımıza uygun olacak rampa alımlarında göz önünde bulunduracağız. 

Bildirimleriniz ile bize vermiş olduğunuz desteğinizin devam etmesini diliyoruz. Umarız en kısa zamanda sizi sinemamızda aramızda görürüz.

Sevgilerimizle 

Cinemaximum
Misafir İlişkileri”
Olabildiğince tüm salonlarda bu çalışmanın yapılması en büyük dileğimizdir.