İstanbul’daki gezimizdeki yeni durağımız Panorama 1453 Tarih Müzesi. 2009’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından şehrimize kazandırılan Panorama 1453 Tarih Müzesi, ‘dünyanın ilk tam panoramik müzesi’ olma unvanını taşıyor. İstanbul’un en gözde mekânları arasında yer alan müze, İstanbul’un fethini ziyaretçilerine yeniden yaşatıyor.
Açıldığından beri gezmek istediğim ama bir türlü kısmet olmayan bu Müzeye gitmek bu yıl mümkün oldu. Öncelikle söylemeliyim ki mutlaka görülmesi gereken bir mekan.
Aracımızla gittiğimiz mekana, yakındaki otoparktan ulaşmak biraz zor. Zira müze parka göre yüksek bir durumda. Ben bu nedenle aracımla müzenin dış kapısına kadar gittim. Oradaki yetkililere durumumu anlattım. Oradaki görevli anlayışlı davranarak aracımızı kapının önüne park etmemize izin verdi. Böylece rahatça müzeye girdik. Kapıdaki görevli, engelli kartımı aldı ve bize 2 adet bileti getirdi. Hemen belirteyim müzedeki tüm görevliler istisnasız her konuda yardımcı oldular. Bu durumu bağlı olduğu İBB Kültür AŞ.ye bildirerek Görevlilerin bu olumlu davranışları nedeniyle teşekkür ettim.
Girişte benden ve refakatçim olan eşimden ücret almadılar. Yanı giriş engelliler için ücretsiz. İçeride bulunan asansörle rahatça yukarıya, panoramik mekana ulaştık. Gerçekten fetih hem görsel olarak hem de fondaki mehter marşları ve ses efektleri ile birebir yaşatılıyor.
Her yönü ile engelliye uygun olan mekanın tek sorunu Otoparktan binaya ulaşım. Tekerli sandalye ile tek başına bu yokuşu çıkmak çok zor.
Panorama 1453 Tarih Müzesi haftanın her günü 08.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Yapıldığından beri önünden geçtiğim kuleye nihayet 6 Nisan 2022 tarihinde çıkmak kısmet oldu. Gezi notlarından önce kule hakkında bilgileneli. (Kaynak: Web sitesi)
Dünyaya son bir kere bakacaksın deseler, o bakışı Çamlıca tepelerinden atmayı arzulardım” demiş Fransız düşünür Lamartine. Çamlıca Radyo &T V Kulesi, asırlar öncesine uzanan tarihi, stratejik konumu, doğal güzellikleri ile dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un değerli simgesi Çamlıca Tepe’sinde yükseldi
Kendi aracımızla gittiğimiz kulenin B kapısında engelli araçlar için park yeri ayrılmadığından aracımızı Vale’ ye teslim ettik. (Not: Çıkışta iyi para ödedik, ilginç yanı makbuz bile vermediler.)
Sonradan yaptığımız yazışmada konuyu ilgililere bildirdik, inşallah 1-2 araçlık engelli park yeri yapılmıştır) Buradan, güvenlik kapısından geçtikten sonra bizi iddialı bir yokuş bekliyordu. (Geri dönmeyi bile düşündürecek kadar). Halbuki yetkililer bu konuda önlem almışlar ama kapıdaki görevlilerin sanırım bundan haberleri yoktu. Zaten nedense Ülkemizde bu tip görevlilere engellilere nasıl yardımcı olacakları yönünde bilgi ve eğitim verilmemektedir.
Neyse zor zahmet kuleye ulaştık. Gişedeki hanım kızımız bize iki bilet almamız gerektiğini söyledi. “benden alın ama refakatçiden almanız doğru değil” dedim ama fayda etmedi. Ama sonradan konu yetkililere iletildi, sanırım artık refakatçiden ücret almazlar. Amacımız sadece gezmek değil bazı konularda hakkımızı aramaktır. Sizlerde bu konularda ısrarcı olun. Dediğim gibi bu konularda çalışanlara yeterli bilgi verilmemiş oluyor.
Asansörden inip dönüş yoluna yöneldik. Yukarıda belirttiğim gibi çıkarken çektiğimiz sıkıntıyı anlattığımız yetkililer, engelli ve yaşlılar için bir golf aracının bulunduğunu söylemişlerdi. Ama belirttiğim gibi kapıdaki görevlilerin bundan haberleri yoktu sanırım . Kabahat onlarda mı yoksa bu konuda onları bilgilendirmeyen hatta tanıtım sayfalarında bun hizmete yer vermeyen yetkililerimi kararı siz verin
İnişte sorun olmaz dedik ama onlar ısrarla golf aracını çağırmak istediler. Bende bu araçı görmek için kabul ettim.
Resimlerde gördüğünüz gibi 4/4.lük ulaşım aracı varmış. Hiç olmazsa sizler gittiğinizde bu hizmetten yararlanırsınız. Zaten bir amacımızda bu, yaşayarak aksaklıları görmek ve sizlere ulaştırmak.
Bir gün mutlaka Kuleye gidin ve güzel İstanbul’umuzu kuş bakışı seyredin ve Fransız düşünür Lamartine’inin dileğini yerine getirin.
Bir çalıştay (bknz:https://engelsizseyyah.com/category/engelli-seyyahdan/ ) nedeniyle bulunduğumuz Girne hakkında çok detaylı olmayan, kısa bir bilgilendirme yapmak istedim. Fazla büyük olmayan bu belde de çalıştay nedeniyle fazla gezme fırsatımız olmadı. Çaliştay’a ev sahipliği yapan Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü bu kapsamda bizlere kısa bir tanıtım gezisi düzenledi.
Girne’de gezilecek yerler olarak, Tarihi Girne Limanı, Girne Kalesi, Batık Gemi Müzesi, Archengelos Michail Kilisesi-İkon Müzesi, Girne Yat Limanı öne çıkmaktadır.
Burada adı geçen tarihi mekanlara engelli ulaşımının zor hatta mümkün olmadığını, bu nedenle bol zamanımız olsa bile buralara ait gezi notlarımızın olamayacağını belirtmek isteriz. Çalıştay süresinde tanıştığımız ve bu konularda bilgisine baş vurduğumuz Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Deneği Başkanı Günay Kibrit’de bu konuda ayni doğrultuda bilgi vermiştir. Kendisinden bu konuda daha detaylı bir bilgilendirme yazısı düzenleyip bize göndermesini rica ettik. Bu yönde bir çalışma bize ulaşırsa sitemizde yayımlayacağımızı kendisine söyledik.
Bunun yanında Belediye Başkanı, şehrin daha ulaşılabilir olması yönünde çalışmalar yapıldığı müjdesini bizlere iletti.
Girne’de araçla yaptığımız genel şehir gezimizde şehrin trafiğinin yoğun olduğunu şehir içinde sandalye ile gezmenin güç olduğunu gözlemledik.
GİRNE YAT LİMANI
Girne’de gezme şansımız olan ve şehrin en güzel yeri burasıdır. Nal şeklinde olan bölgede Eski Venedik evleri, restoran ve tavernalar sahil boyunca sıralanmaktadır. Sandalye ile baştan başa gezmek, hatta bu geziyi şehrin merkezine kadar uzatmak mümkündür. Ayrıca limanın başlangıcında kalenin hemen yanında 2 araçlık engelli otoparkı bulunmaktadır. Benim gördüğüm an boş olan park yerleri acaba her zaman böyle midir bilemem. Ama bizzat Belediye Başkanı buraya park eden diğer araçları en yüksek miktarda ceza kesildiğini bildirdi.
Yakın tarihe kadar ticari amaçlar için kullanılan söz konusu liman, günümüzde rengarenk balıkçı tekneleri, limana demir atmış yatları, her zaman canlı olan kafe ve restoranları ile turistler için olduğu kadar yerli halk için de vazgeçilmez uğrak yerlerinden biridir. Yani, burası Girne şehrinin başlıca eğlence merkezidir.
Sahil boyunca tekerlekli sandalye ile gezmek ve mekanlara yemek yemek mümkündür.
Bu arada belirtilmesi gereken husus, burada bulunan satış yerlerinde bir çok ürünü Ülkemize göre çok ucuza temin edilebilmektedir. Alış veriş yapmayı unutmayın.
Kapadokya bölgesi bir ucundan bir ucuna yaklaşık 150 km olan bölgedir. Çokça vakit ayırmamız gereken bir tur planlamak gerekiyor. Ben Kapadokya’ya yakın bir yerde yani Kayseri’de ikamet ettiğim için günü birlik turlar ile seyahat ettim. Öncelikle Kapadokya’da gezemeyeceğimiz birkaç yer ile ilgili bilgi vereceğim.
IHLARA VADİSİ: Ihlara vadisi Kapadokya’nın ana bölgesi olan Avanos-Ürgüp-Göreme’ye yaklaşık 100 km. uzaklıktaki Aksaray’ın Güzelyurt ilçesindedir. Anlayacağınız çok yakın değil. Vadiye inmek için 382 basamak bizleri bekliyor yani imkansız bir gezi. Bundan dolayı Ihlara Vadisini gezi listeme eklemedim.
DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ: 8 katlı ve neredeyse 50 bin kişinin yaşayabileceği Derinkuyu Yeraltı Şehri başta olmak üzere bütün yeraltı şehirleri biz engelliler için imkansız gezilerdir. Bundan dolayı hiçbir zaman yolum yeraltı şehirlerine düşmedi.
Bu 2 ana yerden bahsettikten sonra sıra geldi gezdiğimiz yerlere. Gezilebilecek o kadar çok yer var ki planlamanızı ve rotanızı iyi belirlemeniz gerekiyor.
1. ÇANAK- ÇÖMLEK ATÖLYELERİ
Kızılırmak’ın kırmızı toprağı ve mil karışımıyla elde edilen seramik hamuruyla yapılan çanak çömlekler sayesinde resmen Avanos’a özgü bir sanat ortaya çıkmış. Yıllardır süregelen bu sanat artık yöreye özgü bir kültüre dönüşmüş ve Avanos’ta adım başı çanak çömlek atölyeleri açılmış. Bu atölyeler sadece gezmek ve sanat eserlerine şahit olmak için ya da Kapadokya’dan hediyelik bir şeyler almak için mükemmel yerler. Avanos içinde rahatça turlayabileceğimiz bir şehir düzenindedir.
2. AVANOS ASMA KÖPRÜ
İsimden de anlayacağınız üzere köprünün özelliği siz üzerinde yürüdükçe hafif hafif sallanması! Bu durum kimileri için korkunç kimileri için eğlenceli hissettirebilir. Ancak öyle abartı bir sallanma durumu yok. Köprü sadece yayaların kullanımına açık olduğu için sallana sallana yürüyebilirsiniz. Engelliler için ise herhangi bir sıkıntı teşkil edecek durum yok. Yolunuz Avanos bölgesine düşerse listenizde olmasını tavsiye ederim.
3.PAŞABAĞ- ZELVE
Kapadokya denilince akla ilk gelen Peri bacaları olur. Peri bacası şeklinin oluşum aşamasını en iyi yansıtan örneklere ise Paşabağ Rahipler vadisi ev sahipliği yapıyor. Burası gibi tabii ki bir çok yerde mevcut. Ama biz engellilerin rahatça gezebileceği en iyi Peri bacası bölgesidir. Önceleri Ören yeri durumunda iken 2 yıl önce müze giriş halini alarak daha düzenli bir hal aldı. Ziyaret listenizde kesin olması gereken bir rotadır.
4.ASMALI KONAK
Yıllar öncesinin fenomen dizisi Asmalı Konak’ın çekildiği konak turistlerin rağbet gösterdiği bir yer oldu. Benimde rotamda yer buldu. Konağın yaklaşık 100 metre yakınına kadar aracımızla ulaşabiliyorsunuz ama bundan sonra eski tip taşlı yol ile yani sandalyemizi zıplatan yol türü ile ulaşıyoruz. Giriş birkaç yer mevcut ama engellilere daha uygun olan arka kapı girişidir. Burada da kısa 2.3 adet basamaklı merdiven bulunmaktadır. Üst katlara çıkamadım merdivenlerden dolayı ama giriş katı rahat bir şekilde gezebildim. Kısaca rotanızda olmasa da olur diyeceğim bir yer.
5.ÜÇ GÜZELLER
Kapadokya’nın en çok abartılan yeridir üç güzeller. Diğer rotaların yanında çok sönük kalan bir mevki. Efsane hikayesinden dolayı her turistin rotasında bulunuyor. Biz engelliler için ise çok ilgi ile düzenlenmiş, hiçbir sıkıntı ile karşılaşmayacağımız bir yerdir Üç Güzeller. Girişteki hediyelik eşyaların satıldığı bölgede daha fazla vakit geçirdim.
6. UÇHİSAR KALESİ
Uçhisar Kalesi, Kapadokya’nın her yerinden görülebilen bölgenin en büyük peribacası. “Kalenin zirvesi ise tüm Kapadokya’yı kuşbakışı bu kadar rahat görebileceğiniz en iyi yer olmakla birlikte ve Erciyes Dağı ile Hasan Dağı’nı birlikte görebileceğiniz tek yerdir.” derler ama biz engellilerin çıkamayacağı ve manzarayı izleyemeyeceği bir durumdadır maalesef. Yine de Uçhisar Kalesi girişine kadar ulaşımımızda hiçbir engel karşımıza çıkmayacaktır. Kale içini gezemesekte yakından görmeniz için Uçhisar kalesini rotanıza eklemenizi tavsiye ederim.
7.KIZILÇUKUR VADİSİ
Gün batımı manzarasını izleyebileceğimiz bence en güzel, en keyifli adres: Kızıl çukur vadisi! . Taş renkli peribacalarının aksine kızıl renkli tüf kayalarla dolu. İşte bu kızıl kayalar gün batımında iyice kızıllaşıyor ve gökyüzünün renkleriyle bambaşka bir manzara sunuyor. Biz engellilerde bu manzaranın tadını çıkarabiliriz.
8.AŞIKLAR VADİSİ SEYİR TERASI
Yine gün batımı manzarasını izleyebileceğimiz bir adres. Ama benim gün doğumunda tercih ettiğim rota oldu aşıklar vadisi seyir terası. Yanımıza termos ile çayımızı alıp harika gün doğumu manzarasının tadını çıkarabiliriz. Hele bir de balonların havalandığı bir güne denk gelirseniz unutulmaz bir manzarayla karşılaşabilirsiniz.
9.GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ
Karşımıza birçok engellinin çıkacağı, gezmek için çok zorlanacağımız hatta gezemeyeceğimiz bir açık hava müzesidir.
10.DEVRENT VADİSİ
Ürgüp-Avanos yolu üzerinde bulunan Devrent vadisi, Peri bacalarına ev sahipliği yapıyor. Biz engellilerin seyir olarak görebileceğimiz bir yerdir. Rotamız üzerinde olduğu için mola verip manzaraya bir göz atabilirsiniz.
Şuana kadar gezip size bilgi verebildiğim rotalar bu kadar. Aslında bahsetmediğim şehir merkezleri kaldı; Ürgüp, Uçhisar, Göreme, Çavuşin… Zaten yolunuz buralardan geçeceği için bahsetmeye gerek duymadım. Bütün şehirlerde mola vereceğinizden eminim.
Restoran bakımından çoğu asansörsüz durumda nedeni de Kapadokya ambiyansı dışına çıkılamadığından. Benim tercih ettiğim Restoran ise Uçhisar’da House Of Memories oldu. Tavsiye ederim. Yazın yeni bir Kapadokya turu yapacağım ve bu yeni yerleri görmek için istagramdan beni takip etmeyi unutmayın arkadaşlar (barbarosharunsahin
Engelliler için Konya – Antalya (Barbaros Harun Şahin )
Yazarlarımız arasına Barbaros Harun Şahin katıldı. İlk gezi notu aşağıda yer almaktadır. Hoş geldin diyor, yeni gezi notlarını bekliyoruz. Öncelikle kendisini tanıyalım.
1990 yılında Yozgat Boğazlıyan ilçesinde doğdum. İlköğretim ve Liseyi Kayseri’de okudum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi kamu yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra girdiğim ekps ile Milli Eğitim bakanlığına memur olarak atandım. Halada aynı görevi sürdürüyorum. Her insan engelli adayıdır sözü benim için 14 yaşında adaylıktan engellilik durumuna dönüştü. Yaşadığım Transvers miyelit hastalığı ile 2004 yılından sonra hayatıma engelli olarak devam ediyorum. Hayattaki en büyük hobim Seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek.
Engelliler için Konya – Antalya (Barbaros Harun Şahin )
2021 yılının haziran ayında 1 gecesi Konya’da 4 gecesi de Alanya’da olmak üzere 5 gece 6 gün bir tatil serüvenim oldu.
KONYA
Konya’da ilk olarak uğradığım yer Konya Tropikal Kelebek bahçesi oldu. Yapılan bu suni yaşam alanı gerçekten görülmeye değer. Giriş – çıkış , iç dizaynı ve diğer ayrıntılar her şeyiyle biz engellilere uygun düzenlenmiş durumdadır. Rahatlıkla ziyaret edeceğimiz bir yer. Diğer bir gezi rotamız ise Mevlana Müzesi oldu. Girişte Tek basamaklı bir engel olabilecek bir yer var ama yardımla geçebileceğimiz bir düzeyde. Yine iç havludan bina girişinde de aynı engelden var ve yine yardımla geçebiliriz. Geri kalan bölgelerde rahatlıkla gezimizi yapabiliyoruz Mevlana müzesinde. Konya’da o geceyi yeni yapılan Mevlana öğretmen evinde geçirdim. Yeni yapılan bu öğretmen evinde rampa eğimi olsun oda dizaynı olsun her şeyiyle biz engellilere uygun durumda. Kesinlikle orada konaklamanızı tavsiye ederim.
ANTALYA
Antalya tatilime sizlere öncelikle konakladığım otelle ilgili bilgiler vereyim. Granada Luxury Okurcalar oteli Alanya’da bulunuyor. Otelde engelli odaları bulunmakta ve genişliği ile lavabo- tuvaletinin düzeniyle rahat edeceğimiz bir düzeydedir. Otel içinde her bölgesi bizlere uygun durumdadır. Havuza girebilmek için engelli sandalyesi diye ekipman var ve onunla rahatlıkla girebiliyoruz. Tek eksi puan verdiğim noktası ise sahile iniş yerindeki engelli rampası biraz dik yapılmış. Çalışanların yardımıyla inebildim sahile.
1.GÜN – Manavgat şelalesi
İlk dışarı gezimi Manavgat şelalesine yaptım. Aslında fazla abartılan bir yer. Belki de buradan daha iyi yerler gördüğümden de bana öyle gelmiş olabilir. Biz engellilere çok uygun olan bir düzeni var. Her bölgesini düz bir alanda olduğu için rahatlıkla dolaştım. Sadece fotoğraf çekiminde daha iyi çıksın diye kardeşimin yardımıyla 8-10 basamaklı bir merdivenden iniş yaptım.
2.GÜN – Tazı Kanyonu ve Köprülü Kanyon
Bu gezimizde bizi uzun sürecek bir yol bekliyordu. Manavgat- Side merkeze 60 km uzaklıkta ama yol çok virajlı olduğu için 1 saat 30 dakika sürüyor. İlk olarak Köprülü Kanyona ulaştım. Aracınızı durdurup köprülü Kanyonun tam girişinde inebilirsiniz. Sizi burada çok güzel bir doğa bekleyecek. Yaklaşık 100 metre uzaklığında ve hafif dik yokuşlu yolla beraber ileride sizleri Bot ve rafting turları bekliyor olacak. Biz engellilere Bot turu yaptırdıkları söylediler. Zaman kısıtlığından dolayı ben yapamadım. İnşallah aramızdan birisi yapar ve deneyimini burada yazar. Köprülü kanyondan çıktıktan 15 dk sonra tazı kanyonuna ulaştık. Aracımızla Yaklaşık 200 metre yakınına kadar geldik. Geri kalan 200 metre ise kayalıklı engebeli bir patika yoldu. Kardeşim ve kuzenimin yardımıyla bu 200 metrelik patika yolu 15 dakikada geçtik. Verdiğimiz bu uğraş sonucunda muhteşem bir manzarayla karşılaştık. Uçurumun en kenarına varamasak ta görmemiz gereken o manzarayı görebildim. İmkanınız olursa hepinize orayı tavsiye ediyorum.
3.GÜN – Alanya Kalesi
Gezimin en kısa ve en sıkıntısız gezisi Alanya Kalesi oldu. Yüksekten hem Akdeniz hem de Alanya manzarasını izleyebileceğimiz bir mekandır Alanya Kalesi. Kalenin içi her bölgesi engelli rampaları ile yapılı durumdadır. Rampaların çoğunluğunun da eğimi uygun durumdaydı.
4.GÜN – Side Antik Kenti ve Apollon Tapınağı
Bu gezi ise yolculuğu kısa ama gezilecek yerin ayrıntısından dolayı 3.4 saat süren bir tur oldu. Antik Tiyatrosu olsun, Apollon Tapınağı olsun, Müzesi olsun, sokakları olsun her şeyiyle biz engellilere uygun durumdadır. Antalya’ya yolunuz düştüğünde rotanızda bulunması gereken bir tarihi yerdir.
Haziran ayındaki Antalya turu çok memnun olduğum bir tatil oldu. Diğer yazılarımda ise yine farklı bir Antalya turundan, Bodrum turundan, Çanakkale turundan, Bursa turundan, Eskişehir turundan bahsedeceğim. Diğer yazılarımda görüşmek dileğiyle.
UCLG – MEWA (Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler – Orta doğu ve Batı Asya Bölgesi Teşkilatı) “Şehirleri Erişilebilir Kılmak – MEWA Bölgesi Erişilebilir Turizm Çalıştayı Kültür ve Turizm Komitesi’nin Başkanlık görevini yürüten Girne Belediyesi’nin ev sahipliğinde 21-22 Ekim 2021 tarihinde Girne’ düzenlendi.
Herhangi bir engeli olan bireylerin (WHO’ya göre dünya nüfusunun % 15’i) turistik faaliyetlere dahil olmasının önündeki bariyerleri ortadan kaldırmak anlamına gelen “Erişilebilir Turizm” şehirlerin kapsayıcılık taahhüdünü gerçekleştirmek ve turizmi sürdürülebilir ve herkes için kılmak adına, son yıllarda önem kazanmakta ve üzerine çalışmalar yürütmekte olan bir kavramdır.
Çalıştaya UCLG-MEWA üst yöneticileri, TC.Turizm Bakan Yardımcısı, KKTC ilgili Bakanları, bölge Belediye Başkanları ve konu ile ilgili STK.ları katılmıştır.
Kurultaya katılanlar konu ile ilgili konuşmalar ve sunumlar yapmışlardır.
Davetliler arasında bulunan “engelsizseyyah.com” olarak bizlerde bu çalıştaya katılarak “engelli turizmi – sorunlar ve öneriler” konusunda sunum yaptık.
Bu konular üzerinde Ülkemizde önemli çalışmaları olan Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu çok yararlı bir sunum yapmıştır
Ayrıca bizimde katıldığımız ve Adem Kuyumcu denetiminde çeşitli konularda Yuvarlak masa çalışmaları yürütülmüştür.
Çalıştayın son evresinde Girne’de Teknik Gezi düzenlenmiş, Girne Limanında incelemeler yapılmıştır.
Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü ile yakın temasımız olmuş, Girne hakkındaki konumuz ile ilgili konularda görüşlerimiz kendisine iletilmiştir. Başkan bu görüşlerimizi not aldığını belirterek gerekenleri yapacağını belirtmiştir.
Bu toplantı vesilesi ile çeşitli Orta Doğu ülkelerinin Belediye Başkanları kentlerinin erişilebilirlik konusundaki çalışmalarını anlatmışlardır. Görülen bu ülkelerin bu konuda önlerinde daha uzun yolları olduğu izlenimine varılmıştır.
Tersane İstanbul’da düzenlenen Contemporary Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarını 08.10.2021 tarihinde ziyaret ettik. Hem Sanat fuarını gezmek hem de yeni açılan Tersane İstanbul’un bu kısmını inceleme imkanı bulduk.
Öncelikle belirtmeliyiz ki Kültürel bir etkileşim, sosyalleşme, eğlenme ve dinlenme gibi unsurlar amacıyla gerçekleştirilebilmektedir. Herhangi bir bireyin kültürel faaliyetlere katılma hakkı olduğu gibi engelli bireylerin de doğal olarak böyle bir hakkı bulunmaktadır. Bu amaçla engelli bireylere gereken altyapı hizmetlerini sağlayabilmek büyük önem arz etmektedir.
Engelli bireylerin sosyal hayata tam katılımı sağlanması açısından Kültürel ve sanatsal faaliyetlere ulaşılabilir uygulamaların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Sadece engelli bireyler için değil aynı zamanda yaşlı bireyler içinde ulaşılabilir uygulamalar faydalı olabilmektedir. Normal bireyler için gündelik ve olağan hareketler bazı engeli grupları için imkânsız
faaliyetler olarak öne çıkabilir
Mekan tam olarak bitirilmeden fuarın burada düzenlenmesi nedeniyle biz fiziksel engelliler için bazı aksaklıkların bulunduğunu gözlemledik. Burada bunlardan söz ederek ileriye dönük düzenlemeler için yol göstermek istedik.
Öncelikle bu mekanın İstanbul’umuza kazandırılması çok yerinde bir girişimdir. Bunu sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederiz.
Mekan genelde düz bir konumda olduğundan tekerlekli sandalye kullanıcıları için uygundur. Rahatlıkla gezilebilir.
Öncelikle park yeri konusunda fazlası ile sorun yaşadık. Engelli plakalı aracımla alana geldim. Engelli araçlar için park yeri yoktu. Epey uğraştıktan ve sağ olsunlar görevlilerin yardımı ile bir park yeri buldum. Oradan tekerlekli sandalye ile fuar alanına tozlu ve çakıllı bir yol kat etmem gerekti. Ne kadar zorlandığımı tahmin edersiniz. Her ne kadar otoparklar natamam olsa da bu engelli araçlar için yer ayrılmamış olmasına bir sebep değildir. Bu konunu muhtemel düzenleme de ortadan kalkacağını düşünmekteyiz.
Bir başka sorun ise hollerin girişlerinde olan basamaklar. Buralara geçici olarak rampa koyulması düşünülmemiş. Zaten genel olarak fuar alanının engellilerin kullanılmasına uygun düzenlenmediği, çalışanların bu konuda bilgilendirilmedikleri yani maalesef engellilerin düşünülmediği açıkça görülmektedir.. Zeminlerin engelli ziyaretçilerin güvenli bir şekilde hareket etmesine uygun olması, bölümler arası geçişlerde eşik bulundurulmaması ve engelli ziyaretçinin kolaylıkla geçişini sağlayabileceği ölçülerde olması zorunluluktur. Bunların düzeltileceği inancındayız.
“Güler misin ağlar mısın” derler ya öyle bir durumdan da bahsetmek isteriz.
Tuvalet sorunu: Bu sorun gerçekten bir komedi. Bir kere böyle bir tesis açılırken kalıcı bir yeterli tuvaleti olmaması kabul edilemez bir durum. Yapılan seyyar tuvaletlerin çok pis olduğunu kullananlar belirtti. Zira eşim bunu duyunca içeri girmedi. Bana gelince üzerine “engelli tuvalet” yazan kulübeyi görünce memnun oldum. Ama bu memnuniyetim çok kısa sürdü. Ne oldu derseniz, orada bulunan görevli “burayı malzeme odası olarak biz kullanıyoruz” dedi. Beni de 4-5 merdiven olan normal kabinleri kullanmaya yöneltti. Sağ olsun “ben yardımcı olurum” dedi. Yani tek başına beni ve sandalyemi merdivenlerden çıkarmayı teklif etti. Tabi kabul etmedim. Kesinlikle çıkarken orada düşecek ve Allah korunun sonucu benim için hüzünlü olacaktı. Neyse acil durumum yoktu, sadece durumu tespit için gitmiştim. Gerçekten bu kabul edilemez bir durum. Engelli tuvaletlerinin hem tuvalet kapılarında hem de müze içerisinde özel işaretler ile belirtilmesi, müze alanının büyüklüğüne göre uygun sayısı engelli tuvaletlerinin bulundurulması yasal ve insancıl bir gerekliliktir.
Tüm bu eksikliklere karşın burada bu önlemlerin almayan, fuar düzenleyicilere ve burada bu haliyle bu etkinliğin yapılmasına izin veren ilgili makamları ayrıca ve önemle eleştirmek istiyoruz. Bunları sağlamadan bu fuarın açılmasına kim izin verdi bilemiyoruz ama maalesef bu durum konuşulanlarla yapılanlar arasındaki uçurumu göstermesi bakımından dikkate alınmalıdır.
Mekanla ilgili bu tespitlerimiz yanında bu fuarı düzenleyen kuruluşla ilgili yaşadığımız sorunuda kısaca belirtmek isterim. Girişteki tüm yetkililer engelli ve refakatçi girişlerinin ücret durumu hakkında bilgi sahibi değildi. Bu nedenle (sonradan bir üst yetkili ücretsiz olduğunu söyledi) gereksiz yere bayağı yüksek olan ücreti hem kendim için hem refakatçim için ödemiş bulundum.
Fuar ülkemizin önde gelen sanatçılarının eserlerini bir arada görmek için iyi bir imkan. Böylece değerli sanatçı Bedri Baykam’ın piramit Sanat Galerisinin başta Bedri Baykam’ın ve diğer sanatçılarının eserlerini bir defa daha görme şansımız oldu.
Seneye sanırım bu sıkıntıları yaşamadan daha huzurlu bir şekilde tüm engelliler bu fuarı gezebilirler. Bizim de bu duruma katkımız olursa ne mutlu bize.
Bu arada mekan Haliç’in en güzel yerinde, Koç müzesinin yakınında yer almaktadır. Manzarası müthiş. Galata kulesinden, Piyer loti’ye kadar panoramik bir manzaraya sahip. Bu manzarayı doya doya seyrettik.
(Sitemize yeni bir yazar eklendi, Murat Öz. Bu engelli genç arkadaşımız başarılı bir Milli okçu ve Ülkemizde büyük gelişme gösteren bu spor dalında yeni okçular yetiştiren genç bir antrenör. Aşağıdaki notlarından da okuyacağınız gibi, gezdiği yerler ve engelliye uygun kaldığı mekanlar hakkında çok yararlı bilgiler paylaştı. Gezmeyi seven bu yeni yazarımızın Ülkemizde nerdeyse gitmediği ve gezmediği şehir kalmadı. Bundan böyle de gezi notlarını bizimle paylaşacak. Hoş geldin Murat Öz.)
KARAMAN
Şehir merkezinde Polisevinde (0338 212 47 26) konakladım. Rampası biraz dik olmakla birlikte konaklama için uygun bir yerdi. Banyosunda 3 cm lik bir eşik bulunmaktaydı. Gezmek için yine şehir merkezinde vakit geçirdik, tekerlekli sandalye için kaldırımları pek uygun olmayan bir şehir. Ama yine de sokaklarında gezmek ve tarihi yerlerini gezmek güzeldi. Fırın kebabını yemenizi tavsiye ederim.
MERSİN
Şehir merkezine yaklaşık 3 km olan Mersin 67. Şube DSİ Misafirhanesinde (0324 341 15 00) konakladık. Tekerlekli sandalyeye uygun bir yerdi. Şehir merkezi ve gezilecek yerlerin çoğu tekerlekli sandalyeye uygundu. Gelişmiş bir şehir, adeta İstanbul u aratmayan bir güzellikte. Özellikle liman bölgesinde vakit geçirecek çok olanak var. Tantuni yemenizi tavsiye ederim.
ADANA
Şehir merkezine yaklaşık 5 km olan DSİ Yeni Baraj Misafirhanesinde (0322 459 05 90) konakladım. Tertemiz ve barajın dibinde harika bir manzarası olan bir yerdi. Kesinlikle tavsiye ederim. Şehir merkezinde gezilebilecek bir çok yer var. Sabancı camii bölgesi geniş, güzel ve uygun. Ciğer kebap ve Adana kebap yemeden dönmeyin. Muzlu süt içmeyi de unutmayın.
HATAY
Şehir merkezine 3 km mesafede olan DSİ misafirhanesinde (0326 214 40 00) konakladım. Engelliye uygun ve temiz bir yerdi. Özellikle çalışanları çok yardımcı oldular. Merkez mükemmel, gezilecek bir çok yer var ve her yerde künefeciler bulunuyor. Tatmadan dönmeyin sakın. Harbiye Şelalesinde Hatay tava yemenizi de tavsiye ederim, fakat buraya muhakkak araçla gitmeniz lazım.
GAZİANTEP
Tam merkezde bulunan öğretmenevinde (0342 231 31 10) konakladım. Girişteki rampası inanılmaz dik, 2 kişi olmadan çıkmak mümkün değil. Fakat temiz biryerdi. Merkeze yakın olması avantaj tabiki. Merkezde gezilecek yerler genelde rampada bulunduğu için yanınızda birinin bulunması faydanıza olacaktır. Baklava konusunda antep’in üzerine tanımıyorum. Bu konuda oldukça iyiler.
MARDİN
Eski mardin’e 3 km mesafede olan Büyük Mardin Otelinde konakladım. Engelliye uygun fakat temizliği iyi olmayan bir oteldi. Mardin’de engelliye uygun biryer bulmak mümkün değil, eski mardin yokuşta ve merdivenli bir yer. Aynı zamada yollar da Arnavut kaldırımı olduğu için sandalyeye pek uygun değil. Ama giderseniz kaburga dolması yemenizi ve bol bol badem şekeri yemenizi tavsiye ederim. Burada hem gündüzünü hem de akşamını görmenizi tavsiye ederim. Midyat a da uğradım ve burası mardin merkeze nazaran bizim için daha ulaşılabilir geldi bana.
DİYARBAKIR
Merkeze 5 km mesafede olan Dicle Üniversitesi Konuk Evi 2 de konakladım, üniversite kampüsünün içinde mükemmel doğanın içinde, sakin, temiz ve uygun bir yer. Herhangi bir sorun yaşamadım. Merkez’de tarihi yerlerde, caddelerinde sandalye ile rahat dolaştım. Ufak tefek engeller vardı ama, yanınızda biri ile rahatlıkla gezebilirsiniz. Ciğer yemenizi ve burma kadayıf yemenizi kesinlikle tavsiye ederim.
ADIYAMAN
Merkeze 2 km mesafede Polisevi (0416 225 04 71) engelli için uygun. Merkez ve kale etrafı dolaşılabilir. Adıyaman’ın özel kıyma kebabını yemenizi tavsiye ederim. Sonrasında da tabi ki çiğköfte yemeyi unutmayın.
KAHRAMANMARAŞ
Merkeze 3 km mesafede bulunan öğretmenevinde (0344 225 55 80) konakladım. Engelliye çok uygun, temiz, rahat ve konforlu bir yerdi. Kesinlikle tavsiye ederim. Kalesine araçla çıkılabilir ama mekanlara ulaşabilirsiniz. Merkez rahat dolaşılabilir. Dondurma yemeden ve kuzu pirzola yemeden dönmeyin.
İBB tarafından restorasyona tabi tutulan 130 yıllık geçmişe sahip tarihi yapı, kültür ve sanat odaklı bir “yaşam alanı” konseptiyle İstanbul’a kazandırılmış. 9 Temmuz 2021 de kapılarını açan Gazhane’ye açılışından kısa bir süre sonra yolumuz düştü.
Açılışı daha yeni olduğundan bir ölçüde kabul edilebilir eksikleri olsa da genelde ziyaretimiz sorunsun geçti. Eksiklik olarak, engelli otoparkını bulamamamız ve otoparktan inişi sağlayan asansörün çalışır olmamasıydı. Ama orada çalışanların yardımı ile bu sorunların üstesinden geldik. Sanırım geçen sürede bu sorunlar da halledilmiştir.
Fazla geniş olmayan mekanda açık olan tüm yerlere ulaşım sorunu olmadığını gözlemledik.
7’den 70’e tüm insanları kucaklayan Müze Gazhane, toplam 32 bin metrekarelik bir alana yayılan yerleşkesinde İklim Müzesi, Karikatür ve Mizah Müzesi, Çocuk Bilim Merkezi, Afife Batur Kütüphanesi, Gazhane Galeri, geçici sergi alanı, sesli / sessiz çalışma alanları, İBB Şehir Tiyatroları’na ait iki tiyatro & konser salonu ve İstanbul Kitapçısının yanı sıra kafe, restoran, kapalı otopark gibi farklı ihtiyaçlara yanıt verecek mekânlara ev sahipliği yapıyor. Yeşil alanlarıyla da dikkat çeken müzenin bahçesinde ise 7 heykeltraşın Haliç Tersanesi’nde atık materyallerden ürettiği heykeller ziyaretçileri karşılıyor.
Bilhassa Çocuklar için eğitici salonları bulunan mekanda, çocuklarınız ile güzel ve yararlı saatler geçirebilir ve kafesinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Restoran için de (kapısında engelli işareti bulunmasa da) temiz ve bakımlı bir engelli tuvaleti bulunmaktadır. Sanırım kapısına engelli işareti konulmuştur.
Sava ve Tuna Nehirlerinin kenarında yemyeşil, çok güzel bir şehir Belgrad. Kalesi, kiliseleri, parkları, nehirleri Belgrad için söylenebilecek en önemli özellikleri. Sırbistan’ın başkenti Belgradı Ağustos 2016’da yaptığım seyahatte görme fırsatı buldum. Sabiha Gökçenden kalkan uçağımız Belgrad Nikola Tesla havalimanına yaklaşık 1.5 saatte ulaştı. Uçağın Belgrad semalarında alçalmaya başladığı ilk anda çevreye verdikleri önemi çok iyi görebildik. Havalimanı şehir merkezinden yaklaşık 30 dakika mesafede, taksi veya otobüsle ulaşabiliyorsunuz. Biz taksi ile yaklaşık 45 TL karşılığı ücretle otelimiz Holiday Inn Express Belgrade City’e ulaştık. Otel yeni yapılmış, güzel, temiz ve konforlu bir şehir oteli. Konumu da çok iyi diyebilirim. Tüm tarihi yerlere yürüme mesafesinde. Sadece Ada Ciganlija isimli Sava nehri üzerindeki adaya gitmek için taksiye binmemiz gerekti. Onun haricinde şehir içinde tramvay ve otobüs çok yaygın ve trafiğe takılmadan hızlıca gideceğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Belgrad’da metro yok ama genel olarak şehir içinde ulaşım rahat. Belgrad para birimi Sırp Dinarı ve yaklaşık bugün için TL’nin 38-40 katı. Yani 400 Dinarı 10 TL karşılığı düşünebilirsiniz. Şehir içinde tarihi yerler arasında ulaşım 10-20 TL arasında tutar. Ulaşımda en önemli dikkat etmeniz gereken korsan taksilere binmemek ve gideceğiniz yere ne kadar tutar diye önceden şöföre sormanız. Aksi halde kötü sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Bu konuda internette çok kötü yorumlar vardı ancak ben korsan taksiyi nasıl ayıracağımı bazı yorumlarda gördüğümden sorun yaşamadın. Taksinin plakasının sonu TX ile bitiyorsa bu yasal taksi oluyor. Korsan taksiler de gerçek taksiler gibi boyanıp numaralandırıldığından, korsan taksiyi ayırmanız çok güç. Belgrad’da yeme içme hem çok seçenekli, hem lezzetli hem de çok ucuz. Ayrıca porsiyonlarda Türkiye’dekinden çok daha büyük. Çok lüks restoranlarda bile 20-25 TL (içki hariç) çok lezzetli ve doyurucu yemekler yiyebiliyorsunuz. Hele yol üstündeki pizzacılar ve kafelerde 10 TL’nin altında çok rahat doyabilirsiniz. Belgrad’da euro geçmiyor, sadece dinar kabul ediyorlar. Ama bu sizi endişelendirmesin, bu kadar çok döviz bürosunu başka yerde bulabileceğinizi zannetmiyorum. Otelin euro kabul etmeyeceğini düşünmemiştim ancak otelin içinde bile döviz çeviren makine vardı. Euro veya doları çok rahat dinara çevirebilirsiniz. Şehir içinde onlarca döviz bürosu var.
Belgrad’a Cuma günü öğlen saatlerinde indik ve biraz dinlenip şehrin ana caddelerinden Kralja Aleksandra Bulvarına çıktık. Taş Meydan parkında dinlenip, Saint Mark kilisesini gezdik. Daha sonra parkın ortasında yer alan restoranda yemek yedik. Bu parka daha sonraki günlerde de yemek yemek ve dinlenmek için sıkça geldik. Belgrad’daki parklar insanların spor yapmasına, eğlenmesine, iyi zaman geçirmelerine çok iyi fırsat tanıyacak şekilde tasarlanmış. Kalabalık olsa bile gürültülü veya yorucu değil, aksine çok keyifli yerler. Taş Meydan parkı da şehrin içinde güzel bir park ve restoranı, güzel konumu ve lezzetli yemekleri ile ideal bir yer. Tatlılar 6TL, salatalar 10-15 TL, et yemekleri 15-20 TL karşılığı diyebilirim ve porsiyonları hayli büyük. Örneğin sipariş verdiğim krep 2 büyük parçaydı ve 1 porsiyon sipariş vermemize rağmen 2 porsiyon getirdiler zannetmiştim. 6 TL’ye bu kadar büyük tatlı porsiyonu olduğunu öğrenince şaşırmıştım. Ama sonraki günlerde de diğer yerlerde yemek yedikçe büyük ve ucuz olması Belgrad için çok yaygın bir durum.
Cumartesi günü sabahtan Aziz Sava Katedraline gittik. Bu Belgrad’ın en simge yerlerinden biri. Çok büyük, güzel bir katedral ve yanında büyük bir park var. Burada en az 1-1.5 saat zaman geçirebilirsiniz. Parka bakan caddelerde güzel kafeler var. Özellikle Cafe Factory isimli kafe hakkında çok güzel yorumlar vardı ancak biz kahvaltıdan hemen sonra gittiğimiz için girmedik. Giderseniz denemenizi öneririm.
Sava Kilsesinin önündeki ana cadde (Kralja Milana caddesi) boyunca ilerleyip önceki gün gittiğimiz Kralja Aleksandra Bulvarına ulaştık. Bu bulvar üzerinde sırasıyla Sırbistan Parlamentosu, Eski Saray (Stari Dvor) ve Cumhuriyet meydanı var. Cumhuriyet meydanına ulaştığımızda iki seçeneğimiz vardı. Ya soldan devam edip Kneza Mihaila alış veriş caddesini dolaşabilir ve Kale’ye ulaşabilirdik. Ya da sağ taraftan Skadarska caddesinde yemek yiyebilirdik. Öğle yemeği saati olduğundan ve biraz dinlenmek de istediğimizden Skadarska caddesine gittik. Bu cadde trafiğe kapalı ve restoranların olduğu çok eğlenceli bir yer. Geceleri canlı müzik de olduğundan aslında gece gitmeniz daha iyi olur. Hem güzel bir yemek yer, hem de müzik dinleyebilirsiniz. Buradaki restoranlarda kişi başı 20-25 TL’ye (içki hariç) çok iyi doyabilirsiniz. Sokak arnavut kaldırımı olduğundan tekerlekli sandalye ile dolaşması çok sıkıntılı ancak biz ilk girişteki restorana girdiğimizden pek sıkıntı çekmedik.
Yemeğimizi bitirdikten sonra tekrar Cumhuriyet meydanına ve buradan Kneza Mihaila caddesine ulaştık. Bu cadde Belgrad’ın en ünlü alış veriş caddesi. Trafiğe kapalı, çok geniş bir cadde. Caddenin ortasın sokak gösterileri yapılıyor, çok hareketli ve eğlenceli bir yer. Ayrıca kafeler ve restoranlar bulunuyor. Biz dondurma satan bir kafede oturup, sokak eğlencelerini izledikten sonra Kalemegdan ve Belgrad Kalesine ulaştık. Osmanlı zamanından kalma çok fazla eser mevcut ve taş meydan, kale meydan, ada… gibi birçok Türkçe kelimeyi gündelik yaşamda görmeniz mümkün. Kalemegdan Kalenin yanındaki geniş park. Hem Sava ve Tuna nehrinin kesiştiği noktaya baktığı için çok güzel manzarası var, hem de bir bölümünde alış veriş yapabileceğiniz çeşitli tezgahlar var. Burada hediyeli eşyalar alabilirsiniz ve güzel manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Belgrad Kalesi içinde hayvanat bahçesi ve kiliseler olan geniş bir yerleşke. Kalemegdan ve Kale’de 2-3 saat zaman geçirebilirsiniz. Kelamagdan tekerlekli sandalye ile çok rahat dolaşılabilecek bir yer ancak kalenin içi arnavut kaldırımı ve bazı yerlerde basamaklar var, kalenin içine girmedim.
Pazar günün önemli bir kısmını Ada Ciganlija’ya ayırmak istedik. Siz de giderseniz buraya 1 gün ayırmanızı tavsiye ederim. Sava Nehrinin ortasında bir ucundan öbür ucuna 4 kilometre olan ince uzun çok güzel bir ada. Bir tarafı plaj, diğer tarafı kafe/barlar olan, her türlü spor aktivitesi (su oyunları, deniz bisikleti, jet ski..), bisiklet ve paten yolu, yürüyüş yolları, kafeleri, piknik alanları, golf sahası ve çok çeşitli aktiviteleri yapabileceğiniz çok güzel bir ada. Benim gördüğüm en iyi değerlendirilmiş park ve yeşil alan diyebilirim. Giriş ücreti yok. Otelden adaya 20 TL’ye taksi ile ulaştık. 4-5 saat zaman geçirdik ama çok rahat tüm gün geçirebilirsiniz. Plaja ve nehire tekerlekli sandalye ile girmek için birden fazla rampa ve yol yapılmış. Plaj kısmı iki uçtan kapatılmış ama uzunluğu 4 km olduğundan siz bunu pek farketmiyorsunuz. Böylece akıntı olmadan, güvenli şekilde güzel bir kumsalda denize girmiş oluyorsunuz. Plajın hemen yanında kafeler mevcut ancak aralarında mesafe olduğu ve yüksek sesle müzik çalmadıklarından çok dinlendirici, eğlenceli, güzel bir alan. Bence Belgrad’ın en özel yeri Ada Ciganlija.
Belgrad gördüğüm kadarıyla çok güvenli bir şehir. Gece geç saatlere kadar yaşlısı genci sokaklarda. Kimse bir tedirginlik içinde değil, 15 yaşında çocukları gece 11’de yalnız başında dolaşırken görüyorsunuz. Ben hiç hırsızlık veya başka bir güvenlik sorunu görmedim. Polis ve güvenlik görevlisi bile çok nadir gördüm.
Tekerlekli sandalye ile dolaşmak için çok uygun bir şehir Belgrad. Kaldırım yüksekliği az ve her tarafta eğimi düşük rampalar mevcut. Çok nadir olarak rampanın önlerine parkeden araçlarla karşılaştım ama kaldırımlarda birden fazla rampa olduğundan benim için sorun olmadı. Engelliler açısından Belgrad’ı eleştireceğim tek yön az sayıda tekerlekli sandalyeye uygun tuvalet olması. Ancak turistik otellerde veya bazı turistik yerlerde engelli tuvaleti bulabiliyorsunuz. Ama genel olarak Belgrad insanlarıyla, şehirin yapısıyla, ulaşımıyla tekerlekli sandalye kullananlar için sıkıntı çekilmeden dolaşılabilecek bir şehir.
Belgrada gidecek olanlar için en önemli tavsiyem güneşli günlerde gidin. Tüm turistik yerler, caddeler, parklar ve adası güneşli günlerde çok daha güzel olur. Yağmurda rahat dolaşılabilir bir şehir değil, uzun süre yağmur altında dolaşmanız gerekir, ben hiç tavsiye etmem, kapalı alan sayısı çok az.
Ben Belgrad’ı çok beğendim. 3 gece kaldım ve gezilecek yerlerin birçoğunu gezdim. Yaz ayları için çok ideal bir seyahat noktası olduğunu düşünüyorum. Şu an için vizesiz gidilebiliyor olması da çok büyük avantaj.
Son Yorumlar