Category

Konuk Yazarlarımız

Uğur Varlıoğlu “Belgrad’ı Engelsiz Gez”

By Konuk Yazarlarımız

Sava ve Tuna Nehirlerinin kenarında yemyeşil, çok güzel bir şehir Belgrad. Kalesi, kiliseleri, parkları, nehirleri Belgrad için söylenebilecek en önemli özellikleri. Sırbistan’ın başkenti Belgradı Ağustos 2016’da yaptığım seyahatte görme fırsatı buldum. Sabiha Gökçenden kalkan uçağımız Belgrad Nikola Tesla havalimanına yaklaşık 1.5 saatte ulaştı. Uçağın Belgrad semalarında alçalmaya başladığı ilk anda çevreye verdikleri önemi çok iyi görebildik. Havalimanı şehir merkezinden yaklaşık 30 dakika mesafede, taksi veya otobüsle ulaşabiliyorsunuz. Biz taksi ile yaklaşık 45 TL karşılığı ücretle otelimiz Holiday Inn Express Belgrade City’e ulaştık. Otel yeni yapılmış, güzel, temiz ve konforlu bir şehir oteli.  Konumu da çok iyi diyebilirim. Tüm tarihi yerlere yürüme mesafesinde. Sadece Ada Ciganlija isimli Sava nehri üzerindeki adaya gitmek için taksiye binmemiz gerekti. Onun haricinde şehir içinde tramvay ve otobüs çok yaygın ve trafiğe takılmadan hızlıca gideceğiniz yere ulaşabiliyorsunuz. Belgrad’da metro yok ama genel olarak şehir içinde ulaşım rahat. Belgrad para birimi Sırp Dinarı ve yaklaşık bugün için TL’nin 38-40 katı. Yani 400 Dinarı 10 TL karşılığı düşünebilirsiniz. Şehir içinde tarihi yerler arasında ulaşım 10-20 TL arasında tutar. Ulaşımda en önemli dikkat etmeniz gereken korsan taksilere binmemek ve gideceğiniz yere ne kadar tutar diye önceden şöföre sormanız. Aksi halde kötü sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Bu konuda internette çok kötü yorumlar vardı ancak ben korsan taksiyi nasıl ayıracağımı bazı yorumlarda gördüğümden sorun yaşamadın. Taksinin plakasının sonu TX ile bitiyorsa bu yasal taksi oluyor. Korsan taksiler de gerçek taksiler gibi boyanıp numaralandırıldığından, korsan taksiyi ayırmanız çok güç. Belgrad’da yeme içme hem çok seçenekli, hem lezzetli hem de çok ucuz. Ayrıca porsiyonlarda Türkiye’dekinden çok daha büyük. Çok lüks restoranlarda bile 20-25 TL (içki hariç) çok lezzetli ve doyurucu yemekler yiyebiliyorsunuz. Hele yol üstündeki pizzacılar ve kafelerde 10 TL’nin altında çok rahat doyabilirsiniz. Belgrad’da euro geçmiyor, sadece dinar kabul ediyorlar. Ama bu sizi endişelendirmesin, bu kadar çok döviz bürosunu başka yerde bulabileceğinizi zannetmiyorum. Otelin euro kabul etmeyeceğini düşünmemiştim ancak otelin içinde bile döviz çeviren makine vardı. Euro veya doları çok rahat dinara çevirebilirsiniz. Şehir içinde onlarca döviz bürosu var.

Belgrad’a Cuma günü öğlen saatlerinde indik ve biraz dinlenip şehrin ana caddelerinden Kralja Aleksandra Bulvarına çıktık. Taş Meydan parkında dinlenip, Saint Mark kilisesini gezdik. Daha sonra parkın ortasında yer alan restoranda yemek yedik. Bu parka daha sonraki günlerde de yemek yemek ve dinlenmek için sıkça geldik. Belgrad’daki parklar insanların spor yapmasına, eğlenmesine, iyi zaman geçirmelerine çok iyi fırsat tanıyacak şekilde tasarlanmış. Kalabalık olsa bile gürültülü veya yorucu değil, aksine çok keyifli yerler. Taş Meydan parkı da şehrin içinde güzel bir park ve restoranı, güzel konumu ve lezzetli yemekleri ile ideal bir yer. Tatlılar 6TL, salatalar 10-15 TL, et yemekleri 15-20 TL karşılığı diyebilirim ve porsiyonları hayli büyük. Örneğin sipariş verdiğim krep 2 büyük parçaydı ve 1 porsiyon sipariş vermemize rağmen 2 porsiyon getirdiler zannetmiştim. 6 TL’ye bu kadar büyük tatlı porsiyonu olduğunu öğrenince şaşırmıştım. Ama sonraki günlerde de diğer yerlerde yemek yedikçe büyük ve ucuz olması Belgrad için çok yaygın bir durum.

     

Cumartesi günü sabahtan Aziz Sava Katedraline gittik. Bu Belgrad’ın en simge yerlerinden biri. Çok büyük, güzel bir katedral ve yanında büyük bir park var. Burada en az 1-1.5 saat zaman geçirebilirsiniz. Parka bakan caddelerde güzel kafeler var. Özellikle Cafe Factory isimli kafe hakkında çok güzel yorumlar vardı ancak biz kahvaltıdan hemen sonra gittiğimiz için girmedik. Giderseniz denemenizi öneririm.

Sava Kilsesinin önündeki ana cadde (Kralja Milana caddesi) boyunca ilerleyip önceki gün gittiğimiz Kralja Aleksandra Bulvarına ulaştık. Bu bulvar üzerinde sırasıyla Sırbistan Parlamentosu, Eski Saray (Stari Dvor) ve Cumhuriyet meydanı var. Cumhuriyet meydanına ulaştığımızda iki seçeneğimiz vardı. Ya soldan devam edip Kneza Mihaila alış veriş caddesini dolaşabilir ve Kale’ye ulaşabilirdik. Ya da sağ taraftan Skadarska caddesinde yemek yiyebilirdik. Öğle yemeği saati olduğundan ve biraz dinlenmek de istediğimizden Skadarska caddesine gittik. Bu cadde trafiğe kapalı ve restoranların olduğu çok eğlenceli bir yer. Geceleri canlı müzik de olduğundan aslında gece gitmeniz daha iyi olur. Hem güzel bir yemek yer, hem de müzik dinleyebilirsiniz. Buradaki restoranlarda kişi başı 20-25 TL’ye (içki hariç) çok iyi doyabilirsiniz. Sokak arnavut kaldırımı olduğundan tekerlekli sandalye ile dolaşması çok sıkıntılı ancak biz ilk girişteki restorana girdiğimizden pek sıkıntı çekmedik.

     

Yemeğimizi bitirdikten sonra tekrar Cumhuriyet meydanına ve buradan Kneza Mihaila caddesine ulaştık. Bu cadde Belgrad’ın en ünlü alış veriş caddesi. Trafiğe kapalı, çok geniş bir cadde. Caddenin ortasın sokak gösterileri yapılıyor, çok hareketli ve eğlenceli bir yer. Ayrıca kafeler ve restoranlar bulunuyor. Biz dondurma satan bir kafede oturup, sokak eğlencelerini izledikten sonra Kalemegdan ve Belgrad Kalesine ulaştık. Osmanlı zamanından kalma çok fazla eser mevcut ve taş meydan, kale meydan, ada… gibi birçok Türkçe kelimeyi gündelik yaşamda görmeniz mümkün. Kalemegdan Kalenin yanındaki geniş park. Hem Sava ve Tuna nehrinin kesiştiği noktaya baktığı için çok güzel manzarası var, hem de bir bölümünde alış veriş yapabileceğiniz çeşitli tezgahlar var. Burada hediyeli eşyalar alabilirsiniz ve güzel manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Belgrad Kalesi içinde hayvanat bahçesi ve kiliseler olan geniş bir yerleşke. Kalemegdan ve Kale’de 2-3 saat zaman geçirebilirsiniz. Kelamagdan tekerlekli sandalye ile çok rahat dolaşılabilecek bir yer ancak kalenin içi arnavut kaldırımı ve bazı yerlerde basamaklar var, kalenin içine girmedim.

Pazar günün önemli bir kısmını Ada Ciganlija’ya ayırmak istedik. Siz de giderseniz buraya 1 gün ayırmanızı tavsiye ederim. Sava Nehrinin ortasında bir ucundan öbür ucuna 4 kilometre olan ince uzun çok güzel bir ada. Bir tarafı plaj, diğer tarafı kafe/barlar olan, her türlü spor aktivitesi (su oyunları, deniz bisikleti, jet ski..), bisiklet ve paten yolu, yürüyüş yolları, kafeleri, piknik alanları, golf sahası ve çok çeşitli aktiviteleri yapabileceğiniz çok güzel bir ada. Benim gördüğüm en iyi değerlendirilmiş park ve yeşil alan diyebilirim. Giriş ücreti yok. Otelden adaya 20 TL’ye taksi ile ulaştık. 4-5 saat zaman geçirdik ama çok rahat tüm gün geçirebilirsiniz. Plaja ve nehire tekerlekli sandalye ile girmek için birden fazla rampa ve yol yapılmış. Plaj kısmı iki uçtan kapatılmış ama uzunluğu 4 km olduğundan siz bunu pek farketmiyorsunuz.  Böylece akıntı olmadan, güvenli şekilde güzel bir kumsalda denize girmiş oluyorsunuz. Plajın hemen yanında kafeler mevcut ancak aralarında mesafe olduğu ve yüksek sesle müzik çalmadıklarından çok dinlendirici, eğlenceli, güzel bir alan. Bence Belgrad’ın en özel yeri Ada Ciganlija.

     

Belgrad gördüğüm kadarıyla çok güvenli bir şehir. Gece geç saatlere kadar yaşlısı genci sokaklarda. Kimse bir tedirginlik içinde değil, 15 yaşında çocukları gece 11’de yalnız başında dolaşırken görüyorsunuz. Ben hiç hırsızlık veya başka bir güvenlik sorunu görmedim. Polis ve güvenlik görevlisi bile çok nadir gördüm.

Tekerlekli sandalye ile dolaşmak için çok uygun bir şehir Belgrad. Kaldırım yüksekliği az ve her tarafta eğimi düşük rampalar mevcut. Çok nadir olarak rampanın önlerine parkeden araçlarla karşılaştım ama kaldırımlarda birden fazla rampa olduğundan benim için sorun olmadı. Engelliler açısından Belgrad’ı eleştireceğim tek yön az sayıda tekerlekli sandalyeye uygun tuvalet olması. Ancak turistik otellerde veya bazı turistik yerlerde engelli tuvaleti bulabiliyorsunuz. Ama genel olarak Belgrad insanlarıyla, şehirin yapısıyla, ulaşımıyla tekerlekli sandalye kullananlar için sıkıntı çekilmeden dolaşılabilecek bir şehir.

Belgrada gidecek olanlar için en önemli tavsiyem güneşli günlerde gidin. Tüm turistik yerler, caddeler, parklar ve adası güneşli günlerde çok daha güzel olur. Yağmurda rahat dolaşılabilir bir şehir değil, uzun süre yağmur altında dolaşmanız gerekir, ben hiç tavsiye etmem, kapalı alan sayısı çok az.

Ben Belgrad’ı çok beğendim. 3 gece kaldım ve gezilecek yerlerin birçoğunu gezdim. Yaz ayları için çok ideal bir seyahat noktası olduğunu düşünüyorum. Şu an için vizesiz gidilebiliyor olması da çok büyük avantaj.

Belgrad’a gidecek olanlara iyi eğlenceler.

Uğur Varlıoğlu

ugurvarli@hotmail.com

Gizem Karagöz – Polonezköy Country Clup

By Konuk Yazarlarımız

Polonezköy Country Club 1981’de hizmete girmiş Polonezköy’ün en eski turizm amaçlı tesisi. Tesis konaklama bölümü ve Piknik alanı olmak üzere iki parçadan oluşuyor. Ben Polenezköy’de başka yere giderken tesadüf eseri burayı keşfettim. Araştırdığımda içindeki çeşitli hayvanların ve ortamın fotoğraflarını da görünce çok hoşuma gitti. Hemen bir hafta sonraki planımızı bu doğrultuda planladık.

Biz arkadaşlarımız ile beraber piknik alanına gittik. Gittiğimiz gün yarım gün tatil olduğundan dolayı mı bilemiyorum ama gayet sakindi. Sorduğumda hafta sonu çok fazla ziyaretçinin geldiğini söylediler. Alana giriş yaptığınızda geniş bir otoparkla karşılaşıyorsunuz. Arabanızı park ettikten sonra kapıdan biletinizi alıp turnikelerden giriş yapıyorsunuz.

 

Girdiğiniz gibi oranın adeta sahibi olan Pug cinsi oldukça yaşlı bir o kadar sevimli bir köpek karşılıyor ve size gideceğiniz yere kadar eşlik ediyor. Bilet kişi başı 25 tl. Engelliler için ise 15 tl.  Bununla beraber piknik ve hayvan parkından yararlanabiliyorsunuz. Artı tarafı da giriş ücretinizi piknik alanından aldığınız yiyeceklerden düşüyorlar.

Biz kendin pişir kendin ye yaptık. Orada istediğiniz her şey var. Et çeşitleri, Salata çeşitleri yanında sebzeleri, hellim peyniri, alkollü veya alkolsüz içecekleri ve aklıma gelmeyen bir çok çeşidi bulabilirsiniz.

     

     

Biz yanına ekstra olarak patates kızartmamızı da söyledik. Masalar rahat 8-10 kişi alabilecek kadar büyük ortasında ise mangal bölümü var. Közü getirip kendileri mangalı hazırlıyorlar. Gerisi artık sizde. Biz gittiğimizde hava biraz serindi ama ortada yanan mangal ile hepimiz ısındık.

     

     

Yemek boyunca bize eşlik eden tavuz kuşları, leylekler etrafınızda dolaşıyorlar. Çalışanlar da çok ilgili ve güler yüzlüler. Güzel sohbetten ve yemeyi yiyip karnımızı güzelce doyurduktan sonra alanı gezmeye başladık.

     

Hayvan Parkı 1995 senesinde hobi olarak değişik hayvan besleme ile başlayıp, kangurudan, geyiğe, lamaya kadar çok geniş bir koleksiyona ulaşmış. Parkta tekerlekli sandalye ile gezi gayet rahat bazı eğim ve yokuş yerleri mevcut tabikide yanınızda biri olmadan çok zor. Ziyaretçilere kafes arkasından değilde en doğal ortamlarında görebilmeleri sağlanmış. Diğer tarafda da özgürce dolaşan canlılar var. Tavşanlar, midilliler, lamalar. Biraz daha maymunların, kanguruların, develerin, geyiklerin ve bir dolu diğer canlıların aralarından geçtikten sonra aşağı tarafta göle ulaşıyorsunuz. 

     

Gölde ördekler, karabataklar sizi karşılıyor. Orada banklarda oturup gölün keyfini çıkarabilir güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Gölde gezi tekneside vardı. Muhtemelen gelen misafirlere gölet içinde tur attırıyorlar. Yalnız gölete tekerlekli sandalye ile ulaşım imkansız. Çünkü merdiven ile inebiliyorsunuz. Yukarıdan görebilme şansınız olabilir. Gezimize diğer canlı türlerini görerek devam ediyoruz.

     

     

     

Biz arkadaşlarımızla çok keyifli zaman geçirdik ve memun kaldık. Kendinize bir günü bunun için ayırmanızı tavsiye ederim. Özellikle çocuklu aileler için güzel bir hafta sonu planı olabilir.

     

Parkın diğer alanına geldiğiniz zaman ise Polenezköy country Clubun konaklama alanına geliyorsuz. Konaklama bölümü için gelmediğim için sizlere bu konu hakkında bilgi veremeyeceğim ama sitesinde yeterli anlatımı mevcut. Ayrıca alanda yüzme havuzu var. Yazın haftanın 7 günü ziyaretçilere açık. Park ve havuzdan yararlanmak için hafta içi 40 tl hafta sonu 60 tl ödemeniz gerekiyor.

www.polonezkoy.com/polonezkoy-country-club.asp

img_0651

Küçük bir not; Hafta sonu ve tatil günleri 12:30’a kadar kahvaltı servisleri var. Park geziside 12:30 dan sonra başlıyor. İçeriye dışarıdan hiç bir şekilde yiyecek sokamıyorsunuz. Kontrol ediliyor. Ayrıca buraya evcil hayvanınız ile beraber gelemiyorsunuz. Bunun sebebinin  parkda özgürce dolaşan canlılar olduğunu düşünüyorum.

İyi Gezmeler 🙂

Gizem KARAGÖZ

Gizem Karagöz “Engelliler için Atatürk Arboretumu”

By Konuk Yazarlarımız

Atatürk Arboretumu, İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan, birbirinden farklı ağaç çeşitlerinin bulunduğu bir orman. Genel olarak engellilere uygun bir alan ama tek başınıza gezmeyi önermiyorum. Engebeli ve yokuşlu alanlar mevcut. Mutlaka bir desteğe ihtiyacınız var.

     

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayrettin Kayacık’ın İstanbul’da Arboretum kurma önerisi ile oluşmuş ve 1949 yılında çalışmalara başlanmış. Arboretumun kelime anlamı, çok çeşitli ağaç ve ağaççıkların bulunduğu, bu amaçla özel olarak hazırlanmış botanik bahçesi demek. Böyle bahçeler bilimsel araştırma ve gözlemler için kullanılıyor. Çeşitli canlı ağaç türlerinin  koleksiyonunu barındıran ve aslına bakılırsa keyifle ve merakla gezilebilecek bir doğa müzesi.

IMG_4295

IMG_4451

Arboretum İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü’ne bağlı. Danışma kurulunda bilimsel otorite İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ne bağlı. Aynı zamanda üniversitenin bilimsel inceleme ve gözlem alanı. İdari otorite ise Orman Genel Müdürlüğü’ne ait. Mülkiyet ve finans kaynağı yine Orman Genel Müdürlüğü.

296 hektarlık bir alana sahip bu canlı bitki müzesinde 2000 civarında farklı bitki türü bulunuyor. Özellikle nesli tükenme tehlikesi altında olan bitkileri korumak ve yetiştirmeye özen gösteriyorlar. Her bir bitkinin ilk günden kayıtları tutulmuş ve etikletmiş. Özellikle ormanın yapısı meşe yetişmesine uygun olduğundan dolayı meşe ve onun familyasına ağırlık verilmiş. Arboretumun belli bir kısmı sadece meşe sahası olarak ayrılmış. Sadece Türkiye değil farklı ülkelerdeki Arboretumlardan tohumlar bu Arboretuma gönderilmiş. Bu alanda Amerikadan, Meksikadan, Japonya ve Azerbeycandan meşe türlerini görebilirsiniz.

Arboretum, pazartesi günleri hariç her gün açık. Girişinde ufakta olsa otoparkı mevcut. Engelliler içinde yer ayırmışlar biz gittiğimiz zaman boştu. Bence sadece bir tesadüf çünkü çıkarken başka birisinin engelli yerine park ettiğine şahit olduk. Ücretler hafta içi ve hafta sonu için farklı. Hafta içi 5 tl Hafta sonu ve bayram tatillerinde 15 tl. Ama tabikide engellilerden ücret alınmıyor. Ayrıca öğrenciler için de daha uygun ücretleri mevcut.

     

Kapısından girdiğiniz anda sizi büyüleyen bir doğa ile karşılaşıyorsunuz. Yalnız Arboretumun bazı kuralları var. Öncellikle her türlü yiyecek, alkollü ve alkolsüz içecek su hariç sokulması yasak. O yüzden yanınıza mutlaka su almanızı tavsiye ederim. Özellikle sıcak havalarda alanı dolaşırken çok ihtiyacınız olacak. Aynı zamanda Doğal ortamı bozmamak için içeride herhangi bir büfeye ya da kafeye yer vermemişler. Alan içerisinde engelli ve normal tuvaletler mevcut hemen girişte 2 adet gölün ortasında çamlı yoldan yukarı doğru çıkarken karşısınıza gelecek. Zaten girişte size broşür veriyorlar bu broşürle gezi yerlerini numaralar ile çok güzel anlatmışlar.

Arboretumda üç adet yürüme alanı mevcut. Küçük gölet turu, Göl çevresi turu ve en uzun ve birazda yokuşa sahip Çamlı yol turu. Aynı zamanda Çamlı yol hariç iki alanda engelliler ve gezenler için bank alanı mevcut. Çamlı yolda oturma alanı yapmamışlar. Belki diğer yerlerde gölün keyfine çıkarmak için koymuş olabilirler ama bence Çamlı yolda da bank olmalıymış. Özellikle yaz aylarında uzun yürümelerde insan dinlenme ihtiyacı hissediyor.

 

Göllerde bolca ördeklere ve kaplumbağalara rastlayabilirsiniz. Her boydan kaplumbağa ya güneşleniyor ya da yüzüyorlar. Bana daha önce su yılanı olabilir demişlerdi ama ben rastlamadım. Ayrıca fotoğraf makinanızı mutlaka yanınıza almalısınız. Elinizden bırakmayacağınıza eminim.

     

     

Arboretum içinde yürüdükçe önünüze çıkan birbirinden değişik bitkiler sizi cezbediyor. Her bir bitkinin altına küçük tabelalar içersinde isimlerini görüceksiniz.

 

Benim gibi doğaya ve hayvanlara meraklıysanız bu doğal cennete çok keyif alacaksınız. Burası adeta yaşayan bir koleksiyon. Gidin doğanın keyfini çıkarın 🙂

ins: @bonjourbonita

Duayen yazar Hıncal Uluç-2015

By Konuk Yazarlarımız

Duayen yazar Hıncal Uluç’un Sabah Gazetesinde yayınlanan “ya biz utanma engelliler” adlı yazısını kendisinin izni ile sizlerle paylaşmak istiyorum.

 Ya biz Utanma Engelliler!..

Hafta sonu eve kapandım. Birikmiş gazeteleri devirmek için.. En çok yazı hangi konuda yazılmış, inanmazsınız.. Engelliler..

Hemen her gazetede haberler, köşe yazıları.. Efendim Dünya Engelliler Günüymüş de..

Engelliler.. Bu ülkede gerçek azınlıklar.. Gerçek ayrımcılık kurbanları.. Gerçek ezilenler..

Kimse kızmasın.. Sokak köpekleri, kedileri kadar arayanı, soranı, koruyanı olmayanlar..

Hemen her gazetede ayni fotoğraf vardı..

Dünya Engelliler Günü dolayısıyla bir engelli, Kırklareli Valisi’ni ziyaret ediyor. Nerde?.. Vilayet Konağı’nda..

Aslında o özel günde Vali’nin engellileri ziyaret etmesi gerek.. Güldürmeyin beni..

Fotoğrafta, iki ayağı da tutmayan engelli, merdivenleri sürünerek tırmanırken görülüyor.. Vilayet Konağı’nda sürünen engelli..

Çünkü vilayet konağında engelliler için kolaylık sağlayacak bir düzenleme yok.. Tekerlekli sandalyenin itilebileceği bir rampa, ya da asansör.. Belki asansör vardır da, Sayın Vali kullanıyordur sadece..

1994’ü hatırladım. Dünya Kupasına koltuk değnekleriyle gitmiştim. Vurulan bacağım alçıdaydı. Los Angeles’te stadyumun etrafında bir park vardı. Parkın içinde de basın merkezi.. Merkezden maça yaklaşık bir, bir buçuk kilometre yol.. Bisiklet bile yasak. Parkın içinde herkes yürümek zorunda..

“Siz merak etmeyin” dedi, Amerikalılar. Hani şu golf arabaları var ya, hava alanlarında falan da kullanılan. Öyle bir araba tahsis ettiler emrime.. Kazım, beni oto parka bırakıyor. Golf arabası alıyor, merkeze.. Oradan, ne zaman istersem maça.. Maç sonu bekliyor beni, merkeze ve oto parka götürmek için..

Yazılı, görüntülü, beş bine yakın gazeteci var, bendeki forsa bakın..

İlk gün maça gittik ki, statta kapalı tribün yok. Basın tribünü güneşin altında. Alçının altında üç aydır su yüzü görmemiş bacak terleyince bir kaşınıyor.. Derhal basın merkezine döndüm. “Burası güneşin altı.. Oturamam” dedim.. Stadın planını bilgisayar ekranına getirdiler.. En arkada, millet dışarı düşmesin, ya da atlamasın gibisinden bir koruma yapmışlar. Tente bir kuşak sarıyor, tribünün en arka sırasını.. En yukarıdaki sıraya oturursan, gölgedesin. Ama o sıralar biletli. Yerler aylar öncesinden satılmış..

“Siz merak etmeyin” dediler.. Ne yaptılar bilmiyorum.. Bir saat sonra haber geldi. Oradan yerim ayrılmış. Bütün maçları oradan izleyebileceğim..

“Tamam da, 88 basamağı nasıl çıkacağım” dedim..

“Şeref Tribünü asansörünü kullanacaksınız. Golf arabanızı kullanan arkadaş sizi yerinize kadar götürecek, gereken izinler alındı” dedi.. Tüm maçlara öyle gittim. Final geldi çattı. Bir gün evvel, golfü kullanan arkadaş yanıma geldi. “Yarın maça iki saat önce gideceğiz” dedi.. “Çünkü yarın Başkan maça geliyor. CIA, asansörü sabahtan devralacak, yarın kimse asansörü kullanamayacak. Sizin için özel izin alındı. Ama iki saat önce olma kaydıyla.. Merak etmeyin sıkılmazsınız. Zaten kapanış töreni gösterileri var..”

Final günü asansörü bir Clinton kullandı, bir de ben..

O sene İstanbul’da oy vermeye gitmiştim. Bir ilkokula.. Benim sandık en üst kattaydı. Asansör yoktu. Engelliler için önlem de alınmamıştı. Tekerlekli sandalyemi 6 arkadaş yüklendiler. En üst kata öyle çıkıp inmiştik.

AKM’de gala vardı. Gittik. Kat kat merdivenlerden gene tekerlekli sandalyemi altı arkadaş kucakladı. Çünkü AKM’de engelliler için önlem yoktu. Yıllar sonra öğrendim ki, aslında varmış, ama kullanmak kimsenin aklına gelmemiş, unutulmuş.

Amerika’da genelli olmakla, Türkiye’dekinin farkını yaşayarak görmüştüm. Bir kaç yazı yazdım, dönünce.. Sonra alçım çıktı. Normal yaşamıma döndüm ve bitti. Damdan düştüğüm halde bitti..

Bu yıl mart ayında TIM’de “Esirgeme” diye bir gece yaşadık. 17 Mart’ta bütün gece nasıl ağladığımızı yazdım, yanımdaki Korcan Karar’la..

Galatasaray Engelli Takımının Yavuz Bingöl’e eşlik ettiği Kara Tren’de.. Görmeyen Şilay Turan’ın Lale Devri’nde.. Tekerlekli sandalyedeki Yıldız Aktürk “Sorma” diye harikalar yaratırken..

“Anlat arkadaşımı söyleyen Sevda Bozbey konuşurken..

Ben Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdim. İngilizce ve İspanyolca biliyorum. Ama işsizim. 2 yılda bir yığın yere baş vurdum. Bir yığın CV (Özgeçmiş) yolladım. Mülakata gittim.. Beni dinlediler dinlediler ‘Senden iyi telefon memuresi olur’ dediler.. Kör oldunuz mu, size iş yok.. Olan da, bankamatik memuru.. ‘Git maaşını çek, ama buraya gelme’ diyorlar.. Çünkü engelliler görüntüyü bozuyor onlarca” diye yazmışım o gün..

Sonra ne olmuş.. Sonra ne yapmışım?.. Korcan Karar, televizyonda ne yapmış?.

Engelliler Günü’nde tonla haber ve yazı yayınlayan medya ne yapmış?.

Sevda Bozbey iş bulmuş mu mesela?. Merak etmiş miyim?..

Engelli sporcular dünya çapında başarılara ulaşmışlar, marttan bu yana.. Tonlarla spor sayfası yapan gazetelerimiz, Guti’nin sevgilisine ayırdıkları yerin onda birini, bu engellere rağmen kazanılan zaferlere vermemişler.

Türkiye Engelliler için sadece nutuk atıyor yıllardan beri.. Sadece bir gün yazıp unutuyor gazeteci.. Kılını kıpırdatmıyor, siyasetçi. Parmak oynatmıyor bürokrat..

Sokaklarında en az engelli görülen ülkeyiz. Çünkü, körümüz, topalımız sokağa çıkamıyor. Çünkü yerel yönetimler dahil, engelliler için bir şeyler yapan yok.. Yapılanlar da göstermelik. İşe yaramaz..

Bu ayıp bize yeter mi?.

Yetmez..

17 Mart tarihli yazımın son satırlarını okumak ister misiniz?.

“Sahnede gördüğüm her engel, sahip olduğum, ama sahip olduğum için farkına varmadığım gerçek zenginliklerimi anlattı bana..

..Ve de bu ülkede, engellilere destek olmak, onlara insanca yaşama hakkı vermek için hiçbir şey yapmadığımızı..

1994 yılında tekerlekli sandalye ile gitmiştim Amerika’ya.. Krallar gibi yaşatmıştı beni, engelli olmam.. Amerika Başkanı ile ayni koşulları vermişlerdi bana.. Türkiye’deki engelli 5.5 ayımın her günü cehennem olurken..

Farkı en iyi bilenlerden biriydim.. Ama ne yaptım?..

Ne yaptık?..

‘Bu gece bize fırsat verildiğinde neler yapabileceğimizi gösterdik’ dedi engelliler.. Harikalar yaratarak gösterdiler de gerçekten..

Ama unutacağız..

Yıllardır unuttuğumuz gibi, gene unutacağız!..

Çünkü asıl engelli olanlar bizleriz..

Hatırlama engellisi!.. Unutma özürlüsü bizler!.”

“Unutacağız” demişim, 17 Mart günü.. Sözümü tuttum ve unuttum. 

Çünkü asıl engelli benim.. Biziz.. Tüm medya..

Biz aslında Utanma Engellisiyiz!..

Hıncal ULUÇ

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2010/12/07/ya_biz_utanma_engelliler

Bülent Küçükaslan yazısı

By Konuk Yazarlarımız

“Engelliler.biz”  internette engellileri buluşturan Ülkemizin konusunda en fazla izlenen sitesinin kurucusu olan namı diğer “Oturan boğa” Bülent Küçükaslan. 50.000’e ulaşan takipçisi ile yüzlerce konu başlığı ile engelli ve engelsiz insanların baş vurduğu web sitesini oluşturmayı başarmış bir insan. Sitesinin amacını kendisi şöyle ifade ediyor”  Bu sitenin ideolojisi sistem tarafından ezilen tüm kesimlerin ve demokrasinin yanında, kudurgan kapitalizmin ve militarizmin tam karşısında olmaktır. 
Sakat olmanın, bu netlikte taraf olmayı kaçınılmaz hale getiren eşsiz bir hâl olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle hedefimiz, sakatlık konusunda teorik, felsefik ve sosyolojik açıdan fikirler geliştirmek, Yabancı dilde yapılan çalışmaları Türkçeye çevirmek (çevrilmesine vesile olmak), konuya dair geniş katılımlı tartışmalara girmektir”

Bir başarı öyküsü kısacası. Samimi ve kaliteli iki kardeşi var. Kardeşleri onun en önemli yardımcıları. Engelleri sınırlamasa daha neler yapardı bilemiyorum. Bülent Küçükaslan Sitesinde yayınlanan son yazısı ile sitemize konuk oluyor. Teşekkürler ve başarılar.

Sakatlar kimseden çekmedi tıp doktorlarından çektiği kadar! | Bülent Küçükaslan

İLLALLAH!


Elinde çekiç olanın her yerde çivi görmesi misali, doktorlar da etraflarında her daim tamir edilmesi gereken bedenler/zihinler görüyor olsa gerek. Hatta aldıkları eğitimin sonucu olarak elde ettikleri şifa dağıtma ve can kurtarma becerilerini düşününce, bu yazıya konu olan sayısız olayı da veri olarak alırsak, kendilerine tanrısal bir rol vehmettiklerini, bir adım öteye geçelim hatta, bilme tekelini ellerinde tuttuklarına ve onların yol göstericiliği olmadan mümkün değil yaşayamayacağımıza inandıklarını pekala söyleyebiliriz. 
Aslında “aman, bu da onların sorunu” deyip biraz üzülüp geçmek mümkün, ama bu camiadaki insanlar biz sakatların kafasına her daim öyle amansız çekiç darbeleri indiriyor, kendilerini bu tanrı rolüne öyle çok kaptırıyorlar ki, öfkeyle dönüp, ” hasta mısınız yahu” diye söylenmeden geçemiyor insan!
Elbette burada amacım bir meslek grubunu toptan suçlamak değil. Ama tıp camiası ile toplum arasındaki bu fay hattının çok kritik olduğunu ve turnusol kağıdı misali incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. 

***

Başlamadan önce can alıcı üç soru sormamız ve cevaplamamız lazım: 
1- Sakatlar ortalamadan daha fazla sağlık sorunu mu yaşar? Cevap: Hayır. 
2- Öyleyse neden sakatlar durmadan tıp doktorları ile karşı karşıya gelir? Cevap: Çünkü sakatların sakat olduklarını her daim ispatlamaları gereken ahmakça bir sistem söz konusu! Bir sağlık kurulu bize “tamam sen sakatsın” demeden resmî olarak sakat sayılamıyoruz! 
3- Peki sağlık raporu almak sizin için neden sorun? Cevap: Ehliyet, araba, evde bakım, maaş, emeklilik, eğitim, istihdam, askerlik vb. bir sürü haktan yararlanabilmek için neredeyse yılda birkaç defa sağlık kuruluna girmemiz gerekiyor ve bu akıl sağlığını yitirmeden gerçekleşmesi mümkün olmayan bir eziyet! Üstelik, kentlerin engelleyici şekilde dizayn edildiği ve toplu taşıma kullanımının neredeyse imkansız olduğu bir ortamda bizlerin evden çıkıp düzenli olarak hastaneye gitmesi inanın oldukça uzun ve zahmetli bir iş. 

Şimdi bu sürecin neden eziyete döndüğünü, doktorların nasıl da zalim olabildiğini ve sistemin buna nasıl da çanak tuttuğunu gösteren örneklere geçebiliriz. Ve lütfen aşağıda yazdıklarımın istisnai örnekler olmadığını, bilakis, teamüle dönüşmüş olduğunu unutmayın.

Kara kaplı bir kitap var, bir Cetvel. Teoriye bakarsak, doktorlar bu cetvele bakıp kişideki sakatlık oranını söylüyor ve eğer oran % 40 ve üzeri ise, bu durumda kişi sakat statüsüne dâhil olup bazı haklardan yararlanabiliyor. Yani kabaca söylersek, bir gözün görmüyorsa % 32 ile sakat sayılmıyorsun; bir elin yoksa % 50 veya bir baston ve cihazla yürüyebiliyorsan % 42 vb. oranlar alıyorsun ve şükürler olsun ki tescilli sakat oluyorsun! 

Hadi, hangi hal için hangi oran verildiğine ve bu oran belirleme fantezisinin gündelik hayatta sakatların yaşamını nasıl ıskaladığına dair tartışmayı sonraya bırakalım, ama hiç değilse bir bana-bir de cetvele bakan her doktorun aynı oranı yazmasını istemek, bunu beklemek hakkımız olsa gerek; değil mi?
Yok, böyle bir şey umamayız! Kara kaplı kitabı eline alan her doktor önce vatandaşın talebine bakar, sonra vatandaşın elde edeceği olası hakkın kıymeti ile ters orantılı olarak rapordaki oranı düşürür ya da yükseltir! Evet, vatandaşa düşük oran lazımsa yüksek, yüksek oran lazımsa düşük oran verilir! Vatandaş raporunda “X” ibaresi olsun isterse “Y” ibaresi, “Y” ibaresi olsun isterse “X” ibaresi yazılır. Amaç belli: Vatandaş bir hak elde etmeyi umarken öyle bir cehennem eziyeti çeksin ki, bir daha aklından hak-mak geçirmesin!

***

Sol ayağından hareket kısıtlılığı olanlar bundan birkaç yıl öncesine kadar Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) istisnası ile araç alamıyordu. Gerekçe şuydu: ”Senin kısıtlılığın umurumda değil. Otomobil kullanmak için özel donanıma ihtiyacın yok; otomatik vitesli bir aracı pekâlâ kullanabilirsin”. 
Eyvallah! O zaman rapora H sınıfı sürücü belgesi için değil B sınıfı sürücü belgesi için ibare koyun ki otomatik vitesli tüm araçları kullanabileyim. Çünkü H sınıfı sürücü belgesi ile sadece ve sadece kendi üzerime kayıtlı bir aracı kullanabiliyorum… Yanıt net: “Olmaz, sen sakatsın ve sakatlara H sınıfı sürücü belgesi verilir!”

Sonra bir düzenleme yapıldı ve sol ayağından kısıtlılığı bulunup H sınıfı sürücü belgesi olanların hiçbir özel donanım şartı olmaksızın otomatik vitesli bir aracı ÖTV istisnası ile satın alabilmesinin önü açıldı. Peki, ne oldu dersiniz? Ne olacak, “Sen otomatik vitesli tüm araçları kullanabilirsin, H sınıfına gerek yok, al sana B sınıfı ehliyet için rapor” demeye başladılar! Yani, dün B isteyene zorla H veren sağlık kurulları bugün H isteyene zorla B veriyorlar! 

***

Benzer sakatlığı olan iki kişi beraber aynı hastaneye gidiyorlar, birisinin % 90 ve üzeri orana sahip bir rapora ihtiyacı var, diğerininse “H sınıfı sürücü belgesi alır” ibareli % 90’ın altında orana sahip bir rapora. 
Sonuç ne oluyor dersiniz? % 90’ın üzerinde isteyene % 89, % 90’ın altında isteyene % 96 oranlı rapor veriliyor! Böylece her ikisi de araç alımında vergi avantajından yararlanamıyor. Hamdolsun! 

***

Bir kolu olmayan, bir bacağı olmayan, bir ayağı ve eli olmayan, ve hatta hareket yetisinin % 95’ini yitiren kişilere dahi doğru teknoloji ile donatılmış araçları kullanabilmeleri için dünyanın gelişmiş bütün ülkelerinde sürücü belgesi verilir. Peki bizde durum nedir? 10 hastanenin 9’u “sürücü olamaz” raporu verir, ancak 1’i “sürücü olur” der! Gidip dil dökeriz, videolar izletip teknolojileri anlatmaya çalışırız, aynı durumda olup sürücü belgesi bulunan kişilerin raporlarını örnek olarak sunarız, kırk takla atarız yani, ama nafile! “Git nereye şikayet edersen et, bu yetki bende ve sana istediğin raporu vermiyorum”. Hadi bakalım!

***

Hastanelerde bir moda var: dağ gibi sakat olan, sittin sene bu sakatlığı değişmeyecek olan insanlara 1-2 yıl süreli rapor vermek! Çıkar yalvarırsın doktorlara, yahu bu çocuk düzelebilir mi, hayır! Peki neden yaşam boyu geçerli olan bir rapor vermiyorsunuz da 1-2 yılda bir bu eziyeti çekmemize neden oluyorsunuz? Cevap: “Çık dışarı, çık! Git nereye istersen şikayet et”. Adam biliyor şikâyet etse de hiçbir şeyin değişmeyeceğini, kendisine hiçbir zarar gelmeyeceğini… 
Lanet edip dönersin evine ve 1-2 senede bir de olsa rapor alabildiğin için şükredersin. Ama işkence bitmez tabii! Süre sonunda yıllardır çocuğun için özel eğitim ve evde bakım aylığı alabilmeni sağlayan raporu yeniden almak için aynı hastaneye gittiğinde rapora bir bakarsın, “özel eğitime ihtiyacı yoktur, Ağır özürlü değildir” diye bir raporu tutuşturmuşlar eline! Şoka girip kapı kapı dolanıp “bu çocuk 2 senede düzeldi mi, nesi değişti de bu raporu verirsiniz” diye feryat edersin. Haaaay hak; kim duyar sesini! Git şikâyet et… Artık çocuk ne özel eğitim alabilir ne de evde bakım aylığı. Cehennem biletini kesmiştir doktorlar!

***

Adam rapora başvurur, verilen oran % 39! İtiraz eder, % 25! Bir sene sonra başka hastaneye gidip rapor alır, % 60. Kuruma sunar, % 35! Emekliliğe başvurur, % 80, raporu Kurum’a verir % 59. Nedense oranlar hep lazım olanın 1 puan altında kalır! Şans!

***

Bir tane daha yazayım, son olsun. Emekli olmuş ve anlamsız yere 1-2 senede bir kontrol muayenesi istenen biri ister ki kontrol zamanı gelmeden önce yeni rapor sürecini tamamlasın ve emekli maaşı kesilmeden devam edebilsin. Erkenden SGK’dan sevk alıp hastanenin yolunu tutar. Deneyimlidir, ne yapması gerekiyorsa yapmaya hazırdır. Ama kader ağlarını örer tabii, o doktor senin bu doktor benim oda oda dolanır günlerce ve ne yazık ki raporu yetiştirmesi riske girer. Gecikmeye neden olan doktora can havliyle çıkıp durumu anlatır ve aldığı cevap: “Çık dışarı…”

***

Bunları umutsuz olduğum için yazmıyorum! Aksine, iki şeyin altını çizmek için yazıyorum: 

1- AKP hükümeti ilk kez iktidara geldiği yıllarda, bu tür sorunları Başbakanlık İletişim Merkezi’ne ilettiğimizde sorunlar büyük oranda çözülürdü. En azından çözmek için bir hareketlilik olduğunu anlardık. Ama son 5 yıldır AKP bu konuda tümüyle eskiye döndü! Artık BİMERhiçbir sorunu çözmeyen hantal bir garabet haline geldi ve neredeyse her konuda vatandaşı değil devleti kolluyor! Devletle işi olan inşaat müteahhidini kanuna rağmen kolla, devletle işi olan sakatın hakkını kanuna rağmen verme. Sahi, hangi vicdana sığıyor bu?

2- Tıp camiası, Allah aşkına bir durup düşünün! Doktor annesi, babası, kardeş tanıdığı olanlar, hele bir onlara sorun “sen de böyle misin, neden böyle” diye. Çok basit insani davranışlardan bahsediyoruz. Biraz insanlık, biraz akıl, biraz vicdan, biraz sorumluluk. Bırakın artık vatandaşa eziyet çektirmeyi. Rahatlayın biraz! Gelişmiş toplumlardaki gibi vatandaşa hizmet eden devlet yaratmak varken nedir bu ceberutluk! Sahiden buna hizmet etmek canınızı yakmıyor mu? Anlamak için sakat olmanız şart mı?

Bülent Küçükaslan
Engelliler.Biz Platformu

FİLİZ RECBER “BEYRUT GEZİ NOTLARI”

By Konuk Yazarlarımız

Sitemiz yazar ailesine Filiz Recber de katıldı. Kendisine, yaptığı Beyrut gezi notlarını  bizlerle paylaştığı için teşekkür ederiz.

Filiz Reçber 2006 yılında geçirdiğim trafik kazası sonucu sol kol ampute .Üniversite / İşletme bölümü mezunu olup halen Özel sektörde  çalışmaktadır.

Filiz Recber,bizlere, kendisini kısaca “İyi bir tiyatro izleyicisiyim. Müzikle ilgileniyorum. Kitap okumak hayatımın parçası. Şiir yazıyorum. Yeni yerler görmeyi, gezmeyi severim. Herkesin kendi hikayesini iyi yaşaması dileğiyle …”ifadesi ile tanıtmaktadır.

Bizde dileğine aynen katılıyor “herkesin kendi hikayesini iyi yaşamasını” temenni ediyoruz.

Kendisinin yaptığı Beyrut gezi notları aşağıda olup,  yapacağı diğer gezi notlarını da bizlerle paylaşmasını umuyoruz.

filizrecber@gmail.com

instagram filizrecber

GENEL BİLGİLER

Herkesin yönünü batıya çevirdiği zamanlarda İtalya ,Barcelona’yı vs seçmek varken biz 6 arkadaş yönümüzü Lübnan’a çevirdik .Arkadaşımın tv de izlediği bir belgesel sonucu Lübnan fikri ortaya atılmış oldu.Sosyal medya paylaşımların da görmeye alışmadığımız büyük bir iç savaşın içinden çıkmış olan Lübnan seyahat öncesi araştırmalarla daha büyülü görünmeye başladı .Vize istemediği içinde ayrıca cazip geldiğini söyleyebilirim .THY ve Pegasus un hemen hemen her gün direk uçuşları bulunmakta .Otelimizi internet üzerinden ayarlayıp gitmeden önce ücretini ödedik .4 yıldızlı bir otel de 4 gece konaklamaya biz 300 tl ödedik .Otelimiz El Hamra bölgesindeydi .El Hamra bölgesinde 150 civarında otel olduğunu öğrendik .Biz otelimizin yerini beğendik .Ben sol kol ampute bir engelli olarak bu yazı tecrübesini yazarken yürüme engeli olan arkadaşlar içinde notlar düşeceğim .

Beyrut’a gitmeden önce gezilecek yerleri not alıp ki bu yerler genelde bir birine yakın ona göre de bir otel lokasyonu belirleyebilirsiniz.Biz seyahati Haziran ayı başında gerçekleştirdik .Akdeniz ülkesi olması ve daha güneyde yer alması sebebiyle sıcaktı .Hatta iki gün nem fazlaca bunalttı .Sıcağı sevenler için ideal ama Nisan ayı içinde de gitmek güzel olurmuş .Beyrut ta toplu taşıma yok .Gezi öncesi okuduğumuz hiçbir blogda bununla ilgili bir paylaşımda yoktu. Onun için havaalanından otele taksi kullanmanız gerekiyor. Hatta şehir merkezi dışında gezilecek yerler içinde kullanabilecek tek araç taksi. Ulaşım giderinin yüklü olmaması için arkadaşlar ile beraber seyahat planı yapmak gaye mantıklı. Beyrut’a gittiğimizde Ramazan ayı idi. Elbise şort giyinmek ve oruç tutmamak sıkıntı olur mu diye düşünürken deneyimlediğimiz için şimdi rahatça yazıyorum hiçbir sıkıntı olmadı.  

Beyrut’un sokakları ve caddeleri bizimkilerden daha temiz ve düzenli idi . Onun içi şehir içinde tekerlekli sandalye ile gezmenin hiçbir sıkıntısı yok. Şaşılacak derecede hareket özgürlüğü yaşayabilirsiniz. Yabancı yazarlar içinde en çok sevdiklerimden  Amin Maaluof ve Halil Cibran’ın memleketinde olmak ve tabi ki Fairouz’un Beyrut’unda dolaşıyor olmak  çok güzeldi. Gitmeden Fairouz’a kulak verin .Beyrut ‘un Merkezini yürüyerek dolaştık .

İBADET MERKEZLERİ

Merkezde gezilecek yerler  inanç merkezleri Al Omari Camii ve Mohammad Al –Amin Camii ve St. George Maronite Katedrali. Bir çok inanca mensup ibadet merkezini yan yana görebilirsiniz. Hepsinin kapısında polis yada askeri güvenlik görevlisi bulunuyor. Korkmayın Beyrut güvenli bir şehir  iç savaşın yaralarını sarmaya ve küllerinden doğmaya çalışıyor .

GÜVERCİN KAYALIKLARI

Beyrut’ta ki bir diğer turistik mekan güvercin kayalıkları. Otelimizden buraya gezerek geldik. Dönüş içinde yürümeyi tercih ettik böylece Cornis adı verilen sahil kenarını da dolaşmış olduk .Burada bir çok cafe ve yemek mekanı bulunmakta . Genelde mekanlar bir yamaç kenarına kurulduğundan kademeli bir iç kullanım hakim yani merdiven basamak bulunmakta. Biz güneşin batışını izledik muhteşemdi .Bu noktadan herhangi bir mekana oturmadan da yol kenarından gelip kayalıkları görüp güneşin batışını izleyebilirsiniz.Güneşin doğuş saatinde mekanlar açık olur mu bilmiyorum .Onun için güneşin batışını izlemeye muhakkak gidin 

BEYRUT ULUSAL MÜZESİ

Beyrut’ta gezilmeye değer diğer bir seçenek eğer müze seviyorsanız  Beyrut Ulusal Müzesi. Buraya taksi ile ulaştık otelimizin bulunduğu yere bayağı uzaktı .Müzede öğrenci belgenizle indirimli olarak bilet alabilirsiniz. Engelli indirimi bulunmuyor. Müzenin girişi merdivenli  içeri girebilseniz dahi sadece giriş katını gezebilirsiniz. Alt kata yada üst kata ulaşmak için yine merdivenleri aşmak gerekiyor. Bahçesinde de açık havada sergilenen bazı eserler bulunmakta.

YILDIZ MEYDANI

Beyrut’un Nişantaşı Downtown bölgesi burada görülecek yerler arasında Yıldız Meydanı bulunuyor .Yöresel yemeklerini yemenizi  canlı müzikli bir gece eğlencesine katılmanızı tavsiye ediyorum . Mezeleri parmak ısırtacak derecede güzel. Şehir de dolaşırken burada yazdıklarımın daha fazlasını siz kendi gözlerinizle görmüş olacaksınız Şehrin içinde belirli yerlerde yapılan kazılarda çıkan eserleri  yol kenarından geçerken rahatlıkla görebiliyorsunuz.

AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜ

Biz Amerikan Üniversitesinin kampüsünü de gezdik ve çok beğendik .Ana giriş binasından merdivenle inliyor .Kampüse ama yan tarafta bir kapı daha var oradan tekerlekli sandalye girişi mümkün.

JEİTA MAĞARALARI

Beyrut’a 30 dk uzaklıkta ki Jeita Grotto mağaralarını görmeden dönmeyin .Tek kelime ile doğa mucizesi bu yer Dünyanın Yedi Harikası listesine adayda olmuş .Müzeye ulaşım için taksi kullanmak gerekiyor .Sonra müze giriş ücretini ödeyip minik bir teleferik yolculuğu ile ilk mağaraya ulaşıyorsunuz. Mağaraya  ulaşım tekerlekli sandalye kullanımına uygun değil . İçeri ulaşabilseniz dahi merdiven engeli ile karşı karşıya kalmak kaçınılmaz .Mağarada fotoğraf çekmek kesinlikle yasak  ama ben bir iki kare çekebildim .Sonra ikinci mağaraya ulaşıp burada sular içinde gezi teknesi ile dolaşıyorsunuz. Muhteşem bir deneyim.

MERYEM HEYKELİ

Beyrut’u yüksek bir noktadan kucaklayan Harisa’da ki Meryem heykeli,  mağaralardan sonra ikinci durağımız. Danışmada ki görevlinin yardımı ile taksi çağırıp öyle ulaşabildik. Buradan manzarayı seyredip taksi yolculuğu sırasında doğanın güzelliğine tanıklık edebilirsiniz. Hatta Lübnan’ında simgesi olan Lübnan Sedir ağacını görebilirsiniz. Heykele tırmanmak için merdiven çıkılması gerektiğinden tekerlekli sandalye için uygun değil .

Ama heykelin altında ki hediyelik eşya noktasını ve ibadethaneyi gezebilirsiniz. Merdiven çok dar o yüzden çıkış ve iniş zorlayabiliyor. .Heykele çıkamasanız dahi manzarayı izlemek müthiş keyif verecekir. Aşağıya inmek için taksi yada teleferik kullanılabilir. Teleferik tekerlekli sandalye kullanımına uygun değil. Teleferikte hafta içi hafta sonu için farklı fiyat uygulamaları var. Ben yükseklik korkum olmasına rağmen bindim. İlk başta panik yaşamama rağmen sonra manzaranın keyfini yaşadım. Bayağı bir dik açı ile 0 noktasına deniz kenarına iniyorsunuz. Teleferik yolculuğu 15/20 dk arasında sürüyor.

BYBLOS ANTİK LİMAN KENTİ

Ve bizim Lübnan’da ki son gezi noktamız  Byblos Antik Liman kenti oldu .Harisa’dan sonra teleferikle şehre ulaşıp oradan taksi ile yaklaşık bir 20/25 dk yolculukla buraya ulaştık. Burada önerilen bir sahil lokantası vardı ama çok pahalıydı limana gelmeden yemek için daha uygun yerler bulabilirsiniz. Taksiden indikten sonra tekerlekli sandalye kullanımı ana güzergah için uygun deniz kenarına kadar rahatça ulaşabilir siniz . Kentin güzel bir havası var. İmkanı uygun olanlar ara sokakları keşfedebilirler .Burada da güneşin batışını izledik ve sahilde istediğimiz gibi oturduk .Hatta yüzey oluşumu ile fotoğrafta göreceğiniz üzere aşağıya inip gezinti yapıp kayalıklarda oturabilirsiniz.

DİĞER  BİLGİLER

Lübnan yemekleri çok lezzetli aç kalmazsınız. Yöresel tatları çekinmeden tadın. Artık İstanbul da doldu ama yerinde yemek isterseniz falafel ‘in tadına bakın .Humus varsa hiç kaçırmayın .Mezelerin lezzetini anlatamam.Oteller oda kahvaltı olarak hizmet veriyor .Biz kaldığımız otelde kahvaltıda peynir zeytin yumurta söğüş meyve hep vardı .Çay var ama hazır poşetin demlenmesi şeklinde .Otel’in yakınında ki marketten diğer ihtiyaçlarımızı giderdik .Lübnan’da para birimi olarak  Lübnan lirası ve dolar kullanılıyor .1 dolar 1500 Lübnan lirası idi .Şimdide aynıdır belki ama bizim para birimimiz dolar karşısında çok değer kaybettiği için şuan karşılaştırma yaptığımızda Lübnan buraya göre pahalıydı şuan için daha da pahalılaştı diyebiliriz.Taksilerde taksimetre yok .Onun için uyanık olmalı ve pazarlık yapmaktan çekinmemelisiniz .Pazarlık yapmaz ve taksiye bindiğinizde anlaşmazsanız yandınız .Anlaştığınız da da para birimini  vurgulayın yoksa Lübnan lirasıydı yok dolardı tartışmaları olur.Bir de dolmuş taksiler var belli bir yöne giden insanları alan . Şehir merkezi içinde gideceğiniz istikamette gideni bulursanız  2000/3000  Lübnan lirasına gidebilirsiniz. Biz bu ulaşımı denemedik .Sokaklarda sürekli taksilerin korna çalması durumu var önce ne oluyor deyip  sonrasın da durumu anlıyor ve alışıyorsunuz .Alışveriş konusuna gelince biz bir iki magnet dışında hiç bir şey almadık .Zaten otantik bir şey de göremedik .Kahrolsun globalleşme her yerde aynı şeyler .Downtown bölgesinde vitrinler çok şık .Ama benim yurt dışı seyahatlerinde hedefim alışveriş olmadığı için bu konuda size yeterli bilgi veremeyeceğim .Lübnan anlaşıldığı üzere tekerlekli sandalyeli arkadaşlar için imkansız değil ama  zor bir seyahat rotası.Ben şehir de dolaşırken tekerlekli sandalyeli   bir turist gördüm .Ben Beyrut’u çok beğendim çok güzel bir şehir .İyi ki de gitmişim diyorum .Halkı genel olarak Türklere karşı sempati besliyor ve sıcak kanlılar .Gidecek olanlara şimdiden iyi seyahatler diliyorum 

Adem Kuyumcu: Turizm Özgürlük İse Engelliler Turizmde Neredeler?

By Konuk Yazarlarımız

Sizlerle “Engelsiz Hayat Merkezi” adlı sitesiyle engelli konularda çalışmalarda bulunan Adem Kuyumcu’nun “Turizm Özgürlük İse Engelliler Turizmde Neredeler?” konulu yazının paylaşmak istiyorum. Engelli turizmini ile ilgili eleştirisel yazısında, turizm sektörünün engelliler konusundaki eksikliklerini gözler önüne sermektedir. Görme engelli olan Adem Kuyumcu, engelsiz hayat, engelsiz konut ve mekanlar, engelsiz turizm konularında çalışmalar yapmaktadır. 1994 yılından bu yana iş dışındaki tüm zamanını engellilerin eğitimi, rehabilitasyonu, bakımı, konularına ayırmıştır.

Turizm sektörü ve kentlerdeki sosyal mekanların işletmecileri engellilere ve ailelerine neden hizmet üretmiyorlar?

Adem Kuyumcu / 16 Temmuz 2014

Türkiye’de oteller ve tesisler ülkede yaşayan %12,39, yaklaşık 9 milyon engelliye ve ailelerine yani en az 20 milyon kişiye yasak!

Otellerdeki mimari engeller ve yönetenlerin, çalışanların eğitimsiz oluşunun doğurduğu engeller nedeniyle maddi imkanı olmasına rağmen milyonlarca engelli tatil olanaklarından yararlanamıyor.

2005 yılında çıkan Engelsiz Erişilebilir Mimari Çevre Kanunu ve Engelsiz Ulaşım Kanunu’ndan bu yana geçen 10 yılda düzenlemeler zorunlu olmasına rağmen göstermelik birkaç adım dışında bir çözüm sağlanmadı. Hala engelliler, yaşlılar ve ailelerinin de diğer insanlarla birlikte bir arada tatil yapabilecekleri tesisler yok denecek seviyede.

Ve tabii ki, mimari düzenlemelerin yapılması engellilerin ve ailelerinin hayata katılımı için yeterli değildir. Zihniyetlerin değişimi için kamu görevlilerine, özel sektör çalışanlarına ve tüm topluma engellileri anlama, ötekileştirmeden iletişim kurma ve doğru davranış eğitimleri verilmelidir.

Sözde devam eden “Engelsiz Turizm” girişimlerini bir adım öteye taşımak, bu mecrada da konunun derinlemesine irdelenmesi için kısaca “Engelsiz Turizm” ana başlıklarıyla şu şekilde ele alınabilir:

Engelsiz Turizm Nedir?

  • Engelli ve engelsiz herkesin birlikte seyahat edebildiği, tatil yapabildiği, konaklayabildiği, sosyal mekanlardan faydalanabildiği başka birinin yardımı olmadan özgür ve eşit imkanlar sunan tesisler ve aktivitelerdir.
  • Farklı gelişim gösteren, otizmli, down sendromlu, zihinsel engelli bireylerin de refakatçileri ile birlikte tesislerden yararlanma imkanıdır.

Engelsiz Turizmde Potansiyel Nedir?

  • Turizmcilerin engelli ve yaşlılara yönelik düzenlemeler yapmaları daha geniş pazarda 12 ay açık tesisler demektir. Bu da hem karlarını arttıracak, hem ülkemiz kazanacak hem de engelli ve yaşlıların hayata katılımı için sosyal bir sorumluluk yerine getirilecektir. Engelliler ve yaşlılarda turizmden faydalanacaktır.
  • Türkiye’de maddi durumu orta gelir ve üzerinde olan çeşitli sınıflardan 5 milyon engelli hiç tatil yapamamaktadır. Aileleri ile birlikte ortalama 15 milyon kişi imkanları olmasına rağmen tatil yapamamaktadır.
  • Avrupada yılda 1 kez yurt dışı tatili yapan yaklaşık 15 milyon engelli ve engelli hale gelmiş ileri yaşlılar Türkiye’ye hiç gelemiyor.
  • Avrupada 20 milyon engelli ve yaşlı kendi ülkelerinde günlük gezilere çıkmaktadır.
  • Engellilerin büyük bölümünün en az bir refakatçi ile seyahate çıkıyor olduğu düşünüldüğünde Avrupadaki bu özel seyahat pazarının 35 milyon seyahat ve 630 milyon geceleme ürettikleri ortaya çıkmaktadır.
  • Daha global bir fikir edinebilmek için de, dünyanın büyüyen ekonomisi Çin’de 60 milyon (çalışabilir durumda 25 milyon) ve gelişmiş Japonya’da 5 milyon (18 yaşın üzerinde 3 milyon) engelli bulunduğunu söyleyebiliriz. Özetle engelli insanlara eşlik edecek kişiler de dikkate alındığında pazarın boyutları oldukça büyümektedir. Bu büyümenin nedeni, engelli insana sunulan her turizm olanağının aynı anda bu insanın eşine, çocuklarına, ailesine ve arkadaşlarına sunulmuş olmasındandır.

Turizm sektöründeki herkesin bu konularda uzmanlardan davranış ve iletişim eğitimi ve mimari uygulama eğitimleri almaları gerekmektedir. Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği bu konularda çalışma yapan tek dernektir.

Terminaller, İstasyonlar ve Ulaşım Araçları

  • Yurt içinde ve yurt dışından havaalanına veya istasyonlara gelen turistlerin otele ulaşmasında güçlüklerle karşılaşmamak için, terminallerden terminallere, hareket güçlüğü olan ve özellikle tekerlekli sandalye kullananlara uygun ulaşım servisleri sağlanmalıdır. Engelliler konusunda eğitim almış kişiler bu alanlarda görevlendirilmeli.
  • Terminallerin ihtiyaç duyulabilecek yerlerinde rampalar ile hareketli (mobil) kaldıraçlar bulunmalıdır.

Çalışan Personelin Engellilere Yönelik Hazırlanması

  • Turizm işletmelerinde ve turizmle ilgili hizmetlerde görev yapan personel, engelli müşterilerin özellikle de tekerlekli sandalyeli, görme ve işitme engelli kişilerin ihtiyaçlarını, sorunlarını anlayacak ve onlara yardımcı olabilecek şekilde hazırlanmalıdır.
  • Güvenlik görevlileri veya güvenlikten sorumlu personelde acil durumlarda kullanılmak üzere, engelliler müşterilere ait odaların ya da bölümlerin listesi bulunmalıdır.

Tesislerin Ortopedik, Görme ve İşitme Engelliler ve Yaşlılar için Hazırlanması

Kentler ve tesisler öncelikle mimari engellerden arındırılmalıdır. Bunun için hazırlanan uluslar arası ve ulusal kanunlar ve mimari düzenleme ölçü standartları dikkate alınarak fiziksel uygulamalar yapılmalıdır. Bina girişinde basamak olmaması, asansörlerin tekerlekli sandalye kullanıcıları için uygun genişlikte olması, tüm kapıların minimum 90 cm genişliğinde olması, banyo ve tuvaletlerin uygun tasarım ve ölçülerde olması, yatak yüksekliğinin 55–60 cm olması vb. gibi düzenlemeler yapılmalıdır. Engellilerin kentlerde ve tesis içersinde başka birinden yardım almadan bağımsız hareket edebilmesinin sağlanması gerekmektedir.

  • Çalışan personel akülü ve tekerlekli sandalye kullanıcılarının ihtiyaçları belirleme, iletişim sağlama ve davranış eğitimleri almalıdırlar.
  • Görme engelli konuklara davranış ve iletişim eğitimi verilmeli ve gerekli mimari ve fiziki düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Yatak odaları iyi ve ekstra bir aydınlatmaya sahip olmalıdır. Oda bulunan eşyalar sabit olmalıdır.
  • Mobilyaların renkleri halı ile kolayca görünecek şekilde kontrast renklerde olmalıdır.
  • Odalarda görme engellilere yönelik uyarı ve alarm sistemleri bulunmalı gerekli yerlere braille kabartma numaraları yerleştirilmeli ve görmeyenler için zarar verebilecek unsurları engelleyici önlemler alınmalıdır. Odalarda sesli uyarıcılar bulunmalıdır.
  • İşitme engellilere personelin davranışı ve iletişimi konusunda eğitimler verilmelidir.
  • İşitme engelli veya işitme güçlüğü çeken kişilerle daima yüz yüze ve normal bir ton ve hızda konuşmalıdır. Ağız hareketleri abartılmamalıdır.
  • Konuşurken bağırmamalıdır. Harici sesler işitme cihazı kullananlar için dinleme güçlükleri çıkarır. Bu nedenle etraftaki sesleri minimuma indirecek yollar denenmelidir. Arkadan bir ışık kaynağı varken konuşulmamalıdır. Bu görüntüyü karşıdan bir siluet haline getirir ve dudak okuyan engelliler konuşulanı anlayamaz. İşitme engellilerle konuşurken bir kağıt kalem bulundurmalı ve iletişim güçleştiği durumlarda bu araçlar kullanılmalıdır.
  • Görme ve işitme engelliler için en önemli konu acil durumlarda kendileri için alınan özel önlemlerin varlığıdır. Bu önlemler tesise gelişlerde ayrıntılı olarak kendilerine açıklanmalıdır.
  • Tesis içinde görme engelliler için işitsel uyarıcılar, işitme engelliler için görsel uyarıcıların yapılmalıdır. Asansörlerde sesli kat uyarıcısı ve görsel kat uyarıcısı gibi.

Engelsiz turizm sayesinde engelliler ve yaşlılar hayata eşit katılım hakkına kavuşmuş olacaklar, engelli ve yaşlı kişiye bakan kişi de aynı hakka sahip olacak. Bu önemli sorumluluk için yatırımcılar ve işletmeciler gerekli düzenlemeleri yapmaları için eğitimler almaları gerekir aksi halde günümüzde olduğu gibi yanlış mimari uygulama ve eğitimsiz personel sorunun büyümesine sebep olmaktadır.

Hayat bir arada yaşandıkça güzelleşir, engelsiz turizm bu adımlardan biridir.

http://www.arkitera.com/gorus/522/turizm-ozgurluk-ise-engelliler-turizmde-neredeler_

Gizem Karagöz “Engelliler için SALT Beyoğlu”

By Konuk Yazarlarımız

SALT Beyoğlu, istiklalden tünele doğru inerken sağ tarafta bulunan tarihi ve aynı zamanda çok modern mimariye sahip bir yapı. Yapının geçmişi 1850-1860’lı yıllara uzanıyor. İlk olarak giriş bölümü ticarethane olarak kullanılmış. Fakat ilerleyen yıllarda Beyoğlu’nun nüfusu azalınca yapı kullanılmaz hale gelmiş ve bundan sonra siyasi ve sanatsal amaçlı kullanılmaya başlanmış. SALT Beyoğlu 2011 yılında açıldığından beri içerisinde sergiler devam ediyor bunların yanı sıra sosyal alanlar ve üst katında bulunan kocaman bir kütüphanesi ile sizleri mest ediyor.
Daha fazla detayına http://tr.wikipedia.org/wiki/SALT adresinden ulaşabilirsiniz.
Aynı zamanda Beyoğlunda bulunan şubesi dışında İstanbul içerisinde Galata’da ve Ankara Ulus’da bulunuyor.

Farklı sergilerin yanı sıra konferans alanları, gösterimlerin olduğu açık sinema, söyleşiler, etkinlikler ve performanslarıda içerisinde barındırıyor.

SALT 4 kattan oluşan bir yapı. Giriş katından itibaren ilk 3 katı sergilerden oluşuyor. En üst katında ise Robinson Crusoe 389 Kitabevi ve bahçe bulunuyor. Kitabevinde Türkiye ve yurtdışından güncel ve temel yayınların yanı sıra SALT’ın kitapları, etkinlik ve sergilerde işbirliği yapılan kişilerin çalışmaları ile SALT için özel tasarlanan hediyelik eşyalar satışa sunuluyor

Yine aynı katta Robinson Crusoe 389 Kitabevi ‘nin hemen yanında, mimar/sanatçı Fritz Haeg tarafından düzenlenen ufak ama sevimli bir bahçe bulunuyor. Sebze, meyve ve bitki yetiştiriliyor.

SALT Beyoğlu’na giriş ücretsiz. İçerisinde 2 adet asansörü var. Asansörün yanı sıra da engelliler için merdivenlere cihaz da koymuşlar.

Garanti Bankasının kurucusu olduğu İstiklal caddesi üzerinde bulunan SALT Beyoğlu ev sahipliği yaptığı sergiler ve etkinlikleri bizlere sunması ayrıca engelliler için gösterdikleri özenden dolayı teşekkür ediyorum.

Her gün saat saat etkinlikler gerçekleşiyor. Hepsini kendi sitesindeki takvim bölümünden takip edebilirsiniz.

http://saltonline.org/tr/agenda/2015/04

Gizem KARAGÖZ

Ins: bonjourbonita

saltonline.org/

Gizem Karagöz “Perili Köşk / Borusan Contemporary “

By Konuk Yazarlarımız

Perili Köşk sahilde yürürken veya arabanızla gelip geçerken mutlaka gözünüze çarpmıştır. Rumelihisarı’nda tam ikinci köprünün yanında gösterişli mimarisi ile dikkat çeken ve geçmişi 1910 yıllarına uzanan tarihi bir yapı.
Açıkcası ben Sergi için gitmeden önce adının Perili Köşk olduğunu bilmiyordum. Bu yapı hakkında tek bildiğim Borusan Holdinge ait olduğu ve iş yeri olarak kullanıldığı idi.
Kısaca tarihinden söz edersek. Bu yapı daha öncelere dayanan ismi ile, Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın Başyaveri olarak görev yapan Yusuf Ziya Paşa’ya ait.  Köşkü’nün yapımına 1910’lu yıllarında başlanmış. Paşa vefat ettiği tarih 1926 yılına kadar ailesi ile birlikte köşkte yaşamaya devam etmiş. Paşanın ölümünden sonra ise ailesi 1993 yılına kadar köşkte oturmuşlar. Köşk yapım zamanında başlayan Birinci Dünya savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa katılımı sebebi ile tamamlanamamış. Yarım kalan yapının tamamlanamamasından dolayı iki katı boş kalmış. İsmi ise be sebepten “Perili Köşk” olarak anılmaya başlanmış. Aynı zamanda faaliyetlerini de burada sürdüren Borusan Holding 2007 yılından itibaren köşkü, 2030 yılı sonuna kadar kiralamış.
Tam detayını paylaştığım linkten de okuyabilirsiniz. Perili Köşk’ün tarihi
Ben haftasonu gitmek için sergi araştırmaları yaparken denk geldim. Perili Köşk ismini anımsamadığım için adresine baktım ve orası olduğunu o zaman anladım.
Engelliler icin çok uygun yapılmış. Biz arabamızı ara bir sokakta çekip yürüdük ama engelliler için kapıdaki görevliye sorduğumda yan cafelerin valelerine bırakabilineceğini söyledi. Kendi kapılarında giriş çıkışı engellediği için müsade edilmiyormuş.
Köşkte düzenli olarak sergiler oluyor. Normalde giriş ücreti 10 tl. Fakat engellilere ve refakat eden bir kişiye ücret alınmıyor. Benim gittiğim ve hala şuan güncel olan 3 adet farklı sergi var bu köşkte. Aynı zamanda burası bir ofis. Bu sebepten orada aldığım bilgiye göre hafta içi ziyaretçiye kapalı. Sergiler bütün katlarda mevcut. Hem eserleri görürken hem de ofisleri, odaları, çalışma alanlarını da görüp gezebiliyorsunuz. Gezdiğiniz her katın ayrı bir büyüsü var bu köşkte. Bunun en büyük sebebi muhteşem bir manzaraya sahip olması.

İçerisinde çok modern bir asansörü var. Teras katına kadar çıkmıyor. Asansör ile bir alt katta iniyorsunuz. Buraya kadar geldim o manzarayı göremicek miyim diye düşünmeyin. Onuda düşünmüşler ve o son bir kat için merdivene engelli çıkarma mekanizmasını koymuşlar. Böylece buyrun size seyri harika, uçsuz bucaksız bir İstanbul manzarası.

Manzaranın keyfini birde kahve eşliğinde çıkarmak isterseniz. Köşkün içinde bulunan Müze Cafe’yi tavsiye ederim. Yine haftasonları açık olan bu cafede birşeyler atıştırıp, kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Yapmak istediğiniz organizasyonlarınız ve davetleriniz içinde sizlere yardımcı oluyorlar.

Sanatla bütünleştirdikleri bu güzel köşkün kapılarını bizlere açan Borusan Holding’e göstermiş oldukları özen ve hassasiyet hem de sundukları sergiler için kendi adıma teşekkür ediyorum.

ins: #bonjourbonita

Gizem KARAGÖZ

O.Can Yılmazdoğan : Otel İnternet Sitelerinde Engelli Bireylerin İhtiyaçlarına Yönelik Bilgilerin Varlığı Üzerine Bir Araştırma

By Konuk Yazarlarımız

Araştırma Görevlisi O.Can Yılmazdoğan (2010) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Turizm Fakültesinde görev yapmaktadır. 2009 yılında Eskişehir Anadolu üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümününden mezun olmuştur.2013 yılında da ayni üniversitede Yüksek lisans-master eğitimini tamamlamıştır.Halen Turizm İşletmeciliği üzerine doktora çalışmasını sürdürmektedir.

can

Uluslar arası hakemli Dergilerde makaleleri yayınlanmış, Uluslar arası Bilimsel Toplantılarda bildiriler sunmuş ve bu bildiriler Bildiri kitaplarında basılmıştır. Bunların dışında konu ile ilgili ulusal bazda yayınları ve bildirimleri bulunmaktadır.

Genç yaşta bu başarılı çalışmaları bulunan Yılmazdoğan’ın izni ile Saadet Pınar Temizkan ile birlikte yaptığı OTEL İNTERNET SİTELERİNDE ENGELLİ BİREYLERİN İHTİYAÇLARINA YÖNELİK BİLGİLERİN VARLIĞI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA’SINI sizlerle paylaşmak istemekteyiz. Akademik bazda olan çalışma aşağıdadır. Kendisine bu çalışmasını bizle paylaştığı için teşekkür ediyoruz ve bundan sonraki hayatında başarılarının devamını temenni ediyoruz. Bundan sonrada çalışmalarını paylaşmak dileği ile sevgilerimizi sunuyoruz.

Otel İnternet Sitelerinde Engelli Bireylerin İhtiyaçlarına Yönelik Bilgilerin Varlığı Üzerine Bir Araştırma

Saadet Pınar TEMİZKAN, Orhan Can YILMAZDOĞAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Turizm Fakültesi

Engelli bireylerin tüm faaliyetlerden eşit bir şekilde yararlanabilmeleri ve bu faaliyetlere katılabilmeleri çağdaş toplum olabilmenin önemli bir gerekliliğidir. Bu bakımdan turizm faaliyetlerine katılım gereksinimi ve hakkı açısından, engelli bireyler diğer bireylerden farksızdır. Engelli bireylerin eylemlerini sınırlayan kısıtlarının haricinde toplumun organize oluş şeklinden kaynaklanan çeşitli bariyerler de engelli bireylere ilave sorunlar oluşturabilmektedir. Özellikle bilgi arama sürecinin elektronik kaynaklardan yoğun şekilde beslendiği teknoloji devrinde, elektronik kaynaklarda paylaşılan bilgilerin engelli bireylerin ihtiyaçları gözetilerek oluşturulmayışı söz konusu bireyler için elektronik engeller doğurmaktadır. Bu bakımdan çalışmanın amacı; Türkiye’de en çok turist ağırlayan ilk üç il; Antalya, İstanbul ve Muğla’daki 4 ve 5 yıldızlı otellerin resmi internet sitelerinde engelli potansiyel turistlerin ihtiyaçlarına ve beklentilerine yönelik bilgilere ne düzeyde yer verildiğini araştırmaktır. Araştırma sonuçlarında üç ilde de 4 ve 5 yıldızlı otellerin internet sitelerinde engelli bireylerin bilgi edinme ihtiyacına yönelik son derece sınırlı paylaşımın yapıldığı ve yasal bir zorunluluk olarak otellerde engelli odası bulunsa bile bu bilgiye elektronik ortamda yeterli düzeyde yer verilmediği belirlenmiştir.

GİRİŞ

Engelli kavramı birçok karışıklığı beraberinde getiren ve engelin nasıl görüldüğüne dayalı olarak farklı şekilde kullanılan ve yorumlanan bir kavramdır. Tanımlamalar, engelliliği bir çeşit biyolojik bozukluk olarak gören medikal yaklaşımdan; engeli, bireyin kişisel problemi olmaktan öte toplumun organize oluş şeklinden kaynaklandığını vurgulayan sosyal yaklaşıma çeşitlilik göstermektedir (Drews, W., 2008, s. 164). Engelli bireylere olan yaklaşım gün geçtikçe olumluya doğru eğilim gösterse de, engelli bireylerin ihtiyaçları ve beklentilerinin anlaşılması ve karşılanması noktasındaki çabalar yetersiz kalabilmektedir. Özellikle tüm bireylerin haklarının gözetildiği çağdaş toplumun ortaya çıkabilmesinde, engelli bireylerin yaşamın tüm kesimlerine uyumlarının sağlanması çok önemli bir gerekliliktir (Artar ve Karabacakoğlu, 2003).

Engelli bireylerin uyum sıkıntısı yaşayabildiği alanlardan biri de turizmdir. Engelli bireylerin de diğer insanlar gibi gezmeye, tatil yapmaya ve farklı yerler görmeye ihtiyaçları vardır. Ancak engelli bireyler seyahat kararı verirken diğer bireylere göre daha fazla bilgiye ihtiyaç duyabilmektedir. Konaklama tesislerinde, engelli bireylerin özellikle kendi engel türlerine göre düzenlemelerin bulunup bulunmadığı, beklenti ve ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağı bilgisi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, turistik faaliyetler ve olanaklar hakkındaki bilginin kısıtlı oluşu veya diğer bir ifadeyle doğru ve güvenilir bilgiye erişememe durumu, seyahat tercihini etkileyebilmekte ya da seyahat yapma isteğini azaltabilmektedir (Darcy, 2003, s. 78). Bu bakımdan engelli bireylere güvenilebilir ve doğru bilginin sağlanması son derece önemlidir.

Günümüzde, internet bilgiye ulaşmak için en önemli araç haline gelmiştir. İnternet kullanıcısı bulunduğu yerden ihtiyaç duyduğu herhangi bir bilgiye kolayca ulaşabilmektedir (Ergün, vd. 2008, s. 288). Ancak elektronik ortamların da fiziksel ortamlar gibi engelli bireyleri gözetilerek düzenlenmeyişi, engelli bireyler için sıkıntılar yaratabilmektedir. Hatta konaklama işletmeleri fiziksel çevre düzenlemelerini engelli bireylere yönelik yapmış olsalar dahi, bunu bilgi edinmede en sık kullanılan elektronik ortamlarda yeterli şekilde duyurmadıklarında, katlanılan çabalar sonuçsuz kalabilmektedir. Bu bakımdan çalışmada, Antalya, İstanbul ve Muğla şehirlerindeki otellerin resmi internet sitelerinde engelli bireylerin faydalanmasına yönelik bilginin yer alıp almadığının tespit edilmesi amaçlanmaktadır.

MEDİKAL VE SOSYAL BOYUT AÇISINDAN ENGELLİLİK KAVRAMI

Engellilik kavramına yönelik birçok farklı tanımlama bulunmakta ve farklı tanımlamalar ile bazı zamanlar birbirinin yerine, bazı zamanlarda ise farklı anlamlarda kullanılan benzer sözcükler, engelliliğe yönelik kesin sınırların çizilmesini ve kapsamın belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu karışıklıklardan dolayı engellilere yönelik geliştirilecek yasaların ve hizmetlerin kapsamı da belirsizleşmekte uygulamada pek çok sorun ortaya çıkabilmektedir (Arıcı, 2010, s. 13-14).

Kavramlardaki belirsizlikler, bu belirsizliklerin azaltılmasına yönelik çabaları doğurmuştur. Kavramların arasındaki farklılıkları vurgulamak için Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 29. Dünya Sağlık Toplantısı sonrası 1980 yılında bir çalışma yayınlamış ve bu çalışmada engellilikle ilgili temel kavramlar üç başlık altında incelenmiştir (WHO, 1980):

  • Özürlülük (Impairment): Özürlülük; psikolojik, fizyolojik ya da anatomik yapıdaki ya da fonksiyonlardaki eksiklik ya da anormallik durumunu ifade eder (WHO, 1980, s. 47).
  • Engellilik (Disability): Engellilik, gerçekleştirilmesi normal sayılan bir faaliyeti uygulayabilmede kısıtlılık ya da eksiklik durumunu ifade eder ve sahip olunan özrün bir sonucu olarak ortaya çıkar. (WHO, 1980, s. 143).
  • Sakatlık (Handicap): Sakatlık, yetersizliğin ya da özürlülüğün bir sonucu olarak söz konusu bireyin (yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak) normal kabul edilen bir görevi yerine getirmesini kısıtlayan ya da engelleyen dezavantaj durumudur. (WHO, 1980, s. 183).

Dünya Sağlık Örgütü’nün 1980 yıllarında yapmış olduğu bu sınıflandırma engelliliği medikal model temelinde değerlendiren bir sınıflamadır. Medikal model engelliliğe sosyal yönlerdeki problemleri göz ardı ederek bakar ve daha çok fiziksel sağlık problemleri üzerine odaklanır (Darcy ve Buhalis, 2011, s. 24-25). Dünya Sağlık Örgütü’nün 1980 yılındaki engellilik sınıflandırmaları aslında engellilikle ilgili belirli sınırların çizilmesi ve engelliğin kapsamının belirlenebilmesi için başlangıç noktası olmuştur. Ancak, 1980’de Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu nitelendirme engelliliği bireysel bir problem olarak ele almakta ve daha çok fiziksel sağlık problemleri üzerine odaklanmaktadır.

Medikal modelde odaklanıldığı üzere sağlıklı olma durumu yalnızca fiziksel sağlığı değil, ayrıca duygusal rahatlığı, sosyal uyuşmayı da içeren çok yönlü bir olgudur (Stokols, 2000, s. 136). Bu açıdan daha çok fiziksel sağlık problemlerine odaklanan medikal modelin aksine sosyal model engelliliği; engelli bireylerin sosyal faaliyetlere katılımını sınırlayan, onları ötekileştiren, bunaltan, sosyal olarak kurgulanmış kısıtlayıcı çevre faktörleri ve bir takım düşmanca davranışların ürünü olarak yorumlar (Darcy ve Buhalis, 2011, s. 27). Sosyal model bireyin özrünü inkâr etmez ancak engelliliğin; başlıca sosyal aktivitelere katılımda bireylerin özründen dolayı ayrım yapılmasına ve bireylerin dışlanmasına sebep olan sosyal olarak kurgulanmış bariyerlerin bir ürünü olduğunu şiddetle vurgular (Darcy, 2002, s. 63). Burada sosyal modelin altını çizdiği nokta; bireyin sahip olduğu herhangi bir özrün, toplumun organize oluş şeklinden dolayı engele dönüştüğüdür (Darcy ve Buhalis, 2011, s. 27).

Sosyal modelin bakış açısı temelinde engellilik tanımları da yeniden şekillenmiştir. Sosyal modelin yapmış olduğu vurgudan hareketle engellilik, kişinin sahip olduğu kısıtlılıktan dolayı, toplumun yapısına uyum sağlayamamasından ortaya çıkan karmaşık sosyal ilişkiler seti olarak da ifade edilebilir (Darcy, 2003 s. 9). Bu açıdan engellilik sadece bir sağlık problemi olmayıp bir bireyin vücut özellikleriyle o bireyin içinde yaşadığı toplumun etkileşiminin yansımasıdır (WHO, 2014). Bu bağlamda engelli bireylerin karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelebilmek ve turizm faaliyetlerine katılımlarını sağlayabilmek için öncelikle çevresel ve sosyal bariyerlerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak müdahalelerin gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır (WHO, 2014). Ancak turizm faaliyetlerine katılımın önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çabalar ile engelsiz turizm kavramı doğabilecek ve engelli bireylerin turizm hareketlerine katılmaları teşvik edilebilecektir.

ENGELSİZ TURİZM KAVRAMI

Engelsiz turizm; hareket, görme, işitme, zihinsel vb. kısıtlılığa sahip bireylerin, evrensel olarak tasarlanmış turizm mallarını, hizmetlerini ve turistik ortamları kullanımları boyunca bağımsız bir şekilde ve eşitlik çerçevesinde hizmet alabilmeleri olarak tanımlanmaktadır (Darcy ve Dickson, 2009, s. 34). Engelsiz turizm kavramı, engelli bireylerin mevcut engellerinin yanı sıra dışsal unsurların da yeni birer engel unsuru olmamasını, aksine teşvik edici olabilmesini, böylece engelli bireylerin kısıtlı yetenekleri ile beklentilerinin arasındaki mesafenin asgariye indirilerek, engelli bireylerin turizme katılımının sağlanabilmesini ifade eder. Bu bakımdan, engelli olsun ya da olmasın, seyahat etme tutkusunun her bireyde var olduğu ve seyahat etme özgürlüğünün her bireyin hakkı olduğu unutulmamalıdır (Yau, vd., 2004, s. 946-947).

Engelli bireylerin de diğer bireyler gibi seyahat edebilmeleri ve turizm faaliyetlerine katılabilmeleri en doğal hakları olmasına karşın, engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımının oldukça sınırlı olduğu bilinmektedir. Engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımını sınırlayan faktörler Tablo 1’de özetlendiği gibi içsel ve dışsal faktörler olarak ele alınabilir. Bunlardan içsel faktörler, bireyin turizm faaliyetlerinde etkin olabilmesi için üstesinden gelmesi gereken ilk engellerdir; bilgi eksikliği, sağlığa bağlı durumlar, sosyalleşme isteksizliği/problemi, ekonomik durum gibi (McKercher, vd., 2003, s. 467). Engelli bireyler, turizm faaliyetlerine katılımı zorlaştıran içsel faktörlerin üstesinden gelseler de, seyahati kısıtlayan, seçenekleri sınırlayan ve memnuniyeti azaltan dışsal bir takım engellerle karşılaşmak durumunda kalabilirler. Bu engellere; ulaştırmada yaşanan zorluklar, iletişim sıkıntıları, turizm işletmelerinin fiziksel çevre koşullarının çoğunlukla engellileri gözeterek düzenlenmemiş oluşu, turizm işletmelerinde engelli bireylerle iletişim kurma ve onların özel ihtiyaçlarına yanıt verebilecek kalifiye eleman eksikliği örnek verilebilir (McKercher, vd., 2003, s. 467-468).

Screen Shot 2015-08-12 at 21.41.17

Engelli bireylerin karşılaştıkları engellerin azaltılmasına yönelik uygulamalar ve yasal düzenlemeler, çoğunlukla ihmal edilmiş olsa da, özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede giderek artan önem ve ilgi kazanmaktadır. Türkiye’de de 6 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe giren 24101 sayılı Turizm Tesisleri Yönetmeliği’nin 18. maddesinde “Toplam kapasitesi 80 oda ve üzerinde olan konaklama tesisleri ile eğlence merkezleri, günübirlik tesisler ve temalı parklarda, müşteriler tarafından kullanılan tüm genel mahaller ile açık alanların bedensel engelli müşteriler tarafından da kullanılabilmesini sağlayıcı fiziki düzenlemeler yapılır. Bu düzenlemeler, özel işaretlerle belirtilir.” ifadesi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, “Tesis başına en az bir oda olmak üzere, oda sayısının %1‘i oranındaki yatak odası ve banyosu, bedensel engellilerin kullanımına uygun olarak inşa ve tefriş edilir.” ifadesi de aynı maddenin devamında yer almaktadır (Resmi Gazete, 2005). Ancak odak noktası belirtilen maddedeki gibi sadece bedensel engelliler olmamalı, yapılan düzenlemeler tüm engel gruplarındaki bireyleri kapsamalıdır (Berthold, 2005).

Engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik çabalar giderek artsa da bu çabaların yeterliliği ve kapsamı tartışılabilmektedir. Konaklama işletmeleri de engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımını arttırmaya yönelik çabalar içine girmiştir. Ancak yapılan düzenlemeler yetersiz kalabilmekte, sürdürülebilirlikten uzak olabilmekte ve zorunluluktan dolayı gerçekleştirilebilmektedir. Yapılan düzenlemeler yeterli olsa dahi bu düzenlemelerle ilgili bilgilerin ulaşılabilirliği eksik olduğunda gerçekleştirilen faaliyetler amaçtan uzak kalabilmektedir. Hatta içsel ve dışsal faktörlerdeki diğer noktaların üstesinden gelinse bile özellikle dışsal kaynaklı sorunların ortadan kaldırılmasıyla ya da azaltılmasıyla ilgili bilginin engelli potansiyel turistlere ulaştırılabilmesi sağlanmalıdır. Bu bakımdan günümüzde en sık kullanılan bilgi kaynaklarından olan internetin etkili ve doğru kullanılması, zaten bir takım fiziksel kısıtlıklara sahip olan bireylerin önüne yeni engellerin çıkarılmaması açısından önemlidir.

BİLGİ KISITI

Engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımının temelinde, fiziksel çevre düzenlemeleri ve tutumlar kadar, bilgiye erişebilmek ve bilgiyi kullanabilmek de yer almaktadır (Eichhorn vd., 2008, s. 190). Seyahat planlamasına edinilen bilgiler yön vermektedir. Bu bağlamda, turistik faaliyetler ve olanaklar hakkındaki bilginin kısıtlı oluşu veya diğer bir ifadeyle doğru ve güvenilir bilgiye erişememe durumu, seyahat tercihini etkileyebilmekte ya da seyahat yapma isteğini azaltabilmektedir (Darcy, 2003, s. 78). Bu bakımdan engelli bireylere güvenilebilir ve doğru bilginin sağlanması son derece önemlidir. Engelli bireyler seyahat öncesi planlarını, seyahat süresince ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılanıp karşılanmayacağına göre çok dikkatli bir şekilde yapmalıdırlar. Bu bakımdan, gidilecek yere ulaşma, gidilecek bölgeyi gezme ve ikamet edilen bölgeye dönme sürecinde detaylı bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Turizmle ilgili mal ve hizmetlerin planlaması ve pazarlaması yalnızca destinasyonla sınırlı olmadığından, seyahat süreciyle ilgili detaylı bilginin tüm potansiyel misafirlerle doğru ve tatmin edici şekilde paylaşılması pazarlama faaliyetlerinin başarısı için de gereklidir (Eichhorn ve Buhalis, 2011, s. 56). Çünkü engelli bireylere yönelik gerekli fiziksel çevre düzenlemeleri yapılsa ve çalışanlara bu konuda eğitimler verilmiş olsa bile, bu faaliyetlerle ilgili bilginin gerekli kişilere ulaştırılamaması yapılan yatırımları anlamsızlaştırmaktadır.

Bilgi edinmede elektronik kaynakların önemi giderek artmaktadır. Bu bakımdan engelli bireylere yönelik düzenlemelerin yapılması ve bunların elektronik ortamlarda doğru şekilde duyurulması, engelli bireylerin seyahat kararlarını, seyahat planlamalarını ve rezervasyon süreçlerini etkileyebilmektedir. Bu açıdan özellikle elektronik kaynaklarda yer alan bilgilerin eksiksiz bir şekilde verilmesi gerekmektedir. Darcy (1998), çalışmasında bilginin kısıtlanmasını etkileyebilecek faktörleri şu başlıklar altında sıralamıştır: Bilginin uygunluğu, bilginin doğruluğu, detaylı bilginin sunulması ve bilginin sunulma şekli. Bu faktörlerin engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımını ve dolayısıyla alınan hizmetten memnuniyetini olumlu etkileyecek yönde uyarlanması gerekmektedir.

Engelli bireylerin seyahat planlamalarını yaparken yararlanabilecekleri önemli kaynakların başında seyahat acenteleri ve internetin geldiği söylenebilir. Ancak engellilerin seyahat acenteleri ile ilişkilerini inceleyen araştırmalar, engelli bireylerin seyahat acentelerinden yeterince yararlanamadıklarını ve turizm faaliyetlerine katılabilmek için engelli bireylerce ihtiyaç duyulan bilginin çoğunlukla tutarsız ya da eksik sunulduğunu göstermektedir (Capella ve Greco, 1987; Burnett, 1996; Darcy, 2003). Oysa turizm faaliyetlerine katılmak isteyen engellilerin ihtiyaçlarının karşılanmasında doğru ve güvenilir bilgi, engelli bireylerin doğru kararlar verebilmesi için gereklidir. Bununla birlikte internet ise, çok yönlü ve güncel bilgi sunması açısından önemli bir fırsattır ancak çoğunlukla, internet sitelerinin engel gruplarındaki bireylerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlanmayışı ya da engellilere yönelik sunulan olanaklara bu alanlarda yeterince yer verilmeyişi dijital olanaklardan yararlanabilmenin önüne geçebilmektedir.

Engelli bireylerin seyahatlerini planlarken yararlandıkları bilgi kaynakları pek çok araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmalardan birinde Capello ve Greco (1987), engelli bireyler için en önemli bilgi kaynaklarının aile, arkadaşlar ve ağızdan ağza iletişim olduğunu, seyahat acentelerinin ise o derece önemli görülmediğini vurgulamıştır. Bir diğer çalışmada Williams ve diğerleri (2007); Avustralya, İngiltere ve Amerika’daki otellerin internet sitelerinin engelli bireylerin ihtiyaçları ve beklentilerine yönelik tasarlanıp tasarlanmadığını araştırmış ve sonuçları hayal kırıcı bulduklarını vurgulamışlardır. Buna göre söz konusu ülkelerdeki otel internet sitelerinin Avustralya’da %8’i, İngiltere’de %20’si ve Amerika’da %6’sı engelli bireylerin asgari bilgi gereksinimini karşılamaktadır. Bir diğer çalışmada Lee ve diğerleri (2012) engelli bireylerin seyahat kararıyla ilgili bilgiyi edinmede en çok aile/arkadaşlar/akrabalara, diğer engelli insanlara ve sonrasında ise internete yöneldiklerini belirtmiştir. Bu araştırma sonuçlarında dijital alanlarda gerekli düzenlemelerin yapılmayışının ve dijital anlamda engelli bireylerin ihtiyaç duyabilecekleri bilgilere yer verilmeyişinin etkili olduğu söylenebilir.

YÖNTEM

Araştırma’da Antalya, İstanbul ve Muğla illerinde bulunan, 4 ve 5 yıldızlı otellerin internet sitelerinin içerik analizi yoluyla, engellilerin ihtiyaçlarına yönelik bilgiye yer verme durumları incelenmiş ve belirlenen değerlendirme ölçütleriyle yeterlilik düzeylerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Antalya, İstanbul ve Muğla illerinin seçilmesinin sebebi söz konusu illerin en çok turist ağırlayan iller sırasında ilk üç sırada yer almasıdır (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2013). Turist sayısının fazlalığına paralel olarak bu illerde bulunan otellerin daha çok engelli turisti misafir edebilmek adına elektronik ortamları etkin bir şekilde kullanabilecekleri varsayımıdır. Konaklama işletmesi türü olarak 4 ve 5 yıldızlı otellerin ve tatil köylerinin seçilmesinin nedeni ise, zorlu rekabet şartlarına uyum sağlama noktasında bu işletmelerin diğer kategorilerdeki işletmelere kıyasla bilgi iletişim teknolojilerinden daha yoğun yararlandığının düşünülmesidir. Bu bakımdan araştırmanın zaman ve yer kavramları belirlenmiş olan kuramsal nüfusunu (Erdoğan, 2003, s. 167), 2014 yılının Şubat ve Mayıs aylarında Antalya ilinde faaliyet gösteren toplam 459 adet, İstanbul ilinde faaliyet gösteren 269 adet ve Muğla ilinde faaliyet gösteren 135 adet 4 ve 5 yıldızlı otel oluşturmaktadır. Bu kapsamda erişilebilir araştırma nüfusu ise, Antalya, İstanbul ve Muğla’daki İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerinden elde edilen turizm işletme belgeli konaklama tesisleri 2014 yılı listesine göre, her 4 ve 5 yıldızlı otelin seçilmesiyle oluşan toplam 863 otel internet sitesidir.

Veri toplama aşamasında söz konusu otellerin tamamının resmi internet sitesine ulaşılmaya çalışılmış ancak bazı otellerin resmi internet sitesinin olmayışından, bazı otellerin internet sitelerinin ise yapım aşamasında olduğundan söz konusu sitelere ulaşılamamıştır. Bu bakımdan, resmi internet sitesine ulaşılabilen otel sayısı Antalya için 419, İstanbul için 247 ve Muğla için 118 olmak üzere toplamda 784 oteldir. Araştırmanın amacına uygun olan içerik analizinin sistematik bir şekilde yapılabilmesi için otellerin internet sayfalarında aranacak kriterleri gösteren bir değerlendirme formu hazırlanmış, formun hazırlanmasında Williams ve diğerlerinin (2007) oluşturduğu değerlendirme formu alınarak araştırmanın konusuna uyarlanmıştır. Uygun olduğu düşünülen ifadeler aracılığıyla söz konusu illerdeki otellerin internet siteleri tek tek incelenerek içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Değerlendirmede her otel için ayrı bir form kullanılmış ve formda yer alan ölçütler “var” ya da “yok” olarak işaretlenmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin analizi SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 17.0.1 programı aracılığıyla yapılmıştır.

BULGULAR

Araştırmada tüm engel gruplarına ve farklı engel gruplarına yönelik internet sitesinde yer verilen bilgiler ayrı ayrı incelenmiştir. Araştırmada ilk olarak otellerin resmi sitelerinde tüm engelli potansiyel turistlere yönelik sunulan genel bilgiler incelenmiştir. Bu incelemeye yönelik sonuçlara Tablo 2’de yer verilmiştir.

Screen Shot 2015-08-12 at 21.49.54

Tablo 2’de görüldüğü üzere Antalya, İstanbul ve Muğla’daki 4 ve 5 yıldızlı otellerin ortalama %38’i internet sitesinde engelli odası bulunduğu bilgisine yer vermiştir. 24101 sayılı Turizm Tesisleri Yönetmeliği’nin 18. maddesinde “Tesis başına en az bir oda olmak üzere, oda sayısının %1‘i oranındaki yatak odası ve banyosu, bedensel engellilerin kullanımına uygun olarak inşa ve tefriş edilir” ifadesi gereği engelli odası bulundurma yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak söz konusu otellerde engelli odası bulunsa bile bu bilgiye elektronik ortamda çoğunlukla (%62) yer vermedikleri görülmektedir. Engelli bireyler söz konusu yasadan haberdar olmayabilir ve otellerin internet sitesinden bilgi almak istediklerinde hayal kırıklığıyla karşılaşabilir ve tatil kararını değiştirebilir ya da tatil kararından vazgeçebilirler. Bunun haricindeki maddelerde de engelli bireylerin ihtiyacı olan bilgiye, söz konusu faaliyetler gerçekleştirilse bile, internet sitesinde nadiren yer verildiği görülmektedir.

Screen Shot 2015-08-12 at 21.51.46

Engelli bireyler farklı engel gruplarında yer alabilir. Bu bakımdan her engel grubu gözetilerek bilgilendirmelere yer verilmesi önem taşımaktadır. Analiz sonucunda özellikle görme engelli bireyler için ihtiyaç duyulan bilgilere oldukça sınırlı yer verildiği görülmektedir. Görme engelli bireyin internet ortamında bilgi aramasının zorluğu söz konusu olabilir ancak görme engelinin her zaman tüm görüş kabiliyetinin yitirilmesi anlamına gelmediği, teknolojik gelişmeler ile bu zorlukların aşılabildiği, ya da görme engelli bireyin refakatçisinin bu sitelerde bilgi arayabileceği unutulmamalıdır.

Screen Shot 2015-08-12 at 21.54.42

Tablo 4’te, otellerin internet sitelerinde hareket kısıtlılığı bulunan turistler için gerekli olan bilgiye, diğer engel gruplarına kıyasla daha çok yer verdiği görülmektedir. Bu da “engelli” denildiğinde akla bedensel engelin geldiğini ya da bedensel engelin diğer engel gruplarına kıyasla öncelikli görüldüğünü akla getirebilmektedir. Ancak bu durumda bile internet sitelerinde yer verilen bilginin, hareket kısıtlılığı bulunan bireyin ihtiyaçlarını karşılayabileceğini söylemek güçtür.

Screen Shot 2015-08-12 at 21.55.49

Tablo 5’te yer alan sonuçlarda ise, işitme engeli bulunan bireylerin ihtiyaçlarının elektronik ortamlarda neredeyse görmezden gelindiği ve işitme zorluğu çeken bir turistin ihtiyaç duyabileceği bilgilerin son derece sınırlı olduğu söylenebilir.

SONUÇ VE TARTIŞMA

Engelli bireylerin tüm faaliyetlerden eşit bir şekilde yararlanabilmeleri ve bu faaliyetlere katılabilmeleri çağdaş toplum olabilmenin önemli bir göstergesidir. Bu bakımdan turizm faaliyetlerine katılım gereksinimi ve hakkı açısından, engelli bireyler diğer bireylerden farksızdır. Engelli bireylerin eylemlerini sınırlayan kısıtlarının haricinde toplumun organize oluş şeklinden kaynaklanan sosyal bariyerler de engelli bireylere ilave sorunlar oluşturabilmektedir (Mihaela, vd., 2011, s. 202-203). Bu engeller çeşitlilik göstermekle birlikte bilgiye erişebilme hakkı bunlardan yalnızca biridir. Ancak seyahat kararı vermede bilginin rolü düşünüldüğünde, yapılan düzenlemelerin duyurulamaması söz konusu düzenlemelerin sonuçsuz kalmasına sebep olabilmektedir.

Teknolojik gelişmelerin ve elektronik olanakların giderek arttığı düşünüldüğünde, bu gelişmelerin etkisiyle bilgi edinme seçeneklerinin gitgide elektronikleştiği söylenebilir. Bu bakımdan söz konusu ortamlarda engelli bireylere yönelik düzenlemelerin yapılması ve engelli bireyler için yapılan fiziksel çevre düzenlemeleri veya benzeri düzenlemelerin elektronik ortamlarda doğru şekilde duyurulması, engelli bireylerin seyahat kararlarını, seyahat planlamalarını ve rezervasyon süreçlerini etkilemektedir. Bu açıdan, özellikle elektronik kaynaklarda bilgi eksikliğine neden olabilecek noktaların doğru değerlendirilmesi ve bu noktalarda düzenlemelere gidilmesi önemlidir. Seyahat planlamasında bilginin rolünün kritik olduğu ve engelli bireylerin detaylı bilgiye ihtiyaç duyabileceği göz önünde bulundurulmalıdır (Darcy, 2003, s. 78-79).

Engelli bireylerin turizm faaliyetlerine katılımı gelişmiş ülkelerin birçoğunda teşvik edilmekte ve engelli bireylerin toplumun bir parçası olduklarını unutmamaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde ise engelli bireylerin turizme faaliyetlerine katılımlarına yönelik bazı düzenlemeler

yapılmakla birlikte hala pek çok eksik göze çarpmaktadır (Zengin ve Eryılmaz, 2013, s.68). Konaklama işletmeleri de benzer şekilde belirli düzenlemeler gerçekleştirseler de bu düzenlemelerin yetersizliği yapılan çalışmalarda vurgulanmaktadır (Darcy, 2007; Christofle ve Massiera, 2009; Bisschoff ve Breedt, 2012). Özellikle yapılan düzenlemelere yönelik bilgi paylaşımının yapılabileceği alanların başında gelen elektronik kaynakların etkili kullanılmayışı ve engelli bireylerin ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi katlanılan çabaları etkisizleştirmektedir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Antalya, İstanbul ve Muğla’da faaliyet gösteren 4 ve 5 yıldızlı otellerin internet sitelerinde tüm engelli turistler için sunulan genel bilginin son derece yetersiz olduğu görülmektedir. “Tüm Engelliler İçin Genel Bilgi” başlığında, engelli odasının varlığıyla ilgili bilgi (İstanbul (%38,1), Antalya (%38), (Muğla (%37,3)) ve engelli park alanı durumuyla ilgili bilgi (Antalya (%13,6), Muğla (%7,6), İstanbul (%6,1)) ifadelerinde engelli bireylere yönelik en yoğun bilginin sunulduğu görülmektedir. Ancak bu ifadelerde bile söz konusu otellerin internet sitelerinin oldukça sınırlı bilgi sundukları anlaşılmaktadır. Otelden bağlantı noktalarına transferle; tren istasyonu, havaalanı, otogar vb.de karşılamayla; turistik alanlara ve turistik alanlardan otele transferle; ulaşılabilir eğlence faaliyetleriyle; normal koşullarda veya acil durumlarda engellilere yardımcı olacak uzman personelin varlığıyla ve engelliler için antrenman olanaklarıyla ilgili bilgilere son derece sınırlı yer verilmiştir. Oysa bu ve benzeri bilgiler normal kabul edilen turistler için sunulabilmektedir. Engelli bireyler ve onların özel ihtiyaçları ise arka planda kalmaktadır.

Araştırma sonuçlarında ulaşılan bir diğer önemli nokta farklı engel gruplarının varlığının gözetilmediği ve farklı engel gruplarındaki bireylerin farklı ihtiyaçları olabileceğinin düşünülmediğidir. Buna göre hareket kısıtlılığı bulunan bireylerin ihtiyaçlarına yönelik bilgiye nispeten daha fazla yer verilirken, görme veya işitme engeli bulunan turistlerin ihtiyaçlarına yönelik bilgilere çok daha az yer verildiği görülmektedir. Özellikle görme engelli bireylerin internet sitelerini kullanabileceği pek düşünülmese de gerek teknolojik gelişmeler aracılığıyla gerekse söz konusu kişilerin yakınları vasıtasıyla görme engelli bireyler otellerin internet sitelerinden yararlanmak isteyebilir. Bu bakımdan teknolojik gelişmelerin takip edilmesi, buna göre internet sitelerinde düzenlemeler gerçekleştirilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra oteller internet sitelerinde paylaşılan içeriği engellilerin kendileri yanı sıra, engelli bireylerin çevresini hedef alarak yapmalıdır. Bununla birlikte Antalya, İstanbul ve Muğla illerindeki otellerin resmi internet sitelerinde sundukları bilgilerin oranları genel çerçevede benzerlik gösterse de, bazı noktalarda değişimler gözlemlenebilmektedir. Ancak değişmeyen durum engelli bireylerin ihtiyaçlarına yönelik internet sitelerinde yer verilen bilginin son derece sınırlı oluşudur.

Engelli bireylerin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çabalar eksik kaldıkça, engelli bireylerin turizm hareketlerine katılmalarının tam olarak sağlanması mümkün olmayacaktır (Zengin ve Eryılmaz, 2013, s. 68). Turizm sektöründe potansiyel bir pazar olan engelli bireylerin, ihtiyaç ve beklentilerinin anlaşılması, bu ihtiyaç ve beklentilere uygun ulaşım, tesis ve hizmet sunumu olanaklarının oluşturulması ve duyurulması, engellilerin turizm faaliyetlerine katılımlarını artırabilir. Ulaşılabilir turizmdeki pazar payı ülkelerin göz ardı edemeyeceği kadar büyüktür ve ancak bu noktalardaki çabalar sonucunda bu pazarda önemli bir başarı elde edilmesi söz konusu olabilir (Tütüncü ve Aydın, 2013, s. 261). Bunların da ötesinde engelli bireylere yönelik geliştirilecek her faaliyet bir insanlık gereğidir ve engel sahibi olmadığı varsayılan bireylerin de potansiyel engelli konumunda olduğu unutulmamalıdır.

KAYNAKÇA

Arıcı, S. (2010). Bedensel engellilerin turizm sektöründen beklentilerinin tespitine yönelik bir araştırma (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara.

Artar, Y. ve Karabacakoğlu, Ç. (2003). Türkiye’de özürlüler turizminin geliştirilmesine yönelik olarak konaklama tesislerindeki altyapı olanaklarının araştırılması – özürlülerin toplumsal gelişimine yönelik proje. Dünya Engelliler Vakfı. Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi.

Berthold, V. (2005). Barrier-free tourism for all:the need for know-how. In Olga Strietska-Ilina ve Manfred Tessaring (Ed.), Trends and skill needs in tourism. Luxembourg: Office for Official Publications of the European Communities.

Bisschoff, C. A. ve Breedt, T. F. (2012). The need for disabled friendly accommodation in South Africa. African Journal of Business Management, 6(41), 10534-10541.

Burnett, J. J. (1996). What services marketers need to know about the mobility- disabled consumer. The Journal of Services Marketing, 10(3), 3-20.

Capella, L. M. ve Greco, A. J. (1987). Information sources of elderly for vacation decisions. Annals of Christofle, S. ve Massiera, B. (2009). Tourist facilities for disabled people on the French Riviera: A strategic model of the controversial plans to develop the seafront areas. Journal of Coastal

Darcy, S. (1998). Anxiety to access: Tourism patterns and experiences of New South Wales people with a physical disability. Sydney: Tourism New South Wales.

Darcy, S. (2002). Marginalised participation: Physical disability, high support needs and tourism. Journal of Hospitality and Tourism Management, 9(1), 61–72.

Darcy, S. (2003). The social relations of tourism for people with impairments in Australia – An analysis of government tourism authorities and accommodation sector practice and discourses (Unpublished doctoral dissertation ), University of Technology, Sidney, Australia.

Darcy, S. (2007). A methodology for testing accessible accommodation information provision formats. Tourism – Past Achievements, Future Challenges CAUTHE 2007 Conference, Sidney, Australia,

Darcy, S. ve Buhalis, D. (2011). Conceptualising disability. In Simon Darcy ve Dimitrios Buhalis (Ed.), Accessible tourism – Concepts and issues. ABD: Channel View Publishing.

Darcy, S. ve Dickson, T. (2009). A whole-of-life approach to tourism: The case for accessible tourism experiences. Journal of Hospitality and Tourism Management, 16(1), 32-44.

Drews, W. (2008). A Web 2.0 Tourism Information System for Accessible Tourism.. Proceedings of the International Conference in Innsbruck, Austria, 164-174.

Eichhorn, V.; Miller, G.; Michopoulou, E. ve Buhalis, D. (2008). Enabling access to tourism through information schemes?. Annals of Tourism Research, 35(1), 189-210.

Eichhorn, V. ve Buhalis, D. (2011). Accessibility: A key object for the tourism industry. In Simon Darcy ve Dimitrios Buhalis (Ed.), Accessible tourism – Concepts and issues. ABD: Channel View Publishing.

Erdoğan, İ. (2003). Pozitivist metodoloji – Bilimsel araştırma tasarımı, istatistiksel yöntemler, analiz ve yorum. Ankara: Erk Yayınları.

Ergün, K., Topal, B. ve Çağıl, G. (2008). Arama Motorlarının Kullanımına Yönelik Bir Anket Çalışması. 1. Mühendislik ve Teknoloji Sempozyumu, Çankaya Üniversitesi, Ankara, 288- 299.

Kültür ve Turizm Bakanlığı. (2013). Sınır giriş-çıkış istatistikleri. [URL: http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,9854/sinir-giris-cikisistatistikleri.html] (Erişim 05 Mart 2013).

Lee, B. K.; Agarwal, S. ve Kim, H. J. (2012). Influences of travel constraints on the people with disabilities’ intention to travel: An application of Seligman’s helplessness theory. Tourism Management, 33(3), 569-579.

McKercher, B., Packer, T., Yau, M. K. ve Lam, P. (2003). Travel agents as facilitators or inhibitors of travel: Perceptions of people with disabilities. Tourism Management, 24(4), 465-474.

Mihaela, B. C., Andrea, N. ve Viorel, F. A. (2011). The tourism barriers of the disabled in Romania. The Annals of the University of Oradea, 20, 201-206.

Resmi Gazete (2005). Turizm Tesisleri Yönetmeliği, Sayı 24101. [URL: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2000/07/20000706.htm#4] (Erişim 7 Şubat 2014)

Stokols, D. (2000). Creating health-promotive environments – Implications for theory and research. In Margaret Schneider Jamner ve Daniel Stokols (Ed.), Promoting human wellness: New frontiers for research, practice, and policy. England, London: University of California Press.

Tütüncü, Ö. ve Aydın, İ (2013). Ulaşılabilir turizm. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 24(2), 261- 263.

WHO (1980). International classification of impairments, disabilities, and handicaps. [URL: http://whqlibdoc.who.int/publications/1980/9241541261_eng.pdf] (Erişim 4 Mart 2014).

WHO (2014). Health topics – Disabilities. [URL: http://www.who.int/topics/disabilities/en/] (Erişim 10 Mart 2014).

Williams, R., Rattray, R. ve Grimes, A. (2007). Online accessibility and information needs of disabled tourists: A three country hotel sector analysis. Journal of Electronic Commerce Research, 8(2), 157-171.

Yau, M. K., McKercher, B. ve Packer, T. L. (2004). Traveling with a disability: More than an access issue. Annals of Tourism Research, 31(4), 946-960.

Zengin, B. ve Eryılmaz, B. (2013). Bodrum destinasyonunda engelli turizm pazarının değerlendirilmesi. International Journal of Economic and Administrative Studies, 6(11), 51-73.

Bu yazıyı Gazi Üniversitesi Turizm Fakültesi Dergisinde bulabilirsiniz.

Otel İnternet Sitelerinde Engelli Bireylerin İhtiyaçlarına Yönelik Bilgilerin Varlığı Üzerine Bir Araştırma