All Posts By

engelsizseyyah

Engelliler için Beypazarı

By Yurt İçi Seyahatler

Ankara’nın ilçesi Beypazarı, Ankara’nın 98 kilometre batısında yer alır. İstanbula 320 km uzaklıktadır. Bir Ankara – İstanbul yolculuğunda yolumuzu biraz uzatarak bu şirin ilçeye uğrdık ve 2-3 saat gezdik, alışveriş yaptıkve yerel ve doğal yemekleri ile karnımızıdoyurduk.Bilinen ilk adı “kaya doruğu ülkesi” anlamına gelen Lagania olan Beypazarı, konakları ile meşhur. İlk bakışta Safranbolu benzeri evler.

Beypazarı’nın kültürel mirasının en önemli ögelerinden biri ve en önemlisi Beypazarı evleri., Cumbalı veya Guşganalı olan iki ya da üç katlı ahşap yapılar. Bu evler zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içine ahşap veya kerpiç dolgu sistemi kullanılarak inşa edilmiş. Üstleri ise kiremit çatı ile örtülüdür. Evlerin tavan arasındaki bölümünün çatıdan yükselerek çıkmasına “Guşgona” deniyormuş.Evlerin üst katlarında işlemeden (yarım) bırakılan bölüme “çantı” deniyor. Geleneğe göre Beypazarılılar; dünyada daha yapacak bir şeylerinin kaldığını vurgulamak için bu bölümü işlemeden bırakırlarmış. Restorasyon çalışmalarının başlaması ile evlerin bu kısımları da restore edilmiştir.Kapı, Beypazarı evinde önemli bir öğe. Ailenin kültürel ve sosyal kimliğini belirler. Tokmaklar da aynı şekilde içeride yaşayanların sosyal durumunu, statüsünü simgeliyor. Tokmağın sesine göre gelen kişinin erkek, bayan olduğuna karar verilir, halkalar birbirine bağlanmışsa evde kimsenin olmadığı anlaşılırmış Osmanlı döneminden kalan 200 yıllık tarihe sahip olan 3500 civarındaki Beypazarı evleri 2000’li yılların başında başlatılan restorasyon hamlesiyle kent dokusu korunarak gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmış.

Aracımızı uygun bir yere park ettikten sonra yukarıdan aşağıya doğru İlçenin ana caddesini ve ara sokaklarını tekerlekli sandalye ile rahat şekilde dolaştık.Sokaklar parke ama düzenli ve dolgulu olarak döşendiğinden fazla sorun yaşamadık.

Etrafta engelli tuvaleti görmedik. Kısa süreli bir gezi olduğundan dazla ihtiyaç duymadık. Yollardaki benzin istasyonlarında Opet’in başlattığı engelli tuvaleti uygulamasına yavaş yavaş diğer markalarında (bilmiyorum bir mecburiyet mi konuldu) katılmasıyla bu konu artık sorun olmaktan çıktı diyebiliriz.

Neyse biz gezimize devam edelim. Cadde boyunca yaptığımız gezide yöresel ürünlerden aldık.Yani şehrin ekonomisine katkıda bulunduk.

Genelde yöresel yemeklerin bulunduğu şirin bir lokantada yemeğimizi yedik.

Günübirlik gidilebilecek ve gezilebilecek bir yer.Vakit nedeniyle detaylı gezemedik ama ilçenin gezilebilecek başka yerleri varmış. Gidin ve vaktiniz yettiğince gezini alışveriş yapın.

Engelliler için İstanbul Akvaryum

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul Akvaryum; Dünya denizlerinde yaşayan balık türlerinin içinde bulunduğu, kendi türündeki akvaryumlarla kıyaslandığında; gezi güzergahı, temalandırma, interaktiflik, yağmur ormanı ve yeni nesil teknolojisiyle dünyanın en yenisi olduğu söyleniyor. Şu an nufusu 17.000.
Coğrafi bir rotayı takip ederek Karadeniz’den Pasifik’e uzanan toplam 17 tema ve 1 adet yağmur ormanından oluşan güzergahta yolculuk yapıyorsunuz.Alanların temalandırılmasında o alanın kültürel, coğrafi, tarihsel ve mimari özellikleri, buna uygun dekoratif unsurlar, interaktif oyunlar, filmler ve alan hakkında detaylı bilgilerin verildiği görsel grafikler yer alıyor. Alanların, ses ve ışıklandırma sistemleri de bu temalandırmaya uygun olarak düzenlenmiş.

Otoparkta engelli araçlar için yer ayrılmışsa da tüm otoparklardaki sorun burada da bulunmakta yani otopark korunmadığından diğer araçların park etmesi sonucu yer bulmakta sorun yaşanmaktadır. Akvaryum gezi için tekerlekli sandalyeye uygundur. Rahatça gezebilirsiniz. Belli oranda (Yaklaşık % 40)indirim yapılmaktadır. Amazon ormanında gezebiliyorsunuz ama köpekbalıkları ile dalış yapabilirimsiniz bilmem. Ben denemedim. Ama engelli olarak belli bir eğitim ile dalış yapmanız mümkün. Zira sitesinde engel bir durum yok. Sadece 14 yaş ve sağlık raporu isteniyor. Deneyen olduysa veya olursa haber versin. 30 dakikalık dalış aktivitesi sonrası dalış yapanlara İstanbul Akvaryum dalış sertifikası da veriliyor.
Akvaryum içindeki mağazadan alışveriş yapabilirsiniz.

Engelliler için İstanbul Sapphire Terası

By Kısa Kısa İstanbul

Bina, günümüzde Türkiye’de yer alan en yüksek bina ünvanını taşımaktadır. Binanın yüksekliği tam olarak 236 metredir.İstanbul Sapphire binası Avrupa’da ki Shard Long Bridge adlı binadan sonra en yüksek 2. binadır. Binanın toplamda 10 katı zeminin altında yer almak üzere 66 kat mevcuttur. Binanın üst kısmında yer alan seyir terasından şehrin büyük çoğunluğunu görme imkanınız bulunmaktadır. İstanbul’u havadan izleme şansını yakalayabilirsiniz. Seyir terasının giriş ücretleri ise iki parça halindedir.

Seyir terasında yer alan gözlem aletlerinin farklı bir ücreti bulunmaktadır. Ücretler 15 TL ile 23 TL. arasında değişmektedir. Sadece İstanbul manzarası ile ilgilenen öğrenci, öğretmen ve 65 yaş üzeri bireyler 15 TL olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda öğrenci, öğretmen ve 65 yaş üstü bireyler 23 TL ödeyerek hem İstanbul manzarası hem de teras bölgesinde yer alan aletleri kullanma hakkına sahip olmaktadırlar.Diğer bireyler ise sadece İstanbul manzarası için 23 TL, hem aletler hem de manzara için ise 28 TL ödemelidirler. Engelliler için belli oranda indirim var. Gökdelende bulunan AVM de engelli tuvaleti bulunmaktadır

Seyir terası tek.sandalyeye uygun. İstanbul’u seyretmek için uygun bir yer. Asansörle rahatça seyir terasına ulaşabilirsiniz. 

Gökdelenden çektiğim resimlerin bazıları aşağıdadır.

Engelliler için Eskişehir

By Yurt İçi Seyahatler

Kısa bir süre kaldığım şehirde sizlere çok genel bilgiler verebilirim. Şehrin önemli  yerlerinin bulunduğu ve oldukça hareketli olan Porsuk nehri kenarında park yeri bulmak zordu. Bu nedenle uygun ama resmi bir binanın önünde  park etmek zorunda kaldık.Ancak çevredeki resmi görevliler engelli olduğumu görünce anlayışlı davrandılar. Nehir kenarında  tekerlekli sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. Bu bölgede alt yapı genellikle uygundu. Şehre belediyecilik anlayışı ile damgasını vuran ayni zamanda üniversitede hocam olan Sayın Prof.Dr.Y.Büyükerşen sanırım bu konuda da hassasiyet göstermiş. Ancak nedense bunun daha ileri derecede olacağını düşündüğümden az biraz hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim.Nehirde tur atan Esbot’lar gördüğüm kadarı ile engelliler için uygun değildi .Ayrıca şehir içi ulaşımında belediye bir adet engelliye uygun otobüsle hizmet verdiğini belediyenin web sayfasından öğrendim. Bunun dışında engelli ulaşımına dönük faaliyet bulamadım. Şehrin önemli turizm bölgesi olan Odun pazarı semtinde uygun bir alt yapı olmadığından arabadan bile inemedim. Bu nedenle bu bölge hakkında fazla bilgi sahibi olamadım. Kısa bir süre kaldım ama daha uzun bir süre kalmamı gerektirecek engelliye uygun yerler bulabileceğim mekanların varlığı konusunda tereddütlerim oldu. Sizde ayıracağınız bir günde şehrin gezilmeye uygun yerlerini görebilirsiniz.

Engelliler için Bozcaada

By Yurt İçi Seyahatler

Özel aracınızla veya aracınızı Geyikliye park edip tekerlekli sandalye ile feribot’a binip adaya ulaşabilirsiniz. Ancak aracınızla gitmeseniz adadaki geziniz ilçe merkezi ile sınırlı kalabilir. Zira İlçenin dışında olan plajlara ulaşmak için bir araca binmek gereklidir. Dolmuş minibüslere binmek her yerde olduğu gibi burada da  mümkün değil. Taksi ile gitmek mümkün ama bunun yerine iskeleye kadar geldiğiniz aracınızı feribot’la geçirmek daha hesaplı olur. Plajlara ulaştıktan sonra plajın uzunluğu ve kumsalın genişliği nedeniyle denize girmek çok zor. Plajlarda tekerlekli sandalye için hiçbir alt yapı yok.Kalmak için Uygun tesiste bulmak çok zor ve pahalı olabilir. Gece kalmak niyeti ile gitmediğimden uygun tesis konusunda tam bir bilgi sahibi olamadım. Ama gördüğüm kadarı ile oteller butik tarzında olduğundan tekerlekli sandalyeye uygun olmadıkları dışarıdan belli oluyor. Birkaç tesiste aldığım yanıtlar beni yanıltmadı.Genede yanlış bir bilgi vermemek uğruna Booking.com sitesinden “engelli konuklara uygun” filitresi ile arama yaptım. Sadece 3 tesiste engelli konuklar için olanaklar (!) ifadesi bulabildim. Bunlarında resimlerinden edindiğim kanaat olanakların biraz zorlama ile sağlanacağı yönünde oldu. En iyisi günü birlik gidin, adayı aracınızla dolaşın,  yemek yiyin, denizi seyredin. İlçe içinde, çarşısında tekerlekli sandalye ile gezebilir, alışveriş yapabilirsiniz. Sokaklarda gezinmek parke taşları nedeniyle biraz zor olabilir.

Aracınızla rahatça adaya ulaşabilirsiniz. Ama denize girmek çok zor. Uygun tesiste bulmak zor. En iyisi günü birlik gidin, adayı aracınızla dolaşın,  yemek yiyin. Çarşısında tek.sandalye ile gezebilirsiniz.

Engelliler için Asos

By Yurt İçi Seyahatler

Araç parkının nerdeyse imkansız olduğu Assos’a  dik yokuştan araçla inebilirsiniz ama engelli plakalıda olsa aracınızı park edemezsiniz.Zira yer bulamasınız.Assos’un içinde zaten kısa olan sahil şeridini tekerlekli sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. 

Behramkale’de ise aracınızı şansınız varsa park edebilirsiniz kahvesinde oturup çay içebilirsiniz. Harabeleri gezmek mümkün değil..En tepedeki bulunan Athena Tapınağı kalıntılarının bulunduğu müzeyi  gezmek mümkün değil.Uzun bir tatil yapamayacağınız bu bölgeyi görmek için günübirlik bir gezinti yeterli olabilir. Denize girmek mümkün değil.

Sokak ağızı – Kadırga koyu

Bölgede bulunan Sokak ağzı yerleşiminde park yeri bulabilir ve kumsalı dar olan sahilinde denize girebilirsiniz.  Bazı tesislerde şartları tam olmasa da kalabilirsiniz.

Kadırga Koyu

Kadırga koyuda bölgenin güzel yerlerinden. Burada bölge düz olduğundan kalabilecek tesis bulmanız mümkün.Tam olarak ihtiyaç karşılamasa da bazı tesislerde geceleyebilirsiniz. Bu bölgedeki gezinizde gecelemek planınız varsa burayı tercih edebilirsiniz. Kumsalı geniş olduğundan ve tekerlekli sandalye için herhangi bir yardımcı araç bulunmadığından kuvvetli bir refakatçi ile denize ulaşabilirsiniz.Adatepe ve Yeşilyurt köylerinide arabanızdan inmeden gezebilirsiniz. Manzara çok güzel. Buralardaki oteller yerleşim yerinin özelliği nedeniyle  kalmanız için uygun değiller.

Engelliler için Olimpiyat Stadı – Teşekkürler Tolga Yazıcı

By Kısa Kısa İstanbul

Stat otoparkındaki engelli otopark korumasız olduğundan yer bulmak önemli sorun. Gerek park yeri sorunu ve gerekse içeri girişteki sorunlar  yetkili kurumlarla yazışmalar, görüşmeler ve Stad yetkilisi Tolga Yazıcı’nın gayretleri ile  ile giderilmiştir.Girişte engelli ve refakatçisinden ücret alınmamaktadır. Düz girişle ulaşılan tekerlekli sandalyeliler için çizgilerle yer gösterilmiştir. Ancak ön sıradaki seyirciler ayağa kalktığından tek.sandalyeliler maçı izleyememekteydi. Bu konudaki girişimlerimden aşağıda da görüldüğü gibi olumlu bir sonuç alınmıştır.Bu sonuç alınmasında Stat yetkilisi Tolga Yazıcı’nın rolü büyüktür. Keşke her yetkili bu şekilde davransa. Öncelikle bu olumsuz durumları 2011 yılında aşağıdaki yazı ile başbakanlığa ilettim

“Halkla İlişkiler DAİRE BAŞKANLIĞI06 Şubat 2011 Pazar 19:14Sayın Yetkililer;Ben tekerlekli sandalyede yaşayan bir engelli olarak İstanbul Olimpiyat stadında yaşadığım sıkıntıları size bildirmek için bu yazıyı yazıyorum. Bu yazının birer örneğini ulaşabildiğim her makama iletmek istiyorum.Tüm mevzuatı, ayırımcılığı, hani şu son değişiklikle anayasamıza giren pozitif ayırımcılığı bir yana koyuyorum. Ben sadece çektiğim sıkıntıyı 21.yy Türkiyesinde bir maç izlemek için yaşadığım sıkıntıları yazmak istiyorum. Yani bir insan olarak yaşadıklarımı yazmak istiyorum.Geçen Pazar Beşiktaş- İbb maçını izlemek istedim. Bunun için önce stadı aradım, özürlü otoparkı ve giriş işlerini öğrenmek istedim. Bizler önceden sormadan bir yere gidemeyeceğimizi çoktan öğrenmiş kişileriz. Telefona çıkan yetkili Özürlü araç otoparklarının olduğu, M kapısından da giriş yapabileceğiniz söyledi. Bende saf bir vatandaş olarak buna inanarak, oğlumu da alarak stadın yoluna düştük. O stada ilk defa  gidiyordum. Herkes gibi sıkıntılı bir yolculukla stada ulaştık. Resmen arabanın tepesine kadar çamura bulaşarak araçların park edildiği yere ulaştık. Park dolu , yetkili bulmak mümkün değil. Zor bela birisini bulduk o kimse “Özürlü parkı olmadığını bulabilirsem bir yere park etmemi söyledi. Yüzlerle araç zaten park etmiş bir damla yer yok. Neyse ki o şahıs bizi genel otoparka soktu, zira diğer araçları artık oraya almıyorlardı. Yarım saat dolaştık zor bela kenarda köşede uygun  olmasa da bir yer bulduk. Hava soğuk yağmurlu yerler balçık, ve park ettiğimiz yer stada  epey uzak. Madem geldik devam edelim dedik. Oğlum bin bir güçlükle yarım saate yakın uğraşla stadın yakınına getirdi. O da ne M kapısın bulduk ama ne mümkün kapıya yaklaşmak . Hiçbir önlem yok. İnsanların içine girsek canlı çıkarmayın bilmem. Ne polis ilgileniyor, ne staddaki görevliler. Zor bela uzun süre titreyerek bekledik bu arada maç başladı. Bu arada stadın etrafında özel bir otopark olmadığını anladım. Artık dönelim derken bir demir kapının önünde bulduk kendimizi, itiş kakış  içinde. Bu arada şunu belirteyim her kapıda özürlü girişi olsun diye kapılar yapılmış ama nedense hiçbir yetkilide oranın anahtarı yok Yalvar yakar  bekliyoruz. Açan yok. Dediğim gibi artık dönüşe geçiyoruz. Bir kapının önünde polisler içeri giriyor, hemen aralarına daldık ama o kapıdan sandalye girişi mümkün değil. Bu arada benim gibi çaresiz engelli insanlar görüyorum, bir o kapıya bir b kapıya koşan 0 derece soğukta.Neyse bir polis yandaki payı açmasını söyledi de bir yetkili zorla kapıyı açtı da içeri girebildik. Tabı maçın ilk yarısı bitmek üzereydi. İçeride maç seyretmek ayrı  bir sorun sandalyelere ayıran yerler ver ama herkes ayakta ne mümkün stadı görmek. En köşeye seçtikte maçın geri kalanını izledik.Sayın yetkililer ne hakkınız var bizlere bu çileleri çektirmeye, dünya standardında stat yapıyorsunuz. Ama ne özürlü otoparkı var ne özürlülerin girişine ayrılan bir kapı.burada yazarken bile çektiğim sıkıntıyı ve düştüğüm duru hatırladıkça içim eziliyor. ENGELLİ BİRİSİ OLDUĞUM İÇİN DEĞİL, BİR İNSAN OLARAK UTANIYORUM.
Levent Karagöz”
Bu yazı üzerine bir gün telefonum çaldı. Karşımda bu göreve yeni başlayan stat yetkilisi Tolga Yazıcı vardı. Konunun kendisine ulaştığını belirtip, öncelikle yaşadıklarım için üzüntülerini bildirip, bu sorunların giderilmesi konusunda neler yapılacağı hakkında karşılıklı fikir alışverişi yaptık. Kendisi tahsil hayatını yurt dışında geçirdiğini ve yurt dışında engellilere nasıl davranıldığını yakından gözlemlediğini belirterek bu durumdan üzüntü duyduğunu ve konu ile ilgili kısa zamanda çalışmalar yapacağını belirtmiştir. Tolga Yazıcı bu konuşmamızdan sonra dediği gibi hemen çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarını (Aşağıdaki resimler) stadın web sayfasına koyduğu Engelliler bölüm’ü ile duyurmuştu.

Düzenlemelerin yapılmasından bir süre sonra  2014 yılında telefonuma bir WhatsApp mesajı geldi. Mesaj aynen şöyleydi.“Levent bey Milliyet alın, spor yazari Yavuz Kocaömer’i okuyun bugün…. Sizlerin de ellerinize emeklerinize saglik….Tolga Yazıcı”Bu mesajı aldıktan sonra Milliyet Gazetesindeki Yavuz Kocaömer’in yazını okudum. Yazı şöyleydi;

Engelsiz Atatürk Olimpiyat Stadı

Yavuz Kocaömer19 Ekim Pazar 20142002 yılında hizmete açılan Atatürk Olimpiyat Stadı , zaman içinde önemli organizasyonlara (2005 Şampiyonlar Ligi Finali, 2009 U2 Konseri, EURO CUP 2008 Atletizm Yarışmaları) ve diğer resmi FIFA müsabakaları ile, izleyici ve seyirci sayısının artması ile, engelliler için yapılan düzenlemelerde de değişikliğe gitmesi gerektiği ortaya çıktı. Ve son 2 senede engelsiz geçişler ile ilgili düzenleme çalışmaları tamamlandı.Bunun yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trafik Müdürlüğü’nün de destek vermesi ile, otoparklarda 40 adet engelsiz  araç park yeri yapıldı. Ayrıca tüm stadyumlarda, elektronik bilet uygulamasına dönüş çalışmaları çerçevesinde, engelsiz elektronik okuyuculu giriş turnikeleri de tamamlandı ve hizmete açıldı.Bunun yanı sıra, engelli seyircilerin rahatça izleyebilecekleri 400 kişilik bir engelsiz tribünü de hizmete sunuldu. Yetkililerden aldığımız bilgiye göre, ülkemizin Futbol Federasyonu’nun atadığı delegeler,  bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyorlar ve engelli izleyiciler ile ilgili tekbir soru bile sorulmuyor. Oysa bir UEFA delegesi stadyumu incelemeye geldiğinde, sahayı, soyunma odalarını bile sormadan engelli seyirci geçişlerini soruyor ve ayrıntılı bilgi istiyor.Bu yalnız futbol ile ilgili değil. Ülkemizde yapılan tesislerin bir çoğunda engelli sporcu ve seyirciler maalesef düşünülmüyor. 1999 yılında ülkemizde ilk defa Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu Tesisleri’nde açılan, İstanbul Engelliler Spor Salonunu,  o zamanlar ziyarete gittiğimizde, engelli sporcuların soyunma odalarında mevcut 2‘şer tuvaletin her ikisinin de alaturka olduğunu görmüştük. Yani , o zamanlar  “hem biz engelli spor salonu açtık, hem de belden aşağı felçli olan, yürüyemeyen tekerlekli sandalyeli sporcularımızın ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerini dahi düşünmedik.’’
Neyse, o seneler geride kaldı.  Bu arada, Atatürk Olimpiyat Stadı tesis yetkilisi Tolga Yazıcı’ ya da bu konudaki duyarlılığından ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

http://www.milliyet.com.tr/yavuz-kocaomer-engelsiz-ataturk-olimpiyat-stadi-1956778-skorer-yazar-yazisi/

Engelliler için Rahmi Koç Müzesi

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul’daki  gezimizde bu yazımızdaki mekanımız Rahmi Koç Müzesi. KOÇ holding sayfasında Müze  kısaca şöyle tanıtıyor.Eski İstanbul’un merkezinde ve Haliç Kıyısı’nda, yaklaşık 27.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulan Rahmi M. Koç Müzesi, ülkemizin ilk ve tek sanayi müzesi olmasının yanı sıra, hem eğlendirici hem de eğitici özellikleriyle yaşayan bir sosyal mekan niteliği taşımaktadır.

Rahmi M. Koç Müzesi, iki farklı bölümden oluşmaktadır: Lengerhane Binası ve Hasköy Tersanesi. III. Ahmet Dönemi’nde tersane tesisleri için kurulan Lengerhane Binası, 1991 yılında Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınarak, 1994 senesinde ziyarete açılmıştır. 1996 yılında da Hasköy Tersanesi Vakıf tarafından satın alınmış, aslına uygun bir şekilde yenilenerek 2001 senesinde müzeye dahil edilmiştir. 

Rahmi M. Koç Müzesi, sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk büyük kuruluştur. Ziyaretçileri adeta bir zaman yolculuğuna çıkaran müze, karayolu ulaşımı, raylı ulaşım, havacılık, denizcilik, makineler, iletişim, bilimsel aletler, model ve oyuncak, yaşayan geçmiş ve eğitim bölümlerinden oluşmaktadır. 

Bu tanıtımı okuduktan sonra gezmeye başlayalım. Ancak yukarıdaki tanıtımda belirtilen etkinliklere bazılarına tekerlekli sandalye ile katılmak mümkün değil.  Mesela denizaltını gezemiyoruz. Gene nostaljik tren turu da mümkün değil.Tekne ile Özel Haliç gezintileri de zor.

Neyse biz gezebildiklerimize yönelelim. Öncelikle müze tekerlekli sandalyeli ve refakatçisi için ücretsiz.  Rahatça müzeye girip nerdeyse her yerine ulaşabiliniyor.

İçinde engelli tuvaletleri  mevcut olup, rampalar ve asansörlerle her yere ulaşılması sağlanmış. Bunu yurt dışındaki bir çok müzelerde göremezsiniz. Bu nedenle teşekkürler Koç grubuna.

Bu nedenle uzun uzun yazılacak bir durum yok. Rahatça ve mutlaka gidin ve gönlünüzce dolaşın. İsterseniz içerisinde bulunan kafelerde kahvenizi yudumlayın,ya da müze sahası içinde yer alan ve güzel bir Haliç manzarasına sahip restoran da  karnınızı doyurun.

2009 yılında Rahmi M. Koç Müzesi’ne gelişinden itibaren müze vapur olarak ziyarete açılan Fenerbahçe Vapuruna ulaşmak enazından altkatında gezmek ve  nostaljik kafesinde  keyifli anlar yaşatmanız mümkün.

Müzede ilgimizi çeken bir  bölümde tekerlekli sandalyelerin bulunduğu bölüm. Tekerlekli sandalyenin ilk örneklerini burada görmek mümkün.

Bu arada iyi bir Beşiktaş’lı olan Rahmi Koç’un müzesinin bir köşesini siyah Beyazlı renkler doldurmakta.

Engelliler için Gestaş Feribotunda Seyahat

By Engelli Seyyah’dan

Size 09.08.2018 tarihinde Gestaş şirketine ait Gökçeada – Kaba tepe feribotunda yaşadığım olayları daha doğrusu yaşadığım eziyetleri anlatmak istiyorum.Seyahatim öncesinde feribotun durumu hakkında bilhassa engelli yolcular için ne gibi tedbirler alındığını öğrenmek amacı ile şirketi telefon ile aradım. Durumumu anlattım. Ancak engelli araçlar için hiçbir ayrıcalık tanımadıklarını öğrendim. Bunun üzerine bir mail göndererek niye ayrıcalık tanımadıklarını sorarak, seyahat gününü ve saatini de yazarak gereken kolaylığı göstermelerini beklediğimi belirttim. (Hemen belirteyim ki hiçbir kolaylık görmedim.)Sorun yukarıda belirttiğim gibi 09.08.2018 tarihinde saat 13.00 seferini yapan Gelibolu adlı feribot seferinde yaşadım. Önce ilk girişte araçların sırata girmelerini sağlayan görevliye durumumu belirterek(tekerlekli sandalyede yaşayan ve kalp hastası olduğumu) aracımın önceden alana sokulmasını ve gemide uygun bir yere park etmemin sağlanmasını talep ettim. Uygunluktaki kastim, engelli asansörüne yakın ve aracın dışına çıkmama olanak sağlayacak bir park yerine park etmemin sağlanmasıdır ki bunların yapılmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Ancak oradaki görevli “herhangi bir ayrıcalık yapamayacağını sıraya girmem gerektiğini” kaba bir şekilde beyan etti. Bende mecburen sıraya girdim. Oradan hemen şirketin müşteri hizmetlerini aradım.(Saat 12,20) . Onur isimli yetkiliye durumu ve yaşadıklarımı anlatarak yardımcı olmalarını istedim. Görevli hatta kalmamı söyleyerek bir takım görüşmeler yaptı. Sonra aracımın plakasını ve kimlik bilgilerimi alarak tekrar bekletmeye aldı. Tekrar döndüğünde ise “buradan yardımcı olamayacağını, durumu gemiye ilettiklerini orada yardımcı olacakların” söyledi Bana pek inandırıcı gelmediğini, bu sıra dahilinde girersem kimsenin yardımcı olmayacağını, engelli asansörünün yanına park etme şansım kalmayacağını, bu nedenle şimdiden önlem almaları gerektiğini söylediysem de pek aldırış etmedi.

Gemi girişinde ise isminin Musa olduğunu söyleyen Görevliye durumumu anlattığımda “engelli aracı olduğunu gördüm” dedikten sonra bana bir park yeri gösterdi. Tam devasa bir kamyonun arkasında ama kapı tarafım açılmaya müsait olduğundan itiraz etmedim. Ancak biraz sonra oraya da bir araç koyarak  benim dışarıya çıkmamı engelledi. “Kapı payı bırakmasını,bu şekilde araçtan hiçbir şekilde inemeyeceğimi, acil bir durumda buradan çıkamayacağımı “ defalarca belirtmeme karşın, gayet ilgisiz ve kaba şekilde davranarak “korkma bir şey olmaz, olacak olsa biz biner miyiz” şeklinde yanıt vererek yanımızdan ayrıldı. Böylece 40 dereceye yaklaşan bir sıcaklıkta, engelli ve kalp hastası birisini aracında tutsak halde kalmasına göz yumdu. Herhangi bir acil durumda aracımdan çıkmam mümkün olamayacaktı. Zaten bizde tedbirler bir kaza olup, birkaç kişi öldükten sonra alınır.(x) Bu durumu da hatırlatmama rağmen oralı olmayan ters ve ukala davranan bu şahsın her şeyden önce insanlığından şüphe duyulması gerekir. Bir buçuk saat süren yolculuk sırasında aracında kalan tek insan bendim. Halbuki biraz anlayışlı olsa aracımı asansörün yanına park ettirir(bu mümkündü), benimde diğer yolcular gibi güverteye çıkma şansım olurdu. Kanımca engelli bir insana bu şekilde davranan bu kişinin derhal tedaviye alınması gerekir. Günümüzde hala bu tip davranışta bulunuluyor olması öncelikle şirketin utanması gereken bir durumdur. Bırakın bir insanı bir hayvanı bile bu şartlarda bırakılmaması gerektiği düşüncesindeyim.

Bu durumu iletmek için seyahat başlarken tekrar şirketi aradım. Durumumu ve yaşadıklarımı anlattım. Telefondaki bayan yetkili “gemiye müdahale edemeyeceğini” söyleyerek sadece şikayet kaydımı almakla yetindi. Yani çözüm için hiçbir şey yapmadı. Gemiye ulaşmasını, durumu bir gemi yetkilisine bildirmesini istediysem de kendisinin bunu yapamayacağını belirtti. Bende o zaman,” bir olumsuzluk olabileceğini bu nedenle acil olarak durumu üstlerine bildirmesini” istedim. Bununda mümkün olmadığını söyledi. Acil bir durumda aracımda hapis kaldığım bir yana her an bir kalp krizi geçirmemde (sinirli ve gergin olmam nedeni ile) olmayacak bir durum değildi.

Yaşadığım bu olumsuzlukların temelinde inisiyatif kullanmayan çalışan görevlilerin rolü mutlaka önemlidir.Ancak şirketinde bu konularda önlem almadığı, çalışanlarını eğitmediği, onlara bu durumda nasıl davranmaları konusuna talimat ve bilgi  vermedikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle çalışanlar kadar belki de daha fazla bu olumsuzlukların yaşanmasından şirket birinci derecede sorumludur.Geminizde engelli asansörü var, ancak engelli kişinin oraya ulaşması mümkün değil. O zaman  asansör niye var. Bırakın asansöre ulaşmayı araçtan çıkmanız bile mümkün değil.

Bu durumun yasalarda karşılığı olması lazım ve biliyoruz ki en öncelikle Anayasamızda “engellilere pozitif ayırımcılık yapılması konusunda açık bir hüküm bulunmaktadır. Bırakın pozitifliği aksine negatif bir uygulama ile karşı karşıya kalınmıştır.Bu nedenle başta söz konusu şirket olmak üzere bu olayda rol alan tüm görevlilerden şikayetçi olduğumu gerek firmaya ve gerekse ilgili Bakanlıklara bildirdim.Bu konuda gerekenlerin yapılarak sorumlulara gereken idari yaptırımın uygulanmasını ve sonuçtan tarafıma bilgi verilmesini beklemekteyim. Olayı belgeleyen konuşmalar şirket kayıtlarından kontrol edilebilir.

Ülkemizde engelli bir insana hala bu şekilde davranılması devletimizin sorumlu olması gereken bir durumdur. Konu her düzeyde yetkili kurumlara iletilmiş olup, neticesi ile birlikte gerek engelli sitelerinde ve gerekse sosyal medyada paylaşılacaktır.Konu kısa olarak Cimer’e de bildirilmiş olup,şu yanıt alınmıştır.( Sayın LEVENT KARAGÖZ,
T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne 12.08.2018 tarihinde yapmış olduğunuz 1801458069 sayılı başvurunuz 29.08.2018 tarihinde İSTANBUL VALİLİĞİ tarafından cevaplanmıştır:Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine yapılmış olan başvurunuz incelenmiştir.Özel şirketlerin özel hukuk hükümlerine tabi olması nedeniyle talebinizle ilgili herhangi bir işlem yapılamamıştır. Konu hakkında ilgili kuruluşa müracaat etmeniz gerekmektedir.Bilgilerinizi rica ederiz.) Yanıtın yorumunu sizlere bırakıyorum.(x) Rastlantıya bakın ki, bu olaydan kısa bir süre sonra yaşanan bir kazayı sizlerle paylaşmak istedim. Bu aracın içinde bizde olabilirdik.

Engelliler için Moskova

By Yurt Dışı Seyahatler

Engelliler için Moskova genel olarak zor bir şehir. Bu masalımsı şehri, bilhassa Kızıl Meydanı görmek tüm zorluklara değer diyorsanız lafım olmaz. Gerçekten kırmızı tuğlaları, rengarenk kubbeleri muhteşem kuleleri ile her mevsim insanlarla dolan masal ortamı bir meydan. Gençliğimizde ismini bol bol duyduğumuz bir dönemin, bir görüşün başkenti olan şehir. Belli başlı şehirleri gezdiyseniz ve  içinizde Moskova düşü varsa zorluklarına karşın mutlaka gidin derim.


Bence 3 günlük gezi yeterli. Tabi fazla detaya dalmayı düşünmüyorsanız. Öncelikle otel tercihiniz bilhassa kızıl meydana yakın olsun. Zira burası hem şehrin merkezi ve hem de Kızıl Meydan her saatte sizlere değişik yüzünü gösteren bir mekan. Yakın olmakta fayda var.

Neresi zor derseniz (tabi tekerlekli sandalyeli engelliler yönünden)öncelikle şehrin ulaşım yükünü taşıyan metroya ulaşmanız mümkün değil. Son yıllarda yapılan ancak merkeze uzak duraklar hariç önemli hiçbir durağı engelliye uygun değil. Gezilmesi görülmesi önerilen hiçbir metro durağına ulaşmanız ya mümkün değil ya da çok çok zor. Bu nedenle gezim boyunca hiç metroya binemedim ve görmeyi çok arzuladığım metro duraklarını göremedim. Bu nedenle de görmeyi arzuladığım bazı yerlere gitme şansım olmadı.

Bunun yanında geniş ve bol trafikli caddelerden karşıya geçmek başka bir sorun. Gerçekten önemli bir sorun. Yolun karşısında görmeniz gereken bir yer var ama karşıya geçmeniz (2-3 kişi yardımcı olmadan) mümkün değil. Moskova’da karşıdan karşıya geçme sorunu bilhassa önemli caddelerde alt geçitlerle sağlanıyor. Yani yayaya geçme şansı tanıyan trafik ışıkları yok. Mutlaka alt geçitten geçmeniz gerekiyor. Güzel bir düşünce ama engelliler için ayni görüşte olmak mümkün değil. Zira alt geçitlerde asansör, lift gibi bir çözüm düşünülmemiş. Bir çözüm düşünülmüş tabi ama ne derecede yararlı oluyor derseniz, yukarıda belirttiğim gibi 2-3 babayiğit bulmanız halinde sonuç alabilirsiniz. Evet, resimlerde görüldüğü gibi rampalar yapılmış ama bunları tek başınız kullanmanız, hatta bir yardımcı ile kullanmanız mümkün değil. Denemek isterseniz resmen hayati tehlike ile karşı karşıya kalırsınız. Böyle bir şehirde böyle bir çözüm düşünülmesi gerçekten bir rezalet. Hangi akıl düşünmüş bilemiyorum. Yani karşıdan karşıya bu yoldan geçmeniz mümkün değil.

Biz nasıl geçtik derseniz açıklayayım. Bir defasında iki adet Beyaz Rusyalı gencin gönüllü yardımı ile geçtik. Hem inmede hem de çıkmada büyük gayret sarf ettiler. Bununla da kalmadılar bizim gibi şehrin yabancısı olmalarına rağmen bizi gitmeyi planladığımız Kurtarıcı İsa Kadetraline kadar götürdüler. Yani yaklaşık 45 dakikalarını bana ayırdılar. İyi insan olmak için başka hiç bir niteliğe gerek yok. İyi insan her yerde, her kimlikte her dinde her ırkta olabilir. Kesinlikle bu konuda ön yargılı olmayın. Onlarla çektirdiğim hatıra resmini burada paylaşmak isterim. Bir defasında trafik polisleri yolu kestiler. Bir iki defada kelle koltukta  ama siz denemeyin.

Başka bir zorlukta  gezilmesi gereken yerler genellikle parke döşeli. Bu tekerlekli sandalye için pek konforlu olmuyor. Mesela kızıl meydanın zemini parke döşeli.

Bu giriş kısmında son değinmek istediğim konu ise, 9 Mayıs’ta Moskova da olmamaya çalışın. Yani gezi planınızı bu tarihe göre ayarlayın. Tabi bunun gibi başka tören tarihleri var mı mutlaka araştırın. Benim hiç aklıma gelmemişti şimdiye kadar. Ama bundan sonra gideceğim yerlerin bayram vb. gibi tarihlerine mutlaka bakacağım. Sizde bakın. Bu nedenle 3 gün için planladığımız gezinin nerdeyse iki günü kızıl meydana yaklaştırılmadık. Kurtuluş günü törenleri için meydana giren tüm yollar iş makineleri ile kamyonlar ile kapatılmış. Yaya yollarında da Polis noktaları kurulmuş, hiç kimseyi geçirmiyorlar. Sanırım Putin törenlere katılacak diye tüm bu önlemler. Bize pek yabancı gelmedi ama bu kadarının böyle turistik mekanda olacağını hiç aklımıza gelmezdi. Sırf bu nedenle otobüslerde çalışmadığından planladığımız bazı yerlere gidemedik. Zira yaptığımız gezi planı ilk günden geçerliliğini kaybetti. En üzücüsü ise Kremlin sarayını gezemedik. Bu beni çok üzdü. Önlemlerin kaldırıldığı bizimde son günümüz olan Perşembe günü de kremlin ziyaret kapalıydı. Aklınızda olsun Perşembeleri Kremlin kapalı.

Genel olarak gerekli yerlerde insanlar bilhassa gençler İngilizceden anlıyorlar. İletişim sorunu yaşanmıyor. Tabi çat pat İngilizce bilmeniz şartıyla. Bu durum her yer için geçerli.Şehirde Tuvalet konusunda zorlandığımı belirtmek isterim. Belli yerlerde seyyar tuvaletler bulunmakla (onlarda sanırım törenler nedeniyle konulmuş) beraber engelliye uygun olanı sadece bir yerde rastladım. Pek çekici gelmediğini söylemeliyim. Kafelerde de engelliye uygun bir tuvalet bulunmuyor. Zaten bu yerlerdeki tuvaletlerin önünde epey bir sıra oluyor. Birisine gireyim dedim. İçeride 2 kapı daha vardı ve tekerlekli sandalye ile girmek mümkün değildi. Bir sürü insanın içinde yaşadığım sıkıntıyı anlatmam mümkün değil. Yetkililerine karşı iyi hisler taşımadığım kesindi. Tuvalet saatlerini iyi ayarlamanızda ve dediğim gibi otelinizin merkezi yerde olmasına dikkat edin. Sırf tuvalet için otele gitme zorunluluğu yaşadım. Dikkatli olun.ULAŞIMMetro konusunu yukarıda anlattım. Yani Metroyu aklınızdan çıkartın. Otobüsler ise tekerlekli sandalyeye uygun. Gideceğiniz yerlerin hatlarını ve duraklarını bilirseniz sorun yok. Tabi trafik nedeni ile ulaşım biraz zaman alıyor ama avantajı şehri daha yakından görebiliyorsunuz. Şoförleri yardımcı oluyorlar. Yani görmemezlikten gelme durumu yok. Hatlar konusunda otelinizden yardım almanızda fayda var. Malum kril alfabesi anlamak mümkün değil. Hiçbir yerde İngilizce yazı yok.Otelini merkezde olursa önemli yerlere yürüyerek (yani sandalyenizle) ulaşabilirsiniz. Uzak yerlerde tercihiniz otobüs olmak zorunda. Gezinizde Hop on hop off’u tercih edebilirsiniz. Tercih etme Sebebini o bölümde açıklayacağım.Şimdi gelin şehri gezmeye başlayalım. Önce tabi olarak Kızıl meydan.



KIZIL MEYDAN

Önemli olayların merkezi, ulusal veya dini bayramların kutlandığı, büyük askeri geçitlere sahne olmuş bu meydanın adı “Krasni” kelimesinden geliyor ve Slav dilinde güzel anlamına gelmekte. Gerçekten de “güzel” bir meydan. Daha sonra Kızıl Meydan diye anılmaya başlanmış. Kızıl meydana diriliş kapısından giriliyor. Devlet Tarihi Müzesinin hemen yanında.

Bu kapının girişinde küçük bir şapel var:  Iberian Chapel. Önünde de altın sarısı dekoratif şekillerin olduğu ve insanların şans getirdiğine inanarak üzerinde durup dilek dileyerek para fırlattığı “Sıfır Kilometre“yi temsil eden bronz plaka, yani Moskova merkezden herhangi bir yerin uzaklığı ölçüleceği zaman baz alınan “sıfır noktası”…

Diriliş Kapısından girer girmez solunuzda da Kazan Katedrali var. Bir Rus Ortodoks kilisesi bu. 1936 yılında Joseph Stalin Kızıl Meydandaki kiliselerin kaldırılması emrini verince tahrip edilmiş olan orijinal katedralin tekrar aslına sadık kalınarak yapılmış hali bu…Meydanda biraz ilerlediğimizde Moskova Devlet Tarih Müzesi arkamızda kalıyor


Kesinlikle bir gününüzü burada geçireceksiniz. Belki de bir günde yetmeyebilir. Biz yasaklar nedeniyle buraya ilk gelişimiz gece saatlerinde oldu. İki gündür bekleyen kalabalık ile 9 Mayıs akşamı girdik meydana. Kesinlikle gece daha güzel görünüyor meydan. Mutlaka ve mutlaka gece de gelin buraya. Muhteşem bir ışıklandırma var. Şimdiye kadar törenlerden çektiğimiz sıkıntıyı anlattım. Şimdi ise bu durumun 5 dakika bile sürse tek güzel yanına değinmek istiyorum. Saat 10’a doğru meydana bakan bir yamacın insanlarla dolduğunu fark ettik.”Bu insanlar nereye bakıyor” durumu oldu. Sonrada meydanda da insanların toplandığını görünce bir şeyler olacağını anladık ve bizde beklemeye başladık. Meydanda bulunan saat kulesinin 10 da çalmaya başlamasıyla insanlarda sesler yükselmeye başladı. Onunla beraber muhteşem bir havai fişek gösterisi başladı. Beş dakika sürdü ama gerçekten masalımsı meydan da başka bir masalımsı bir görüntüsü yaşadık. Buna değer derseniz 9 Mayısa gidin Moskova’ya.


Kızıl meydandaki muhteşem binalara gelince, Devlet Tarihi müzesi, Saint Vasili Kadetrali, Kremlin sarayını muhteşem kuleleri ve GUM alış veriş merkezi ve irili ufaklı diğer anıtsal eserler.


Öncelikle törenler nedeniyle kurulan seyirci türbinleri altında kaldığından Lenin mozolesini görme imkanımızın olmadığını belirtmek isterim. Duyduğuma göre Lenin’in Mozole’sini ziyaret etmek hiç de kolay değilmiş. Kremlin’e Kutafya Kulesinin oradan girdiğinizde çantanızı ve fotoğraf makinenizi emanete bırakılıyormuş, çünkü içeride fotoğraf çekmek yasakmış. İçeride birkaç dakikadan fazla kalınmadığını, sürekli giren ve çıkanların hareket halinde olmasını isteniyormuş. Son olarak Komünist Devrimin liderini ziyaret etmek isteseniz pazartesi, cuma ve tatiller hariç diğer günler 10.00-13.00 arası ziyarete açık olduğu bilgisini de vermek isterim.


AZİS BASİL KADETRALİ


St. Basil’s Cathedral, Aslında belki Kremlin Moskova’nın simgesi ama bu katedral sanki daha çok simgeliyor gibi Moskova’yı, daha bir özdeşleşmiş Rusya ve Moskova algısıyla sanki…1555 – 1561 yılları arasında Rus Devleti’nin Kazan ve Astrahan hanlıklarına karşı kazandığı zaferleri kutlamak için Korkunç İvan tarafından yaptırılmış bu şeker gibi rengarenk katedralin değişik şekilde tasarlanmış olan sekiz kubbesi, sekiz ayrı zaferi simgelemekteymiş. Katedralin kubbelerinin her biri ayrı renkte, farklı boylarda ama hepsi de yuvarlak sarmal şeklinde tasarlanmış. En yüksek olan kubbe ise altın yaldızla kaplı. 

Bu güzel katedralin başına gelmedik kalmamış. 1737’de çıkan yangında zarar görmüş, Napolyon St. Basil Katedrali’ni o kadar beğenmiş ki, savaş sonrası onu yerinden alıp, Paris’e götürmek istemiş ama bunu yapamayınca tahrip etmek istemiş. En son 20. yüzyılda Bolşeviklerin saldırısına uğramış.  En son olarak, Stalin’in adamları Kızıl Meydan’ı açıp ferahlatmak amacıyla katedrali ortadan kaldırmayı bile teklif etmiş. Yani neredeyse şimdi Moskova’nın simgesi olan bu rengarenk katedral, Stalin ona kıysaymış tarihin tozlu sayfaları arasına gidecekmiş.


Yıllarca resimlerini gördüğümüz bu eşsiz yapıyı gece ışıklandırması ile görmek büyük bir olaydı benim için. İçine girebilmek ise haliyle bir gün sonra mümkün oldu. Zaten sadece giriş katına ulaşılabiliniyor. Belki her tarafına ulaşamadığımdan ama içi dışı kadar ilgimi çekmedi. Girişteki basamağı aşmanın yanında odaların girişlerindeki yüksek basamaklar nedeniyle odalara dışarıdan bakmakla yetinmek zorundasınız. Bilhassa akülü kullanıyorsanız işiniz çok daha zor.  Üst kata çıkmak mümkün değil. Fazla üzülmeyin pekte bir şey yokmuş üst katta.(Teselli gibi oldu J) Ama şu bir gerçek ki binanın dışı içinden çok daha güzel.


Kadetral o kadar etkileyici ki, efsaneye göre, korkunç İvan, kadetral bittiğinde estetiğine hayran kalmış ve mimarının gözlerini kör etmiş.(Boşuna korkunç İvan denmemiş)


Kış aylarında 11:00 ‒ 17:00, yazın ise 10:00 ‒ 19:00 arası ziyarete açık. Giriş sadece engelli için ücretsiz. Bilet fiyatı 250 Ruble. Gene de buraya kadar gelmişken girin bir bakın derim.

DEVLET TARİHİ MÜZESİ


Moskova Devlet Tarih Müzesinin içi de dışı kadar etkileyici. Çeşitli dönemleri konu alan kısımlar, dönemlerine uygun bir şekilde dekore edilmiş. Paleolitik dönemlerden bugüne, Çarlık Dönemi Rusya’sından tutun da Sovyet Dönemi Rusya’sına kadar pek çok eseri barındıran bu müze tarihi gözlerinizin önüne seriyor. Resimlerden kostümlere, taçlardan maskelere kadar sergilenen objelerin sayısı milyonlara ulaşıyor.

Binada ayrıca bir de restoran var. Salı hariç diğer günler 11:00-19:00 arası açık.Moskova da gezdiğim tek müze burası. Zira yaşanan (yukarıda belirttiğim) sorunlar daha fazla yerleri gezmemizi zorlaştırdı. Kızıl meydanın girişinde yer alan bu müze tekerlekli sandalyeye uygun. Giriş yan kapıdan ve hediyelik eşyaların satıldığı yerin hemen yanında. Kızıl meydana giriş yaptığınızda ilk karşınıza çıkan bina burası.


İçinde asansör bulunmakta ve katlara ulaşmak mümkün. Meraklıysanız uzun bir zaman geçirebilirsiniz burada. Yalnız engelli tuvaleti yok sanırım zira ben bulamadım. En son yetkili “outside” dediğini anladım ve aramaktan vaz geçtim. Mutlaka gezin. İlginç bölümleri ile dikkat çeken bir müze.


GUM ALIŞ VERİŞ MERKEZİ


GUM ismi Glavnyi Universalnyi Magazin’in kısaltması, yani “Main Universal Store” demekmiş. 1893 yılında yapılan Neo-Rus tarzda inşa edilmiş, taş, cam ve çelik konstrüksiyon karışımı nefis bir bina.Burası dehşet bir yer. Çok şık, çok lüks, çok görkemli… GUM Rusların ilk alışveriş binasıymış. Sovyetler döneminde kapanmış ve bir süre depo olarak kullanılmış.


Bu arada alışveriş merkezi deyip geçmemek lazım, kendisi de başlı başına bir mimari güzellik.Gum tekerlekli sandalye kullanıcıları için tam olarak erişilebilir asansörler/asansörler ve rampalara sahip. Tekerlekli sandalye’ye uygun tuvalet mevcut.


ARKHANGELSKY SARAYI VE BAHÇESİ


Arkhangelsky Sarayı ve Bahçesi, yalnızca 18 ve 19’ncu yüzyıla ait yapıları ile değil, görkemli bahçesi ile de ziyaretçileri büyüleyen bir adres. 18’nci yüzyılda düzenlenen ve bu dönemlere ait klasik heykelleriyle süslenen saray bahçesinin en etkileyici yapısı ise 1667’de yapılan Baş melek Mikail Kilisesi. Alexander Bahçeleri, 1823 yılında açılan, Kremlin’in Batı duvarı bir buçuk kilometre boyunca uzanmakta. Park üç ayrı bahçeden oluşmaktadır. Parkın Üst Bahçesi, meçhul asker anıtı bulunmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında ölen bir askerin mezarına ev sahipliği yapmaktadır. Mezarda sönmeyen bir ateş bulunmakta. 


Alexander Bahçeleri bakımlı ve tertemiz. Park boyunca yollarında zorlanmadan tekerlekli sandalye ile erişilebilir. Parkta ayrıca Kremlin’in iç erişimi için bilet standı ve tekerlekli sandalye ile erişilebilir bir tuvalet bulunuyor.. Park yıl boyunca açıktır. 

KREMLİN


Görmeyi çok arzuladığımız ama göremediğimiz Kremlin. Kızıl meydanın hemen yanındaki ihtişamlı bina. İhtişamını Rusça değil, mimari bir dille anlatıyor. Mekan mekan gezme planları yaptığım ama ulaşabildiğimiz tek gün de kapalı olan bu nedenle uzaktan seyredebildiğimiz kalenin yanındayız


Kremlin Sarayı, Ortaçağ Rus mimarisi ve Bizans mimarisinin izlerini taşıyan dış cephesi ile daha sarayın içerisine girmeden ziyaretçileri büyüleyen bir yapı. Devrimden önce Rus çarlarının ikametgâhı olan Kremlin Sarayı, altın varaklı sütunları, duvar işlemeleri, gösterişli dekorasyonu ile 20 kuleli devasa bir kale.İçine giremediğim için tekerlekli sandalye ile erişimi konusunda bilgiler veremiyorum. Ama sizler için yaptığım araştırmaları kısaca anlatayım. Tekerlekli sandalye ile belli bir girişi bulunmakta. İçerisinde bulunan binaların çoğunda rampalar bulunmamakta, sadece bazı mekanlara ulaşılabiliniyormuş.Kremlin’in içindeki Cephaneliğin erişilebilir olduğunu öğrendim. Kremlin alanına giriş ve katedraller için 500 RUB ödemek gerekiyor. İçerisinde bulunan bazı binalara giriş için ayrıca ödeme yapmanız gerekiyormuş. Engelliler için bir indirim bulunmadığını duydum. Kendim girmediğimden kesin bir bilgi vermek istemiyorum.   Bilet Alexander bahçelerinde bilet gişesinde satın alınabilir, Tekerlekli sandalye kullanıcıları giriş yolunun parke taşları ile döşeli olduğunu bilmelidir. Zor bir yolculuk olduğu bilgisine ulaştım Ama imkansız değilmiş. Bir daha gidersem ilk gideceğim mekan burası olacak. Gerçekten burayı görememekten dolayı gezimin eksik kaldığı düşüncesindeyim.Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’nın Konağı Kremlin’de olduğu için Kremlin’in her yerini gezilemiyormuş ve içeride sıkı güvenlik önlemleri varmış. Kremlin içindeki binalar pek çok kez restore edilmiş ve kırmızı tuğlalardan oluşan kule ve duvarları XV. yüzyılda yapılmış.Kremlin perşembe günleri kapalı – aklınızda olsun…

BOLŞOV TİYATROSU – DEVRİM MEYDANI – MANEJMEYDANI – CAM KUBBELER


Bolşoy Tiyatrosu, Milano’daki La Skala ve Paris’teki Grand Opera gibi, dünyanın en ünlü tiyatrolarından biri. Rus Neo-Klasik mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan tiyatronun dış cephesi, düğün pastası şeklinde, pembe-beyaz renkli tasarlanmış. Yurt dışı turneleri, daima kapalı gişe oynayan Bolşoy Tiyatrosu, tarih boyunca en ünlü opera ve bale eserlerinin dünya prömiyerlerine sahne oldu. Bolşoy kelime olarak “büyük” anlamına geldiği için buraya “Büyük Tiyatro” da denilebilir.

Bizim Bolşoy Tiyatro gezimiz çevresinde dolanıp, bu güzel binayı seyretmek ve bol bol fotoğraf çekmekle sınırlı kaldı. Buraya daha fazla zaman ayırmayı düşünürseniz yola çıkmadan çok önce bilet almanız gerekiyor. Zira ayni gün bilet bulmak imkansızmış. Bu nedenle deneme bile yapmadık.


Yaptığım araştırmalarda tiyatronun engelliye uygun düzenlemelerin bulunduğunu öğrendim. Bir daha gidersem burada bir gösteri izlemeyi düşünebilirim. Zira içini görmek bile buna değer. Size önerim gitmeden önce sitesine girip bir bilet alın. Bu arada Bolşoy’da bale veya opera seyretmenin epey pahalı olduğunu söylemeliyim.


Binanın ön tarafındaki alan çok güzel.  Kızıl meydana yürüyüş mesafesinde. Etrafta tuvalet falan görmedim. Her zaman belirttiğim gibi tuvalet zamanınızı iyi ayarlayın, Moskova’da bu konuda sıkıntı çekebilirsiniz.Tiyatro binasının hemen karşısında yer alan Devrim Meydanı, 1917 Ekim devrimi sırasında, korkunç sokak dövüşlerine sahne olmuş bir meydan. Çarpışmada hayatını kaybedenler meydanın üzerinde yer alan metro istasyonundaki platformu süsleyen, muhteşem bronz heykellerle hatırlanıyor.Manej Meydanı ve Cam Kubbeler


Manej, (Manege/Manezhnaya) zaman zaman etkinliklerin düzenlendiği, birçok turistik yerin de yakınında bulunan bir meydan. Zamanında çarlık askerlerin at eğitimi aldığı meydanda, toplanıp şarkı söyleyen gençlere rastladığınız gibi ışık şovlara da denk gelebilirsiniz. Meydanda birbirinden güzel süs havuzları bulunuyor. Meydanda bulunan yer altı çarşısının cam kubbeleri ise meydana ayrı bir güzellik katıyor. Her yönü ile tekerlekli sandalye’ye uygun
ESKİ ABRAT SOKAĞI


Arabca anlamıyla “kenar semt” ancak şimdi şehrin kalbi. Rusya’nın entelektüel yapısına görebiliyorsunuz. Bir ressam çıkıyor karşıma, birkaç adım sonra karikatürüsler ve ardından sokak şarkıcıları. Tolstoy’un savaş ve barışında bahsettiği cadde. Puşkin’in sevgilisi ile yürüdüğü sokaklar. Sokağı tekerlekli sandalye ile boydan boya rahatça gezebilirsiniz. Göz önünde tuvalet göremedim.

KURTARICI İSA KADETRALİ

Moskova Nehrinin kuzey yanında yer alan katedral, 1931 yılında Stalin tarafından tamamen yıkıldıktan sonra, 2000’li yılların başında aslına uygun olarak tekrar inşa edilip ziyaretçilere açılmış. Dünyanın en uzun Ortodoks Hıristiyan kilisesi olma özelliği taşıyan Cathedral of Christ the Saviour (Kurtarıcı İsa Katedrali), tamamen bakırdan üretilen 3 kubbeli yapısı ve geleneksel Rus mimari hatlarıyla şehrin siluetini zenginleştiriyor.,

Kızıl meydandan yürüyerek gidilebilir ama Hop on Hop out turu dahilinde ulaşabilirsiniz.  Girişinde tekerlekli sandalye için asansör bulunmakta. Görülmesi gereken bir kadetral.

NOVODEVİCİ MEZARLIĞI- KADETRALİ

Buraya gitmemizin en önemli nedeni Nazım Hikmet’in mezarının burada bulunması. Biraz aradık ama mezarın resmi aklımızda olduğundan kolayca bulabildik. Tüm mezarlığı gezemedik ama gördüğüm kadarı ile üstünde bol çiçek olan mezarların başında geliyor.  Sanırım Türk ziyaretçiler bu dünyaca ünlü şairi ziyaret etmeden Moskova’dan ayrılmıyorlar.

Novodevici kadetralini maalesef tadilat nedeniyle gezemedik. Etrafında ve bahçelerinde gezinmekle yetindik.Zaman zaman böyle şansızlıklar denk gelebiliyor. Tadilat projesindeki resimle yetindik.


TVERSKAYA CADDESİ VE YELİSEV YİYECEK PAZARI


Gorki caddesi, şimdiki adı ile Trevskaya caddesi. Dünyanın en ünlü caddeleri arasında gösterilen Tverskaya, St. Petersburg’a kadar uzanan bir rotanın başlangıç noktası olma özelliği taşıyor. 1930’lu yıllarda büyük ölçekli olarak yeniden yapılandırılan caddede yüzlerce mağaza ve çok sayıda eğlence merkezi yer alıyor. Ünlü kişileri onurlandırmak için yeniden adlandırılan sokaklarda, müze haline getirilmiş evlerle karşılaşmak da mümkün oluyorBurası ayni zamanda Tolstoy’un Anne Karenina romanında bahsettiği cadde. Burada aynı zamanda, devrim öncesinden bu yana, orijinal haliyle korunan Yelisev Yiyecek Pazarı da yer alıyor.Tekerlekli sandalye ile gezilebilir, ancak yukarıdan aşağıya gitmeyi tercih edin derim. Uygun bir tuvalete rastlamadım.

HOP ON HOP OFF


Moskova’da Hop on hop off gezmek için iyi bir seçenek. Otobüsler engelliye uygun ve iniş çıkış rahat.En güzel yönü ise hem engelliden hem de refakatçisinden ücret almıyorlar. Yani bedava. Yanlız dikkat edin bedava uygulaması sadece hafta içi günleri için geçerli. Moskova gezisi için iyi bir seçenek, mutlaka bu turu yapın. Önemli yerleri izleme şansına sahip olursunuz. Otobüsün içinden çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşmak isterim.

Evet kısa Moskova gezimizden aklımızda kalanlar bunlar. Bir daha gidermiyim evet ama görmediğim yerler için ve bilhassa kremlin için. (Ama tabi vize kalkarsa) Yoksa bir görümlük şehir. Tekerlekli sandalye için  de kolay değil.