Category

Kısa Kısa İstanbul

Engelliler için Yapı Kredi Kültür Merkezi

By Kısa Kısa İstanbul

Beyoğlu İstiklal caddesinde bulunan bu mekanı Zeki Müren sergisi dolayısıyla gezdim. Aracımı TRT binasının yanında bulunan İspark’a park ettim. Mekan dolu olmasına karşın çalışanların yardımları ile aracımı park edebildim. Mekan çalışanlarıma yardımları için teşekkür etmeliyim.

Kültür merkezinin biraz uzakta bulunan düz ayak girişini tercih ederek giriş yapmak gerekiyor. (asıl girişinde yüksek bir basamak bulunmakta.) Bunu fark etmediğimden girişte biraz zorluk yaşadım. Çıkışta yetkililer beni diğer kapıdan yani düz ayak girişinden çıkarttıkları için bu girişi öğrendim.

    Sergi salonunun asansörlerine zorda olsa sığdım. Eski tip asansörler olduğundan ve eskiden bu tip hassasiyetler düşünülmediğinden bazı asansörlere maalesef sığamıyoruz. Görevliler oldukça yardımcı oldular. Sergi salonları tekerlekli sandalye için uygun. Rahatça gezilebilir. Ancak önemli objelerin yer aldığı masa-sehpa tipi yerlerdeki eserleri maalesef göremedim. Zira bizler için yüksek. Ayakta olarak görmek mümkün ama bizler ayağa kalkamadığımızdan bunları görmemiz mümkün değil. Bu durumu bir mail ile merkezin yetkililerine bildirdim. Bu masaları ayaklarının kısaltılması için öneride bulundum.

Bu olumsuzluk dışında rahatça gezilebilecek bir mekân. Bu arada İstiklal Caddesinde bulunan bazı mekanların tekerlekli sandalyeli engelliler için uygun olmadığını fark ettim. Basit bir önlemle çözülecek bu sorunun bu tanınmış mekanlarda giderilmemiş olması gerek bu işletmeler adına ve gerekse Beyoğlu Belediyesi adına eleştirilmesi gereken önemli bir husus sanırım. Zira burası turistik bir mekan ve İstanbul’un en önemli caddesi.http://www.ykykultur.com.tr/

Engelliler için Topkapı Sarayı

By Kısa Kısa İstanbul

Üç günlük bir Paris turunda gitmediğimiz ne müze kalır ne de kilise. Oysa elimizin altında diye şehrimizdeki Topkapı Saray’ına,  Ayasofya’ya gitmeyiz. Bu düşünce ile engelli olarak gitmediğim  dünya çapında tanınan bu iki eseri ziyaret etme kararı verdim.

Önce iki eserin sitelerini incelemeye başladım. Pazartesi günü birisi, Salı günü diğerinin kapalı olduğunu öğrenince diğer hafta içi bir günde ziyaret etmeyi planladım. Sizinde bilginiz olsun, gittiğiniz zaman ikisini de ziyaret etme şansınız olsun. Bir gününüzü ayırın ve erkenden Sultanahmet meydanında olun. Araçınız varsa hemen yakında bulunan İspark’a park edebilirsiniz. Biraz meydandaki havuzun yanında durun ve etrafı ve bolca bulunan yerli yabancı insanları izleyin. Doya doya Sultanahmet camiini seyredin. Büyük usta Mimar Sinan’ı yad edin. Ayasofya’nın karşısına kondurduğu o muhteşem esere hayran kalacaksınız. Dolaşırken parke taşlarından oluşan yollarında biraz zorlanmanız mümkün. Ama bu ortamda bulunmak için bu sıkıntıya değer.

Ziyaret SaatleriKış Sezonu:  26 Ekim – 15  Nisan arası(Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 – 16:45 arası ziyaret edilebilir) Bilet gişeleri 16:00 da kapanmaktadır.

Yaz Sezonu: 15  Nisan – 26 Ekim arası(Müze, Harem ve Aya İrini saat 09:00 – 18:45 arası ziyaret edilebilir) Bilet gişeleri 18:00 de kapanmaktadır.

Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş. Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuzbirinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış. 19.yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terkedilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.

Meydandan biraz uzunca ve azda olsa meyilli bir yoldan Saraya doğru gidiyoruz. (Dönüş daha rahat olacak) Orada bulunan bilet satış kuyruklarının uzunluklarını (hafta arası olmasına karşın) seyrederek siz önünde kuyruk olmayan ve Tur Operatörlerine ayrılan gişeye yönelin. Buradan gerek refakatçinize ve size ücretsiz bilet alacaksınız. Engelli ziyaretçilerin Müzeye, (Sultanahmet) Ayasofya Müzesi tarafından gelmeleri tavsiye edilmekte, Müze içerisinde 2. Avluda girişte sağ köşede engelli kullanımına uygun tuvalet bulunmakta. Ondan sonra Sarayın kapısına yönelip size ait kapıdan kolayca içeri girebileceksiniz.

Ayasofya tarafındaki saltanat kapısından girilen ve birbirinden geçilen dört avlu çevresindeki mimari yapılardan oluşan Saray’ın etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrili. Sarayın ilk avlusu olan ve halkın başvuru için girebildiği birinci avluda (Alay Meydanı) Cebehane olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane gibi sarayın dış hizmet yapıları bulunurdu. Sarayın içinde edineceğiniz bir harita ile rahatça gezebilirsiniz. Her bölümün önündeki kuyruklara girmeden doğruca kapıya yönelin. Oradaki yetkililer sizi içeri alacaklardır. Bazı bölümlerde olan basamakları aşmak için diğer insanlardan yardım isteyebilirsiniz. Daha ufak eşiklere meyil koyulduğundan sandalye ile rahatça gezebilirsiniz.

Bu arada ziyaretimizde tanıştığımız bir Avustralyalı turist bana ülkesininin maskotlarından olan Kuala maskotunu hediye etti.

Sarayın denize bakan bölümlerinden İstanbulu ve boğazı doya doya seyretmelisiniz.

Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekanların yer aldığı Divan Meydanı (Adalet Meydanı)’dır. Tarih boyunca pek çok törene sahne olan bu avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümayun (Kubbealtı) binası ve yanında Divan-ı Hümayun Hazinesi yer alıyor. Divan yapısının arkasında ise Sultanın adaletini temsil eden Adalet Kulesi var. Kubbealtı’nın yanında Harem Dairesi girişi ile Zülüflü Baltacılar Koğuşu bulunuyor. Üçüncü Avlu, Enderun (iç saray) padişaha ait mekanların yanında, Sultan II. Murad döneminde kurulan Saray Okuluna ait koğuş ve yapıları da barındırıyor. Padişahın devlet adamlarını ve yabancı elçileri kabul ettiği Arz Odası, Fatih Köşkü / Enderun Hazinesi ve Has Oda padişaha ait mekanlar olarak önce çıkarken, Küçük Oda, Büyük Oda, Seferli, Kilerli, Hazineli, Has Oda isimleriyle anılan Enderun Saray okuluna ait koğuşlar, Babüssaade girişinden itibaren avlunun etrafına sıralanmış.

Sarayın içinde bulunan Harem bölümüne ayrıca bilet alınarak giriliyor. Gene refakatçiniz ile birlikte ücretsiz olarak girebilirsiniz. Burada sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. Mutlaka gezilmesi gereken bir bölüm. Gerek burada ve gerekse diğer bölümlerde tüm görevliler yardımcı oluyorlar.

Müze gezi güzergâhı içerisinde Saray’ın tarihi yapılarından kaynaklı olarak engelli ziyaretçilerin tekerlekli sandalye ile girmesi ve geçmesi mümkün olmayan bazı bölüm ve salonlar var.

Bu bölümler aşağıdaki gibidir.

Kubbealtı veya Divan-ı Hümayun: Bu bölüm 2.avluda yer alıyor ve basamaklar nedeniyle giriş yapmak mümkün değil. Dışarıdan görmek mümkün.


Padişah Portreleri Sergi Salonu: Bu bölüme basamaklar nedeni ile tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkün değil.


Sünnet Odası, Koca Mustafa Paşa, Revan ve Bağdat Köşkü: Saray’ın 4. Avlusu’nda yer alan bu bölümlere tekerlekli sandalye ile ulaşmak mümkün değil.


Müze İçerisinde Tekerlekli Sandalye İle Gezilebilen Bölümler: Silahlar Bölümü, Saatler Bölümü, Saray Avluları, Padişah Elbiseleri, Hazine Odaları, Kutsal Emanetler, Harem

Engelliler için Ayasofya

By Kısa Kısa İstanbul

Topkapı sarayını gezdikten sonra gelişe göre daha rahat olan ayni yoldan meydana ulaşıyoruz. Hemen karşımızda Ayasofya tüm heybeti ile durmaktadır. Burada da kuyruğa girmeden sizi ve refakatçinizi ücretsiz olarak içeriye alıyorlar.

En çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan Ayasofya; sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen anıtlardan biri olup, dünyanın 8. harikası olarak gösterilmektedir. Bu yapı daha 6.yy’da Doğu Romalı Philon tarafından da, dünyanın 8.incisi harikası olarak nitelendirilmiştir. Bugünkü Ayasofya aynı yerde fakat öncekilerinden farklı bir mimari anlayışla yapılmış olan üçüncü yapıdır. Bu yapı, İmparator Justinianos tarafından (527-565) dönemin iki önemli Mimarı olan Tralles’li (Aydın) Anthemios ile Miletos’lu (Balat) İsidoros’a yaptırılmıştır. Yapım çalışmaları sırasında iki baş mimar ile birlikte 100 mimar ve her mimarın emrinde 100 işçi çalıştığı kaynaklarda geçmektedir. Yapımına 23 Şubat 532’de başlanmış, 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak büyük bir törenle, 27 Aralık 537′ de ibadete açılmıştır.

916 yıl kilise olan yapı, 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un fethiyle camiye çevrilerek, 482 yıl cami olarak kullanılmıştır. Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu’nun Kararı ile 1935 yılında Ayasofya müze olarak kapılarını ziyarete açmıştır. Ayasofya Müzesi her gün ziyarete açıktır. Kış tarifesine göre, müzeye son giriş 16.00 olmak üzere 09.00-17.00 saatleri arasında; yaz tarifesine göre ise, müzeye son giriş 18.00 olmak üzere 09.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.Bu genel bilgiden sonra kiliseye girelim. Tekerlekli sandalye için bir sorun yaşamadan içeriye girdik. Kilisenin ihtişamı karşısında heyacan duymamak imkansız. Görülmesi gereken bir yapı.Belirttiğim gibi kilisenin ana salonunu rahatlıkla gezip, fotoğraflar çekebilirsiniz. Kilisenin üst bölümüne çıkmak ise bizler için imkansız. Döner merdivenle çıkılabiliyor.

Burasıda eksik kalsın deyip bu muhteşem yapıyı terk ediyoruz. Mutlaka burayı ziyaret ediniz.

Engelliler için Bomontiada

By Kısa Kısa İstanbul

Tekerlekli sandalyeniz ile İstanbul gezimizdeki şimdiki durağımız Bomontiada.(Eski bira fabrikası binası). 2015 yılında İstanbul’un yeni eğlence merkezi olarak hizmete giren,müzik, çağdaş sanat, tasarım, performans, her tür inter disipliner etkinlik, kültürel toplantı ve workshop ile yeme-içme mekanı. İstanbul’un bu değişik köşesine aracınız ile gidiyorsanız, park yeri olarak hemen yakınında yer alan Hilton otelinin otoparkına girmeniz, mekana ulaşmak yönünden uygun olacaktır. Bomontiada ile ortak kullanılan bu otoparkta engelli otolar için ayrı bir park yeri mevcut. (Tabi vale araçlarından yer kalmışsa) . yarım saate kadar ücretsiz. Sırf göreyim için gidiyorsanız yarım saat size yeter. Uzun süre kalacaksanız 20 tl.yi gözden çıkartmanız gerekir.Otoparktan asansörle çıktığınız zaman otelin giriş kapısına geliyorsunuz. Burada tekerlekli sandalyeye uygun fakat hafif bir yokuşu göze almanız gerekiyor.

Bomontiada daha çok yeme içme mekanları ile dolu. Eski bir fabrika binasını değerlendirilerek oluşturulan mekanlar oldukça güzel.Mekanın tuvaletinin de bulunduğu üst katına çıkmak için bir lift mevcut. Hem de çalışıyor.Ancak çok ağır yükseliyor, böylece mekanı doya doya seyredebiliyordunuz.  Üst tarafta engelli tuvaleti bulunmaktadır.

Mekanı bizim gibi sadece görmek için gidebileceğiniz gibi kafelerde oturmayı  veya güzel bir yaz akşamında açık havada güzel bir yemek yemeyi de planlayabilirsiniz. Bunun dışında vakit geçirilecek, gezilecek herhangi bir yer bulunmamaktadır.

Engelliler için Ağva

By Kısa Kısa İstanbul

Ağvaİstanbulun doğasıyla ünlü sahil kasabası. Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bulunan belde İstanbul’un Batı Karadeniz’e doğru uzanan kıyı şeridi üzerinde yer alıyor. İstanbul merkeze 97 km uzaklıktaki Ağva’ya, büyük bir bölümü otoban olan yoldan ulaşılabiliyor. Özel aracınızla gidecekseniz Ümraniye-Şile yolunu takip edin. Şile’den sonra, Ağva’ya giden sahil yolunu kullanarak, Kabakoz, İmrenli, Akçakese ve Kurfallı güzergahını izleyin. Toplam bir buçuk saatte Ağva’ya ulaşabilirsiniz.

Ağva kasabasını ve dere kenarlarını tekerlekli sandalye ile gezebilirsiniz. Aracınızı park edecek yeri hafta içinde bulabileceğinizi sanıyorum.Dere kenarındaki bir tesiste oturabilir, yemeğinizi yiyebilir veya kahvenizi içebilirsiniz. Etrafta engelliye uygun tuvalet göremedim. Bu nedenle gezinizi fazla uzun tutmayın. Engelliye uygun bir otel olduğunu da duymadım. Gecelemek niyeti ile gitmediğimden geniş araştırma yapmadım.Ama genel bilgim dahilinde butik otellerin tekerlekli sandalyeye uygun olmadıklarını tahmin ediyorum.Siz bulursanız haber verin de buraya ilave edelim.

Günü birlik gidin gezin görün. Beğenirseniz ve bu yolu bir daha göze alırsanız (ben alamayacağım) istediğiniz kadar da gidin.  Yol ormanların içinde güzel manzaralı ama dar ve bolca virajlı.

Engelliler için İstanbul Akvaryum

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul Akvaryum; Dünya denizlerinde yaşayan balık türlerinin içinde bulunduğu, kendi türündeki akvaryumlarla kıyaslandığında; gezi güzergahı, temalandırma, interaktiflik, yağmur ormanı ve yeni nesil teknolojisiyle dünyanın en yenisi olduğu söyleniyor. Şu an nufusu 17.000.
Coğrafi bir rotayı takip ederek Karadeniz’den Pasifik’e uzanan toplam 17 tema ve 1 adet yağmur ormanından oluşan güzergahta yolculuk yapıyorsunuz.Alanların temalandırılmasında o alanın kültürel, coğrafi, tarihsel ve mimari özellikleri, buna uygun dekoratif unsurlar, interaktif oyunlar, filmler ve alan hakkında detaylı bilgilerin verildiği görsel grafikler yer alıyor. Alanların, ses ve ışıklandırma sistemleri de bu temalandırmaya uygun olarak düzenlenmiş.

Otoparkta engelli araçlar için yer ayrılmışsa da tüm otoparklardaki sorun burada da bulunmakta yani otopark korunmadığından diğer araçların park etmesi sonucu yer bulmakta sorun yaşanmaktadır. Akvaryum gezi için tekerlekli sandalyeye uygundur. Rahatça gezebilirsiniz. Belli oranda (Yaklaşık % 40)indirim yapılmaktadır. Amazon ormanında gezebiliyorsunuz ama köpekbalıkları ile dalış yapabilirimsiniz bilmem. Ben denemedim. Ama engelli olarak belli bir eğitim ile dalış yapmanız mümkün. Zira sitesinde engel bir durum yok. Sadece 14 yaş ve sağlık raporu isteniyor. Deneyen olduysa veya olursa haber versin. 30 dakikalık dalış aktivitesi sonrası dalış yapanlara İstanbul Akvaryum dalış sertifikası da veriliyor.
Akvaryum içindeki mağazadan alışveriş yapabilirsiniz.

Engelliler için İstanbul Sapphire Terası

By Kısa Kısa İstanbul

Bina, günümüzde Türkiye’de yer alan en yüksek bina ünvanını taşımaktadır. Binanın yüksekliği tam olarak 236 metredir.İstanbul Sapphire binası Avrupa’da ki Shard Long Bridge adlı binadan sonra en yüksek 2. binadır. Binanın toplamda 10 katı zeminin altında yer almak üzere 66 kat mevcuttur. Binanın üst kısmında yer alan seyir terasından şehrin büyük çoğunluğunu görme imkanınız bulunmaktadır. İstanbul’u havadan izleme şansını yakalayabilirsiniz. Seyir terasının giriş ücretleri ise iki parça halindedir.

Seyir terasında yer alan gözlem aletlerinin farklı bir ücreti bulunmaktadır. Ücretler 15 TL ile 23 TL. arasında değişmektedir. Sadece İstanbul manzarası ile ilgilenen öğrenci, öğretmen ve 65 yaş üzeri bireyler 15 TL olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda öğrenci, öğretmen ve 65 yaş üstü bireyler 23 TL ödeyerek hem İstanbul manzarası hem de teras bölgesinde yer alan aletleri kullanma hakkına sahip olmaktadırlar.Diğer bireyler ise sadece İstanbul manzarası için 23 TL, hem aletler hem de manzara için ise 28 TL ödemelidirler. Engelliler için belli oranda indirim var. Gökdelende bulunan AVM de engelli tuvaleti bulunmaktadır

Seyir terası tek.sandalyeye uygun. İstanbul’u seyretmek için uygun bir yer. Asansörle rahatça seyir terasına ulaşabilirsiniz. 

Gökdelenden çektiğim resimlerin bazıları aşağıdadır.

Engelliler için Olimpiyat Stadı – Teşekkürler Tolga Yazıcı

By Kısa Kısa İstanbul

Stat otoparkındaki engelli otopark korumasız olduğundan yer bulmak önemli sorun. Gerek park yeri sorunu ve gerekse içeri girişteki sorunlar  yetkili kurumlarla yazışmalar, görüşmeler ve Stad yetkilisi Tolga Yazıcı’nın gayretleri ile  ile giderilmiştir.Girişte engelli ve refakatçisinden ücret alınmamaktadır. Düz girişle ulaşılan tekerlekli sandalyeliler için çizgilerle yer gösterilmiştir. Ancak ön sıradaki seyirciler ayağa kalktığından tek.sandalyeliler maçı izleyememekteydi. Bu konudaki girişimlerimden aşağıda da görüldüğü gibi olumlu bir sonuç alınmıştır.Bu sonuç alınmasında Stat yetkilisi Tolga Yazıcı’nın rolü büyüktür. Keşke her yetkili bu şekilde davransa. Öncelikle bu olumsuz durumları 2011 yılında aşağıdaki yazı ile başbakanlığa ilettim

“Halkla İlişkiler DAİRE BAŞKANLIĞI06 Şubat 2011 Pazar 19:14Sayın Yetkililer;Ben tekerlekli sandalyede yaşayan bir engelli olarak İstanbul Olimpiyat stadında yaşadığım sıkıntıları size bildirmek için bu yazıyı yazıyorum. Bu yazının birer örneğini ulaşabildiğim her makama iletmek istiyorum.Tüm mevzuatı, ayırımcılığı, hani şu son değişiklikle anayasamıza giren pozitif ayırımcılığı bir yana koyuyorum. Ben sadece çektiğim sıkıntıyı 21.yy Türkiyesinde bir maç izlemek için yaşadığım sıkıntıları yazmak istiyorum. Yani bir insan olarak yaşadıklarımı yazmak istiyorum.Geçen Pazar Beşiktaş- İbb maçını izlemek istedim. Bunun için önce stadı aradım, özürlü otoparkı ve giriş işlerini öğrenmek istedim. Bizler önceden sormadan bir yere gidemeyeceğimizi çoktan öğrenmiş kişileriz. Telefona çıkan yetkili Özürlü araç otoparklarının olduğu, M kapısından da giriş yapabileceğiniz söyledi. Bende saf bir vatandaş olarak buna inanarak, oğlumu da alarak stadın yoluna düştük. O stada ilk defa  gidiyordum. Herkes gibi sıkıntılı bir yolculukla stada ulaştık. Resmen arabanın tepesine kadar çamura bulaşarak araçların park edildiği yere ulaştık. Park dolu , yetkili bulmak mümkün değil. Zor bela birisini bulduk o kimse “Özürlü parkı olmadığını bulabilirsem bir yere park etmemi söyledi. Yüzlerle araç zaten park etmiş bir damla yer yok. Neyse ki o şahıs bizi genel otoparka soktu, zira diğer araçları artık oraya almıyorlardı. Yarım saat dolaştık zor bela kenarda köşede uygun  olmasa da bir yer bulduk. Hava soğuk yağmurlu yerler balçık, ve park ettiğimiz yer stada  epey uzak. Madem geldik devam edelim dedik. Oğlum bin bir güçlükle yarım saate yakın uğraşla stadın yakınına getirdi. O da ne M kapısın bulduk ama ne mümkün kapıya yaklaşmak . Hiçbir önlem yok. İnsanların içine girsek canlı çıkarmayın bilmem. Ne polis ilgileniyor, ne staddaki görevliler. Zor bela uzun süre titreyerek bekledik bu arada maç başladı. Bu arada stadın etrafında özel bir otopark olmadığını anladım. Artık dönelim derken bir demir kapının önünde bulduk kendimizi, itiş kakış  içinde. Bu arada şunu belirteyim her kapıda özürlü girişi olsun diye kapılar yapılmış ama nedense hiçbir yetkilide oranın anahtarı yok Yalvar yakar  bekliyoruz. Açan yok. Dediğim gibi artık dönüşe geçiyoruz. Bir kapının önünde polisler içeri giriyor, hemen aralarına daldık ama o kapıdan sandalye girişi mümkün değil. Bu arada benim gibi çaresiz engelli insanlar görüyorum, bir o kapıya bir b kapıya koşan 0 derece soğukta.Neyse bir polis yandaki payı açmasını söyledi de bir yetkili zorla kapıyı açtı da içeri girebildik. Tabı maçın ilk yarısı bitmek üzereydi. İçeride maç seyretmek ayrı  bir sorun sandalyelere ayıran yerler ver ama herkes ayakta ne mümkün stadı görmek. En köşeye seçtikte maçın geri kalanını izledik.Sayın yetkililer ne hakkınız var bizlere bu çileleri çektirmeye, dünya standardında stat yapıyorsunuz. Ama ne özürlü otoparkı var ne özürlülerin girişine ayrılan bir kapı.burada yazarken bile çektiğim sıkıntıyı ve düştüğüm duru hatırladıkça içim eziliyor. ENGELLİ BİRİSİ OLDUĞUM İÇİN DEĞİL, BİR İNSAN OLARAK UTANIYORUM.
Levent Karagöz”
Bu yazı üzerine bir gün telefonum çaldı. Karşımda bu göreve yeni başlayan stat yetkilisi Tolga Yazıcı vardı. Konunun kendisine ulaştığını belirtip, öncelikle yaşadıklarım için üzüntülerini bildirip, bu sorunların giderilmesi konusunda neler yapılacağı hakkında karşılıklı fikir alışverişi yaptık. Kendisi tahsil hayatını yurt dışında geçirdiğini ve yurt dışında engellilere nasıl davranıldığını yakından gözlemlediğini belirterek bu durumdan üzüntü duyduğunu ve konu ile ilgili kısa zamanda çalışmalar yapacağını belirtmiştir. Tolga Yazıcı bu konuşmamızdan sonra dediği gibi hemen çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarını (Aşağıdaki resimler) stadın web sayfasına koyduğu Engelliler bölüm’ü ile duyurmuştu.

Düzenlemelerin yapılmasından bir süre sonra  2014 yılında telefonuma bir WhatsApp mesajı geldi. Mesaj aynen şöyleydi.“Levent bey Milliyet alın, spor yazari Yavuz Kocaömer’i okuyun bugün…. Sizlerin de ellerinize emeklerinize saglik….Tolga Yazıcı”Bu mesajı aldıktan sonra Milliyet Gazetesindeki Yavuz Kocaömer’in yazını okudum. Yazı şöyleydi;

Engelsiz Atatürk Olimpiyat Stadı

Yavuz Kocaömer19 Ekim Pazar 20142002 yılında hizmete açılan Atatürk Olimpiyat Stadı , zaman içinde önemli organizasyonlara (2005 Şampiyonlar Ligi Finali, 2009 U2 Konseri, EURO CUP 2008 Atletizm Yarışmaları) ve diğer resmi FIFA müsabakaları ile, izleyici ve seyirci sayısının artması ile, engelliler için yapılan düzenlemelerde de değişikliğe gitmesi gerektiği ortaya çıktı. Ve son 2 senede engelsiz geçişler ile ilgili düzenleme çalışmaları tamamlandı.Bunun yanı sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Trafik Müdürlüğü’nün de destek vermesi ile, otoparklarda 40 adet engelsiz  araç park yeri yapıldı. Ayrıca tüm stadyumlarda, elektronik bilet uygulamasına dönüş çalışmaları çerçevesinde, engelsiz elektronik okuyuculu giriş turnikeleri de tamamlandı ve hizmete açıldı.Bunun yanı sıra, engelli seyircilerin rahatça izleyebilecekleri 400 kişilik bir engelsiz tribünü de hizmete sunuldu. Yetkililerden aldığımız bilgiye göre, ülkemizin Futbol Federasyonu’nun atadığı delegeler,  bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyorlar ve engelli izleyiciler ile ilgili tekbir soru bile sorulmuyor. Oysa bir UEFA delegesi stadyumu incelemeye geldiğinde, sahayı, soyunma odalarını bile sormadan engelli seyirci geçişlerini soruyor ve ayrıntılı bilgi istiyor.Bu yalnız futbol ile ilgili değil. Ülkemizde yapılan tesislerin bir çoğunda engelli sporcu ve seyirciler maalesef düşünülmüyor. 1999 yılında ülkemizde ilk defa Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu Tesisleri’nde açılan, İstanbul Engelliler Spor Salonunu,  o zamanlar ziyarete gittiğimizde, engelli sporcuların soyunma odalarında mevcut 2‘şer tuvaletin her ikisinin de alaturka olduğunu görmüştük. Yani , o zamanlar  “hem biz engelli spor salonu açtık, hem de belden aşağı felçli olan, yürüyemeyen tekerlekli sandalyeli sporcularımızın ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerini dahi düşünmedik.’’
Neyse, o seneler geride kaldı.  Bu arada, Atatürk Olimpiyat Stadı tesis yetkilisi Tolga Yazıcı’ ya da bu konudaki duyarlılığından ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

http://www.milliyet.com.tr/yavuz-kocaomer-engelsiz-ataturk-olimpiyat-stadi-1956778-skorer-yazar-yazisi/

Engelliler için Rahmi Koç Müzesi

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul’daki  gezimizde bu yazımızdaki mekanımız Rahmi Koç Müzesi. KOÇ holding sayfasında Müze  kısaca şöyle tanıtıyor.Eski İstanbul’un merkezinde ve Haliç Kıyısı’nda, yaklaşık 27.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulan Rahmi M. Koç Müzesi, ülkemizin ilk ve tek sanayi müzesi olmasının yanı sıra, hem eğlendirici hem de eğitici özellikleriyle yaşayan bir sosyal mekan niteliği taşımaktadır.

Rahmi M. Koç Müzesi, iki farklı bölümden oluşmaktadır: Lengerhane Binası ve Hasköy Tersanesi. III. Ahmet Dönemi’nde tersane tesisleri için kurulan Lengerhane Binası, 1991 yılında Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınarak, 1994 senesinde ziyarete açılmıştır. 1996 yılında da Hasköy Tersanesi Vakıf tarafından satın alınmış, aslına uygun bir şekilde yenilenerek 2001 senesinde müzeye dahil edilmiştir. 

Rahmi M. Koç Müzesi, sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk büyük kuruluştur. Ziyaretçileri adeta bir zaman yolculuğuna çıkaran müze, karayolu ulaşımı, raylı ulaşım, havacılık, denizcilik, makineler, iletişim, bilimsel aletler, model ve oyuncak, yaşayan geçmiş ve eğitim bölümlerinden oluşmaktadır. 

Bu tanıtımı okuduktan sonra gezmeye başlayalım. Ancak yukarıdaki tanıtımda belirtilen etkinliklere bazılarına tekerlekli sandalye ile katılmak mümkün değil.  Mesela denizaltını gezemiyoruz. Gene nostaljik tren turu da mümkün değil.Tekne ile Özel Haliç gezintileri de zor.

Neyse biz gezebildiklerimize yönelelim. Öncelikle müze tekerlekli sandalyeli ve refakatçisi için ücretsiz.  Rahatça müzeye girip nerdeyse her yerine ulaşabiliniyor.

İçinde engelli tuvaletleri  mevcut olup, rampalar ve asansörlerle her yere ulaşılması sağlanmış. Bunu yurt dışındaki bir çok müzelerde göremezsiniz. Bu nedenle teşekkürler Koç grubuna.

Bu nedenle uzun uzun yazılacak bir durum yok. Rahatça ve mutlaka gidin ve gönlünüzce dolaşın. İsterseniz içerisinde bulunan kafelerde kahvenizi yudumlayın,ya da müze sahası içinde yer alan ve güzel bir Haliç manzarasına sahip restoran da  karnınızı doyurun.

2009 yılında Rahmi M. Koç Müzesi’ne gelişinden itibaren müze vapur olarak ziyarete açılan Fenerbahçe Vapuruna ulaşmak enazından altkatında gezmek ve  nostaljik kafesinde  keyifli anlar yaşatmanız mümkün.

Müzede ilgimizi çeken bir  bölümde tekerlekli sandalyelerin bulunduğu bölüm. Tekerlekli sandalyenin ilk örneklerini burada görmek mümkün.

Bu arada iyi bir Beşiktaş’lı olan Rahmi Koç’un müzesinin bir köşesini siyah Beyazlı renkler doldurmakta.

Engelliler için Sakıp Sabancı Müzesi

By Kısa Kısa İstanbul

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul’da Boğaziçi’nin en eski yerleşimlerinden Emirgan’da yer almaktadır. Aracınızla geldiğinizde, yer varsa aracınızın en yukarıya kadar çıkmasına ve oraya park etmesine izin veriliyor. Aksi halde binaya ulaşmak içim epey dik bir yokuşu göze almanız gerekiyor.Bu nedenle hafta arasını tercih etmenizde yarar var.

Engelli ve bir refakatcisi ücretsiz girebiliyor. Normal giriş ücreti 30 TL. Müzekart+ (Müzekart plus) sahipleri müzeyi, kartlarının geçerlilik süresi içerisinde indirimli bilet fiyatı (20 TL) ödeyerek ziyaret edebilir, müze bünyesinde yer alan mağazada ise %10 indirim hakkını kullanabilirler.
Ziyaret Saatleri
Salı, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar: 10.00-18.00
Çarşamba : 10.00-20.00
Pazartesi günleri kapalıdır.
Son biletler Müze kapanışından 30 dakika önce satılır.
Müze, Ramazan ve Kurban Bayramlarının ilk günü ve 1 Ocak’ta kapalı olacaktır.

Mevcut köşkün yanına Modern bir galerinin eklenmesiyle 2002 yılında ziyarete açılan Müze’nin sergileme alanları 2005 yılındaki düzenleme ile genişletilerek, teknik düzeyde uluslararası standartlara kavuşmuştur.Bugün Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi zengin koleksiyonu, kabul ettiği kapsamlı uluslararası geçici sergileri, konservasyon birimleri, örnek eğitim programları, yapılan çeşitli konser, konferans ve seminerleriyle çok yönlü bir Müzecilik ortamı sunmaktadır.

Müze iki bölümden oluşuyor, köşkte Sabancı ailesinin koleksiyonları sergilenmekte, diğer yeni binada ise güncel, geçici sergiler yer almaktadır. Bizim gittiğimizde burada “ Ai Weiwei Porselen” sergisi bulunmaktaydı.

Her iki binada tekerlekli sandalyeye uygun, gerekli yerlerde rampalar ve liftler bulunmakta.Rahatça gidip gezebileceğiniz bir yer. İçerisinde engelli tuvaletleri mevcut.

 

Bahçesinde bulunan kafede boğaz manzarasını seyrederek kahvenizi yudumlayabilirsiniz.