All Posts By

engelsizseyyah

Engelliler için Mavi Bayraklı Plajlar

By Engelli Seyyah’dan

Yazıma başlamadan önce ülkemizde Mavi Bayrak kampanyasını başarı ile yürüten TÜRÇEV çalışanlarına konuya gösterdikleri yakın ilgi için tüm engelliler adına teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Ülkemizde diğer kurumlardan bu kadar ilgi göremiyoruz maalesef. Bilhassa turizm ve seyahat şirketleri çok duyarsızlar. Bir ikisi hariç bilgi için gönderdiğimiz yazılara yanıt bile vermediler.TÜRÇEV ise yazışmalarımız esnasında hemen sitelerinde engelliler için bir bölüm oluşturdular.

http://www.mavibayrak.org.tr/tr/icerikDetay.aspx?icerik_refno=52

Mutlaka inceleyin, çok yararlı olacaktır.Gene bu arada sırf engelliler için detaylı bir liste hazırladılar. Yazımızın sonunda görebilirsiniz.

Mavi Bayrak fikri AB‘ye üye ülkelerde, yüzme amacı ile kullanılacak göl ve deniz suları için gerekli su kalitelerini belirleyen mikrobiyolojik parametrelerin, yol gösterici ve uyulması zorunlu hükümler haline getirilmesiyle ortaya çıktı.

Bu yönde yapılan etkinlikler 1987 yılında Avrupa Çevre Eğitim Vakfı (FEEE) tarafından yürütülen Mavi Bayrak Kampanyası adı altında birleştirildi. Önce 11 Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ülkesinde, daha sonra da 22 ülkede başarı ile uygulandı. 2001 yılında ise Avrupa dışındaki ülkelerin talepleri üzerine kampanyanın kapsamı genişletildi ve Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’nın adı Çevre Eğitim Vakfı olarak değiştirildi.

Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’na 1991 yılında ilk kez Avrupa Topluluğu dışından Finlandiya kabul edildikten sonra, Türkiye’de de Mavi Bayrak Kampanyasına yönelik çalışmalar başlamış, Sağlık Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde 1993 yılında Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) kurulmuştur. http://www.mavibayrak.org.tr/tr/Default.aspx

Mavi Bayrak Kampanyasına gönüllü olarak katılmak esastır. Katılmak isteyenler öncelikle kendi ülkeleri içindeki ulusal jüriye gerekli belgelerle başvurur. Ulusal jürileri uygun gördüğü plaj ve marinalar ise Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı‘na (FEE) gönderilir. FEE, uluslararası jüriyi toplar ve çeşitli ülkelerden gelen başvuruları değerlendirerek karar verir. Uluslararası jüride, FEE, UNEP, EU, EUCC (kıyı ile ilgili sivil toplum örgütü) yer alır.

Plaj ve marinalar için belirlenen kriterler birbirlerinden farklı olmasına rağmen, hepsini aşağıdaki 4 ana grupta toplamak mümkündür.

1. Yüzme amacıyla kullanılan suyun niteliği.
2. Çevresel eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yönlendirilmesi.
3. Plaj düzeni ve emniyetinin sağlanması.
4. Çevre Yönetimi

Mavi Bayraklı plaj ve marinalar Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı tarafından internet ortamında yayınlanarak tüm dünyaya duyurulmaktadır

Mavi Bayrak Ödülü bir yıl için verilir ve ödülü alan plaj ve marinalar, sezon içinde denetlenir. Bu denetlemeler sırasında uygunsuz bir durum olduğunun belirlenmesi durumunda, sorun çözülünceye dek Mavi Bayrak indirilir.

2015 yılı itibariyle Türkiye, Mavi Bayrak sayılarına göre İspanya’dan sonra ikincidir.

  • İspanya’da 578 plaj,
  • Türkiye’de 436 plaj,
  • Yunanistan’da 395 plaj,
  • Fransa’da 379 plaj
  • Portekiz‘de 299 plaj
  • İtalya‘da 283 plaj
  • Danimarka’da ise 250 plaj mavi bayrak sahibidir.

Kıyıların korunması, çevre bilincinin gelişmesinde ve turizm pazarlanmasında Mavi Bayrak Projesinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Esasen bir çevre ödülü olmakla birlikte, uluslararası standart özelliği taşıması ve uygulama alanının kıyılar olması nedeni ile turizm sektörü açısından büyük bir öneme sahiptir.

image2-2

Mavi Bayrak ile ilgili bu genel bilgilerden sonra engelliler ile ilgili düzenlemelere bakmak istiyoruz. Öncelikle şunu belirtmek isterimki Mavi Bayrak kriterlerinin içinde engelliler ile ilgili düzenlemelerin varlığı olumlu olmakla birlikte, yeterli düzeyde olmadığıdır. Gönül isterki bu kriterler içinde engellilere dönük daha fazla kriter bulunsun. Öncelikle mevcut kriterlere bakalım. Mavi Bayrak kriterleri görüldüğü kadar 33 maddeden oluşmaktadır. Buraya hepsini burada sıralayamadık. Merak edenler Türçev’in linkinden bunlara ulaşabilirler.

http://www.mavibayrak.org.tr/tr/icerikDetay.aspx?icerik_refno=14

image3-2

Bizim için düzenlemelerin bulunduğu iki kriter’e değinmek istiyoruz. Bu kriterler şunlardır.

Kriter no:31 Plaj kullanıcılarının güvenliği için gerekli önlemler alınmalı (z) ◦ Otel müşterisi olmadan da plaja erişebilme (makul bir ücret uygulanabilir) ◦ Yürüyüş yolları, merdivenler ve basamaklar tam güvenli olmalı ◦ Coğrafi olarak riskli bölgelerde tutamaklar ve uyarı işaretleri ◦ Yaya geçitleri ◦ Engelliler için ayrı otopark alanı ve işaretlenmesi ◦ Bisiklet yolları ◦ Gerekli olan yerlerde plaj güvenlik elemanlar

Kriter no:33 Beldede en az 1 Mavi Bayraklı plajda engelliler için tuvalet ve erişim rampası (z) ◦ Her bir plajda olması tavsiye ediliyor ◦ Plaj ana girişten tuvaletlere, tuvaletlerden plaja ve denize kadar rampa ve engelli araç geçişine elverişli yol ◦ Denize giriş aparatı, şezlong ve şemsiye ayrılması tavsiye ediliyor ◦ Tesiste ayrı oda bulunsa bile plaj ünitelerinde ayrı bir tuvalet bulunmalı

Görüldüğü gibi 31.kriter genel manada Güvenlik tedbirlerine değinmekte, engellilerle ilgili olarak “Engelliler için ayrı otopark alanı ve işaretlenmesi” ifadesi yer almaktadır. 33.kriter ise engelliler ile ilgili hükümleri kapsamaktadır. Burada Beldede en az bir mavi bayrak ödüllü plajda engelliler için olanakların bulunması gerekmektedir.” Dolayısıyla her mavi bayrak ödüllü plajda engelliler için olanakların bulunması gibi bir kriter mevcut  değildir. Ancak TURÇEV özellikle tavsiye niteliğinde bütün plajlarda engelliler için olanakların bulundurulmasını istemektedir..(Şezlong,wc,rampa,otopark vb.) Bu isteğin yerinde olduğunu ve bizce de  plajlarda engelliler için söz konusu olanakların bulunmasını hatta bunun kriter kapsamında olmasını temenni ediyoruz.

image4

Sitemizi takip eden takipçilerimiz için bilgilerine başvurduğumuz TURÇEV çalışanları bizlere kısa sürede dönerek yönelttiğimiz sorulara yanıtlar vermiştir. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Yanıtların yanında bizlere genel olarak faaliyetleri konusunda bilgi vermişlerdir. İlgililere yazdığımız ve sorular yönelttiğimiz yazıyı ve bize gelen yazıları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

TURÇEV’ gönderdiğimiz yazı

Sayın yetkili,

Biz tekerlekli sandalyede yaşayan engellilerin tatil yapmaları ve tatilde bilhassa denizden istifade edebilmesi(doğal nedenlerle) maalesef fazla olası değildir. Engellilerin maddi durumları yeterli olmadığından bilhassa yüksek fiyatlı tesislerde tatil yapmalarıda mümkün olamamaktadır. Zira listede de görüleceği gibi (otellerde bulunan) Mavi Bayraklı plaj sadece 5 yıldızlı otellerde yer almaktadır. Gelir durumu nedeniyle engellilerin gidebileceği oteller ise bırakın mavi bayraklı plajı, engellilere uygun oda ve alt yapıya sahip değildirler. Otellerin dışındaki halk plajları da genellikle mavi bayraklı değildirler. Olsalar da tekerlekli sandalyeye uygun değildirler. (birkaç istisna hariç)Neyse bu konularla vaktinizi almak istemem.

Şimdi biz bilhassa tekerlekli sandalyede yaşayan engelliler olarak yaptığınız  listelerde yer almasını istediğimiz hususları tek tek belirteceğim.

– Tüm mavi bayraklı plajlar tekerlekli sandalyeye uygunmudur ?

– Plajın otoparkı mevcutmudur. Varsa bu otoparkta engelli araçlar için yer ayrılmaktamıdır?

 -Plajda denize kadar ulaşan ve tekerlekli sandalyenin sığabileceği büyüklükte rampa bulunmaktamıdır? Zira tekerlekli sandalyenin kumda hareket etmesi           mümkün değildir.

-Plajda yüzer sandalye olarak adlandırdığınız sandalyeler mevcutmudur?. Bunlarla denize girmemiz ve denizden çıkmamız oldukça kolaylaşmaktadır.

-Plajda engelliler için ayrılmış şemsiye, şezlong varmıdır. Engelliye uygun duş bulunmaktamıdır?

 -Tüm bu sistemlerle ilgilenen, yardımcı olacak eleman bulunmakta mıdır?

Listelerinizde bu hususlara mümkün olduğunca yer verirseniz bizlere yeterince yardımcı olursunuz. Sizlerin verdiği bilgilerin güvenilir olacağından şüphemiz olmamakla birlikte maalesef ülkemizde (hatta birçok ileri ülkelerde) “engelliye uygun” denilen tesislerin aslında hiçte uygun olmadığına birçok defa şahit olmuşuzdur. Bu nedenle tesislerin sürekli denetlenmesi gereklidir. Gittiğimiz plajda belirtilen hususların bulunmaması veya istenen düzeyde olmaması halinde nereye nasıl şikâyet edebileceğimizi ne gibi yaptırımların uygulanacağını da bilmek isteriz.

Bu yıl gittiğim Bitez plajı bizim yönümüzden gerçekten harikaydı. Umudumuz bu gibi yerlerin sayısının artmasıdır.

Tekrar ilginize teşekkür eder, verdiğiniz bilgi ve listeleri gerek “engelsizseyyah” sitemizde ve gerekse diğer engelli sitelerinde yayınlayacağımızı ve bunları sizlerle ve diğer engelli insanlarla paylaşacağımız bildirmek isterim.

İyi çalışmalar.

Levent Karagöz

Engelsizseyyah.com 

Bu yazımız üzerine bize gelen yazılar aşağıdadır.

Sayın Levent KARAGÖZ;

Bilindiği üzere mavi bayrak ödülü; uluslar arası standartları taşıyan nitelikli, temiz,çevreye duyarlı bir yönetim içeren plaj ve marinalara verilen uluslar arası bir eko etikettir.FEE(Uluslar arası Çevre Eğitim Vakfı)ye  bağlı olarak Türkiye’de de Kültür ve Turizm Bakanlığı,Sağlık Bakanlığı,Çevre ve Şehircilik Bakanlığı katkılarıyla  birlikte mavi bayrak programı Türkiye Çevre Eğitim Vakfı tarafından yürütülmektedir.

Mavi bayrak kriterleri uluslar arası anlamda standart olup ödüllü plaj ve marinalar bu kriterleri sağladıktan sonra mavi bayrak ödülünü almaya hak kazanırlar.Mavi bayrak kriterleri 33.kriter : ‘‘Beldede en az bir mavi bayrak ödüllü plajda engelliler için olanakların bulunması gerekmektedir.’’  der.

Dolayısıyla her mavi bayrak ödüllü plajda engelliler için olanakların bulunması gibi bir kriter mevcut  değildir ancak biz özellikle tavsiye niteliğinde bütün plajlarda engelliler için olanakların bulundurulmasını istiyoruz.(Şezlong,wc,rampa,otopark vb.)

Özellikle otel plajları içerisinde büyük çoğunlukla bu bütünlüğü sağlamış bulunmaktayız ve engelli olanaklarının büyük bir kısmı otel plajlarında sağlanmaktadır. Ancak halk plajlarında bu konuda oldukça zorlanmaktayız.Muğla ili genelinde 100 mavi bayrak ödüllü plaj,7 adet mavi bayrak ödüllü marina bulunmaktadır.Bu ödüllü plajların ve marinaların web sayfasındaki bilgilerini girip inceleyebilirsiniz.

(http://www.mavibayrak.org.tr/tr/plajListesi.aspx?il_refno=48)

Bitez Özgür plaj mavi bayrak ödüllü bir plaj ve Bodrum Belediyesi ve Bodrum Eğitim Vakfı ile birlikte işletilmekte ve engelliler için de hizmet vermektedir.( http://www.mavibayrak.org.tr/tr/plajDetay.aspx?plaj_refno=1221) Mavi bayrak kriterleri kapsamında plaj ücretleri konusunda herhangi bir belirleyici unsur yoktur.Ancak sahiller kamu malı olduğundan dolayı ancak buradaki hizmetlerden faydalandığınız taktirde sizden ücret talep edilebilir bu ücret de makul sınırlar içerisinde olmalıdır.Bitez Özgür Plajı da yönetimsel anlamda oldukça duyarlı bir tutum sergilemektedir.Plajın açılış ve hizmet amacı da sadece fiziksel engellilerin değil,zihinsel engelliler ve görme engellilerinde plajı kullanabilmesidir.

Bu yılın başlarından itibaren Muğla Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı plajlardaki engelleri kaldırıp ENGELSİZ PLAJ parolasıyla bir takım çalışmalar yapmaktadır.Bu kapsamda  özellikle mavi bayrak ödüllü halk  plajlarda engelli insanların denize girebilmesi için bir takım çalışmalar yapmaktadır.Bu çalışmaların en güzel örneklerinden birisi de Akyaka Halk Plajıdır.

(http://www.engelsizplaj.com/sayfa/14/referanslarimiz)

Mavi bayrak hakkında tüm detaylı bilgiler için  web sayfamızı inceleyebilir ,fotoğraf arşivimizden de faydalanabilirsiniz.

http://www.mavibayrak.org.tr/tr/icerikDetay.aspx?icerik_refno=39

Levent Bey Merhaba

Mavi Bayraklı tüm plajlarda çeşitli nedenlerle  (coğrafik konum, tesis konsepti, kayalık alanların bulunması gibi) engelli olanakları bulunmamaktadır. Engelli olanaklarının bulunduğu plaj listesini  ekte gönderiyoruz.

Denize girmek için olanakların bulunduğu bazı plajlarda yüzer şezlong adını verdiğimiz sandalyeler mevcuttur. Bu sandalyelerden herhangi bir ücret talep edilmemekte cankurtaranlardan yardım talep edilmesi halinde kişilerin denize girmesinde yardımcı olabilmektedirler.

Kriterlerimiz gereği engellilere uygun olan plajlarda engelli tuvaletlerinin ve rampaların bulunması yeterlidir. Bu konuyla ilgili detaylı bilgiyi ekteki sunumdan bulabilirsiniz. Ekteki sunumu web sayfamızda yönlendirme yapmak adına hazırladık ancak ekteki doküman ilerleyen günlerde revize edilerek web sayfamıza konulacaktır. Web sayfamıza koyacağımız bu dokümana sizin de  tavsiyeleriniz olursa çok memnun oluruz.

İyi günler dileğiyle,

Levent bey merhaba;

Asıl biz teşekkür ederiz duyarlılığınız için.

Amacımız bütün mavi bayraklı plajlarda engelliler için tüm olanakların bulunmasıdır.Bunun için bugüne kadar elimizden geleni yaptık bundan sonra da gerekli çalışmaları yapacağımızdan kuşkunuz olmasın.Bu çalışmalar esnasında da sizin istek ve önerilerinizi de dikkate alacağız.

Mavi bayrak programı ile ilgili  her yıl mavi bayrak yerel sorumluları ve temsilcileri eğitimleri olmaktadır. Her yıl yapılmakta olan bu eğitimlerin amacı yerel yönetimlerde yer alan ve mavi bayrak sorumlusu olarak görevlendirilen kişilerin ve plaj mavi bayrak sorumlularının mavi bayrak kriterleri konusunda bilgilendirilmesini sağlamak ve sadece mavi bayrak değil çevre konusunda duyarlılıklarını artırmaktır.

Bundan sonraki eğitim seminerlerinde program dahilinde mümkün olursa engelli olanakları,görüş ve talepleriniz,önerileriniz doğrultusunda bu seminer ve eğitimlerimize katılabilirsiniz.Konuyla ilgili web sayfamızı takip etmeniz yeterli olacaktır.

Bunun dışında web sayfası ile ilgili önerileriniz dikkate alınacak olup ,duyarlılığınız için tekrar teşekkür ederim.

Saygılarımla…

Levent Bey Merhaba

Öncelikle geri dönüşünüz ve ilginiz için teşekkür ederiz.

Daha önce size göndermiş olduğumuz liste aslında sizin de maddeler halinde bahsetmiş olduğunuz olanakları içeren plajların listesiydi.

Bununla beraber ülkemizde farklı şehirlerde bir çok beldede, engelli tuvaletlerinin, şezlong- şemsiyelerle denizle ve engelli tuvaletleri ile bağlantılı olan rampaların bulunduğu Mavi Bayraklı halk plajlarımız da vardır.

 Bu plajların listesini bölge ofislerimizdeki arkadaşlardan rica ettik ve web sitenizde paylaşmak üzere size yeni bir liste göndereceğiz.

 İyi günler dileğiyle,

Biz engelli insanların denizden yerliderecede faydalanmalarını sağlamak için engelli konularına bu kadar duyarlı bu insanlarla irtibatımız sürecektir. Umudumuz tüm yerel belediyelerin Mavi Bayrak projesine katkıda bulunmalarıdır. Bizler bu yönden yöremizdeki yetkili makamlara sürekli baş vurarak bu konuda duyarlı olmalarını sağlamalıyız. Tüm okuyucularımızdan bu yönden destek bekliyoruz. 

Ayrıca sahil şeridine sahip tüm belediyelerden ve işletme sahiplerinden de bu projeye destek olmalarını istiyoruz. Bunları “birkaç engelli gelecek de ne olacak” diye değerlendirmemelerini, bunu sosyal sorumluluklarının yanında, konuyu, yurt içinde ve dışında önemli bir potansiyel olduğunu göz önünde tutarak değerlendirmelerini bekliyoruz. Engelli insanlar tatil planlamalarında bu plajların olduğu yerleri tercih edecek ve bundan orada bulunan otel ve diğer işletmeler karlı çıkacaktır.

image5

(Sitedeki resimler Bodrum Bitez Mavi Bayraklı plajında çekilmiştir.)

2016 YILI ENGELLİLER İÇİN DENİZE GİRME OLANAKLARI BULUNAN PLAJ LİSTESİ 

İLİLÇETESİS / PLAJ ADI
AntalyaManavgatAlibey Club Manavgat
Alibey Resort Sorgun
Commodore Elite Hotel
Mira Mare Hotels
SerikGüral Premier Belek
Calista Luxury Hotel
Limak Atlantis
Papillon Zeugma
Maxx Royal Belek
Club Megasaray
BüyükşehirBüyükşehir Bld Konyaaltı Mavi Bayrak Plajı 1
Büyükşehir Bld Konyaaltı Mavi Bayrak Plajı 3
Büyükşehir Bld Konyaaltı Mavi Bayrak Plajı 5
MuğlaFethiyeKumburnu Tabiat Parkı
Ortacaİberotel Sarıgerme Park
TT Hotels Sarıgerme Imperial
BodrumJumeirah Bodrum Palace
Vera Aegean Dream Resort
La Blanche Resort & Spa
Vogue Bodrum
DüzceAkçakocaKale Plajı
AydınDidimHoliday Resort Otel
Caprice Thermal Resort Hotel
Venosa Bach Resort
Oteller Önü Halk Plajı
KuşadasıPalm Wings Kuşadası
Pinebay Otel
İzmirMenderesLokea Maxima Bay
Paloma Pasha
ÇeşmeAlaçatı Beach Resort
Altınyunus Otel
Sheraton Otel
FoçaNeilson Clup Phokaia
BalıkesirGömeçArtur Güvercin Koyu
Artur Martı Koyu
Artur Gemiyatağı Koyu
ÇanakkaleMerkezBarış Plajı
KırklareliDemirciliİğneada Resort Otel

Mavi Bayraklı plajlarda olması istenen engelli olanakları ile ilgili sunum için tıklayınız.

Engelliler için Beşiktaş Vodafone Arena Stadı

By Kısa Kısa İstanbul

Dünyanın en güzel yerinde yer alan stat son teknoloji ile donatılmış harika bir mimari ile inşa edilmiş. Bunu sporumuza katan her kademede çalışanlara teşekkür edilmesi, gayretleri nedeniyle kutlanması gerekir. Biz de yazımıza bunları ifade ederek başlamak istiyoruz.

image1
image2

Stada nispeten kalabalık olmayan bir maç ortamına gittik. Aslında daha önce stada gidip bu yazıyı hazırlamak isterdik ama maalesef kulüp bu konuda yaptığımız girişimlerimize karşın bize bu imkanı tanımamıştır. Halbuki tekerlekli sandalyede yaşayan bir insan olarak engelli gözü ile görerek izlenimlerimizi ve taleplerimizi paylaşarak bu konuda yardımcı olmayı istedik.

image3

Stada girme konusunda yaşadığımız olumsuzlukları sona bırakarak stat ile ilgili izlenimlerimiz paylaşalım.

Öncelikle kulübün sitesinden http://www.bjk.com.tr/tr/  VODAFONE ARENA yazan bölümü tıklıyoruz. Buradan açılan seçeneklerden  “Engelli tribünü bilet talep formu” nu seçip ilgili kısımları dolduruyorsunuz. Refakatçi ile gelecekseniz bunu işaretleyip bilgilerini girmelisiniz. Telefon ile bilgi alırken refakatçi için Passolig kartı gerekmediği söylendi. Gönder kısmına tıklatıp formu gönderiyorsunuz. Burada sorun yanıtını hemen alamıyorsunuz. Halbuki normal bir insan hemen neticesini alabiliyor. Bende bir yanıt gelir diye bekledim ama böyle bir yanıt gelmedi. Bir gün kala acaba sitede mi ilan ediliyor diye araştırmaya başladım. Sonra biraz uğraştıktan sonra Passoligin web sayfasından sonucu öğrenebildik. Tabi öncelikle Passolig kartınızın olması ve ilgili sayfadan buraya üye olmanız gerekir. Buradan yerimizin ayrıldığını öğrendik. Ayrıca maç günü sabahı passolig sitesinden mesaj da geldi. Bu sürecin mutlaka halledilmesi gerekir. Bilhassa diğer şehirlerden gelecek engelli insanlar için bunun kısa sürede açıklanması gereklidir.

image4

Engelli tribünü kuzey kale arkasında yer almaktadır. Zemin altında yer alan bu tribününe ulaşmak için yapılan asansör ile otopark katından tribüne rahatça ulaşılabiliyor. Ancak bu asansörü de epey aradık. Zira görevlilerden bunu yerini bilene rastlamadık. Bilet gişelerine sorarak öğrenebildik. Bu konuda görevlilerin eğitilmesi ve belli yerlere yönlendirici levhalar konulması gereklidir.

Girişe Passolig kartınızı cihaza okutarak tribüne ulaşıyorsunuz. Refakatçimden Passolig kartı sorulduysa da (Passolig kartı yoktu) içeri girmesinde sorun yaratmadılar. Tribün gayet ferah ve yeterli. Konumu da oldukça iyi . Yalnız tribünde bol miktarda engelsiz insanın bulunması dikkatimizi çekti. Sanırım zamanla daha titiz kontroller yapılır. Zaten öndeki tribünle geçiş serbest olduğundan orada bulunan kişilerin buraya gelmesi mümkün. Bunun bir şekilde önlenmesi gerekir.

image5

Sonuç olarak güzel bir stat da,  maç izlemeye uygun rahat bir ortamda bir maç izledik. Tabi lig maçlarında ve bilhassa derbi maçlarda yani stadın tam dolması durumunda öneki seyircilerin ayağa kalkması durumunda tekerlekli sandalye oturanların maçı izlemesi olanaksız hale gelir. Zira bizde insanlar nedense oturarak maç seyretmezler. Bu nedenle tekerlekli sandalye yerlerinin altına mutlaka ve kesinlikle 40 cm yüksekliğinde platform yapılması gereklidir. Aslında bu denli modern bir stat yapılırken buna niye dikkat edilmez anlamıyorum. Bu nedenle projeyi yapan Mimar’ın kulaklarını çınlatmak istiyorum. Bu arada bol miktarda engelli tuvaleti bulunmaktadır. Ancak kullandığım tuvaletin na-tamam olduğunu gördüm. Stat açılalı 5 ay olduğu halde bunun tamamlanmamış olmasına üzüldüm. Zira diğer tuvaletlerde böyle bir eksiklik olmadığını öğrendim.

image6
image7

Şimdi yukarıda belirttiğimiz maça girerken yaşadığımız böyle bir stada yakışmayan durumdan kısaca bahsetmek istiyorum. Aslında ülkemizde sürekli yaşadığımız cinsten bir olay. Gene ayırımcı gene üzücü bir uygulama.

Maça engelli plakalı araçımızla gittik. Önceden bize otoparkta engelli park yerlerinin olduğu belirtilmişti. Zaten yasal bir zorunluluk olan bu durumun aksini düşünemezdik. Neyse Araççımızla otoparkın giriş kısmına geldik. Görevliye durumumuzu anlattık. Ancak görevli bize “engelli araçların alınmaması yönünde emir aldıklarını, bu yüzden araçımızı içeri alamayacaklarını” söyledi. Sebebini sorduğumuzda bu sefer “otoparka bu gün hiçbir aracı almadıklarını” söyledi. Hayretler içinde kaldıysak ta genel bir uygulamadır diye fazla itiraz etmedik.

image8

Neyse eşim (neyse ehliyeti vardı) beni orada indirerek araç için park yeri aramaya gitti. Güneşin altında yarım saat beklemek zorunda kaldım. Ancak bu arada baktım garaja araç alıyorlardı. Hemen itiraz ettim. Niye yalan söylediklerini sordum. Ama tatmin edici yanıt alamadım.  Engelli bir insana eziyet eden bu uygulamayı içime sindiremedim. Bu arada 5-6 araç daha garaja alındı.

image10
image9

Başta Başkan olmak üzere ilgili Yönetim Kurulu üyesine ve bu işlere bakan kulüp yetkilisine durumu anlatan bir mail çektim. Sonucunu bekliyorum. Gelirse sizlerle paylaşacağım. Tatmin edici bir açıklama alamasam, yaşanan olayı tüm ilgili makamlara ileteceğim.

Bunu tüm kulüp yöneticilerine mal etmek haksızlık olur. Ama engelliye saygısız bir stat müdürünün bu yakışıksız uygulamasına tepki göstermelerini ve bir daha böyle bir olay yaşamak istemediğimizi altını çizerek belirtmek isteriz.

Son olarak engelli bir insanlar olarak stattan beklentilerimizi kısa maddeler halinde tekrar yazmak istiyorum.

1. Bilet okeylerinin en kısa sürede verilmesi,

2.Engelli ve refakatçilerin dışında tribüne normal insanların girişinin engellenmesi,

3.Loca yanındaki yerlerden maç izlemek camdaki yansıma nedeniyle maç izlenememektedir. Bu     

   camların yansıma yapmayan camlarla değiştirilmesi,

4.Tekerlekli sandalyelerin bulunduğu yere en az 40 cm. yükseklikte platform yapılması,

5.Stat çevresine engellilerin girişlerini gösteren levhalar konulması,

6.Stat otoparkına engelli araçların (engelli plakalı araçlar) girmesinin engellenmemesi, otopark sayısal açıdan  yetersizse bilet tahsis  anında araç içinde tahsis yapılması, yani bilet alımı sırasında araç sorgulaması yapılıp,uygun olup olmadığının bildirilmesi, engelli taraftarın buna göre gelişini (araçlı-araçsız) planlaması.

http://www.vodafonearena.com.tr/

Engelliler için Vatikan / Roma

By Yurt Dışı Seyahatler

Roma şehrinin içinde yer alan Vatikan gezimize bir gün ayırdık. Bu bir günde bilhassa Müzenin tamamıyla gezilmesi pek mümkün olmasa da müzenin önemli yerlerinin görülmesi bizce yeterli oldu. Vatikan’a Roma’dan çeşitli yollardan ulaşmak mümkün. Roma’da kaldığınız otelin konumu uygunsa buraya yürüyerekte ulaşmanız mümkün. Biz Termini meydanından tekerlekli sandalyeye uygun olan otobüsle ulaşmayı uygun bulduk. Metro ile de ulaşımın olduğunu öğrendik. Genelde vakit sorunumuz olmadığından gezilerimizde yer üstünü tercih etmekteyiz. Böylece etrafı da görme imkanı olduğundan metro yerine otobüsleri tercih etmekteyiz. Yaklaşık 40 dakikalık yolculuktan sonra Vatikan’a ulaştık. Eğer özel bir vasıta ile geliyorsanız (taksi gibi) gezinize Müzeden başlamanızı öneririm. Zira Müzeden  başlayıp St Peder bazilikasına ve meydana inmek yokuş aşağı olması nedeniyle daha uygun ve az yorucu. Biz otobüs meydana yakın indirdiğinden Müzeye ulaşmak için yaklaşık 1 km. yokuş tırmanmak zorunda kaldık. Yani biraz güçlük yaşadık. Vatikan ziyareti iki bölümden oluşmakta. Müze ( Sistine şapeli ) ve bazilika bölgesi. Genelde Roma’ya göre kaldırımlar ve yollar daha uygun. Bizi fazla zorlamadı.

Roma’nın içinde, yüksek duvarların arkasında kurulu  ve dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan toplamda 50 hektarlık bir alana yayılı olsa da içinde görülmeye değer birçok önemli yapı bulundurmaktadır. Roma ve Vatikan’ın en önemli dini yapısı olan Aziz Petrus Bazilikası, muhteşem sanat eserleriyle bürünen Sistine Şapeli’nin de yer aldığı ve toplamda 10 müzeden oluşan Vatikan Müzeleri, bazilikanın önünde yer alan ünlü Aziz Petrus Meydanı Vatikan’da görülmesi gereken en önemli yerlerdir

Ülke, İsviçre askerleri tarafından korunmaktadır. 1506’da Papa I. Julius yiğitlik ve bağlılıkları ile bilinen İsviçre askerlerinin Vatikan’ı korumasını istemiştir. Papalık hizmetindeki İsviçreli Muhafızlar olarak bilinen bu askerler dünyanın hala aktif hizmet veren en eski ordusudur

Ülkenin surlarla çevrili olmayan tek noktası Aziz Petrus Meydanı’dır (Piazza San Pietro). Eski bir papalık kalesi olan Castel San’t Angelo, Vatikan duvarlarının dışında doğuda yer alır.

Vatikan girişinde sadece küçük el çantanızı yanınıza almanıza müsaade ediyorlar,diğer eşyalarınızı emanet olarak teslim edebiliyorsunuz.

Aziz Petrus Meydanı (Piazza Di Pietro)

image2
image3

Otobüsten iner inmez kaşımıza bu meydan çıkıyor. Aziz Petrus Meydanı, dünyanın en küçük devleti olan Vatikan’ın ünlü meydanıdır. Aziz Petrus Bazilikası’nın önünde yer alan meydan Napolili sanatçı, heykeltıraş ve mimar Gian Lorenzo Bernini tarafından Papa VIII. Alexander için 1656-1667 yılları arasında yaptırılmıştır. Bernini’nin 196 cm Aralıklı 284 adet sütun dizisi buraya gelen ziyaretçileri kucaklamak ister gibi iki yana açılmış.

Meydanın ortasında yer alan ve M.Ö 1. yüzyıldan kalma dikilitaş, İskenderiye’den getirilip 1586 yılında bulunduğu konuma 150 at ve 47 vinç yardımıyla dikilmiştir. Filmlerden ve resimlerden zihnimizde yer alan bu geniş meydan genel olarak parke taşlarından oluşsa da diğer bölgelere göre Tekerlekli sandalye için biraz daha uygun. Çeşitli açılardan meydanı seyredip fotoğraf çekiyoruz. Kalabalığı takip edip ve görevlilerinde yönlendirmesi ile bazilikaya doğru yol alıyoruz.

image5

Aziz Petrus Bazilikası (Basilica Di San Pietro)

Roma Katolik inancının merkezi olan bazilikadır. Ülkenin bu ünlü kilisesi 222 metre uzunluk ve 138 metre yükseklikteki boyutları ile devasadır.

image6

Vatikan’da yer alan Aziz Petrus Bazilikası, Hıristiyan dünyasının en önemli yapılarından biridir. Roma Katoliklerinin hac noktası olan yapı dünyanın en büyük kilisesi olup yapı içine aynı anda 60.000 kişi sığabilir. Vatikan’ın bu ünlü kilisesi 222 metre uzunluk ve 138 metre yükseklikteki boyutları ile devasadır. dünyanın en büyük Katolik kilisesi olma özelliğini taşıyor.

image7

Şu anki bazilikanın yapımına 1506 yılında Papa II. Julius zamanında başlanmıştır. Yapımı 100 yıldan fazla süren bazilika, 1612 yılında, Papa V. Paul’un döneminde bitirilebilmiştir. Meydandaki gezimizden sonra geldiğimiz bazilikada fazla kalabalık olmasa da gene de beklemeden açılan barikatlardan binanın içine giriyoruz. Normal insanlar bina önünden binaya çıkarken biz görevlilerin yönlendirdiği asansöre gidiyoruz. Binanın giriş katı olan zemin bölgesinden bir kat yukarı yani kilisenin bulunduğu kata çıkıyoruz.. Girişte refakatçim ve benden ücret talep edilmedi. Kilisenin çok geniş ve muhteşem salonu bizleri hayran bırakan eserlerle dolu.

image8

Kiliseye girişte sağ tarafta, Michelangelo’nun Hz. İsa çarmığa gerildikten sonra Hz. Meryem’in kollarında cansız olarak tasvir edilen Pieta’sı bulunmakta. Michelangelo’nun mermer ustalığını ve onlara nasıl hayat verdiğini mutlaka görülmelidir. Heykeli izledikten ve fotoğraflar çektikten sonra mekanı gezmeye devam ediyoruz.

image9

Kilisenin en önemli bölümü olarak gösterilen kubbe bölümüne hayran kalmamak mümkün değil. Michelangelo bu bölüm için daha az kuvvet uygulayan bir yapı tasarlamıştır. Bazilikanın muhteşem iç mekânı ile uyumlu olan 136,5 metrelik kubbe Michelangelo’nun ölümünden 26 yıl sonra tamamlanabilmiştir. Kubbeye çıkarak muhteşem manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz diyemiyoruz. Zira bu tekerlekli sandalye için mümkün değil. Kubbeye çıkmanız için 330 basamaklık merdiven bunu mümkün kılmıyor. Eşimde bu kadar basamağı göze alamıyor.

image10

Aziz Petrus Heykeli,Heykeltıraş Arnolfo di Cambio tarafından 13. yüzyılda yapılmış bronz heykeldir. Ziyaretçiler genellikle heykelin ayağına dokunmak ve öpmek isterler, bu nedenle bu bölümde genellikle uzun sıralar oluşabilmektedir.Bizim böyle bir düşüncemiz olmadığından uzaktan izlemekle yetiniyoruz.

image11

Son olarak Bazilikanın önünde yer alan balkondan meydanı yukaran bir kez daha seyrederek ve Her yönü tekerlekli sandalyeye uygun olan mekandan gene ayni asansörle ayrılıyoruz.

image12

Vatikan Müzeleri (Musei Varicanı)

image13

Dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzelerden oluşan bir komplekstir. Sistina Şapeli ve Raffaello Odaları müzenin en önemli bölümleridir. Vatikan Müzeleri, dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzelerden oluşan bir komplekstir..

image14

Vatikan Müzeleri’nde gezmek için özel bir sistem düzenlenmiştir. Müzelerde tek yön sistemi vardır ve müzedeki gezi rotaları dört renk koduyla bölünmüştür, bu renk kodları uzunluğu 90 dakikadan 5 saate kadar farklı gezi seçimlerini gösterir. Dilerseniz bu rotaları takip ederek müzede rahatça gezebilirsiniz. Sadece müzenin önemli bölümlerinden Sistina Şapeli ve Raffaello Odaları’nı gezmek isterseniz girişten yaklaşık yarım saat yürümeniz gerekmektedir.

image15

Yukarıda da belirttiğim gibi meydandan kiliseye ulaşmak için yokuş yukarı tırmanmaya başlıyoruz. Yorucu olan bu yolculuk esnasında ufak bir parkta mola verip etrafımız çeviren güvercinlerle yemeğimizi paylaşarak açlığımızı gideriyoruz. Müzenin giriş kapısı binanın en üst tarafında. Bina girişinden bilet satışı olan bir üst kata çıkıyoruz. Ama oradaki yetkililer bizi tekrar giriş katına yönlendirdiler. Zira engelli biletleri oradaki gişeden yapılıyormuş. Sizde buraya giderseniz hemen giriş katında bulunan gişeden işe başlayın. Buradan bana ve eşime ücretsiz bilet düzenlediler. Bu biletlerle giriş yaptık. Müzede katlar arasında asansörler ve gerekli yerlerde rampalar mevcut. Müze her yönü ile fiziksel engelliler için uygun şekilde düzenlenmiş. İçinde engelli tuvaletleri mevcut.

image16-2

Çok geniş ve büyük müzenin tamamını gezmek mümkün değil. Zaten saatte ilerlediğinden fazla gezme şansımızda kalmamıştı. Birkaç koridoru gezip bu müzenin içinde yer alan Sintine şapeline yöneldik.

image17

Sistine Şapeli (Cappella Sistine)

image18

Vatikan Müzesi turunun son durağı olan Sistine Şapeli baş döndürücü güzellikte,baştan aşağı her nokta ayrı bir sanat eseri ile kaplı,dünyanın en değerli sanat eserlerini burada göreceksiniz.Bu yapı Michelangelo’nun  eseridir Tavanın tam ortasında yer alan “Yaradılış” isimli Adem’in yaratılışı ve Tanrı resmi en çarpıcı çalışması olarak ön plana çıkmakta.

Müzenin en alt bölgesinde yer bu önemli mekanın girişindeki merdivenleri görünce hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur. Zira görmeyi çok istediğim yerlerin başında geliyordu.Birde merdivenin başındaki görevlinin İtalyanca konuşması ve yüz ifadesindeki olumsuzluk hayal kırıklığını bir kat daha arttırdı. Ama mutlaka bir yolu olmalıydı. Sora sora Bağdat bulunur felsefesiyle araştırmalara başladık. Gerek yetersiz İngilizcemiz ve görevlilerin o kadar bile İngilizce bilmemesi işimizi zorlaştırdı. Zaten bütün yurt dışı gezilerimizde bunun eksikliğini yaşadık. Mutlaka bir yabancı dil tercihen İngilizce öğrenilmesi lazım.Neyse sonunda şapele engellilerin girişi olduğunu öğrendik.

image19-2

Aslında normal ziyaretçilerin çıkış güzergahında bulunan merdivenlere konulan merdiven asansöründen aşağıya inerek mekana ulaştık. Asansörden inince önünüzde dar bir koridor bulunmakta. Tekerlekli sandalye ancak sığabilecek darlıkta.Burada bulunan görevli beklememizi söyledi. Elindeki telsizle bir şeyler konuştu. Bir süre sonunda buradan gelişler kesildi. Görevli devam etmemizi söyledi. Görevli diğer girişteki yetkiliye insan göndermemesini söylemiş olmalı ki orada çıkmak için bekleyen insanlar vardı. 

Girişteki daha doğrusu çıkıştaki yüksekliği koyulan rampa ile aşarak mekana ulaştık. Mekan tıklım tıklım ve tüm duvarlar ve tavan tamamen önemli ressamların yağlı boya resimleri ile dolu.

Papa seçimleri de bu şapelde yapılıyormuş. Kalabalık nedeniyle ses uğultusu fazla olduğundan görevliler sürekli sessiz olunması için ikazlarda bulunuyor. Şapelde fotoğraf ve video çekimi yasak. Ancak biz bundan habersiz birkaç fotoğraf çektik.

Mekana girişler için,bilhassa grupların girişi için içerisinin boşalması bekleniyor. Gerçekten muhteşem bir mekan. Yeterince bakındıktan sonra kalabalığın da verdiği rahatsızlığınında etkisiyle mekandan ayrıldık. Gene girdiğimiz yoldan ve ayni asansörle müzeye döndük

Müzedeki son saatlerimizi önünde bulunan geniş terasında geçirdik. Resimler çekip, orada bulunan çeşmeden suyumuzu içip müze gezimizi sonlandırdık.

Engelliler için Sultanahmet Camii

By Kısa Kısa İstanbul

Tarihi yarımadadaki gezimizin şimdiki durağı Sultanahmet Camii.Sultanahmet Camii Mavi Cami olarakta bilinir. İstanbul’da bugünkü Sultanahmet semtinde Sultan Birinci Ahmet tarafından yaptırılan cami; medrese, darülkurra, sübyan mektebi, türbe, arasta, dükkânlar, hamam, darüşşifa, imaret ve üç sebilden oluşmaktadır. 1609-1620 yılları arasında (Mimar Sinan’ın eseri olarak genelde bilinenin aksine ) Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır.

 Binanın dış girişinde bulunan rampa yardımı ile camii avlusuna ulaşmak mümkün. Düz olan avludan Cami’ye kolayca ulaşabiliyor.

Cami girişinde camiye ait tekerlekli sandalyeye transfer yapılıyor. Kullanışlı, yeni, bakımlı (Selimiye camiinin aksine)  ve refakatçinin kullandığı bu sandalye ile caminin içine giriyorsunuz.

Muhteşem bir yapı olan camiyi hayranlıkla izleyebilirsiniz. Mutlaka görülmesi gereken bir yapı. Sultanahmet gezinizde (Topkapı Sarayı, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı ve çevredeki müzeleri) burayı da ziyaret ediniz.

Engelliler için Yerebatan Sarnıcı

By Kısa Kısa İstanbul

Tekerlekli sandalye ile yaptığımız İstanbul gezilerinin bu günkü durağı Yerebatan Sarnıcı.(Bazilika Sarnıcı) Eskiden konumunu bildiğimden yer altındaki bu mekana tekerlekli sandalye ile gidebileceğimi hiç düşünmemiştim. Ancak İBB.nin broşürlerinden buranın tekerlekli sandalye ye uygun hale geldiğini görünce hemen gezi planına dahil ettim.(Siz gene de kötü bir sürprizle karşılaşmamak için,gitmeden önce asansörün çalıştığını teyit ettirin.)
Sultanahmet meydanına çok yakın olan mekanın giriş kapısındaki görevliler bize daha aşağı kısımda yer alan çıkış kapısına yönlendirdiler. Benden ve eşimden (refakatçi olarak) ücret alınmadı. Çıkış kapısındaki uzun merdivenlere yapılan merdiven asansöründen aşağıdaki sarnıca ulaştım.

Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yeraltı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Sarnıcın bulunduğu yerde daha önce bir Bazilika bulunduğundan, Bazilika Sarnıcı olarak da anılır. Sarnıç, uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçiminde bir alanı kaplayan, dev bir yapıdır. 52 basamaklı taş bir merdivenle inilen bu sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç, yaklaşık 100.000 ton su depolama kapasitesine sahiptir.

Mekan geniş gezinti yolları ile tekerlekli sandalyeye uygun olup rahatça gezilebilmektedir.

Ancak maalesef Mekanda tek ulaşılamayan yer Yerebatan sarnıcının beklide en ilgi çeken bölümü olan Meduza heykellerinin bulunduğu bölüm. Merdiven ile inilen bu bölüme ulaşmamız mümkün değil. Heykellerin yönü itibariyle uzaktan da olsa bunları görmeniz mümkün değil.

  Ancak eşimin çektiği fotoğraflarla   göremediğimiz bu önemli sütün başlarını sizlerle paylaşmak istedim.

Gezintimiz sonunda gene ayni merdiven asansörü ile çıkıp mekandaki gezimizi sonlandırdık.

İstanbul’un önemli eserlerinin bulunduğu Sultanahmet geziniz dahilinde gene ayni bölgede bulunan Yerebatan sarnıcını mutlaka görmenizi öneririm.

Sözcü Seyahat eki ile Röportajım

By Basından

Bir engellinin kalacağı tesisler en az 4 yıldızlı olmak zorunda

Tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren Levent Karagöz açıkladı…1990 yılından beri omurilik felci nedeniyle tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren Levent Karagöz, uzun yıllar boyunca Banka Müfettişliği yapmış. Şu sıralar emeklilik hayatı yaşayan Levent Bey, www.engelsizseyyah.com isimli blogunda yazdığı yazılar ile fiziksel engelliler ile seyahat anılarını paylaşıyor.

– Engelsizseyyah.com’u açmaya nasıl karar verdiniz?

Bir engelli olarak seyahat planlarımı yaparken gideceğim, gezeceğim ve görmeyi düşündüğüm yerlerin fiziksel durumuma uygun olup olmadığını bilemediğim için sıkıntılar yaşadım. Benden sonra seyahat etmek isteyen engellilere yardımcı olmak için “engelsizseyyah.com” sitesini açmaya karar verdim. Aldığım geri dönüşlere bakacak olursam ne kadar gerekli bir iş yaptığımı anlıyorum. Çünkü maalesef ülkemizde bu konuda başka kaynak yok.

– Türkiye’deki engellilerin durumunu genel olarak nasıl görüyorsunuz?

Öncelikle belirtmeliyim ki, insanlarımızın bizlere karşı tutumu olumlu değil. Tabi istisnaları ayrı tutmak isterim. İyi kötü mevzuat var ama bunların uygulamasının denetimi, yaptırımları yeterli değil. Daha doğrusu yaptırım hiç uygulanmıyor. Örneğin engelli otoparkına park eden sürücülere hala yaptırım uygulayacak kurum yok. Bu nedenle yerlerimizi gasp eden insanlarla bizler mücadele etmek zorunda kalıyoruz.

– Sizce engelli dostlarımızın yaşam kalitesini arttırmak için nasıl yollar izlenmeli

Öncelikle onların bir engelinin olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Onlara yardımcı olmalı, onların önceliklerine saygı göstermeli, haklarını gasp etmemeliyiz. Devlet olarak gerekli yasal düzenlemeleri ileri ülkeler seviyesine getirmeli ve uygulamaları da titizlikle takip etmeliyiz. Sadece yasa çıkarmakla iş bitmiyor. Aksayan yönler tespit edilmeli, yasaya uymayanlara mutlaka yaptırımlar uygulanmalıdır.

– Engelli olmak seyahatlerinizde sorunlar yaşamanıza neden oluyor mu? Oluyorsa ne gibi sorunlar?

Her aşamada bir çok sorun yaşıyoruz. Bilhassa fiziksel engelli olarak şehirler arası otobüslere binemiyoruz. Karayolu ile sadece aracınızla seyahat edebiliyorsunuz. Yollarda da engelliye uygun mekanlar ve özellikle WC bulmakta sorunlar yaşıyoruz. İmkan varsa uçakla gidebiliyoruz ama burada bile hava alanından gideceğimiz mekana ulaşmak için özel araç tutmak zorunda kalıyoruz. Normal transfer araçları tekerlekli sandalyeye uygun değil. Yine otellerde problem yaşıyoruz. Engelliye uygun denilen otelin önünde merdiven oluyor, banyo kapısı dar oluyor gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
Bunun yanında biz engellilerin tatilleri normal insanlardan daha pahalı oluyor. Zira bir engellinin kalacağı tesisler en az 4 yıldızlı olmak zorunda. Bu tesislerde hali ile daha pahalı oluyor.

Barselona’yı tercih ederdim

– Seyahate çıkmadan önce nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle gitmeyi düşündüğümüz tesise bilhassa dikkat ediyoruz. Zira bu konuda bir çok sorun yaşamamız olası. Tatil bir ızdıraba dönebilir. Mutlaka oteli arayıp engelliye uygun olup olmadığını, engelli odasını mevzuata uygun olup olmadığını, havuzdan ve denizden istifade edip etmediğimizi teyit etmemiz gerekiyor.
Bunun yanında görmeyi düşündüğünüz yerlerin durumu hakkında bilgi almaya, varsa web sayfalarında engelliler ile ilgili bilgiler olup olmadığına bakıyoruz. Mesela şu an bir Roma gezisi planlıyorum. Bu nedenle günlerdir internet başında belli başlı yerlerin tekerlekli sandalyeye ne derece uygun olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum.

– Bugüne kadar sizi en çok zorlayan ve en rahat ettiğiniz rotalar nereler?

En rahat ettiğim yer Barselona’ydı. Londra, Paris gibi şehirler de engelli için uygun mekanlar. Ama bir Lizbon, bir Porto bizi zorlayan rotalardı. Zira bu şehirlerdeki yükseklik farkları biz çok zorladı.

– Tur acentelerinin engelli seyahat severlerin hayatlarını kolaylaştırmak için yapabileceği şeyler nelerdir?

Bu konuda sitemizde bir araştırma yaptık. Ancak maalesef 1-2 acenta dışında konuya önem veren acente olmadığını gözlemledik. Bir çoğu cevap bile vermedi. Vardığımız sonuç fiziksel engelliye uygun bir tur düzenlemesi bulunmadığı yönünde. Acentelerde bu konuda fazla hassas değiller.

 Başka bir ülkede yaşama fırsatınız olsaydı hangisini seçerdiniz? Neden?

Çok ülke gezme şansım henüz olmadı ama gezdiklerimin içinde sanırım tercihimi Barselona‘dan yana kullanırdım. Zira şehir genelde engellinin yaşaması için uygun alt yapıyı oluşturmuş. Sonra da Londra.

– Seyahate çıkmak isteyen ancak cesaret edemeyen engelli dostlarımıza nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Hiç çekinmesinler. Ancak gezi öncesi sıkı bir araştırma yapsınlar. Bizim gezi notlarını mutlaka incelesinler. Bilhassa Londra, Paris, Barselona gibi şehirlere korkmadan mutlaka gitsinler. Ülkemizde ise maalesef bu kadar kesin konuşamıyorum. Ama çok yavaş olsa da arada iyi örnekler de çıkıyor.
Dileğimiz öncelikle toplumun bu konuda eğitilmesidir. Devletin ve Belediyelerin olumlu girişimleri var. Ama halen azımsanmayacak sayıda vatandaşımız belediyenin yaptığı kaldırım meyilinin önüne ısrarla araç park edebiliyor.
Bu arada engelsizseyyah.com hepimize açık bir sitedir. Sadece bir kişinin gayreti ile yetinmeyelim. Bilhassa gezen, gören engelli veya engelli yakını olan vatandaşlarımız da siteye gezi notlarını gönderebilir ve daha geniş kitlelere ulaşabilir ve faydalı olabiliriz.

http://www.sozcu.com.tr/hayatim/seyahat/bir-engellinin-kalacagi-tesisler-en-az-4-yildizli-olmak-zorunda/

Engelliler için Kariye Kilisesi / Müzesi

By Kısa Kısa İstanbul

Sitemizin takipçileri buraya yaptığımız 2016 yılında ilk gezi notlarımızı bileceklerdir. O Tarihte tadilatta olan ana mekanı görememiştik.Bu yıl  (2019) ikinci defa yaptığımız gezide ise ana mekan tadilatı bitirilmiş ve halka açılmış,bu defa da daha önce gezdiğimiz mekanlar tadilata alınmıştı.

Bu nedenle gezi notları  iki gezi birleştirilerek tekrar düzenlenerek sizlere sunulmaktadır. Bizans dini resim sanatında mozaik ve fresko süsleme teknikleri oldukça yaygın olarak kullanılmıştır. Kariye’de de her iki süsleme tekniğini bir arada görebilmekteyiz. Dış narteks esas olarak İsa’nın yaşamını, mucizelerini, iç narteks ise Meryem’in yaşamını anlatan, mozaik sanatının şaheserlerinden sayılabilecek, birbirlerini takip eden muhteşem sahnelerle bezenmiştir.  Parekklesion bölümünde ise, eski Ahit’ten alınmış dini hikayeler ile mahşer günü, diriliş, son yargı gibi sahneler, fresko olarak işlenmiştir.

Kilisenin camiye dönüştürülmesinden sonra, bütün yazılar, Hıristiyanlık sembolleri, bütün freskolar, mozaik süslemeler, ince bir boya ve kireç badanası yapılarak tahrip edilmeden örtülmüş, bu sayede hasar görmeden günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Ayasofya’dan sonra İstanbul’da bulunan en önemli kilisesi olan eser duvarlarında bulunan eserler nedeniyle önem arz etmektedir.

Kariye eski Yunanca kent dışı (kırsal alan) anlamındaki Khora sözcüğünün Türkçeleşmesidir.

Kariye’deki mozaik ve freskler Bizans resim sanatının son dönemine (XIV. y.y.) ait en güzel örneklerdir. Bu mozaik ve fresklerdeki derinlik figürlerin hareket ve plastik değerlerinin verilişi, figürlerdeki uzamalar bu dönemin üslubudur.

Kariye, 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Kilise olarak kullanılmış, 1511 Vezir Hadım Ali Paşa tarafından camiye çevrilmiştir.1945 yılında müzeye dönüştürülmüş, 1948–1958 yıllarında Amerikan Bizans Enstitüsü’nün yaptığı mozaik ve freskoların üzeri açılarak ortaya çıkarılmıştır.

Bu kısa tarihçenin ardından gezi notlarımıza bakalım. Kilisenin bulunduğu yere aracınızla giderseniz en uygun park yeri Kariye otelinin bulunduğu sokaktır. Diğer girişilerdeki yokuşlar bizleri yorabilir. Kiliseyi ararken doğal olarak resmini gördüğümüz binayı ararsanız bulmanız güçleşir. Zira tadilat nedenliyle üstü tamamen kapatılan binayı tüm heybetiyle görmeniz şu an için (4-5 yıl daha) mümkün değil.

Aracınızdan inip düz bir yolla rahatça kiliseye ulaşabilirsiniz . Giriş siz ve refakatçiniz için ücretsiz. 

Tadilat kısım kısım yapıldığından gittiğiniz zaman her tarafını görme şansınız olmayabilir.Yukarıda da belirttiğim gibi ben üç yıl ara ile gittiğimden ben her tarafını görme şansına sahip oldum.Sanırım birkaç yıl içinde tüm tadilat bitmiş olur. Ama her hali ile görülmesi gereken bir yapı.

.

Binanın içini gezmekte rahat. Her alan düz. Tekerlekli Sandalye ile rahatça gezilebilir.Yukarıda bahsedilen mozaik, mermer ve fresko eserleri hayranlıkla görebilirsiniz.

Kariye müzesinde yer alan eşsiz freskolardan; apiste görülen ve çok az hasarla günümüze ulaşan  Diriliş (Anastasis) sahnesi görülmeye değer.

Etrafta tuvalet göremedim. Ayrıca binanın önünde bulunan kafe ve alış veriş yerlerine ulaşmak için birkaç basamağı göze almalısınız. Nedense buralara meyil yapmak kıllara gelmemiş.

Bu tarihi eseri görmenizi öneririm.

Bir Engellinin Araba Alma Çilesi

By Engelli Seyyah’dan

Normal bir insansanız, bir aracı beğenir, ikinci el araçsa fiyatta anlaşır ve notere gidersiniz bir imza atıp aracınızı kullanmaya başlarsınız. Sonra en yakın Trafik şubesine gidip ruhsatınızı alırsınız. Tabi bu işin vekalet verip bir 3.şahsı yetkilendirebilir bu zahmetlerden de kurtulabilirsiniz. Hele benim gibi sıfır araba alırsanız tüm zahmetiniz bir vekalet verene kadardır.Bir engelli iseniz ise neler yaşayacağınızı ben size birinci elden anlatacağım. Burada anlattıklarım bire bir yaşananları anlatmaktadır ve hiçbir şekilde abartma yapılmamış, aksine fazla uzatmamak için bazı olumsuzluklara ya hiç değinilmemiş ya da çok kısa değinilmiştir. Bu sene arabamı yenilemeye karar verdim. Öncelikle bütçemize uygun bir araba aradık ve ilk şoku orada yaşadık. Gittiğimiz araba bayisinin satış elemanın ilk sözü “biz engelliye araç satmıyoruz” oldu. “Nasıl olur, neden” dedik. Satış elemanı kem küm etti, sorun yaşadık falan dedi ama sonunda firma sahibi ile bir temasımızı olduğunu öğrenince ve benim tepkimi de görünce, amirleri ile birkaç görüşme yaptı. Neyse sorun giderildi ve araç siparişi verdik. İki aya yakın bekleme süreci içinde satıcı elemanı arayarak engelli araç işlemleri konusunda uyarıda bulunduysam da. Eleman “hallederiz” dedi.Araç teslim zamanı geldi. Elimde bulunan raporları da (engelli olduğumu gösteren değişik hastanelerden alınan engelli olduğumu gösteren ve sürekli engel durumunu gösteren raporlar) alıp firmaya gittik. Eleman bunları trafik işlemlerini yapan firmaya gönderdi. İlk sorunda o zaman cıktı. İlgili kişi 2005 yılından evvel alınan raporların vergi dairesince (ÖTV muafiyeti için) kabul edilmediğini söyledi. Bende en son 2010 yılında araç aldığımı, bu araç için gerek vergi dairesinin tutanaklarını ibraz ettiysem de nafile. Vergi dairesinin (Ümraniye de bulunan vergi dairesi) bunu da geçerli saymadığını bildirdiler. Tutanakta işlem için 2006 tarihinde alınan rapor üzerine işlem yaptıklarını gördüm. Bu rapor çalıştığım iş yerinin isteği ile İşkur’a verilmek üzere aldığım rapordu. Yani bu rapor ÖTV ile ilgili değildi ama o tarihte kabul edilmişti. Tutanakta alınan hastanenin adı ve raporun tarihinin bulunduğunu görünce doğruca o hastaneye gittim. Bu raporun bir örneğinin verilmesini dilekçe ile başvurdum. “Mevzuat değişti, bu raporun bir örneğini size veremeyiz” yanıtı aldım.  Bu yanıt beni tatmin etmedi. Zira benim bildiğim bunların 10 sene saklanması gerekiyordu. Bir kanaldan Baş Hekimliğe ulaştım. Ama nafile oradan da ayni yanıtı aldım. Çaresiz yeni bir rapor almamız gerektiği gerçeğini kabul etmekten başka çaremiz olmadığını anladım. Heyet sekretaryasına başvurdum. Randevunun internet acılığı ile almamız gerektiğini gece saat tam 00.00 da siteye girmemiz söylendir. Ama heyhat 3-4 gece uğraştım. Açar açmaz “dolu” mesajı görülüyordu. 3-4 gece uğraştım, tarayıcımı değiştirdim, hatta kızımı aradım onunda girmesini istedim. Yok mümkün değil. Mecburen tekrar hastaneye gittim. (Bu arada hemen belirteyim, hastane her gün ana baba günü. Vatandaşlar sağlık derdine sabahın erken saatlerinde dolduruyor her yeri. Aracınızı engelli oto parklara koymanız imkansız. Zira korumasız olduğundan buralar diğer sağlam insanların araçları tarafından sürekli işgal altında. Mecburen uzak bir yere park edip, uğraşlar verip sandalye ile hastaneye ulaşmaya çalışıyoruz.  Ama hakkını yemeyim bir kaç defa oradaki görevlilerin yardımı ile otoparka park edebildim. Bu konuda yardımcı olan görevlilere candan teşekkür ediyorum buradan. 5. Katta bulunan Baş hekimlige ulaşmak için kullanacağımız engelli asansörünün arızalı olduğu günlere denk geldik. Asansöre binmek için 10 dakika beklediğimiz oldu. Sorduk “arızalı” dediler. Nedense engelli asansörleri arızalanıyor. Kabahat bizde sanırım galiba hor kullanıyoruz. Herhalde bizim şansımızdan hep bana denk gelir bu arızalı asansörler.Neyse nerde kalmıştık. Tekrar sekretaryaya başvurduk. Durumu anlattık. Ama nafile başka yolu yok dediler. Mecburen bir tanıdık aramaya koyulduk. Bir şekilde bir hafta sonrasına gün alabildik.O gün geldi ve bir defa daha hastaneye gittik. Konumuz ÖTV muafiyeti olduğundan raporu alınma nedenine bu hususu yazdık. (Burada sadece bir doktor benim omurilik felçlisi olmam konusunda tereddüt yaşadı. 25 senedir bu halde olduğumuzu elimizdeki raporlarla ispat etmeye uğraştık ama başarılı olamadık.-Çoğul yazıyorum zira bu mücadeleleri eşimle beraber verdik.- Peki 25 yıldır bu sandalyede yaşadığımızı nasıl ispat edeceğiz. “Tomografi çektirin, görüpte ikna olayım” dedi. “Sabır Levent “dedim. Tüm hekimleri gezdikten sonra belki insafa gelir diye tekrar ayni hekime gittik. “Tomografi için birkaç ay süre veriyorlar, yokmu başka yolu “dedik. Neyse insafa geldi de “bunu gösteren eski tomografiyi getirin” dedi. Aracımıza binip 20 -25 km yapıp eve gidip yıllardık sakladığım (neyse ki) tomografi görüntülerini alıp bir koşu doktora gittik. Filmlerde tarih ve isim bulunmaktaydı. Yani başkasına ait olması mümkün değil. Ama Doktor hanım “olmaz” dedi. Niye, dedik. Bunların raporu yok dedi. Bunu diyen uzman doktor. Kaynar sular başımızdan dökülüyor. Ama yapacak bir şey yok. Tekrar eve döndük. Ne kadar eski evrak varsa elden geçirdik. Neyse raporu da bulduk. Eski evrakları saklamanın bir faydasını görmüş olduk. Tekrar hastaneye döndük ve imzayı aldık. Saat 14.de heyete girdik, saat 16.30’da raporu elimize aldık.Raporu alıp tekrar bayi’e gidip raporu elden teslim ettik. Oh dedik ama acele ettik galiba. Aparatı takacak firma ve işlemleri takip eden muameleci hep bir ağızdan “bu rapor ile aparat takamayız, işlem yapamayız” demezlermi. “Nedir sorun” dedik. Meğer rapor oranı % 93 muş ve bu raporla benim bu aracı kullanmam mümkün değilmiş. Yapmayın dedim ben 25 yıldır araç kullanıyorum. Ellerim sağlam elimle ve aparatla araç kullanıyorum dediysem de gene nafile. İkisi de bir genelgeyi yanlış yorumluyorlardı ama ne fayda . Bize tekrar hastane yolları göründü. Sekreter bizi heyet başkanına gönderdi. Muayene sırasında yanlışlıkla içeride hasta varken girdiğimiz için bize zaten kızan doktordu heyet başkanı. Bizim fazla konuşmamızı sevmeyen doktor (sanırım yorulmuştur) bunun için bir şey yapamayacağını, 6 aydan önce yeni rapor verilemeyeceğini, tek çözümün İl Sağlık Müdürlüğüne itiraz etmemiz gerektiğini Söyleyerek sohbetimizi bitirdi. Araştırdık bu itirazın sonuçlanması birkaç ayı alıyordu. Sonucu da ne olacak bilinmezdi. Bu durumda iş başa düştü diyerek  TSE ile ve gerekse birkaç kurumla görüştük. Sonuçta genelgenin yanlış yorumlandığını anladık. Ama bunu aparatçıya anlatmam mümkün değildi. Çaresiz ta Konya’dan bir usta bulduk. O mevzuatı bildiğinden “sorun olamaz ağbi “dedi. Mecburen bu ustayı yol parasını vererek İstanbul’a getirttik. Muameleyiciyi de ikna edemediğimizden çaresiz işlemleri kendimiz yapmaya karar verdik. Gene de içimiz rahat etmediğinden işlemlere başlamadan önce doğru Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittik. Yanlış bir işlem yapmayalım düşüncesiyle. Bu işlemleri yapan memurla görüştük. Raporu inceledi, “elinizde kapı gibi rapor var hiçbir sorun olmaz” dedi. “Emin misin bir sorun yaşamayalım” dedikse de “hiç merak etmeyin”. Bizde içimiz rahatlayarak aparatçıyı çağırıp araca aparatı taktırdık.Bayiinin düzenlediği dosya ile tekrar emniyete gittik. İlgili memur evrakları tek tek inceledi ve “Raporu noterden tasdik ettirin bazı evraklarında fotokopilerini çektirin gelin” dedi. Dediklerini yaptık ve tekrar evrakları inceledi, harcımızı yatırttı ve plaka numaramızı bile söyledi. Yarın gelin ruhsatı alın dedi.Sizde bizim gibi çok uğraştı ama nihayet halloldu dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu güzel Duygularımız akşamüzeri çalan bir telefon ile son buldu.Telefondaki kişi Emniyet Müdürlüğündeki ilgili memurdu. Bana “raporunuzda aparatlı araba kullanır ifadesi yok bu nedenle ruhsatınızı veremeyiz” dedi. Kaynar sular bir defa daha başımdan aşağıya döküldü. Ne moral kaldı ne maneviyat. Hepsi sıfıra indi. Doğru emniyet Müdürlüğüne. Önce ilgili memur, sonra direk Müdüriyet makamı. Tanıdık telefonları falan derken sonuç olumsuz. İtirazlar nafile. “Niye bunu daha önce söylemediniz” dediysem de, sadece “atlamışız” türünden bir yanıt aldım.Onlar için sadece “atlama” benim için çaresizlik.Müdürlük özel kalemi ( Bu şahsa olumlu yaklaşımları için teşekkür ederim) aracı telefonlarından sonra yanıma gelerek,”yeniden rapora gerek yok, hastaneye gidersen büyük olasılıkla bu notu rapora ilave ederler” dedi.Sabah çaresiz olarak tekrar hastaneye gittik. Heyet başkanı doktor “bu benim sorunum değil, yeniden rapor alın” türünden olumsuz bir yaklaşımda bulundu. Heyet sekretaryasına durumu anlattık. Neyse onlar da bu duruma isyan ettiler (tüm sekretarya elemanlarına teşekkürler, gerçekten çok yardımcı oldular her aşamada) .Onlar bir yolunu bulup o günkü heyete tekrar girmemi sağladılar. Saat 14 de tekrar heyete girdim. Doktorlar beni dinlediler ve dışarıda beklememi söylerdiler. Saat 16’ya kadar bekledik. Bir memur yanımıza gelerek “ rapor noter onaylı olduğundan ilave yapılamıyor” dedi. Orada tekrar emniyetteki memurun ikinci bir hatasının (raporu incelemeden notere gönderdiği için) bize nelere mal olduğunu anladık. Çaresiz asansöre yöneldik. Yaşadığım stresi tarif etmem mümkün değil. Heyetten gün almanın ne kadar güç olduğunu, kaç güne mal olacağını yukarıda izah etmiştim. Tam asansöre bineceğimiz sırada orada bulunan güvenlik elemanı yanımız geldi ve “Perşembe günü gelin sizi heyete sokacağız” dedi. Yani bir sonraki heyete. Bu bize verilecek en iyi haberdi ve ayağa kalkamadığım için ilgiliyi sarılıp öpemedim. Gene heyet sekretaryasının gayreti ve yardımı ile bu olay gerçekleşmişti. Onlara candan teşekkürler.Perşembe günü tekrar heyete girdik. Bu arada Emniyetten de hastaneye görüş isteyen bir yazı geldiğini öğrendim. Tek tek doktorları dolaştık ve saat iki de heyete girmek üzere oradan ayrıldık. İkide tekrar geldik ve heyete girdik. Saat 16.30 da tekrar geldik ve nihayet raporumuzu aldık. Geç olduğundan Emniyete raporu ulaştıramadık.Bir gün sonra raporu ulaştırdık. İlgili memur raporu gördü ve beni tebrik etti(!) Uzatmayalım akşamüzeri gidip ruhsatımız aldık. Bitti. Yaklaşık 20 günlük uğraşı sonucunda, sayısını unuttuğum hastane ve emniyet gidiş gelişleri sonrasında bitti. Biten sadece işlemler değildi biten bu mücadeleyi vermek zorunda olan ben ve eşim yani bizlerdik. Bu yaşımda ve yıllardır engelli olarak yaşayan bir insan olarak bu süreçte hiçbir hatam olmamasına karşın, psikolojik çöküntü, depresyon halinde ve ruhsal durumum bozulmuş olarak elimdeki ruhsata bakıyordum.Sonuç olarak şunları belirtmeyi uygun bulmaktayım. Konunun bu şekilde uzamasının nedeni bilgisizlikti. Bir sebebi de elde yeterli ve açık bir mevzuatın bulunmamasıydı. Kimse konuyu tam olarak bilmiyor, kimse mevzuatı yorumlayamıyordu. Satıcı firma, aparatı takacak firma, muameleci firma, emniyetteki görevli memur hiçbirisi konuyu tam bilmiyorlardı. Şahıs olarak bazı hatalar oldu, bazı şahısların ilgisiz ve olumsuz yaklaşımları oldu ama sorun şahıslardan daha çok çok bu konuda derli toplu bir mevzuatın olmamasından kaynaklanıyordu.Şimdi ben bu konuda yaşadıklarımın ışığı altında bu konuda girişimlerde bulunmayı ve bir daha hiçbir engellinin benim yaşadıklarımı yaşamaması için derli toplu bir mevzuat için uğraşmayı düşünüyorum. Allah bana kolaylık versin.
Not : Bu uğraşı sırasında olumlu yaklaşımlarını ve yardımlarını gördüğüm Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi Engelli Heyet çalışanlarına, Emniyet Müdürlüğündeki Tescil dairesi Komiserine, Emniyet Müdür’ünün özel kalemindeki çalışana, TOFD Başkanı Ramazan Baş’a  ,engellilerin hastane sorunlarında yardımcı olan Aydın  beye teşekkür etmeyi borç bilirim. Olumlu ve Olumsuz davranışlarda bulunan Resmi görevlilerin ismini yazmamayı daha uygun buldum. Olumlu davranışta bulunan kişililere her aşamada yüzlerine karşı teşekkür etmekle birlikte, onlar için ayrıca ilgili kurumları nezdinde teşekkür edeceğim.

Engelliler için Dolmabahçe Sarayı

By Kısa Kısa İstanbul

İstanbul’un en önemli sarayı olan Dolmabahçe Sarayına gitmeden önce buranın erişilebilirliğini araştırmak için İstanbul Belediyesinin “Erişilebilir Turizm Engelsiz İstanbul” broşürünü inceledim. Milli Saraylar bölümünde Dolmabahçe Sarayının erişilebilir olduğunu öğrenerek gönül rahatlığı ile yola çıktık.

Karaköy yönünden Saraya gelmeden hemen önce sarayın yanında bulunan Otoparka aracımızı park ettik.(Aracımız için otopark ücreti almadılar). Düz bir girişle sorun yaşamadan, sarayın kapısına ulaştık. Girişte benden ve refakatçimden ücret almadılar.

Sarayın kapısına geldik bizi hiçte şaşırtmayan ama bayağı sinirlendiren bir sürprizle karşılaştık. Saraya giriş için yapılan lift asansöre bindik ama çalışmadı. Yukarıdan bir yetkili biz asansör bozuk dedi. O kadar. Biz sinirle asansörden indik. Söylenirken bir başka yetkili bizi gördü ve 4 kişinin ellerinde sarayın merdivenlerini çıktık. Bunu anlatmamın sebebi, gitmeden önce mutlaka telefon açın “asansörler çalışıyor mu?” diye mutlaka sorun.

Saraya insanları gruplar halinde ve bir rehber refakatinde içeri alıyorlar. Bu belli periyotlara oluyor. Yabancılar için İngilizce, bizler için Türkçe rehberlik hizmeti veriliyor. Neyse içeri girdik ve bir iki salonu gezdik ve önümüze muhteşem bir merdiven çıktı. Rehber merdivenleri çıktı. Arkasından “ ben ne olacağım” diye umutsuzca bir soru sordum. Rehber hanım siz bekleyin bir görevli gelecek” dedi. Bende herhalde bu görevli beni asansöre götürecek diyerek huzur içinde beklemeye başladım. Eh nasıl olsa erişilebilir denen bir saray. Ama hayallerim görevlinin gelmesi ile sona erdi. Yukarı çıkmamım mümkün olmadığı gerçeği ile yüzleştim. Beni aldı ve turun bittiği “muayide salonuna götürdü. Burada bekle grup buraya gelecek dedi.Yaklaşık yarım saat tek başıma bu muhteşem salonda bekledim. Bu salonda yaşanan olayları hayal ettim. Resimler çektim. Bu arada bu salonda Atatürk’ün kalafatının konulduğunu, İstanbulluların ona bu salonda veda ettiğini hatırladım. Sonradan öğrendim ki Atamızın cenaze namazı bu salonda kılınmış.

Yarım saat sonra bizim grup üst kattaki gezintisini bitirip turu son durağı olan bu salona ulaştı. Herkes bu salondan dışarı çıkış yaparken ben gezi rehberimle beraber giriş kapısına yöneldim. Sebebi çıkışta bulunan asansörün de arızalı olmasıydı. Rehber bunu söyleyince bende ona “merak etme öndeki asansörde arızalı” dedim. Hayret etti. Gene 3-4 yetkili eşliğinde merdivenlerden aşağıya indik.Bundan sora Atatürk’ün vefatının yaşandığı bölüme doğru hareket ettik. Bu bölümün kapısına geldiğimizde, oraya da çıkmamım imkansız olduğunu önümüze çıkan merdiveni görünce anladık. Bu müzenin  görmeyi en çok arzu ettiğim yerine de ulaşılamıyordu. Ben bu üzüntüyü yaşarken elimdeki broşürde bu müze ve saray için engelliye uygun yazısına gözüm takıldı. Bence buraya “kısmen engelliye uygun” ifadesinin konulması daha doğru olurdu. Hiç olmasa bu hayal kırıklıklarını yaşamamış olurduk.

Sarayın etrafını gezerken tanıtıcı levhada engelliye uygun olarak gösterilen kafenin yakınındaki tuvaletlerin engelliye uygun olmadığını gördük. Ama girişteki tuvalet engelliye uygun ve temizdi.  Gene saray etrafındaki turumuzda asansörlerin başında tamirat işlerinin başladığını gördük. 

Söylenmelerimiz sonuç vermiş ve bakım ekipleri çağırılmıştı. Keşke bu bakım arıza olduğu zaman yapılsaydı diye düşünmeden edemedik. Sarayın etrafı düz olduğundan rahatça gezilebilir. Ancak toprak ve çakıllı yüzey tekerlekli sandalyeyi biraz zorlayabiliyor.

Engelliler için Lizbon

By Yurt Dışı Seyahatler

Lizbon şehri tejo nehrinin iki yakası üzerine kurulmuş, inişi çıkışı bol olan bir şehir. Burada tekerlekli sandalye ile gezmek zor. Yokuş aşağı bir güzergah saptamanızda yarar var. Burada da gezimizi tur otobüsleri ile yaptık. Porto gezimizde olduğu gibi gezi tercihimiz bu yönde oldu. Ancak burada da otobüs şoförlerinde pek memnun kalmadım. Hizmet veriyorlar ama suratları verdikleri hizmetten fazla zevk almadıklarını gösteriyordu.

Bu arada hemen yazayım. Bu işi yapan birkaç firma var. Hatta bazılarının renkleri dahi ayni. Siz siz olun kırmızı otobüslerden üzerinde “Gray Line” yazanı kesinlikle tercih etmeyin. Adamlar engelli bölümüne katlanır 4 adet koltuk koymuşlar. Buraya normal yolcular haklı olarak oturduklarından, otobüs şoförü sizi araca almıyor. Söylediğinizde ise “yetkililere şikayet edin” diyorlar. Bizim bilgisizliğimize geldi, sıkıntı yaşadık. Sarı ve mavi renklilerde var ama onları incelemedim. Mutlaka engelli yerlerine bakmadan bilet almayın. Katlanır koltuk varsa o şirketten uzak durun. “engelliyle uygun” denilen ve üzerinde engelli işareti bulunan otobüslerin bu uygulaması yanlış. Engelli insanları resmen kandırıyorlar. Ama gene de gezmek için en iyi alternatif bu otobüsler. Kırmızı ve mavi hat olmak üzere iki ayrı rotayı izliyorlar. İki günlük bilet alıp Lizbon’un  görülmesi gereken yerlerini rahatça gezebilirsiniz.

Bunun dışında taksiyi de kullanabilirsiniz. Taksi ücretleri makul. Şoförleri de anlayışlı. Sorun yaratmıyorlar. 


Bunun yanında burada gördüğüm bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. Evlerin yoğun olduğu bölgelerde yol kenarlarında engelli park işaretinin altında araç plakası da yazıyor. Böylece başka araçların park etmesi daha zor hale geliyor. Bence güzel bir uygulama. Bilhassa araç parkının yoğun olduğu ara sokaklarda oturan engelliler için iyi bir çözüm olabilir.Şimdi Lizbon şehrinin önemli yerlerini tekerlekli sandalyemiz ile gezmeye başlayalım.
BELEM BÖLGESİ
Tur otobüslerinin (hop on hop off) kırmızı turuyla gidebilirsiniz.Giderken ve gelirken ünlü 25 Nisan köprüsünün altından geçiyorsunuz. Böylece köprüyü de yakından görebiliyorsunuz. İsterseniz yakın bir durakta inip köprüyü daha detaylı izleyebilirsiniz. Ayrıca buradan uzaktan da olsa İsa heykelini görebiliyorsunuz. Yakından göreyim derseniz Belem’den bir taksi tutup gidebilirsiniz. Şehrin güzel bir bölgesi Burada yer alan önemli mekanları aşağıda tek tek gezeceğiz. Otobüsün indirdiği yerde yer alan büyük bir meydanda gezinerek başlayalım gezimize. Meydanda sandalye ile rahatça gezebilirsiniz. Parke taşları ile, fıskiyeli havuzu ile ilgi çeken bir alan. Burada bulunan limandan demir alan Portekizli denizciler. Atlas Okyanusu’na açılan ilk Avrupalılar. Ekvatoru geçen, Ümit Burnunu dolanan, Hindistan’a deniz yoluyla Batı’dan ilk ulaşanlar da onlar. Çin’le ticaret yapan ilk Batılılar ve Kaptan Cook’tan iki yüzyıl önce Avustralya’yı ilk görenler yine Portekizli denizciler. Yine Güney Amerika kıt’asına ilk ayak basan Batılılar Portekizliler. Brezilyayı da onlar keşfetmiş.

BELEM KULESİ
Şansımıza Belem’de geçirdiğimiz gün bol yağmurlu rüzgarlı bir güne denk geldi. Bu nedenle bayağı sıkıntı çektik. Tekerlekli sandalyede yağmur yemek ayrıca bir sıkıntı. Her ne kadar yağmurlukları mızı üzerimize geçirdikse de dizlerimiz ve ayakkabılarımız sırılsıklam oldu. Kral I. Manuel tarafından ünlü kaşif Vasco da Gama anısına yaptırılan Belem Kulesi Tajo Nehri’ni Atlas Okyanusa döküldüğü noktada yer almaktadır.


Belem kulesi denizin içinde yer almakta, tahta bir köprü ile kuleye ulaşılmaktadır. Rüzgarın şiddeti ile azgınlaşan dalgalar bu köprünün üzerinden geçiyor. Buraya kadar geldik, buraya görmeden dönmek olmaz dedik ve dua ederek köprünün üzerine çıktık. Yağmurdan ıslandığımız yetmemiş gibi birde bu dalgaların sayesinde ekstra ıslandık. Kulenin iç kısmı her ne kadar düz olsa da yerdeki taş döşemelerde sandalye zorlanıyor.


Ama mekan küçük olduğundan fazla zorlanmadım. Üst kattaki terasa merdivenle çıkıldığından o seyir zevkinden faydalanamadım. Çıkışta gene dalgaların içinden geçerek karaya ulaştım. Girişte sıra olduğundan direk çıkış yolundan giriş yaptık. Bizden bilet istemediler. Sanırım engellilerden ücret almıyorlar. İçeride tuvalet yok. Bir sorunda meydandan sahil tarafında bulunan kuleye ulaşım. Yolun yanında tren yolu bulunuyor.Bunun altından geçen ve yayalar için yapılan alt geçitte bizleri düşünmemişler. Bu bana çok garip geldi. Bu nedenle tekrar otobüse binip bir durak sonra inmeniz gerekiyor. Bu da otobüs şoförünün pek hoşuna gitmedi.
KEŞİFLER ANITI
Aynı bölgede bulunan yelkenli bir gemi şeklindeki bu anıtta elinde küçük bir yelkenliyi tutan gemici Henrique teknenin en ucunda yerini almış. Gözlerini okyanusun uzaklarına dikmiş. Padrao dos Descobrimentos (keşifler anıtı), 15 ve 16 yüzyıllarda dünyayı keşfetmek amacıyla bilinmezlere yelken açan cesur denizciler ve bu denizcilerin arasında bulunan Prens Henry’in anısına, ölümünün 500. yılında yapılmış.Bu devasa Anıtında heybetini yakından izlemek uğruna gene yağmur altında devam ettik. Bunun terasına ulaşmamız mümkün olamadı, zira sanırım engelliye uygun değildi. Önünde bayağı merdiven vardı. Bu konuda kesin bir şey söyleyemeyeceğim, zira anıtın her tarafını dolaşamadık. Malum yağmur ve sert rüzgar buna engel oldu. Terasa çıkabilseydik bu terastan üzerinde minicik meraklı insanlar ve mozaikle bir tablo gibi süslenmiş geniş zemin haritayı görebilecektik. Anıtın yerden yüksekliği yaklaşık 60 metre. Terasından iç açıcı Lizbon manzarasını, okyanusu, onlarca yelkenlinin nehirde süzülüşünü, uzaktan görünen Brezilya’daki koruyucu İsa heykelinin bir benzeri, biraz küçüğü olan heykeli, 25 Nisan Köprüsünü, Avrupa’nın en uzun köprüsü Vasco da Gama’nın enfes görüntülerini görebilecektik.. Kısmet değilmiş. Anıtın etrafı düz ve sandalyeye çok uygun.

JERONİMOS MANASTIRI
1983 de UNESCO Dünya Miras Listesine alınan, görülmesi gereken bir mekan. Giriş ücretli ama tekerlekli sandalyeli den ve refakatçisinden ücret alınmıyor. Lizbon’da görebileceğiniz en etkileyici yapılardan olan manastırın içinde ve salonlarında rahatça gezebilirsiniz. Üst kata çıkmak mümkün değil. Geme ortada bulunan avluya da inmek için birkaç basamağı göze almak gerekiyor.Dışı da içi de övgüye değer. Manastırın içinde engelli tuvaleti var. Kapısı kilitli olduğundan görevlilerden yardım almanız gerekiyor. Tarihi mekanda yer bulunup engelli tuvaleti yapılması taktire şayan bir düşünce. 


Hemen yanında yer alan Santa Maria kilisesine de  girmek için gene basamakları göze almanız lazım. Biz sadece dışarıdan baktık. Gene burada bulunan Coleçao Berardo müzesi bulunmakta. Yağmurun verdiği moralsizlikle orayı gezemedik.  Modern sanata meraklıysanız mutlaka gezin. Giriş ücretsiz. Pazartesi günü kapalıymış.

PASTEİS DE BELEM (BELEM PASTAHANESİ)
Manastırın yakınında yer alan bu pastahaneyi  önündeki kalabalıktan hemen bulabilirsiniz. Zaten neresi meşhur olmuşsa önünde mutlaka kalabalık ve sıra oluşuyor.  Burayı meşhur eden Nata adı verilen tatlısı. . Bir rivayete göre Jeronimos Manastırının rahipleri tarafından bu tatlının yapımına başlanmış ve bu ünlü tartın tarifini sadece 3 kişi biliyormuş. Bu 3 kişi aynı anda başlarına bir şey gelebilir diye birlikte seyahate bile çıkmazlarmış. Tatlı oldukça lezizdi. Altı milföy hamuru, üstü fırından yeni çıkmış muhallebi gibiydi. Tatlıyla birlikte tarçın ve pudra şekeri de getiriyorlar. Üstüne serpip afiyetle yiyin. Ama mutlaka yiyin. Sayısını kendinize göre ayarlayın. Bu tatlı Lisbon’da da satılıyor ama bunun tadı çok farklı. Biz sıra beklemeden içeri girdik. Şansımıza bir masa boşaldı hemen oturduk ve hemen birer kahve ve nefis tatlıyı ısmarladık. Pastahanenin içi oldukça geniş ama bölüm bölüm. Engelli tuvaleti kadınlara ait tuvalette bulunuyor. Bu durumu Avrupa’da başka yerlerde de yaşadım. Tuvalette  sıra olduğundan bir erkek olarak kadınlarla birlikte sıraya girmeyi  göze alamadım.

GÜLBEKYAN MÜZESİ

 Eski yıllarda belleğimde yer eden bu ismin Üsküdar doğumlu bir ermeni olduğunu  öğrendim. Petrol Mühendisliği eğitimi alıyor ve Osmanlının belli bölgelerinde petrol yataklarını bulan kişi. Aynı zamanda BP’nin kurucusu. Kendisi doğduğu yerleri çok özlüyor ve malum o zaman Ermenilere yapılanlardan dolayı, Lizbon’a yerleşiyor ve kendisinin adını taşıyan Gulbenkian Vakfını kuruyor. Gulbenkian’ın koleksiyonunu sergilediği müzesinin de burada oluşturuyor.. Bir başka ilginç detay ise Gulbenkian’ın Lizbon’a yerleşmesinin bir başka nedeni, buranın İstanbul’a çok benzeyen bir şehir olması. Gulbenkian burada yaşıyor ve ölüyor. Mezarı da Lizbon’da bulunuyor Gulbenkian, kazandığı servetini koleksiyonlar için harcıyor. Özellikle İznik Çinilerini topluyor. Türkiye’den sonra dünyadaki en büyük Osmanlı Dönemine ait İznik Çini koleksiyonu Lizbon’daki Gulbenkian Vakfında bulunuyor.

Gulbenkian, önemli bir koleksiyoner. Müzeyi gezdiğinizde bunu görebiliyorsunuz. Müzede Rönesans dönemine ait tablolardan tutun da İran halılarına, mobilyalara, Uzak doğu eserlerine kadar pek çok obje sergileniyor. Gulbenkian Müzesi, Lizbon’a gelindiğinde mutlaka gezilmesi gereken yerlerden. Müzeye giriş ücretli ama bizden ücret almadılar. Müzeyi rahatça gezebilirsiniz. Gezilmesi gerekli bir müze. İçindeki eserlerin birçoğunun bizden olması burayı daha da ilginç kılıyor. Müzede engelli tuvaleti var. Ulaşmak için size bir görevli yardım ediyor. Zira tuvalet alt katta ama asansör bayağı uzakta. Bine belikli bayağı büyük. Sadece müze ile sınırlı değil.

LİZBON KALESİ – ALFAMALisbon’un her yerinden görülen kaleye  daha önceki tecrübelerimiz doğrultusunda bir engelli olarak gitmeyi göze alamadık. Sadece uzaktan seyretmekle yetindik. Geçe ışıklandırılması da çok güzel.  İsterseniz bir taksi tutup gidebilir kaleyi daha yakından seyredebilirsiniz. Kaleye gitme imkanımız olmadığından kalenin etrafındaki tarihi Alfama mahallesinde görme şansımız olmadı. Tabi bir şanssızlığımız da burada da bulunan ve kaleye ulaşan sarı tramvayında tekerlekli sandalyeye uygun olmamasıydı. Binme imkanımız olsaydı Alfama’yı yakından görebilecektik.

CAFE  BRASİLEİRALizbonda ulaşmak için en çok zorlandığımız mekan burası oldu. Bayağı iddialı birbirini kesen iki caddeden çıkılarak bu kafeye ulaşılıyor. Rua Garrett Lizbon un önemli caddelerinden birisi . Önemli bir alışveriş merkezi de burada yer alıyor. Çıkarken bir Amerikalı halimize acıdı da yardım etti. Bu Amerikan yardımı doğrusu çok makbule geçti. Onun yardımı ile Cafe Brasileria ya ulaştık. Burası Lizbon’un en eski cafelerinden biriymiş. Burayı bu denli ünlü yapanda Ünlü Portekizli yazar Fernande Pessoa’nın buraya sık sık gelip burada kahve içmesiymiş. Onun anısına masalardan birinde ünlü yazarın kahve içerken ki heykelini yapmışlar. Bizde her gelenin yaptığı gibi onun heykeli ile bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmedik.Burdada onu iki satırı ile bizde analım.”sevmek bu ezeli masumiyettir/ve tek masumiyet düşünmemek”Buraya gelmeyi düşünürseniz mutlaka bir taksi ile gelin. Zira zor bir yokuş ve her zaman yardımsever bir Amerikalı bulamasınız. Dönüşü yayan yapabilirsiniz. Nede olsa yokuş aşağıya inmek daha kolay.


POMPAİ MEYDANI – EDUARDO PARKI – LİBARDADE CADDESİPompai meydanı şehrin önemli meydanlarından biri. Ortasında meydana adını veren Pompal’ın heykeli bulunmakta. Şehrin kalbi gibi olan olan bu meydanın tüm yolların kavuşma noktası. Otel seçerken bu bölgeyi tercih etmenizi öneririm. Zaten bölgede bir çok otel bulunmakta. Bizde otelimizi bu bölgeden seçtik. Otelin önündeki Lift biz tekerlekli sandalyeliler için yapılmış. Burayı sizlerede tavsiye ederim. Fiyatları da oldukça makul.


 “Hop on hop off ” Otobüslerinin kalkış durakları da burada yer alıyor. Gezinize başlamak için iyi bir nokta. Buraya bir şekilde ulaşın ve burada tatlı bir meyille inerek Tejo nehrine kadar rahatça ulaşabilirsiniz.


Meydanın hemen üst tarafında Eduarda parkı bulunmaktadır. Meydandan yola çıkarak ünlü Libardade (Özgürlük)caddesini boydan boya gezebilirsiniz. Lizbon’u en güzel bulvarı olan Avenida da Liberdade, bu meydandan başlayarak Restauradores Square kadar uzanıyor. 1764 yılında yapılan, 1830′ lu yıllarda yenilenen bulvar, 1100 metre uzunluğunda, 90 metre eninde; yan yolları ile birlikte 10 şeritli… Bulvarın her iki yanı ulu ağaçlarla bezenmiş. Bir hayli geniş tutulmuş olan yaya kaldırımları, her bir kenarı 5-6 cm olan beyazımsı kare mozaik taşlarla kaplanmış. Mozaiklerin arasına serpiştirilen siyah mozaikler ile yapılmış desenler ise kaldırma ayrı bir güzellik katmış

Sol taraftan inerseniz ünlü markaların mağazalarını görebilirsiniz. Kaldırımlar parke olmasına karşın sandalyeyi  fazla zorlamıyor.Kaldırımlar kesinlikle yüksek değil.Tola iniş çıkışlarda meyiller bulunmaktadır. Caddenin sonlarına doğru kafe ve lokantalar bulunmakta.


RESTAURADORES MEYDANILibardate caddesi Restauradores meydanına kadar uzamaktadır. Lizbon’da meydanlarda, şehrin ruhuna ve tarihine uygun çok güzel özgün heykeller var. Sokakları, meydanları, kaldırımları, desenlerle bezenmiş. Siyah bazalt ve sarı traverten taşları ile döşenmiş zeminin her biri, adeta bir sanat eseri. Mozaik tablo gibi olan bu düzenleme Lizbon’a ayrı bir kimlik katmış.  Bu meydanda bu taşların döşenme desenlerine hayran olacaksınız. Düz bir zemini engebeli olarak yansıtan desenler hayli ilginç. . Meydanın ortasında  Portekizlilerin İspanya’dan özgürlüklerini kazanması anısına dikilmiş bir sütun var. Meydanın etrafında kafe ve lokantalar bulunmaktadır. Meydan az bir meyle sahip olsa da tekerlekli sandalye ile gezmek için uygun. Tek başına rahatça gezebilirsiniz.

ROSSİ MEYDANI – ROSSİ TREN GARIRestauradores meydanındanında birkaç dakika ileride Rossi meydanı yer almaktadır. Meydanın etrafı tarihi binalarla çevrelenmiş. Bunların en ünlüsü ise Teatro Nacional de Maria II ( ulusal tiyatro-1846  Meydanın ortasında Kral IV. Pedro’nun bir sütun üzerine konmuş bir heykeli ve heykelin her iki yanın da da 2 süs havuzu var. Bu meydan orta çağdan beri  bir çok gösterilere, infazlara tanıklık etmiş. Şimdi ise gözde bir turistik mekan. Burada özellikle hafta sonları geleneksel yiyecek ve içeceklerin sergilendiği, hediyelik eşyaların satıldığı küçük bir pazar kuruluyor. Burada da lokanta ve kafeler bulunmaktadır. Ayrıca Seaside mağazası burada. Her zaman dolu olan ve fiyatlarının uygun olduğu söylenen bu mağazadan alış veriş yapabilirsiniz.

Rossi meydanında yer alan Rossi tren garı binası da çok güzel bir bina. Bilhassa geçe ışıklandırması harika. Binanın girişinde bulunan Starbucks ta mola verip kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Bu gardan Sintra trenleri kalkmaktadır. (Bakınız: egeliler için Sintra)

BAXİAKentin kalbiolarak nitelenen Baxia.Gerçekten de burası Lizbon’un özeti gibi. Anıtlar, tarihsel yapılar, ülkemizde pek rastlayamayacağınız güzellikte heykellerle süslü meydanlar, alış veriş yapabileceğiniz dükkanlar, restoranlar ve kafelerle dolu bir bölgeLiberdade’nin bitiminde başlayan ve sizi Praça do Comercio‘ya ulaştıran, bir birine koşut 8 cadde bulunmaktadır. Bu bölgeyide rahatça gezebilirsiniz.

SANTA JUSTA ASANSÖRÜBaixa’da dolaşırken, Liberdade’nin hemen bitiminde başlayan Rua do Ouro’nun kaldırımına taşmış, uzunluğu zaman zaman 15-20 metreye ulaşan insan kuyruğu göreceksiniz. Kuyruğun başlangıcına doğru ilerlediğinizde, yapımına 1900 yılında başlamış ve 1902 yılında tamamlanmış, Lizbon’a gelen her turistin mutlaka bindiği Elevador de Santa Justa (asansör) karşınıza çıkar. Asansörün yapılış nedeni Baixa ile Barrio Alto arasındaki ulaşımı kolaylaştırmakmış. Asansör şimdilerde sadece 5 euro ödeyen turistler tarafından kullanılıyor. Kuyruğun uzunluğuna bakmadan inenlere ayrılan yerden devam edin.Tekerlekli sandalyelilere her yerde olduğu gibi burada da öncelik tanınıyor.Zaten bu avantajı her zaman kullanmanızı öneririm.Bu kadar ayrıcalığımız da olsun zaten. Asansörle yukarı çıkınca bir seyir terasına ulaşıyorsunuz. Biz gece çıkmayı tercih ettik . Buradan başta kale olmak üzere Lizbon’dan güzel görüntüler alabilirsiniz. Asansörü Barrio Alto‘ya bağlayan geçit  küçük bir meydana çıkarıyor. Ama bizler için uygun değil. O nedenle gene asansörle aşağıya inmemiz gerekiyor.

COMERCİO MEYDANIPraça do Comercio, Portekiz dilinde ticaret meydanı demekmiş. Yaklaşık 38 dönümlük bir alana kurulmuş olan ve ucu denize dönük ”U” şeklindeki meydan, adından anlaşılacağı gibi eskiden limanın, gümrüklerin, tersanelerin ve bazı kamu binalarının yer aldığı, Portekiz’in sömürgelerine ve dünyaya açılan bir kapısıymış.


Meydan, Augusto Caddesine çok güzel bir kemerle (Arço de Rua Augusto)  bağlanıyor. Başlangıçta çan kulesi olarak tasarlanmış bu kemer, yapılan değişiklerle zamanla zafer takına dönüşmüş .Meydan, Augusto Caddesine çok güzel  kemerle bağlanıyor.  Burada en çok yenen balık olan morina balığından yapılan bacalhau da denemeye değer. En güzel Bacalhau’ burada adıla ünlenen yerde yemenizi öneririm.


Praça do Comercio’nun tam ortasında ise; Kral l. Jose’nin,, yılanları(kötülüğü) ezen bir atın üstündeki muhteşem bir heykeli var. Meydan tekerlekli sandalye ile gezmek içinuygun. Düz bir alanda bulunmaktadır. Hem gündüz hemde geçe mutlaka buraya gidin. Tejo nehrinini kıyısındabulunan meydandan tejo nehrini ve uzaktan 25 nisan köprüsünü ve İsa heykelinide görebilirsinizçBurayı mutlaka ziyaret edin; çünkü burayı görmeden Lizbon’u görmüş sayılmazsınız.


RAMİRO LOKANTASIEşimin Türkiyede not aldığı ve mutlaka gitmemizi istediği , deniz ürünleri ile ünlü olan bir lokanta.  Bu nedenle geldiğimiz ilk akşam buraya gitmemiz farz oldu. Rossi meydanına yakın bir cadde üzerinde bulunan lokantaya yaya olarak gitmeyi planladık. (Siz bize uymayın bir taksi ile gitmeyi tercih edin) Cadde biraz meyilli ve ilerledikçe sakinleşen ve birazda ıssızlaşan bir bölge. Etraftaki levhalardan Çin mahallesi olduğu anlaşılıyor. İnatla ilerlemeye devam ettik. Vedat Milör’ün tavsiye etiği ve belirttiğim gibi eşimin tercih listesinin başında bulunan bu mekana giderken bayağı zorlandık. Vedat Milör’ün kulağını epey çınlattığım kesin. Neyse sora sora mekana yaklaştık ve o sırada kalabalık şekilde uzanan bir kuyruğu görünce mekana geldiğimizi anladık. O kuyruğu görünce ben hemen geri dönmeyi önerdim. Zira bu bir yemek kuyruğu idi ve çok zor ilerliyordu.Ama bu teklifim hemen reddedildi. Burada tekerlekli sandalyeye öncelik tanınmayacağı kesindi. Mecburen bekledik. Bir saat sonra kapıya yaklaştık. Ben bu arada vitrindeki akvaryumda  bulunan ve sayıları devamlı azalan ve muhtemelen sabahı göremeyecek olan  ıstakozları hüzünlü gözlerle seyrettim. 

Sıradaki yerimiz kapıya yaklaştığı zaman kapıdaki görevli beni fark etti ve önümüzde birkaç grup olduğu halde bir şekilde bizi içeri aldı. Bizdeki bir esnaf lokantası sadeliğindeki mekanda, çok iştahlı şekilde yemek yiyen insanlarla doluydu. Garson Türk olduğumuzu anlayınca elindeki tabletten Türkçe menüyü bularak bize uzattı. Eşim,Türkçe menüyü Vedat Milör’e borçlu olduğumuzu  belirtti. Zaten lezzetli yemekler nedeniyle Milör hakkındaki görüşlerim değişmişti. Buda ekstra oldu. Esas yemeğimiz jumbo  karides oldu. Gerçekten çok lezzetli bir yemeği çokta pahalı olmayan bir fiyatla yedik. Kesinlikle tavsiye ederim ama mutlaka taksi ile gidin ve kuyruğa aldırış etmeden kapıdaki görevliye şöyle bir görünün derim


LİZBON PORTO TRENİLizbon un önemli alışveriş merkezi olan Vasco da Gama alış veriş merkezinin hemen karşısında bulunan Porto’ya giden Hızlı trenlerin hareket noktası olan Oriente İstasyonundan bilet alıp Porto’ya yaklaşık 2,5 saatte ulaşılabiliyor. Tren her yönü ile engelliye uygun. Hemen engelli tuvaletinin bulunduğu yere yakın koltuktan bilet veriyorlar. (tabi bilet kalmışsa).


Yolculuk esnasında ilginç manzaralar bulunmakta. Portekiz’e gelmişken mutlaka bu iki şehide ziyaret edin. (Bakınız:”Engelliler içim Porto”) Bu istasyona gelmişken yakın cevrede bulunan Vasco da Gama Kulesi’ni görün. Bir kaç 100 metre sonra kuleyi görebilirsiniz. Bu arada istasyonun hemen karşısında ise adı gene Vasco da Gama olan büyük bir alış veriş merkezi var.
TRAMVAYLizbon’da da nostaljik tramvay gezisi önemli bir unsur. Ama maalesef tekerli sandalyeye uygun değil. Benim gibi sadece resimlerini çekmekle yetinebilirsiniz. Refakatçileriniz tramvaya binerken sizde Portekiz’in ünlü tuzlu kestanesini yiyerek, etrafı ve insanları izleyebilirsiniz.

LX FACTORYGezi öncesi notlarımızda bulunduğundan gittiğimiz bu bölgeye tur otobüsünden ulaşmak bizler için zor olduğundan taksi tutarak gittik. Ama bu masrafa değmez. Sokakta gezmek zor, alış veriş yerlerine girmekte zor. Zaten önemli bir yer de değil.(eski eşyalara meraklıysanız belki)  Buradan dönüşte normal otobüse bindik. Engelliye uygun ve şoför  içtenlikle yardımcı oldu.Ama dediğim gibi 3-4 kişi iseniz taksiyi tercih edin. Ücret fark etmiyor

FADOBiz fado gösterisini Porto’da planladığımızdan burada bir kere daha gitmek istemedik. Zaten bir kere izlemek yetiyor. (Bakınız “Engelliler için Porto”) Ama gezi planınızda Porto yoksa burada mutlaka gidin derimYEME İÇMELizbon, yeme ve içme kültürleri bize pek yabancı değil, özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında yaşayanlar için…Sofralarının baş yemeği balık ve öteki deniz ürünleri. Balık olarak en fazla bulunan sardalye ve morina(codfish). Deniz ürünlerinden tatmak istiyorsanız, kesenize uygun bir çok restoran bulabilirsiniz. Baixa’da bu restoranlardaan bolca var. Kişi başı, bira ya da bir bardak şarap dahil 15 euroya çıkarsınız. Barrio Alto’daki restoranlarda ise bu rakam 12 euro civarında. Ancak ben daha lüks restoran, daha kaliteli şarap arıyorum derseniz, Rossio Meydanında ve Augusto Caddesinde aradıklarınızı bulursunuz.Deniz ürünlerinden, ahtapot, karides ve ıstakozu denemenizi öneririm. Özellikle ahtapot güvecini… Burada en çok yenen balık olan morina balığından yapılan bacalhau da denemeye değer.
SONUÇ

Son olarak tekrar belirtmem gerekirse Lizbon konum itibariyle tepeler üzerine kurulduğundan burada tekerlekli sandalye ile gezmek için güzergahları iniş yönüne göre ayarlamanızı öneririm.Yukarıda da belirttiğim gibi Pompal meydanındangez.ye başlamanız en makul olanıdır. Bu güzergahta yorulmadan Eduardo parkını, Pompal meydanını, Libardade caddesini, Santa Justa asansörünü, Restauradores meydanını, Rossi meydanını, Rossi tren garını, ünlü tranvayı, Baxia’yı  gezerek  Comercio meydanından Tejo nehrine ulaşabilirsiniz. Böylece önemli gezme yerlerini ayni güzergahta görmüş  olursunuz.
Bunun dışında Tur otobusleri ile Belem’e gidebilir. Düz bir alanda yer alan bu bölge de  yaya olarak Belem kulesini, keşifler anıtını, belem pastanesini, Jeronimas manasırı ve kilisesini ve yanında bulunan müzeleri rahatça  gezebilirsiniz.
Bunların dışında yer alan Gülbekyan Müzesine Tur otobüsü ile gidebilirsiniz.Ama Brazileria Cafe ye gidecekseniz gidişi mutlaka taksi ile yapın. (Dikkat ettiyseniz ulaşım konusunda hep taksiyi önerdim). Zira 2-3 kişi için taksi fiyatları çok uygun. Dönüşü yayan yapabilirsiniz.