2014 de yaptığım ve notlarını sizlerle paylaştığım Londra gezi notlarına ek olarak 2019 yılında yaptığım gezi gözlemlerimle eklenti yapmak istedim. Siz öncelikle okumadıysanız “engelliler için Londra” notlarına bakınız.O tarihte gezemediğimiz yerler ile daha önce gezdiğimiz yerlerden bazılarını tekrar gezme imkanı bulduk ve bunları da sizlerle paylaşmak istedim. Bu geçen beş sene yaşanan en büyük değişiklik, paramızın yaşadığı değer kaybı. Bu zaten pahalı olan bu şehri daha da pahalı hale getirmiş.Yararlı olması ve bol bol gezmeniz umuduyla bu notları sizlere paylaşmak istiyorum.
Heathrow havaalanıGatwick havaalanındaki tüm hizmetlerinin tümü burada da geçerli. Buradaki farklılık ulaşım ile ilgili olacaktır. THY uçakları 2 no.lu terminalde hizmet vermektedir. Buradan tren istasyonuna ulaşmak için şatıl bulunmamaktadır. Zira istasyon terminale yakındır. Yani terminal içinden istasyona direk ulaşılması mümkün. Hava alanı büyük o nedenle ulaşım biraz uzun sürmektedir.
Metro ulaşımıİlk yazımda kullanmadığım için bahsetmediğim bu ulaşım aracından kısaca bahsetmek isterim. İkinci Londra seyahatinde bol bol kullandığım Londra metrosu engelliler için uygun olmasına karşın, bazı sorunlarda yaşanmaktadır. Öncelikle eski duraklardan oluşan metroda geçişler sırasında seviye farkları nedeniyle sorun yaşanmaktadır. Yardım almadan inip binme imkansız. Tüm duraklarda asansör olmaması da ulaşımda sorunlar yaratıyor. Zaman zaman şehri görmek için otobüs kullanılabilir, ama sürekli otobüs zaman kaybı yaratabilir. Bu nedenle metro tercihi yapmanızı öneririm. Sadece istasyonlardaki asansör durumunu önceden incelemeniz gerekiyor.Bu arada geçen 5 yılda paramızın değer kaybı Londra da tüm giderlerde olduğu gibi ulaşımında maliyetinin yükseltmiş
Tower Bridge
Londra’nın en önemli köprüsüne ikinci gezimizde özel olarak gitmek istedik. Düz bir yapıda olan köprü üzerinde gezmek gayet rahat. Hem köprünün mimari güzelliğini hem de Londra’yı seyretmek burada bulunmak için yeterli sebepler.
Kırmızı telefon kulübeleri, siyah taksiler ve london eye ile birlikte şehrin en çok fotoğraflanan ve simgesi haline gelmiş yapılarından Tower Bridge gerçekten de bir köprüden öte, bir sanat şaheseri, mimari bir başyapıt.Köprüden yaya olarak geçmek istediğinizde aşağıdaki köprüden geçebiliyorsunuz. Ancak kuleleri ve kuleleri birbirine bağlayan üst köprüyü gezmek ise ücretli. Aslında bilgi eksikliği nedeniyle biz kulelere çıkmadık. Asansörü gördük ama önündeki kuyruk bizi caydırdı. Ama yukarıdaKuzey ve Güney Kuleleri arasındaki koridorun muhteşem bir Londra manzarasına ev sahipliği yaptığı konusunda bilgimiz yoktu. Bilseydik o kuyruğa mutlaka girerdik.
11 metre uzunluğundaki cam zemin bu koridora 2014 yılında eklenmiş ve ayaklarınızın altında Thames Nehri’ni, araç ve yaya trafiğinin aktığı, nehirden gemi geçeceği zaman açılıp kapanan köprüyü tepeden seyretmenize izin veriyormuş. Neyse inşallah bir dahaki sefere diyelim. Ama siz artık öğrendiniz mutlaka bu asansöre binin.Eğer asansöre binerseniz Kuzey Kulesi’ndeki 19. YY Londra’sını orada bulunan sergiden izleyebilirsiniz. Güney Kulesi’nde ise Tower Bridge Köprüsü’nün sıra dışı mimarisinin detaylarını öğrenebilirsiniz. Buradan aşağı inerek makine dairesini ziyaret edebilirsiniz.
Tower Bridge Köprüsü ilk yapıldığında Makine Dairesi’nde buhar makineleri kullanılıyormuş ve köprü buhar gücü kullanılarak açılıp kapanıyormuş. 1974 yılında ise elektrikli sisteme geçilmiş.Eski sistemin de turistik amaçlı ziyaretlerde gösterilebilmesi için hala tutulduğu Makine Dairesi’nde buhar kazanlarını, baskülleri ve yeni elektrikli sistemi yerinde görebilir, bu mühendislik harikasının çalışma prensibini öğrenebilirsiniz. Ayrıca ziyaretiniz köprünün gemi geçişi sebebiyle açıldığı bir zamana denk gelirse araç ve yaya trafiğinin durdurulduğu, köprünün tam ortasından ikiye ayrılarak açıldığı bu olayı seyretmek son derece keyifli olacaktır.Kuzey ve Güney Kuleleri arasındaki koridor muhteşem bir Londra manzarasına ev sahipliği yapıyor. Şehrin en önemli yapılarını buradan seyrettikten sonra bir de aşağıya, üzerinde durduğunuz zemine bir bakmanız öneriliyor.11 metre uzunluğundaki cam zemin bu koridora 2014 yılında eklenmiş ve ayaklarınızın altında Thames Nehri’ni, araç ve yaya trafiğinin aktığı, nehirden gemi geçeceği zaman açılıp kapanan köprüyü tepeden seyretmenize izin veriyor.
Engelli ziyaretçiler, öğrenciler ve 60+yaşlılar için imtiyazlar mevcut olduğunu öğrendim. Engelli ziyaretçilere yardım eden kişiler için refakatçi bileti de ücretsiz olarak temin edilebilir. Anladığım kadarı ile normal yetişkinler için bilet ücreti 9,980 P. Engelli ve refakatçi için toplam 6,80 P.ile asansöre binebiliyor. Mutlaka bu asansöre binin ve köprüyü alttan ve üstten doya doya gezin, metro ile ulaşmak mümkün, istasyona çok yakın.
RichmoundVaktiniz kaldıysa Londra gezilecek yerler arasına Özellikle de havanın güzel olduğu bir günde Richmond’u eklemenizi öneririm. Kesinlikle pişman olmazsınız. Richmond Londra`ya yaklaşık 20 dakika uzaklıkta yer alıyor.
İkinci gezimiz programında olan bu semtte, bilhassa nehir kenarında gezinti yapmanızı öneririm. Hem nehirdeki kuşları, ilginç tekneleri ve parkları görmek ve gezmek güzel bir zaman geçirmenize imkan sağlayacaktır. Diğer yerlerden buranın farkı ise yerli halkı daha fazla görmeniz.
Richmond geyikli parkıyla ünlü. Richmond park Londra’nın en büyük kraliyet parkıymış. Toplamda 856 hektarlık kocaman bir alana sahip. Yani tam bir doğal yasam alanı. 17.yuzyilda 1. Charles tarafından kurulmuş. Ancak biz sahil tarafından yanına kadar gitmemize karşın bu alana giremedik. Zira girişine konulan turnikeden sandalye geçemiyor. Bu nedenle içeri giremedik ve burada bulunan geyikleri göremedik. Belki başka bir girişinden içeri girilebilir.Gerek cadde ve bilhassa nehir kenarında gezinti tekerlekli sandalye ile rahat. Biraz caddeden nehir kenarına inerken meyil var. Çıkışta yorabilir.
Edinburgh seyahati nedeniyle gittiğimiz King Cross Tren İstasyonu, Birleşik Krallığı’n başkenti Londra’da bulunan bir tren istasyonudur. İstasyon şehir merkezinin kuzeydoğusunda Camden semtinde yer almaktadır ve Birleşik Krallığı’n en yoğun tren istasyonlarından biridir.
King Cross, Harry Potter kitapları ve filmleri ile, özellikle kurgusal Platform 9¾ ile olan ilişkisi nedeniyle tanınır hale geldi.
King cross istasyonunun yanında bulunan bu bina muhteşem yapısı dikkatimizi çekti.
Hyde Park
Ne zaman gelinse mutlaka gidilmesi gezilmesi gereken bu parka bu gelişimizde de uğradık. Bol yağmur vardı.
Ama sonradan güneş açtı. Göl kenarında rahatça gezdik.
Piccadilly Circus – Oxford Street – Carnaby Street
Londra’nın bu önemli mekanlarını görmeden olmaz dedik. Bu gezimizde de buraları gezdik ve resimler çektik. Bu gelişimizde yeni keşfettiğimiz Carnaby sokağında dinlenip kahvelerimizi içtik. Oxford caddesi oldukça düz ve tekerlekli sandalyeye uygun.
Son yorumlar