Roma şehrinin içinde yer alan Vatikan gezimize bir gün ayırdık. Bu bir günde bilhassa Müzenin tamamıyla gezilmesi pek mümkün olmasa da müzenin önemli yerlerinin görülmesi bizce yeterli oldu. Vatikan’a Roma’dan çeşitli yollardan ulaşmak mümkün. Roma’da kaldığınız otelin konumu uygunsa buraya yürüyerekte ulaşmanız mümkün. Biz Termini meydanından tekerlekli sandalyeye uygun olan otobüsle ulaşmayı uygun bulduk. Metro ile de ulaşımın olduğunu öğrendik. Genelde vakit sorunumuz olmadığından gezilerimizde yer üstünü tercih etmekteyiz. Böylece etrafı da görme imkanı olduğundan metro yerine otobüsleri tercih etmekteyiz. Yaklaşık 40 dakikalık yolculuktan sonra Vatikan’a ulaştık. Eğer özel bir vasıta ile geliyorsanız (taksi gibi) gezinize Müzeden başlamanızı öneririm. Zira Müzeden başlayıp St Peder bazilikasına ve meydana inmek yokuş aşağı olması nedeniyle daha uygun ve az yorucu. Biz otobüs meydana yakın indirdiğinden Müzeye ulaşmak için yaklaşık 1 km. yokuş tırmanmak zorunda kaldık. Yani biraz güçlük yaşadık. Vatikan ziyareti iki bölümden oluşmakta. Müze ( Sistine şapeli ) ve bazilika bölgesi. Genelde Roma’ya göre kaldırımlar ve yollar daha uygun. Bizi fazla zorlamadı.
Roma’nın içinde, yüksek duvarların arkasında kurulu ve dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan toplamda 50 hektarlık bir alana yayılı olsa da içinde görülmeye değer birçok önemli yapı bulundurmaktadır. Roma ve Vatikan’ın en önemli dini yapısı olan Aziz Petrus Bazilikası, muhteşem sanat eserleriyle bürünen Sistine Şapeli’nin de yer aldığı ve toplamda 10 müzeden oluşan Vatikan Müzeleri, bazilikanın önünde yer alan ünlü Aziz Petrus Meydanı Vatikan’da görülmesi gereken en önemli yerlerdir
Ülke, İsviçre askerleri tarafından korunmaktadır. 1506’da Papa I. Julius yiğitlik ve bağlılıkları ile bilinen İsviçre askerlerinin Vatikan’ı korumasını istemiştir. Papalık hizmetindeki İsviçreli Muhafızlar olarak bilinen bu askerler dünyanın hala aktif hizmet veren en eski ordusudur
Ülkenin surlarla çevrili olmayan tek noktası Aziz Petrus Meydanı’dır (Piazza San Pietro). Eski bir papalık kalesi olan Castel San’t Angelo, Vatikan duvarlarının dışında doğuda yer alır.
Vatikan girişinde sadece küçük el çantanızı yanınıza almanıza müsaade ediyorlar,diğer eşyalarınızı emanet olarak teslim edebiliyorsunuz.
Aziz Petrus Meydanı (Piazza Di Pietro)
Otobüsten iner inmez kaşımıza bu meydan çıkıyor. Aziz Petrus Meydanı, dünyanın en küçük devleti olan Vatikan’ın ünlü meydanıdır. Aziz Petrus Bazilikası’nın önünde yer alan meydan Napolili sanatçı, heykeltıraş ve mimar Gian Lorenzo Bernini tarafından Papa VIII. Alexander için 1656-1667 yılları arasında yaptırılmıştır. Bernini’nin 196 cm Aralıklı 284 adet sütun dizisi buraya gelen ziyaretçileri kucaklamak ister gibi iki yana açılmış.
Meydanın ortasında yer alan ve M.Ö 1. yüzyıldan kalma dikilitaş, İskenderiye’den getirilip 1586 yılında bulunduğu konuma 150 at ve 47 vinç yardımıyla dikilmiştir. Filmlerden ve resimlerden zihnimizde yer alan bu geniş meydan genel olarak parke taşlarından oluşsa da diğer bölgelere göre Tekerlekli sandalye için biraz daha uygun. Çeşitli açılardan meydanı seyredip fotoğraf çekiyoruz. Kalabalığı takip edip ve görevlilerinde yönlendirmesi ile bazilikaya doğru yol alıyoruz.
Aziz Petrus Bazilikası (Basilica Di San Pietro)
Roma Katolik inancının merkezi olan bazilikadır. Ülkenin bu ünlü kilisesi 222 metre uzunluk ve 138 metre yükseklikteki boyutları ile devasadır.
Vatikan’da yer alan Aziz Petrus Bazilikası, Hıristiyan dünyasının en önemli yapılarından biridir. Roma Katoliklerinin hac noktası olan yapı dünyanın en büyük kilisesi olup yapı içine aynı anda 60.000 kişi sığabilir. Vatikan’ın bu ünlü kilisesi 222 metre uzunluk ve 138 metre yükseklikteki boyutları ile devasadır. dünyanın en büyük Katolik kilisesi olma özelliğini taşıyor.
Şu anki bazilikanın yapımına 1506 yılında Papa II. Julius zamanında başlanmıştır. Yapımı 100 yıldan fazla süren bazilika, 1612 yılında, Papa V. Paul’un döneminde bitirilebilmiştir. Meydandaki gezimizden sonra geldiğimiz bazilikada fazla kalabalık olmasa da gene de beklemeden açılan barikatlardan binanın içine giriyoruz. Normal insanlar bina önünden binaya çıkarken biz görevlilerin yönlendirdiği asansöre gidiyoruz. Binanın giriş katı olan zemin bölgesinden bir kat yukarı yani kilisenin bulunduğu kata çıkıyoruz.. Girişte refakatçim ve benden ücret talep edilmedi. Kilisenin çok geniş ve muhteşem salonu bizleri hayran bırakan eserlerle dolu.
Kiliseye girişte sağ tarafta, Michelangelo’nun Hz. İsa çarmığa gerildikten sonra Hz. Meryem’in kollarında cansız olarak tasvir edilen Pieta’sı bulunmakta. Michelangelo’nun mermer ustalığını ve onlara nasıl hayat verdiğini mutlaka görülmelidir. Heykeli izledikten ve fotoğraflar çektikten sonra mekanı gezmeye devam ediyoruz.
Kilisenin en önemli bölümü olarak gösterilen kubbe bölümüne hayran kalmamak mümkün değil. Michelangelo bu bölüm için daha az kuvvet uygulayan bir yapı tasarlamıştır. Bazilikanın muhteşem iç mekânı ile uyumlu olan 136,5 metrelik kubbe Michelangelo’nun ölümünden 26 yıl sonra tamamlanabilmiştir. Kubbeye çıkarak muhteşem manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz diyemiyoruz. Zira bu tekerlekli sandalye için mümkün değil. Kubbeye çıkmanız için 330 basamaklık merdiven bunu mümkün kılmıyor. Eşimde bu kadar basamağı göze alamıyor.
Aziz Petrus Heykeli,Heykeltıraş Arnolfo di Cambio tarafından 13. yüzyılda yapılmış bronz heykeldir. Ziyaretçiler genellikle heykelin ayağına dokunmak ve öpmek isterler, bu nedenle bu bölümde genellikle uzun sıralar oluşabilmektedir.Bizim böyle bir düşüncemiz olmadığından uzaktan izlemekle yetiniyoruz.
Son olarak Bazilikanın önünde yer alan balkondan meydanı yukaran bir kez daha seyrederek ve Her yönü tekerlekli sandalyeye uygun olan mekandan gene ayni asansörle ayrılıyoruz.
Vatikan Müzeleri (Musei Varicanı)
Dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzelerden oluşan bir komplekstir. Sistina Şapeli ve Raffaello Odaları müzenin en önemli bölümleridir. Vatikan Müzeleri, dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzelerden oluşan bir komplekstir..
Vatikan Müzeleri’nde gezmek için özel bir sistem düzenlenmiştir. Müzelerde tek yön sistemi vardır ve müzedeki gezi rotaları dört renk koduyla bölünmüştür, bu renk kodları uzunluğu 90 dakikadan 5 saate kadar farklı gezi seçimlerini gösterir. Dilerseniz bu rotaları takip ederek müzede rahatça gezebilirsiniz. Sadece müzenin önemli bölümlerinden Sistina Şapeli ve Raffaello Odaları’nı gezmek isterseniz girişten yaklaşık yarım saat yürümeniz gerekmektedir.
Yukarıda da belirttiğim gibi meydandan kiliseye ulaşmak için yokuş yukarı tırmanmaya başlıyoruz. Yorucu olan bu yolculuk esnasında ufak bir parkta mola verip etrafımız çeviren güvercinlerle yemeğimizi paylaşarak açlığımızı gideriyoruz. Müzenin giriş kapısı binanın en üst tarafında. Bina girişinden bilet satışı olan bir üst kata çıkıyoruz. Ama oradaki yetkililer bizi tekrar giriş katına yönlendirdiler. Zira engelli biletleri oradaki gişeden yapılıyormuş. Sizde buraya giderseniz hemen giriş katında bulunan gişeden işe başlayın. Buradan bana ve eşime ücretsiz bilet düzenlediler. Bu biletlerle giriş yaptık. Müzede katlar arasında asansörler ve gerekli yerlerde rampalar mevcut. Müze her yönü ile fiziksel engelliler için uygun şekilde düzenlenmiş. İçinde engelli tuvaletleri mevcut.
Çok geniş ve büyük müzenin tamamını gezmek mümkün değil. Zaten saatte ilerlediğinden fazla gezme şansımızda kalmamıştı. Birkaç koridoru gezip bu müzenin içinde yer alan Sintine şapeline yöneldik.
Sistine Şapeli (Cappella Sistine)
Vatikan Müzesi turunun son durağı olan Sistine Şapeli baş döndürücü güzellikte,baştan aşağı her nokta ayrı bir sanat eseri ile kaplı,dünyanın en değerli sanat eserlerini burada göreceksiniz.Bu yapı Michelangelo’nun eseridir Tavanın tam ortasında yer alan “Yaradılış” isimli Adem’in yaratılışı ve Tanrı resmi en çarpıcı çalışması olarak ön plana çıkmakta.
Müzenin en alt bölgesinde yer bu önemli mekanın girişindeki merdivenleri görünce hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur. Zira görmeyi çok istediğim yerlerin başında geliyordu.Birde merdivenin başındaki görevlinin İtalyanca konuşması ve yüz ifadesindeki olumsuzluk hayal kırıklığını bir kat daha arttırdı. Ama mutlaka bir yolu olmalıydı. Sora sora Bağdat bulunur felsefesiyle araştırmalara başladık. Gerek yetersiz İngilizcemiz ve görevlilerin o kadar bile İngilizce bilmemesi işimizi zorlaştırdı. Zaten bütün yurt dışı gezilerimizde bunun eksikliğini yaşadık. Mutlaka bir yabancı dil tercihen İngilizce öğrenilmesi lazım.Neyse sonunda şapele engellilerin girişi olduğunu öğrendik.
Aslında normal ziyaretçilerin çıkış güzergahında bulunan merdivenlere konulan merdiven asansöründen aşağıya inerek mekana ulaştık. Asansörden inince önünüzde dar bir koridor bulunmakta. Tekerlekli sandalye ancak sığabilecek darlıkta.Burada bulunan görevli beklememizi söyledi. Elindeki telsizle bir şeyler konuştu. Bir süre sonunda buradan gelişler kesildi. Görevli devam etmemizi söyledi. Görevli diğer girişteki yetkiliye insan göndermemesini söylemiş olmalı ki orada çıkmak için bekleyen insanlar vardı.
Girişteki daha doğrusu çıkıştaki yüksekliği koyulan rampa ile aşarak mekana ulaştık. Mekan tıklım tıklım ve tüm duvarlar ve tavan tamamen önemli ressamların yağlı boya resimleri ile dolu.
Papa seçimleri de bu şapelde yapılıyormuş. Kalabalık nedeniyle ses uğultusu fazla olduğundan görevliler sürekli sessiz olunması için ikazlarda bulunuyor. Şapelde fotoğraf ve video çekimi yasak. Ancak biz bundan habersiz birkaç fotoğraf çektik.
Mekana girişler için,bilhassa grupların girişi için içerisinin boşalması bekleniyor. Gerçekten muhteşem bir mekan. Yeterince bakındıktan sonra kalabalığın da verdiği rahatsızlığınında etkisiyle mekandan ayrıldık. Gene girdiğimiz yoldan ve ayni asansörle müzeye döndük
Müzedeki son saatlerimizi önünde bulunan geniş terasında geçirdik. Resimler çekip, orada bulunan çeşmeden suyumuzu içip müze gezimizi sonlandırdık.
Son yorumlar