Normal bir insansanız, bir aracı beğenir, ikinci el araçsa fiyatta anlaşır ve notere gidersiniz bir imza atıp aracınızı kullanmaya başlarsınız. Sonra en yakın Trafik şubesine gidip ruhsatınızı alırsınız. Tabi bu işin vekalet verip bir 3.şahsı yetkilendirebilir bu zahmetlerden de kurtulabilirsiniz. Hele benim gibi sıfır araba alırsanız tüm zahmetiniz bir vekalet verene kadardır.Bir engelli iseniz ise neler yaşayacağınızı ben size birinci elden anlatacağım. Burada anlattıklarım bire bir yaşananları anlatmaktadır ve hiçbir şekilde abartma yapılmamış, aksine fazla uzatmamak için bazı olumsuzluklara ya hiç değinilmemiş ya da çok kısa değinilmiştir. Bu sene arabamı yenilemeye karar verdim. Öncelikle bütçemize uygun bir araba aradık ve ilk şoku orada yaşadık. Gittiğimiz araba bayisinin satış elemanın ilk sözü “biz engelliye araç satmıyoruz” oldu. “Nasıl olur, neden” dedik. Satış elemanı kem küm etti, sorun yaşadık falan dedi ama sonunda firma sahibi ile bir temasımızı olduğunu öğrenince ve benim tepkimi de görünce, amirleri ile birkaç görüşme yaptı. Neyse sorun giderildi ve araç siparişi verdik. İki aya yakın bekleme süreci içinde satıcı elemanı arayarak engelli araç işlemleri konusunda uyarıda bulunduysam da. Eleman “hallederiz” dedi.Araç teslim zamanı geldi. Elimde bulunan raporları da (engelli olduğumu gösteren değişik hastanelerden alınan engelli olduğumu gösteren ve sürekli engel durumunu gösteren raporlar) alıp firmaya gittik. Eleman bunları trafik işlemlerini yapan firmaya gönderdi. İlk sorunda o zaman cıktı. İlgili kişi 2005 yılından evvel alınan raporların vergi dairesince (ÖTV muafiyeti için) kabul edilmediğini söyledi. Bende en son 2010 yılında araç aldığımı, bu araç için gerek vergi dairesinin tutanaklarını ibraz ettiysem de nafile. Vergi dairesinin (Ümraniye de bulunan vergi dairesi) bunu da geçerli saymadığını bildirdiler. Tutanakta işlem için 2006 tarihinde alınan rapor üzerine işlem yaptıklarını gördüm. Bu rapor çalıştığım iş yerinin isteği ile İşkur’a verilmek üzere aldığım rapordu. Yani bu rapor ÖTV ile ilgili değildi ama o tarihte kabul edilmişti. Tutanakta alınan hastanenin adı ve raporun tarihinin bulunduğunu görünce doğruca o hastaneye gittim. Bu raporun bir örneğinin verilmesini dilekçe ile başvurdum. “Mevzuat değişti, bu raporun bir örneğini size veremeyiz” yanıtı aldım. Bu yanıt beni tatmin etmedi. Zira benim bildiğim bunların 10 sene saklanması gerekiyordu. Bir kanaldan Baş Hekimliğe ulaştım. Ama nafile oradan da ayni yanıtı aldım. Çaresiz yeni bir rapor almamız gerektiği gerçeğini kabul etmekten başka çaremiz olmadığını anladım. Heyet sekretaryasına başvurdum. Randevunun internet acılığı ile almamız gerektiğini gece saat tam 00.00 da siteye girmemiz söylendir. Ama heyhat 3-4 gece uğraştım. Açar açmaz “dolu” mesajı görülüyordu. 3-4 gece uğraştım, tarayıcımı değiştirdim, hatta kızımı aradım onunda girmesini istedim. Yok mümkün değil. Mecburen tekrar hastaneye gittim. (Bu arada hemen belirteyim, hastane her gün ana baba günü. Vatandaşlar sağlık derdine sabahın erken saatlerinde dolduruyor her yeri. Aracınızı engelli oto parklara koymanız imkansız. Zira korumasız olduğundan buralar diğer sağlam insanların araçları tarafından sürekli işgal altında. Mecburen uzak bir yere park edip, uğraşlar verip sandalye ile hastaneye ulaşmaya çalışıyoruz. Ama hakkını yemeyim bir kaç defa oradaki görevlilerin yardımı ile otoparka park edebildim. Bu konuda yardımcı olan görevlilere candan teşekkür ediyorum buradan. 5. Katta bulunan Baş hekimlige ulaşmak için kullanacağımız engelli asansörünün arızalı olduğu günlere denk geldik. Asansöre binmek için 10 dakika beklediğimiz oldu. Sorduk “arızalı” dediler. Nedense engelli asansörleri arızalanıyor. Kabahat bizde sanırım galiba hor kullanıyoruz. Herhalde bizim şansımızdan hep bana denk gelir bu arızalı asansörler.Neyse nerde kalmıştık. Tekrar sekretaryaya başvurduk. Durumu anlattık. Ama nafile başka yolu yok dediler. Mecburen bir tanıdık aramaya koyulduk. Bir şekilde bir hafta sonrasına gün alabildik.O gün geldi ve bir defa daha hastaneye gittik. Konumuz ÖTV muafiyeti olduğundan raporu alınma nedenine bu hususu yazdık. (Burada sadece bir doktor benim omurilik felçlisi olmam konusunda tereddüt yaşadı. 25 senedir bu halde olduğumuzu elimizdeki raporlarla ispat etmeye uğraştık ama başarılı olamadık.-Çoğul yazıyorum zira bu mücadeleleri eşimle beraber verdik.- Peki 25 yıldır bu sandalyede yaşadığımızı nasıl ispat edeceğiz. “Tomografi çektirin, görüpte ikna olayım” dedi. “Sabır Levent “dedim. Tüm hekimleri gezdikten sonra belki insafa gelir diye tekrar ayni hekime gittik. “Tomografi için birkaç ay süre veriyorlar, yokmu başka yolu “dedik. Neyse insafa geldi de “bunu gösteren eski tomografiyi getirin” dedi. Aracımıza binip 20 -25 km yapıp eve gidip yıllardık sakladığım (neyse ki) tomografi görüntülerini alıp bir koşu doktora gittik. Filmlerde tarih ve isim bulunmaktaydı. Yani başkasına ait olması mümkün değil. Ama Doktor hanım “olmaz” dedi. Niye, dedik. Bunların raporu yok dedi. Bunu diyen uzman doktor. Kaynar sular başımızdan dökülüyor. Ama yapacak bir şey yok. Tekrar eve döndük. Ne kadar eski evrak varsa elden geçirdik. Neyse raporu da bulduk. Eski evrakları saklamanın bir faydasını görmüş olduk. Tekrar hastaneye döndük ve imzayı aldık. Saat 14.de heyete girdik, saat 16.30’da raporu elimize aldık.Raporu alıp tekrar bayi’e gidip raporu elden teslim ettik. Oh dedik ama acele ettik galiba. Aparatı takacak firma ve işlemleri takip eden muameleci hep bir ağızdan “bu rapor ile aparat takamayız, işlem yapamayız” demezlermi. “Nedir sorun” dedik. Meğer rapor oranı % 93 muş ve bu raporla benim bu aracı kullanmam mümkün değilmiş. Yapmayın dedim ben 25 yıldır araç kullanıyorum. Ellerim sağlam elimle ve aparatla araç kullanıyorum dediysem de gene nafile. İkisi de bir genelgeyi yanlış yorumluyorlardı ama ne fayda . Bize tekrar hastane yolları göründü. Sekreter bizi heyet başkanına gönderdi. Muayene sırasında yanlışlıkla içeride hasta varken girdiğimiz için bize zaten kızan doktordu heyet başkanı. Bizim fazla konuşmamızı sevmeyen doktor (sanırım yorulmuştur) bunun için bir şey yapamayacağını, 6 aydan önce yeni rapor verilemeyeceğini, tek çözümün İl Sağlık Müdürlüğüne itiraz etmemiz gerektiğini Söyleyerek sohbetimizi bitirdi. Araştırdık bu itirazın sonuçlanması birkaç ayı alıyordu. Sonucu da ne olacak bilinmezdi. Bu durumda iş başa düştü diyerek TSE ile ve gerekse birkaç kurumla görüştük. Sonuçta genelgenin yanlış yorumlandığını anladık. Ama bunu aparatçıya anlatmam mümkün değildi. Çaresiz ta Konya’dan bir usta bulduk. O mevzuatı bildiğinden “sorun olamaz ağbi “dedi. Mecburen bu ustayı yol parasını vererek İstanbul’a getirttik. Muameleyiciyi de ikna edemediğimizden çaresiz işlemleri kendimiz yapmaya karar verdik. Gene de içimiz rahat etmediğinden işlemlere başlamadan önce doğru Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittik. Yanlış bir işlem yapmayalım düşüncesiyle. Bu işlemleri yapan memurla görüştük. Raporu inceledi, “elinizde kapı gibi rapor var hiçbir sorun olmaz” dedi. “Emin misin bir sorun yaşamayalım” dedikse de “hiç merak etmeyin”. Bizde içimiz rahatlayarak aparatçıyı çağırıp araca aparatı taktırdık.Bayiinin düzenlediği dosya ile tekrar emniyete gittik. İlgili memur evrakları tek tek inceledi ve “Raporu noterden tasdik ettirin bazı evraklarında fotokopilerini çektirin gelin” dedi. Dediklerini yaptık ve tekrar evrakları inceledi, harcımızı yatırttı ve plaka numaramızı bile söyledi. Yarın gelin ruhsatı alın dedi.Sizde bizim gibi çok uğraştı ama nihayet halloldu dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu güzel Duygularımız akşamüzeri çalan bir telefon ile son buldu.Telefondaki kişi Emniyet Müdürlüğündeki ilgili memurdu. Bana “raporunuzda aparatlı araba kullanır ifadesi yok bu nedenle ruhsatınızı veremeyiz” dedi. Kaynar sular bir defa daha başımdan aşağıya döküldü. Ne moral kaldı ne maneviyat. Hepsi sıfıra indi. Doğru emniyet Müdürlüğüne. Önce ilgili memur, sonra direk Müdüriyet makamı. Tanıdık telefonları falan derken sonuç olumsuz. İtirazlar nafile. “Niye bunu daha önce söylemediniz” dediysem de, sadece “atlamışız” türünden bir yanıt aldım.Onlar için sadece “atlama” benim için çaresizlik.Müdürlük özel kalemi ( Bu şahsa olumlu yaklaşımları için teşekkür ederim) aracı telefonlarından sonra yanıma gelerek,”yeniden rapora gerek yok, hastaneye gidersen büyük olasılıkla bu notu rapora ilave ederler” dedi.Sabah çaresiz olarak tekrar hastaneye gittik. Heyet başkanı doktor “bu benim sorunum değil, yeniden rapor alın” türünden olumsuz bir yaklaşımda bulundu. Heyet sekretaryasına durumu anlattık. Neyse onlar da bu duruma isyan ettiler (tüm sekretarya elemanlarına teşekkürler, gerçekten çok yardımcı oldular her aşamada) .Onlar bir yolunu bulup o günkü heyete tekrar girmemi sağladılar. Saat 14 de tekrar heyete girdim. Doktorlar beni dinlediler ve dışarıda beklememi söylerdiler. Saat 16’ya kadar bekledik. Bir memur yanımıza gelerek “ rapor noter onaylı olduğundan ilave yapılamıyor” dedi. Orada tekrar emniyetteki memurun ikinci bir hatasının (raporu incelemeden notere gönderdiği için) bize nelere mal olduğunu anladık. Çaresiz asansöre yöneldik. Yaşadığım stresi tarif etmem mümkün değil. Heyetten gün almanın ne kadar güç olduğunu, kaç güne mal olacağını yukarıda izah etmiştim. Tam asansöre bineceğimiz sırada orada bulunan güvenlik elemanı yanımız geldi ve “Perşembe günü gelin sizi heyete sokacağız” dedi. Yani bir sonraki heyete. Bu bize verilecek en iyi haberdi ve ayağa kalkamadığım için ilgiliyi sarılıp öpemedim. Gene heyet sekretaryasının gayreti ve yardımı ile bu olay gerçekleşmişti. Onlara candan teşekkürler.Perşembe günü tekrar heyete girdik. Bu arada Emniyetten de hastaneye görüş isteyen bir yazı geldiğini öğrendim. Tek tek doktorları dolaştık ve saat iki de heyete girmek üzere oradan ayrıldık. İkide tekrar geldik ve heyete girdik. Saat 16.30 da tekrar geldik ve nihayet raporumuzu aldık. Geç olduğundan Emniyete raporu ulaştıramadık.Bir gün sonra raporu ulaştırdık. İlgili memur raporu gördü ve beni tebrik etti(!) Uzatmayalım akşamüzeri gidip ruhsatımız aldık. Bitti. Yaklaşık 20 günlük uğraşı sonucunda, sayısını unuttuğum hastane ve emniyet gidiş gelişleri sonrasında bitti. Biten sadece işlemler değildi biten bu mücadeleyi vermek zorunda olan ben ve eşim yani bizlerdik. Bu yaşımda ve yıllardır engelli olarak yaşayan bir insan olarak bu süreçte hiçbir hatam olmamasına karşın, psikolojik çöküntü, depresyon halinde ve ruhsal durumum bozulmuş olarak elimdeki ruhsata bakıyordum.Sonuç olarak şunları belirtmeyi uygun bulmaktayım. Konunun bu şekilde uzamasının nedeni bilgisizlikti. Bir sebebi de elde yeterli ve açık bir mevzuatın bulunmamasıydı. Kimse konuyu tam olarak bilmiyor, kimse mevzuatı yorumlayamıyordu. Satıcı firma, aparatı takacak firma, muameleci firma, emniyetteki görevli memur hiçbirisi konuyu tam bilmiyorlardı. Şahıs olarak bazı hatalar oldu, bazı şahısların ilgisiz ve olumsuz yaklaşımları oldu ama sorun şahıslardan daha çok çok bu konuda derli toplu bir mevzuatın olmamasından kaynaklanıyordu.Şimdi ben bu konuda yaşadıklarımın ışığı altında bu konuda girişimlerde bulunmayı ve bir daha hiçbir engellinin benim yaşadıklarımı yaşamaması için derli toplu bir mevzuat için uğraşmayı düşünüyorum. Allah bana kolaylık versin.
Not : Bu uğraşı sırasında olumlu yaklaşımlarını ve yardımlarını gördüğüm Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi Engelli Heyet çalışanlarına, Emniyet Müdürlüğündeki Tescil dairesi Komiserine, Emniyet Müdür’ünün özel kalemindeki çalışana, TOFD Başkanı Ramazan Baş’a ,engellilerin hastane sorunlarında yardımcı olan Aydın beye teşekkür etmeyi borç bilirim. Olumlu ve Olumsuz davranışlarda bulunan Resmi görevlilerin ismini yazmamayı daha uygun buldum. Olumlu davranışta bulunan kişililere her aşamada yüzlerine karşı teşekkür etmekle birlikte, onlar için ayrıca ilgili kurumları nezdinde teşekkür edeceğim.
İstanbul’un en önemli sarayı olan Dolmabahçe Sarayına gitmeden önce buranın erişilebilirliğini araştırmak için İstanbul Belediyesinin “Erişilebilir Turizm Engelsiz İstanbul” broşürünü inceledim. Milli Saraylar bölümünde Dolmabahçe Sarayının erişilebilir olduğunu öğrenerek gönül rahatlığı ile yola çıktık.
Karaköy yönünden Saraya gelmeden hemen önce sarayın yanında bulunan Otoparka aracımızı park ettik.(Aracımız için otopark ücreti almadılar). Düz bir girişle sorun yaşamadan, sarayın kapısına ulaştık. Girişte benden ve refakatçimden ücret almadılar.
Sarayın kapısına geldik bizi hiçte şaşırtmayan ama bayağı sinirlendiren bir sürprizle karşılaştık. Saraya giriş için yapılan lift asansöre bindik ama çalışmadı. Yukarıdan bir yetkili biz asansör bozuk dedi. O kadar. Biz sinirle asansörden indik. Söylenirken bir başka yetkili bizi gördü ve 4 kişinin ellerinde sarayın merdivenlerini çıktık. Bunu anlatmamın sebebi, gitmeden önce mutlaka telefon açın “asansörler çalışıyor mu?” diye mutlaka sorun.
Saraya insanları gruplar halinde ve bir rehber refakatinde içeri alıyorlar. Bu belli periyotlara oluyor. Yabancılar için İngilizce, bizler için Türkçe rehberlik hizmeti veriliyor. Neyse içeri girdik ve bir iki salonu gezdik ve önümüze muhteşem bir merdiven çıktı. Rehber merdivenleri çıktı. Arkasından “ ben ne olacağım” diye umutsuzca bir soru sordum. Rehber hanım siz bekleyin bir görevli gelecek” dedi. Bende herhalde bu görevli beni asansöre götürecek diyerek huzur içinde beklemeye başladım. Eh nasıl olsa erişilebilir denen bir saray. Ama hayallerim görevlinin gelmesi ile sona erdi. Yukarı çıkmamım mümkün olmadığı gerçeği ile yüzleştim. Beni aldı ve turun bittiği “muayide salonuna götürdü. Burada bekle grup buraya gelecek dedi.Yaklaşık yarım saat tek başıma bu muhteşem salonda bekledim. Bu salonda yaşanan olayları hayal ettim. Resimler çektim. Bu arada bu salonda Atatürk’ün kalafatının konulduğunu, İstanbulluların ona bu salonda veda ettiğini hatırladım. Sonradan öğrendim ki Atamızın cenaze namazı bu salonda kılınmış.
Yarım saat sonra bizim grup üst kattaki gezintisini bitirip turu son durağı olan bu salona ulaştı. Herkes bu salondan dışarı çıkış yaparken ben gezi rehberimle beraber giriş kapısına yöneldim. Sebebi çıkışta bulunan asansörün de arızalı olmasıydı. Rehber bunu söyleyince bende ona “merak etme öndeki asansörde arızalı” dedim. Hayret etti. Gene 3-4 yetkili eşliğinde merdivenlerden aşağıya indik.Bundan sora Atatürk’ün vefatının yaşandığı bölüme doğru hareket ettik. Bu bölümün kapısına geldiğimizde, oraya da çıkmamım imkansız olduğunu önümüze çıkan merdiveni görünce anladık. Bu müzenin görmeyi en çok arzu ettiğim yerine de ulaşılamıyordu. Ben bu üzüntüyü yaşarken elimdeki broşürde bu müze ve saray için engelliye uygun yazısına gözüm takıldı. Bence buraya “kısmen engelliye uygun” ifadesinin konulması daha doğru olurdu. Hiç olmasa bu hayal kırıklıklarını yaşamamış olurduk.
Sarayın etrafını gezerken tanıtıcı levhada engelliye uygun olarak gösterilen kafenin yakınındaki tuvaletlerin engelliye uygun olmadığını gördük. Ama girişteki tuvalet engelliye uygun ve temizdi. Gene saray etrafındaki turumuzda asansörlerin başında tamirat işlerinin başladığını gördük.
Söylenmelerimiz sonuç vermiş ve bakım ekipleri çağırılmıştı. Keşke bu bakım arıza olduğu zaman yapılsaydı diye düşünmeden edemedik. Sarayın etrafı düz olduğundan rahatça gezilebilir. Ancak toprak ve çakıllı yüzey tekerlekli sandalyeyi biraz zorlayabiliyor.
Son yorumlar